Tarih:

Paylaş:

G7 Zirvesi Bağlamında Japonya’nın Güvenlik Kaygıları

Benzer İçerikler

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Japonya’nın, Asya-Pasifik Bölgesi’nin en önemli aktörlerinden biri olduğu öne sürülebilir. Bu kapsamda Tokyo’nun Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) için kritik bir müttefik olduğu söylenebilir. Nitekim bunun birçok sebebi vardır. Bunlardan ilki, Batı’nın Çin’e karşı uygulama hedefi güttüğü çevreleme politikasıdır. Bir diğerinin Tokyo’nun sahip olduğu ekonomik güç olduğu öne sürülebilir. Zira Japonya, ABD ve Çin’in ardından dünyanın en büyük üçüncü ekonomisidir.[1]

Öte yandan Japonya’nın sahip olduğu jeopolitik ve jeostratejik konum da Batı tarafından önemli bir müttefik olarak algılanmasına yol açmaktadır. Dahası Japonya, Çin’le arasındaki tarihsel problemler ve Kuzey Kore tarafından oluşturulan nükleer tehdidi hissetmesi sebebiyle Batı’nın etkisini arttırdığı bir ülke olarak dikkat çekmektedir.

Bu bağlamda Japonya’nın gittikçe yükselen savunma ve askeri harcamalarıyla proaktifleşen dış politikası da Batı ile Japonya’nın daha çok yakınlaşmasına neden olmaktadır. Nitekim söz konusu durumun en kritik örneklerinden biri de Japonya’nın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne (BMGK) daimi olmayan geçici üye olarak katılmasıdır.[2] Bir diğeri ise 2023 yılı G7 Zirvesi’nin Japonya’nın Hiroşima şehrinde düzenlenmesidir.[3]

Bahse konu olan durumun da Japonya’nın sahip olduğu problemleri ve sorunları G7 Zirvesi’nin gündemine taşıyabilmesi gibi önemli bir avantajı beraberinde getirdiği söylenebilir. Dolayısıyla Japonya’nın nükleer tehlikeyi G7 Zirvesi’nin gündemine taşıyacağı ileri sürülebilir.

Dahası Japonya Başbakanı Fumio Kişida’nın zirveye katılan ülkelerin liderlerini Hiroşima’daki Barış Anıtı Müzesi’ne götürmesi,[4] bu noktada mesaj içeren bir davranış olarak nitelendirilebilir. Öte yandan Tokyo’nun Washington’un desteğiyle nükleer silahlar geliştirme hedefinde olduğu bilinmektedir. Tüm bunlar sebebiyle Japonya için söz konusu zirvenin ana temasının nükleer güç olduğu söylenebilir.

Genelde küresel anlamda; özelde de Asya-Pasifik Bölgesi’nde güvenlik ortamının giderek daha belirsiz bir hal aldığı öne sürülebilir. Bu çerçevede Japonya’nın da G7 Zirvesi’nde üstlenmeye çalıştığı rol vesilesiyle yeni bir konumlanma arayışında olduğu ifade edilebilir.

Bu kapsamda incelenmesi gereken iki husus daha vardır. Bunlardan ilki, Çin ve Çin’in yükselen gücüdür. Zira Pekin’in Tayvan’la birleşme noktasındaki planlarını hızlandırma ihtimali gündemdedir. Bunun da Japonya’nın güvenlik endişelerini arttırdığı ve savunma hamlelerine hız verme kararı almasına yol açtığı öne sürülebilir.

İncelenmeye değer bir diğer husus ise ABD’nin Asya-Pasifik’teki gücünü ve nüfuzunu ne kadar devam ettirebileceği mevzusudur. Çünkü ABD ve İngiltere ile Kara Avrupası arasındaki mesafe açılmaktadır. Kısacası Avrupa’nın ABD’nin nüfuzu altındaki konsolidasyonunun zedelendiği söylenebilir.

Anlaşılacağı üzere, ABD’nin Asya-Pasifik politikasında yalnızlaşma ihtimali vardır. Öte yandan Rusya-Ukrayna Savaşı da halen devam etmektedir ve kısa vadede biteceği düşünülmemektedir. Bu da Washington’un kaynaklarını Asya-Pasifik’e kanalize etmesini engelleyici bir husus oluşturmaktadır. Netice itibariyle ABD’nin bölgedeki gücünü devam ettirip ettiremeyeceği tartışmalıdır. Dolayısıyla Japonya’nın güvenlik kaygıları da artmaktadır.

Özetle Japonya, ABD’yle ittifakını her ne kadar güvenlik politikalarının merkezinde tutsa da sürdürülebilir güvenlik sistemi açısından yeterli görmemektedir. Zira Japonya’nın ilerleyen süreçte daha çok “kendi başının çaresine” bakma politikası güdeceği düşünülmektedir. Bu yüzden de Tokyo’nun yakın bir gelecekte uluslararası ilişkilerde daha aktif ve etkili bir rol oynayacağı öngörülebilir. Aynı zamanda bölgesel işbirliklerinin artacağı da söylenebilir.  Bu durumun ise her ne kadar ABD’nin denetimi dışında bir konjonktür oluştursa da Çin karşıtı bir blok inşa edilmesi noktasında Washington’un işine geleceği söylenebilir.

Sonuç olarak Japonya’nın proaktif dış politikasının devam edeceği öne sürülebilir. Fakat bu durumun Batı temelli bir çerçeve yerine daha ziyade kendi başının çaresine bakma stratejisiyle devam edeceği ifade edilebilir.


[1] “Top 10 Largest Economies in the World”, Business Insider India, https://www.businessinsider.in/top-10-largest-economies-in-the-world/articleshow/70547252.cms, (Erişim Tarihi: 22.05.2023).

[2] “Japan Seeking 2032-33 Nonpermanent Membership of U. N. Security Council”, The Japan Times, https://www.japantimes.co.jp/news/2023/05/23/national/politics-diplomacy/security-council-membership/, (Erişim Tarihi: 24.05.2023).

[3] “Rising Nuclear-Weapons Risks Overshadow G-7’s Push for Disarmament at Hiroshima Russia’s Brinkmanship and China’s Growing Arsenal Worry U.S. and Allies”, The Wall Street Journal, https://www.wsj.com/articles/rising-nuclear-weapons-risks-overshadowg-7s-push-for-disarmament-at-hiroshima-222eeaf2, (Erişim Tarihi: 24.05.2023).

[4] “G7 Leaders Confront Spectre of Nuclear Conflict on Visit to Hiroshima Memorial”, The Guardian, https://www.theguardian.com/world/2023/may/19/g7-leaders-confront-spectre-of-nuclear-conflict-on-visit-to-hiroshima-memorial, (Erişim Tarihi: 24.05.2023).

Zeki Talustan GÜLTEN
Zeki Talustan GÜLTEN
Zeki Talustan Gülten, 2021 yılında Yalova Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden “Amerikan Dış Politikası” başlıklı bitirme teziyle ve 2023 yılında da Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Dış Ticaret bölümünden mezun olmuştur. Halihazırda Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda Tezli Yüksek Lisans öğrenimine devam eden Gülten, lisans eğitimi esnasında Erasmus+ programı çerçevesinde Lodz Üniversitesi Uluslararası ve Politik Çalışmalar Fakültesi’nde bir dönem boyunca öğrenci olarak bulunmuştur. ANKASAM’da Asya-Pasifik Araştırma Asistanı olarak çalışan Gülten’in başlıca ilgi alanları; Amerikan Dış Politikası, Asya-Pasifik ve Uluslararası Hukuk’tur. Gülten, iyi derecede İngilizce bilmektedir.