Tarih:

Paylaş:

Filistin-İsrail Çatışması Çerçevesinde Amerikan Barış Projesi

Benzer İçerikler

Günümüzde Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’nin Filistin-İsrail arasında “Asrın Antlaşması” olarak adlandırdığı ve yoğun efor sarf etmesine sebep olan arabuluculuk faaliyetleri, oldukça büyük ses getirmektedir. Bahsi geçen konuyu içeren antlaşmanın, her iki tarafın rızasıyla sonuçlanacağına ve Arap-İsrail çatışmasına rasyonel bir çözüm getireceğine dair birtakım yorum ve görüşler bulunmaktadır. Arapların bir kısmı ABD’nin, bu alanda gösterdiği çabaları takdir etmekte ve Filistin-İsrail sorununda her iki tarafın da rızasını alma hususunda ciddiyet ve samimiyet sahibi olduğunu savunmaktadır.

Yukarıda bahsedilen temenniler gerçeklikten tamamıyla uzak söylemlerdir. Bölge, bugün Filistin meselesiyle ilgili herhangi bir bilgisi olmayan ABD yönetimiyle karşı karşıya kalmaktadır. Ayrıca ABD’nin İsrail’e olan yoğun desteğine karşılık, Filistinlilere yönelik en ufak insancıl ve duygusal tolerans göstermediği oldukça açıktır. Bununla birlikte yönetimde yer alan ABD Başkanı Trump’tan damadı Jared Kushner ve İsrail’in ABD Konsolosu David Fredman’dan ABD’nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilcisi Nikki Haley’e varıncaya dek tüm yetkililerin, İsrail’i desteklemekte aşırıya kaçan bir eğilim sergilediği bilinmektedir. Daha önce Washington’daki Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) binasını kapatan bir ülkenin, “Asrın Antlaşması” adıyla kavramsallaştırdığı bir oluşuma öncülük edecek olması, hiç de rasyonel olmamaktadır. Dolayısıyla bu idarenin -bölgedeki esas davasının İran meselesi olduğunu göz önünde bulunduracak olursak- ciddi ve samimi bir şekilde Filistin davasına çözüm üretebilecek ve Filistinlilerin asgari düzeyde dahi isteklerini yerine getirebilecek bir projesinin yürürlükte olduğuna inanmak güç olacaktır.[1]

İngiliz “Middle East Eye” internet sitesi tarafında ABD Başkanı Donald Trump’a ait olduğu iddiasıyla yayımlanan proje, Filistinliler ve İsrailliler arasında “eşitlikçi” bir yaklaşım öngörmesiyle bilinen “Asrın Antlaşması” ismini taşımaktadır. İngiltere kaynaklı site antlaşmanın, Gazze’yi de kapsayan ve “A”, “B” bölgelerinin yanı sıra “C” bölgesinin de bir kısmının dahil edilmesiyle kurulacak olan “kollektif bir Filistin devleti” inşasını önerdiğini söylemektedir. Ayrıca oluşturulacak devletin başkentinin Gazze olması planlanmakta ve burada bir havalimanıyla birlikte gemi limanının olacağı, ülkenin altyapısı içinse yardımsever devletlerden 10 milyar dolar değerinde tutarın toplanması hedefi söz konusu olmaktadır. Tüm bunlara ek olarak birçok konut, tarımsal proje, sanayi bölgeleri ve yeni kentler de proje kapsamında değerlendirilmektedir. Kudüs konusuna gelince; şehrin durumunun kesinleşmesinin ertelendiği ve mültecilerin geri dönüşünün, ilerleyen dönemlerde gerçekleştirilecek müzakerelerde belirleneceğinden söz edilmektedir. ABD menşeili olan bu proje, İsrail ve Suudi Arabistan liderliğinde olmak üzere, tüm Arap ülkeleriyle barışçıl nitelikte son bulacak anlaşmaları da içermektedir.

Harita: “A” ve “B” bölgeleriyle birlikte “C” bölgesinin kapsamı alanındaki yerleri belirten harita.[2]

Kaynak: Kabaya Safkatul Karn, Mavki sawaleif, 22 Kasım 2017, http://sawaleif.com/%D8%AE%D8%A8%D8%A7%D9%8A%D8%A7, (Erişim Tarihi: 26.11.2017).

Bu anlaşmanın esaslarını ortaya koyan kişinin, Başkan Trump’ın eniştesi, Özel Temsilcisi ve Barış Operasyonu Başkanı Jared Kushner olduğunu unutmamak gerekmektedir. Veliaht Muhammed bin Selman projeyi inceleyerek, Filistin Başbakanı Mahmud Abbas’ın kabul etmesine ikna olması hususunda, Suudi Arabistanlılardan yardım istemiştir.

2018 yılında ABD bahsi geçen projeyi kamuoyuna ve karar alıcılara sunma isteği içerisindedir. Bununla beraber Suudi Arabistan Veliaht Prensi’nin, geçtiğimiz Kasım ayında Başbakan Mahmud Abbas’ın Suudi Arabistan’a yaptığı ziyaret esnasında projeyi kabul etmesi için teşvik etmeye çalıştığı görülmüştür. Öyle ki Prens Muhammed bin Selman, anlaşma bağlamında oldukça heyecan içerisindedir. Kendisi öncelikle İsrail ve Filistinliler arasında gerçekleşecek bir barış anlaşmasının, sonrasındaysa İsrail ve Arap ülkeleri arasında imzalanacak bir anlaşmanın tamamlanmasından yana bir tutum içerisindedir. Bu anlaşma, İran tehdidine karşı bir Suudi-İsrail Koalisyonu’na öncülük edebilecek niteliktedir. Emir Selman Mahmud Abbas’ın Riyad’a gerçekleştirdiği son ziyaretinde, Filistin Otoritesine aylık 7,5 ile 20 milyar dolar arası bir mali destek sunacağını belirtmiştir.

