Tarih:

Paylaş:

Hindistan-Fransa Savunma İşbirliği ve Bilgi Güvenliği

Benzer İçerikler

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

5 Ocak 2023 tarihinde Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un diplomasi danışmanı Emmanuel Bonne liderliğindeki Fransız heyet, 36. Hindistan-Fransa Diyaloğu çerçevesinde Yeni Delhi’yi ziyaret etmiştir. Savunma alanında işbirliğinin masaya yatırıldığı toplantıda Hindistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Ajit Doval, Savunma Bakanı Rajnath Singh ve Dışişleri Bakanı Subrahmanyam Jaishankar da hazır bulunmuştur. Görüşmeler sonucunda varılan mutabakatta, Hindistan’ın en çok ihtiyaç duyduğu uçak motoru ve uzun menzilli denizaltı üretiminde Fransa’dan yardım alması kararlaştırılmıştır.[1] Böylece Fransa, Hindistan’ın yerli savunma sanayisini destekleme taahhüdünü yinelemiştir.  

Nitekim uzun zamandır Hindistan, savunma sanayisinin geliştirilmesinde Batılı ülkelerden destek istemekteydi. Bu konuda Hindistan, özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) vermekten kaçındığı teknolojiyi, bölgesel rakibi olan Pakistan’a sunmasından oldukça rahatsızdı. Batı’nın on yıllarca devam eden bu ihmali sebebiyle Yeni Delhi, savunma alanında Moskova’ya yönelmişti. Bilhassa savaş uçakları ve hassas teknoloji gerektiren denizaltıların üretimi ve geliştirilmesinde Sovyetler Birliği’ne bağımlı hale gelmişti. Bazı kaynaklara göre, Hindistan’ın askeri teçhizatının yüzde 80’i ve bazılarına göre ise yüzde 60’ından fazlası, Rus veya Sovyet menşeilidir.[2] SIPRI verilerine göre ise Hindistan’ın silah ithalatında en büyük pay sahibi olan ve dolayısıyla savunma sanayisinde en fazla etkili olan aktörler sırasıyla Rusya (%46), Fransa (%27) ve ABD’dir (%12).[3]

Hindistan, yerli savunma sanayisini geliştirmek adına bu sektöre yapılacak doğrudan yabancı yatırımlara kısıtlama getirmiştir. Fakat yine de kendisinin üretemediği ve çok acil ihtiyacı olan uçak, helikopter motoru ve uzun menzilli denizaltılar gibi konularda Rusya, Fransa ve ABD gibi ülkelerden satın alma veya kiralama yoluna gitmektedir. Bu bağlamda kamu ve özel sektör ortaklığında yapılan yatırımların yetersiz kaldığı görülmektedir.

Uzun süredir eksikliği hissedilen ürünlerden biri de uzun menzilli denizaltılardır. Uzun menzili sağlayan ise nükleer enerjidir. Ancak Hindistan, nükleer enerjiyle çalışan denizaltılar üretememektedir. Bu konuda yine Rusya’dan denizaltı kiralama yoluna gitmiştir. Kira süresi dolduğunda da yenisini kiralamaktadır. Buna ek olarak Rusya’dan yeni nükleer denizaltılar satın alma yoluna gitmektedir.

Fransa ise son yıllarda nükleer denizaltılar konusunda Avustralya’yla anlaşmıştı. Ancak AUKUS sonrası Avustralya, bu sözleşmeyi iptal etmiştir. Bunun üzerine Paris, denizaltılar konusunda Hindistan’la işbirliğini gündemine almış; ancak Rusya’nın bu alandaki desteği nedeniyle Fransa çekimser kalmıştır. Bunun sebebi, hassas askeri teknolojilerin paylaşımıyla ilgilidir. Zira büyük devletler, nükleer denizaltı teknolojisini başka devletlere vermekten kaçınmaktadırlar. Örneğin ABD ve İngiltere, AUKUS kapsamında Avustralya’ya nükleer denizaltı teknolojisi ihraç ederken; Hindistan’la bu teknolojiyi paylaşmaya istekli değildir. Bu yüzden Hindistan, Rusya’dan nükleer denizaltılar kiralama veya satın alma yoluna gitmektedir.

Son olarak Hindistan, uzun menzilli denizaltı üretebilmek için Fransa’nın nükleer teknolojisinden yararlanmayı düşünmüş ve bu konuda Fransa’ya işbirliği yapmayı teklif etmiştir. Fakat Paris yönetimi de nükleer teknolojiyi Yeni Delhi’ye vermekten kaçınmıştır. Bunun yerine konvansiyonel denizaltılar alanında işbirliğinin yapılması kararlaştırılmıştır.

Batılı devletlerin hassas savunma teknolojilerini Hindistan’la paylaşmaya istekli olmamasının temel sebebi, Rusya’nın bu alanda hakim konumda olmasıdır. Başka bir ifadeyle eğer Batılı devletler, kendi savunma ürünlerini Hindistan’a satarlarsa; bunlar, Rusya’nın savunma araçlarıyla entegre edilecek ve sonuçta bir güvenlik zafiyeti ortaya çıkacaktır. Zira Hindistan, savunma araçlarının modernizasyonu veya bakımı için Rusya’dan teknik yardım almaya devam etmektedir.

