İdlib Mutabakatı’nda Son Durum: Tamam mı Devam mı?

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Arjantin’deki G-20 Zirvesi’nde yaptıkları görüşmede İdlib Mutabakatı’nın süreceğine ilişkin açıklamaların üstünden çok geçmeden bölgeden olumsuz haberler gelmeye başladı. Türkiye, Rusya ve birçok Avrupa ülkesinin “terör örgütü” listesinde olan Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) unsurlarının İdlib’deki köylere yönelik saldırılarda bulunduğu yönündeki gelişmeler endişelere neden oldu. Öte yandan Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey’in yapmış olduğu “Astana Süreci’nin fişini çekme vakti geldi.” açıklamasının yankıları hala sürerken Suriye konusunda görüşmeler yapmak üzere Ankara’ya ziyarette bulunması da dikkat çekti.

Bu bağlamda Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Türkiye-Rusya-ABD ekseninde gerginliğe neden olan İdlib Mutabakatı’nın akıbetini tartışmaya açarak alanının önde gelen uzman ve akademisyenlerinin görüşlerini dikkatlerinize sunmaktadır.

Prof. Dr. Giray Saynur DERMAN (ANKASAM Rusya Danışmanı)

Prof. Dr. Giray Saynur Derman, Jeffrey’in “Suriye’de ABD’nin tek amacı Devlet’ül Irak ve’ş Şam’ı (DEAŞ) yenmek ve sorunlara siyasi bir çözüm getirmektir.” şeklindeki açıklamalarını hatırlattı ve ayrıca temsilcinin Astana Süreci’nde uzlaşmaya giden yolun tıkandığına yönelik sözlerine dikkat çekti. Bu amaçla Türk yetkililerle “Yüksek Düzeyli Suriye Çalışma Grubu” oluşturma çalışmalarını sürdürmek üzere Jeffrey’in Ankara’ya geldiğini belirten Derman, “Astana Süreci boyunca Türkiye, Rusya ve İran üçgeninin başarılı girişimlerinin ardından bu ziyaretin sürece tam tersi bir etki yarattığı sonucuna varılabilir.” sözlerini kaydetti.

Bu görüşmelerin hemen öncesinde İdlib’de sıcak çatışmaların yaşanmasıyla bölgenin istikrarının bozulduğuna dikkat çeken ve “Terörist saldırıların arkasının geleceği yönünde bir izlenim uyandırılmak isteniyor.” ifadesinde bulunan Derman, özellikle son saldırıdaki El Kaide bağlantısının bölgede ciddi güvenlik zafiyeti oluşturduğunun altını çizdi. Derman, G20 Zirvesi sırasında   Erdoğan ile Putin’in görüşmelerinin olumlu geçtiğini ve Ukrayna ile Rusya arasında yaşanan Kerç Boğazı Krizi sırasında Türkiye’nin yürüttüğü ılımlı politikalarla Moskova ile yaşanacak bir gerginliğin önüne geçildiğini ifade ederek “G20 Zirvesi’nde ABD Başkanı Donald Trump ile Erdoğan, basına kapalı bir görüşme gerçekleştirdi. Türkiye ve ABD arasında başlıca kritik meseleler (Kaşıkçı Cinayeti, İran yaptırımları, Suriye, Münbiç, Fırat’ın doğusu ve terör örgütü Yekineyen Parastina Gel/Halk Koruma Birlikleri (YPG)) halen çözüme kavuşmamıştır.” açıklamasında bulundu ve Brunson kararı sonrasında Ankara-Washington hattında beklenen iyileşmenin henüz gerçekleşmediğini vurguladı.

Murat BİLHAN (Emekli Büyükelçi-TASAM Başkan Yardımcısı)

Emekli Büyükelçi Murat Bilhan, Suriye konusunu görüşmek için Ankara’ya gelen James Jeffrey’in Astana Süreci ve terör örgütü YPG/PYD ile ilgili yaptığı açıklamalara işaret ederek “Bu demecin üzerine Türkiye’ye geldiği zaman herhâlde müzakereler zor olacaktır ve muhataplarıyla tatsız bir gelişme yaşayacaktır.” dedi. Türkiye-ABD arasında geçici bir ateşkes olduğunu dile getiren Bilhan, güven duygusu sarsıldığı için ilişkilerin yeniden onarılmasının zaman alacağı öngörüsünde bulundu. Bilhan, Washington’un Astana Süreci’nin bittiği yönündeki ifadelerine dikkat çekerek sürecin akıbetinin Suriye’deki gelişmelere bağlı olduğunu kaydetti: “Bu süreç bitebilir de bitmeyebilir de. Bunlar çıkarlarla ilgilidir. Türkiye ve Rusya’nın çıkar ilişkileri sürdüğü sürece bu işbirliği devam eder. Örtüşme çatışmaya geçtiği takdirde kopar. Kısa vadeli ilişkilerde uzun vadeli sonuçlar beklemek yanlış olur.” açıklamasında bulundu. Ülkelerin yerleşik çıkarları olduğunu ve bu politikalardan çok fazla taviz verilmediğini belirten Bilhan, bazı sözlerin popülizmle söylendiğini ve konjonktüre uygun açıklamalar yapıldığını vurgulayarak “Bunlar belli bir geçiş sürecinde oluşan şeyler. Bu sözleri ciddiye alarak Türkiye-ABD ilişkilerini bir yere oturtmak doğru değildir.” diye konuştu.

