Hindistan’da G20 Zirvesi: Yeni Dünya Düzeni Arayışları

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

G20 dönem başkanı sıfatıyla Hindistan’ın bu zirve için seçmiş olduğu tema; tüm dünyaya kutuplaşmadan, savaştan ve bloklaşmadan uzak durulması mesajı vermektedir. Soğuk Savaş’ın bitişinden 30 yıl sonra dünyada gerilim yeniden tırmanırken kutuplaşma eğilimi de artmaktadır. Aynı Soğuk Savaş döneminde Bağlantısızlar Hareketi’nin kuruluşuna öncülük yapan Hindistan, günümüzde dünyanın yeniden bloklara ayrılmaya başladığı bir süreçte yeniden sorumluluk alarak tüm dünyaya alternatif bir çıkış yolu sunmaktadır.

G20’deki mesajla Hindistan; dünyaya savaş ve bloklaşmadan başka bir yolun bulunduğunu, barış ve kardeşlik adı altında bir arada yaşayabilmenin mümkün olduğunu bir kez daha hatırlatmaktadır. Nitekim Hindistan’ın dini ve kültürel mirasının tamamen şiddet karşıtı ve barışçıl olduğunu söyleyebiliriz. Tarihsel sürece bakıldığında Hindistan’ın bağımsızlık hareketi lideri Mahatma Gandi’nin de bu anlamda emperyalizme karşı şiddetsiz bir direniş sergilediğini de hatırlatmak gerekir. Hint geleneği ve felsefesinde de başka bir canlıyı incitmeye, onlara zarar vermeye ve hatta öldürmeye asla izin yoktur. Bu yönüyle Hindistan, uluslararası sistemde büyük bir dengeleyici, arabulucu ve birleştirici aktör olarak konumlanmaktadır. Demokratik yönüyle Batı’yla iyi ilişkiler kurabilen Hindistan, aynı zamanda çok kutuplu bir dünya arayışında olan Çin ve Rusya’yla da pozitif ilişkiler geliştirebilmektedir.

G20’nin Batılı bir blok olarak görülmesi düşüncesine karşı çıkan, dünyanın tek bir çatı altında barışçıl bir gelecek inşa etmesini arzulayan Hindistan. Rusya ve Çin liderlerinin söz konusu Zirve’ye katılması için çok çaba sarf etmiştir.

Hindistan, herhangi bir eksene tam manasıyla dahil olmadan ortak bir dünya ve gelecek hedefleyen tüm milletlerle, devletlerle birlikte hareket etmeye çalışmakta, dün olduğu gibi bugün de “Üçüncü Yol”un aslında insanlığın kurtuluşu için “Tek Yol” olduğu mesajını vermektedir. Bu yönüyle Hindistan, aynı Soğuk Savaş döneminde “Bağlantısızlar Hareketi”nin kuruculuğunda yaptığı gibi, tüm dünyaya Batı ve Doğu bloklarının dışında bir alternatif yolun olduğunu ve bunun barış ve kardeşlik yolunda birleşmekten geçtiğini duyurmaktadır. Yeni Delhi, tüm dünyayı çok taraflılık ekseninde, barış ve kardeşlik sloganıyla bir araya gelmeye davet etmektedir.

Herhangi bir blok siyaseti izlemeyen Hindistan, dahil olduğu her uluslararası platformu nötralize etmeye çalışmaktadır. Örneğin Batılı bir platform olarak kabul edilen Dörtlü Güvenlik Diyaloğu’na (QUAD) üye olan Hindistan, bu grubun “Çin karşıtı” bir eksene dönüşmesini engellemektedir. Yine Şangay İşbirliği Örgütü’ne (ŞİÖ) üye olan Hindistan, bu platformun tamamen bölgesel güvenlik sorunlarına odaklanmasını arzulamaktadır. Aynı şekilde Hindistan, çok kutuplu dünyanın inşasında ön plana çıkan BRICS’in “Batı karşıtı” bir oluşuma dönüşmesini de engellemektedir. Son olarak Hindistan, G20’nin tamamen Rusya ve Çin karşıtı bir blok haline gelmesine de karşıdır ve bunu engellemek için çaba sarf etmektedir. Özetle G20 Zirvesi’ndeki “Tek Dünya, Tek Aile ve Tek Gelecek” teması, Hindistan’ın dünyayı birleştirmek için vermiş olduğu güçlü bir mesajdır.

Yeni Delhi’nin G20’de vermiş olduğu “Tek Dünya” mesajı, aslında Soğuk Savaş dönemindeki Batı ve Doğu ayrışmasının ortadan kalktığını ve çok kutupluluk perspektifinden yeni bir dünya düzeninin kurulmaya başlandığını bizlere söylemektedir. Hindistan, çok kutuplu bir dünyayı benimsemekle birlikte dünyanın parçalanması ve bloklara ayrılmasına da karşıdır. Bu yönüyle “çok kutupluluk” ve “tek dünya” mesajları aslında bütünleştirici mesajlardır. Hindistan, uluslararası platformların blok siyasetine alet edilmesine izin vermemektedir. Bu yönüyle Yeni Delhi, G20 Zirvesi üzerinden Rusya ve Çin’in ötekileştirilmesine karşıdır. Diğer yandan Hindistan, Batılı demokrasilerin BRICS platformundan dışlanmasına da itiraz etmektedir.

Ne ABD ne Çin ne de Rusya, Hindistan’ın dünya siyasetinde kendi özerkliğini ilan etmesini ve küresel liderliği ele geçirmesini kabul edebilir. Bu yüzden söz konusu büyük güçler, Yeni Delhi’ye rekabetçi gözle bakabilirler. Büyük güçler, kendilerine “yeni ötekiler” yaratmaya devam ederken Hindistan’ın “Tek Dünya” sloganı altında dünyayı birleştirme çabası oldukça zorlu bir görevdir.

Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk Tamer, 2014 yılında Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Aynı yıl Gazi Üniversitesi Ortadoğu ve Afrika Çalışmaları Bilim Dalı’nda yüksek lisans eğitimine başlamıştır. 2016 yılında “1990 Sonrası İran’ın Irak Politikası” başlıklı teziyle master eğitimini tamamlayan Tamer, 2017 yılında ANKASAM’da Araştırma Asistanı olarak göreve başlamış ve aynı yıl Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Doktora Programı’na kabul edilmiştir. Uzmanlık alanları İran, Mezhepler, Tasavvuf, Mehdilik, Kimlik Siyaseti ve Asya-Pasifik olan ve iyi derecede İngilizce bilen Tamer, Gazi Üniversitesindeki doktora eğitimini “Sosyal İnşacılık Teorisi ve Güvenlikleştirme Yaklaşımı Çerçevesinde İran İslam Cumhuriyeti’nde Kimlik İnşası Süreci ve Mehdilik” adlı tez çalışmasıyla 2022 yılında tamamlamıştır. Şu anda ise ANKASAM’da Asya-Pasifik Uzmanı olarak görev almaktadır.

Benzer İçerikler