Prens Muhammed bin Selman, söz konusu antlaşmayı yürürlüğe sokmak adına Mahmud Abbas’a, İran’ın Arap ülkelerine yönelik tehdidinin tehlikesinden bahsetmiştir. Ayrıca Suudi Arabistan’ın Tahran sorunuyla yüzleşebilmek için, ABD ve İsrail desteğine ihtiyacı olduğunu vurgulamıştır. Abbas, planın kendisince kabul edilebilir ve tutarlı olabileceği kanaatindedir. 1967 sınırları vurgulandığında: “Amerikalılara, projenin 1967 sınırları içerisinde ve bir miktar fazladan toprak karşılığında bir Filistin devleti kurmayı fikrinin ilk aşamasını kabul ettiğimizi söyledik. Fakat, bu sınırsal tanımanın geçici olacağını umuyoruz ve İsraillilerin bu geçici sınırları, daimî kılmalarından korkuyoruz.” ifadelerini kullanmıştır.

Mahmud Abbas, Kushner ve Ortadoğu Delegesi Greenblatt’ın çizdiği planın, İsrail Başbakanı Bünyamin Netanyahu tarafından hazırlanmış olduğuna inandığını söylemektedir. Bunların yanı sıra şu ifadeleri eklemektedir: “Bu Natenyahu’nun planıdır, projeyi Amerikalı ekibe pazarlayan da kendisidir. Onlar da bu projeyi Filistinlilere ve Araplara satmaya çalışıyorlar. Projeyi reddetmeleri durumda ABD’nin Filistinlilere birtakım cezalar yükleyeceğini de belirtmektedir. Washington’daki Filistin Kurtuluş Örgütü’nü kapatmak ve Filistin Otoritesi’ne mali yardımı durdurmak, örnek olarak verilebilecekler arasındadır.

Birçok Filistinli, Suudi Arabistan’ın yöneteceği Arap-İsrail ilişkilerini güçlendireceğini ve Filistinli mültecilerin yurtlarına geri dönmelerini engelleyeceğini düşündükleri, her türlü barışçıl anlaşmayı reddedeceğini söylemektedir. Lübnan’ın Ayn’el Helva Mülteci Kampı Filistin Ulusal Güvenlik Lideri General Subhi Ebu Arab, projeyi hariçte ve dahilde yaşayan hiçbir Filistinlinin kabul etmeyeceğini açıklamıştır. Ardından “Bu iyi bir fikir değil ve zaten sürekli gündeme getirilmektedir. Abbas bunu asla kabul etmeyecektir, bu mesele on yıllardır tekrar ettikleri bir saçmalıktır.” sözlerini eklemiştir.

Son yıllarda İran karşıtlığı konusunda hem fikir olan genel anlamda Arap ülkeleri ve daha özeldeyse Körfez Ülkeleri, ABD baskıları sonucu İsrail’le ilişkiler kurmaya başlamıştır.  Nitekim ikili ilişkiler geliştirmek amacıyla İsrail heyetleri, birçok Arap devleti başkentinde varlık göstermiştir. Arap devletleriyle işbirliği yapmak amacıyla gönderdiği heyetlerle eş zamanlı olarak, Filistin topraklarında iskan politikalarını da sürdürmüş ve Kudüs ile Golan Tepeleri’ni vazgeçilmez bir parçası olarak addetmiştir. Ayrıca Filistinlilere karşı suikast düzenleme, Gazze’yi bombalama, Batı Şeria sakinlerini abluka altına alma ve uçaklarıyla Lübnan hava sahasını ihlal etmeye devam etmiştir. Tüm bu olaylar, İsrail’in bölgede barışçıl bir çözüme varmaya yönelik fiili bir gayret içerisinde olmadığını göstermektedir.[3]

İsrail bu anlaşmayı devasa bir ekonomik proje olarak sunmaktadır. Bahsi geçen proje, demiryolu ağları üzerine kurulacak, hızlı bir yol ve büyük Gazze limanına kadar uzanacak bir petrol hattını kapsamaktadır. Ayrıca Mısır’a büyük ölçüde mali kazanç sağlayacak özelliktedir. Washington 1948 yılındaki işgalden itibaren iskân siyasetini desteklemiş, Trump ise günümüzde “Asrın Antlaşması” için oldukça heyecanlı bir tavır sergilemektedir. Bu anlaşma birçok yeni perspektiflerin ortaya çıkmasına yol açacak ve çözüm arayan taraflara ekonomik kazançlar sağlayacaktır. Fakat “Asrın Antlaşması”na gidecek yol kolay mı yoksa daha önceki ABD uğraşları gibi unutulup gidecek midir? sorularını beraberinde getirecektir.


[1] Mervan el-Maşer, “Safkat el-Karın el-Emirikiye”, alghad, 22 Kasım 2017, https://goo.gl/3phbkt, (Erişim Tarihi: 22.11.2017).

[2] “Kabaya Safkatul Karn”, sawaleif, 22 Kasım 2017, http://sawaleif.com/%D8%AE%D8%A8%D8%A7%D9%8A%D8%A7, (Erişim Tarihi: 26.11.2017).

[3] Abdul Nasır Selame “İzahat el-Sitar An Safkat el-Karın”, Almasryalyoum, 29 Aralık 2017, http://www.almasryalyoum.com/news/details/1198374, (Erişim Tarihi: 21.11.2017).