Bilhan, İdlib Mutabakatı’nın ancak dengeler ve denklemler değişirse bozulacağının altını çizerek “Mutabakat açıklandıysa devam eder ama denklemin içine başka faktörler girerse o zaman mutabakat bozulacaktır. Bu gelişmelerin aynı çizgide ilerleyeceğini hesaplayarak adım atılmaması ve bunun devamına güvenmemek gerektiğini düşünüyorum.” sözlerini kaydetti ve Türkiye’nin kendi milli çıkar çizgisini saptayıp adımlarını bu doğrultuda atılmasının daha uygun olacağını söyledi.

Melik YİĞİTEL (24 TV Ankara Temsilcisi)

Melik Yiğitel, İdlib Mutabakatı’nın sarsılmadığını ifade ederek hem Türkiye ve Rusya’nın yaptığı görüşmelerde sahada gerçekleşen birtakım provokasyonlara dikkat çekildiğini ve bunların bertaraf edilmesi noktasında uzlaşıldığını söyledi. HTŞ’de beklenmedik şekilde bölgeden çıkmama, direnme, bazı ağır silahları vermeme gibi birtakım gelişmeler yaşandığını kaydeden Yiğitel, söz konusu unsurların sahadaki güvenlik güçleriyle ve askeri birliklerle ikna edileceğini dile getirerek sürecin biraz zamana ihtiyacı olduğunu vurguladı. Yiğitel, ABD’nin tavır olarak Astana Süreci’ni en başından beri istemediğinin altını çizerek “Washington, süreç ilk başladığında Türkiye, Rusya ve İran’ın başaramayacağını düşündüğü için Astana’yı desteklediklerini söyledi. Ama şimdi görüldü ki söz konusu ülkeler işi kotarıyorlar. James Jeffrey, ABD masanın dışında kaldığı için Astana Süreci ile ilgili olumsuz açıklamalar yapıyor.” diye konuştu.

Öte yandan Yiğitel, İdlib’de takvimin tam olarak işlemeye başlamadığını belirtti ve zaten bölgesel başarının zaman alacağı ve komplikasyonlar olabileceği noktasındaki öngörülerin Soçi’de ifade edildiğini kaydederek tarafların duyarlı olması konusunda önceden uyarıldığını da sözlerine ekledi. Terörist unsurlarla ilgili olarak HTŞ’nin büyük oranda bölgeden çekildiğine dikkat çeken Yiğitel, “Direnen birkaç grup var onlar da ikna edilebilir deniliyor. Dolayısıyla mutabakat işlemiyor demek için çok erken.” diye konuştu. Ayrıca Yiğitel, İdlib Mutabakatı’nın bölgeyi bir felaketten kurtardığını da ifade etti ve “Eğer mutabakat olmasaydı veya Ruslar, Beşar Esad birlikleriyle bir operasyon yapsaydı hem bölge raydan çıkacaktı hem de yoğun bir göç tetiklenecekti. Şu an mutabakatı masada tutmak bile bu gelişmeleri önlemektedir. Bu durum olumlu sonuçlar alınırsa sürdürülebilir ama ‘Mutabakat bitti.’ demek için çok erken.” açıklamasında bulundu.

Ediz EKİNCİ (Terör ve Güvenlik Uzmanı)

Ediz Ekinci, İdlib’in Suriye için kilit konumda olduğunu ifade etti ve “Eğer Suriye rejimi İdlib’den vazgeçiyorsa Suriye’den de vazgeçiyor anlamına gelir. Rusya, İdlib’den vazgeçiyorsa rejimden de vazgeçiyor anlamına gelir.” değerlendirmesinde bulundu. Genel duruma baktığımızda 1916 yılında İngiltere ve Fransa’nın Ortadoğu’yu kendi aralarında paylaştıkları Sykes-Picot Anlaşması’na benzer bir mutabakatın şu an ABD ve Rusya tarafından yapıldığını dile getiren Ekinci, bunun basına yansımadığını ama söz konusu ülkelerin Suriye’de ‘21. yüzyıl Sykes-Picot Anlaşması’ diyebileceğimiz bir protokolü yürüttüklerini söyledi. Ekinci, “ABD, Fırat’ın doğusunu elinde bulundurmaktadır. 2003’ten bu yana Irak’ın büyük bir bölümünde hâkimiyet kuran Washington’ın ilerleyişini Suriye’ye uzattığını görüyoruz. Rusya da Fırat’ın batısı olan bölgede kontrolü sürdürmek istiyor.” sözleriyle iki ülkenin bölgesel hedeflerini ortaya koydu.

Jeffrey’in Ankara ziyaretinin de süreçten bağımsız olmadığına dikkat çeken Ekinci, “Geldiğimiz noktada Rusya’nın ABD’den başka konularda tavizler aldığını ve Astana’nın zayıfladığını görüyoruz.” ifadelerini kullandı. Ekinci, Türkiye’nin aşırı örgütlerin ülkeye sızması, rejimin operasyon yapması ve göç gibi endişeler nedeniyle İdlib konusunda dikkatli davrandığını belirtti. Suriye’nin, ABD ve Rusya tarafından paylaşılmasının hem ABD’nin politikalarına hem de Rusya’nın sıcak denizlere inme hayaline uygun olduğunu vurgulayan Ekinci, “Rusya bölgede kalıcı olabilmek için ABD ile mevcut mutabakatını sağlamlaştırmaya devam edecektir. Kısa vadede Türkiye ile İdlib Mutabakatını sürdürecektir ancak orta ve uzun vadede mutabakatın ilerlemesi mümkün değildir.” açıklamasında bulundu. Ekinci, Rusya’nın çıkarları doğrultusunda hareket eden bir devlet olduğunu ve kısa vadeli hamlelerinin Ankara’yı yanıltmaması gerektiğinin altını çizerek, “Türkiye şu an mevcut durumu değerlendirerek gerek Suriye gerekse Ortadoğu genelinde güvenlik ve istikrar bağlamında politikalar üretebilmelidir.” dedi.