Batı’nın verdiği savunma ürünlerinin Rus mühendisler tarafından incelenmesi ve teknolojinin öğrenilmesi ihtimalinden endişe edilmektedir. Daha açık bir ifadeyle Rusya’nın “tersine mühendislik” ve “fikri mülkiyet hırsızlığı” yoluyla Batılı savunma ürünlerinin kopyasını yapacağından endişe duyulmaktadır. Bu, ABD ve Fransa gibi devletler açısından bir ulusal güvenlik meselesi olarak görülmektedir.

Hindistan’ın savunma sanayisi ürünlerinde de benzer bir durum söz konusudur. Rusya, Hindistan’a verdiği teknolojilerin Batılılar tarafından öğrenilmesinden kaygı duymaktadır. Örneğin 2017 yılında bir İngiliz savunma heyetinin Hindistan’ın Rusya’dan aldığı nükleer denizaltıyı incelemesi üzerine Moskova, bu duruma tepki göstermiştir.[4]Nitekim Moskova, Yeni Delhi’ye güvendiği için bu teknolojiyi kendisiyle paylaşmaktadır. Batılı hiçbir devlet, Hindistan’a bu konuda destek olmazken; Moskova, savunma sanayisindeki baskın konumu sebebiyle Yeni Delhi’ye nükleer denizaltılar konusunda yardımcı olmaktan çekinmemektedir. Konuyla ilgili, eski bir Hint askeri komutanı olan Korgeneral D. S. Hooda, “Rusya, Hindistan’a nükleer denizaltı kiralayan tek ülkedir. Başka bir ülke Hindistan’a nükleer denizaltı kiralayabilir mi? Sanmam.” demiştir.[5]

Yukarıda geniş yer verilen nükleer denizaltılardaki durumun benzeri savaş uçaklarında da yaşanmaktadır. ABD, Hindistan’a 1960’lı yıllardan itibaren yeni nesil savaş uçakları tedarik etmediği için Yeni Delhi, bu ihtiyacını Rusya’dan karşılama yoluna gitmiştir. Günümüzde ABD’nin Hindistan’a Rusya’dan S-400 aldığı için yaptırım getirmemesinin nedenlerinden biri de budur. Hindistan savaş jetleri alanında ABD’ye değil, Rusya’ya bağımlıdır. Dolayısıyla ortada, S-400’lerin kolayca tespit etmesinden korkulan bir Amerikan teknolojisi de yoktur. Jeopolitik faktörlerin yanı sıra söz konusu teknik şartlar nedeniyle ABD, Hindistan’ın S-400 almasına fazla tepki göstermemiştir.

ABD’yle yaşanan bu sıkıntılar nedeniyle Hindistan; savaş jetleri, helikopterler ve denizaltılar konusunda Fransa’yla olan işbirliğini artırma yoluna gitmektedir. Fakat Fransa ile Hindistan arasındaki savunma sanayi işbirliğinin de sınırlarının olduğu anlaşılmaktadır.  Sonuç olarak Hindistan, savunma alanında Rusya’ya bağımlı olmaya devam ettiği sürece Batılı devletlerden aradığı desteği göremeyecektir.


[1] “India-France to Join Hands in Fighter and Submarine Design and Manufacturing”, Hindustan Times, https://www.hindustantimes.com/india-news/indiafrance-to-join-hands-in-fighter-and-submarine-design-and-manufacturing-101672890137294.html, (Erişim Tarihi: 11.01.2023).                             

[2] “India’s Weapon Imports Fell By 33% in Last Five Years but Remains World’s Second-Largest Arms Importer”, Time of India, https://timesofindia.indiatimes.com/india/indias-weapon-imports-fell-by-33-in-last-five-years-but-remains-worlds-second-largest-arms-importer/articleshow/81516403.cms, (Erişim Tarihi: 11.01.2023).                             

[3] “Trends in Internatıonal Arms Transfers, 2021”, SIPRI, https://www.sipri.org/sites/default/files/2022-03/fs_2203_at_2021.pdf, (Erişim Tarihi: 11.01.2023).

[4] “British Team, Not the Americans, Visited India’s Russian Nuclear Submarine”, The Print, https://theprint.in/defence/british-eam-visited-indian-nuclear-submarine/15766/, (Erişim Tarihi: 11.01.2023).                   

[5] “India Unsure of Russian Arms Imports to Meet Regional Threats Following Moscow’s Invasion of Ukraine”, Alaraby, https://english.alaraby.co.uk/news/india-unsure-russian-arms-meet-china-pakistan-threats, (Erişim Tarihi: 11.01.2023).                               

Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk Tamer, 2014 yılında Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Aynı yıl Gazi Üniversitesi Ortadoğu ve Afrika Çalışmaları Bilim Dalı’nda yüksek lisans eğitimine başlamıştır. 2016 yılında “1990 Sonrası İran’ın Irak Politikası” başlıklı teziyle master eğitimini tamamlayan Tamer, 2017 yılında ANKASAM’da Araştırma Asistanı olarak göreve başlamış ve aynı yıl Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Doktora Programı’na kabul edilmiştir. Uzmanlık alanları İran, Mezhepler, Tasavvuf, Mehdilik, Kimlik Siyaseti ve Asya-Pasifik olan ve iyi derecede İngilizce bilen Tamer, Gazi Üniversitesindeki doktora eğitimini “Sosyal İnşacılık Teorisi ve Güvenlikleştirme Yaklaşımı Çerçevesinde İran İslam Cumhuriyeti’nde Kimlik İnşası Süreci ve Mehdilik” adlı tez çalışmasıyla 2022 yılında tamamlamıştır. Şu anda ise ANKASAM’da Asya-Pasifik Uzmanı olarak görev almaktadır.