Analiz

İngiltere’den Soğuk Savaş’a Dönüş Sinyalleri

İngiltere ve ABD’nin başını çektiği Batı Dünyası, artık uluslararası sistemin merkezinde değildir.
Eğer Avrupa’daki savaş sona ererse İngiltere, Rusya’yla mücadelesini başka coğrafyalara taşımak isteyebilir.
İngiltere ve ABD’nin Ukrayna üzerinden Rusya’ya karşı bir vekaleten savaş yürüttükleri de bilinen bir gerçektir.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

İsrail-Hamas Savaşı’nın ardından Yemen’deki Husi güçler, Kızıldeniz’deki Batı bandıralı gemilere saldırmaya başlamıştı. Bunun üzerine Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve İngiltere öncülüğünde bölgede bir deniz koalisyonu kurulması için adımlar atılmıştı. İngiltere, Kızıldeniz’in yanı sıra Avrupa’nın güvenliğini yakından ilgilendiren Rusya-Ukrayna Savaşı’yla ilgili de proaktif bir siyaset izlemektedir.

Buna ek olarak Londra, Batı Dünyası’nın Çin’le mücadele etmesini sağlamak için ABD ile birlikte yoğun bir diplomasi yürütmektedir. Bu yüzdendir ki Çin, son yıllarda İngiltere ve ABD’nin “Soğuk Savaş zihniyetiyle” hareket ettiği eleştirisini sıkça dile getirmektedir.[1] Gerçekten de İngiltere’nin dünyada bir kutuplaşma arayışında olup olmadığı merak edilen sorular arasındadır.

Yine Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün (NATO) 2022 yılında yayımladığı stratejik konseptte Çin’den ilk kez “stratejik bir zorluk” olarak bahsedilmesinde İngiltere ve ABD’nin girişimlerinin önemli bir payı vardır. Bahsi geçen dönemde İngiltere Dışişleri Bakanı Liz Truss, Kıta Avrupası’nın Ukrayna’dan sonra Çin’le yüzleşmeye hazır olması için birçok kez çağrıda bulunmuştu. O dönem başbakanlık seçim yarışlarında aday olan Truss, seçim vaadi olarak Çin’i “bir numaralı düşman” ilan edeceğini söylemişti. Daha sonra Başbakanlık görevine seçilen Rishi Sunak da ilk başlarda Çin’i hedef almak istemese de transatlantik ilişkileri sağlam tutmak adına Çin’i “bir numaralı düşman” ilan etmek durumunda kalmıştı.

Ukrayna, Kızıldeniz ve İsrail-Hamas gibi krizlerde İngiltere’nin izlediği politikalar tartışma konusu olmaktadır. Örneğin İngiltere’nin İsrail’i silahlandırmaya devam ederek uluslararası hukuku ihlal ettiği iddia edilmektedir.[2] Üç İngiliz yardım görevlisi John Chapman, Jim Henderson ve James Kirby, 1 Nisan 2024 tarihinde seyahat ettikleri bir konvoyun İsrail hava saldırısıyla vurulması sonucu hayatını kaybetmişti. İsrail Savunma Kuvvetleri bunu “ciddi bir hata” olarak nitelendirmişti. Bunun üzerine Londra Hükümeti, İsrail’e silah ihracatını askıya alması yönünde artan çağrılarla karşı karşıya kalmıştır. Bu bağlamda 600’den fazla avukat ve akademisyen, Gazze’deki mevcut durumun “felaket” olduğu konusunda uyarıda bulunan 17 sayfalık bir mektup yayımlamıştır.[3] Mektupta, Uluslararası Adalet Divanı’nın makul bir soykırım riski olduğu yönündeki görüşü göz önüne alındığında, Birleşik Krallık hükümetinin yasal olarak bunu önlemek için harekete geçmesi gerektiği konusunda uyarıda bulunulmuştur. İmzacılar, mektupta şu ifadeyi kullanmıştır:[4]

“Hükümetinizin çatışmaların durdurulması ve insani yardımın Gazze’ye engelsiz girişi yönünde gittikçe artan güçlü çağrılarını memnuniyetle karşılarken, aynı zamanda İsrail’e silah ve silah sistemleri satışının da devam etmesi… önemli ölçüde düşüyor. Hükümetinizin uluslararası hukuk kapsamındaki yükümlülükleri yerine getirilmiyor.”

Bakanlardan ayrıca ateşkes sağlanması için çalışmaları ve “Filistinlilere karşı soykırımı teşvik eden açıklamalarda bulunan kişi ve kuruluşlara” yaptırım uygulanması yönünde çağrıda bulunulmuştur. Ayrıca, “Soykırım Sözleşmesinin olası ihlalleri de dahil olmak üzere, uluslararası hukukun ağır ihlallerinde Birleşik Krallık’ın suç ortaklığını önlemek” için “ciddi eyleme” ihtiyaç duyulduğu belirtilmiştir.

Londra Hükümeti, İsrail’e doğrudan silah sağlamamaktadır, ancak İngiliz şirketlerine ülkeye silah satmaları için ihracat lisansları vermektedir. ABD, İsrail’in açık ara en büyük silah tedarikçisi olmaya devam etmektedir. İngiltere, son on yılda İsrail’e silah satma ruhsatını iki kez askıya almış; ancak Başbakan Rishi Sunak, şu ana kadar bunun yeniden yapılması yönündeki çağrılara direnmiştir. İsrail’in devam eden saldırılarına rağmen İngiltere’nin bu ülkeye silah satışını halen askıya almaması, Londra’nın küresel politikalarına dair sporu işaretlerine yol açmaktadır. Bu bağlamda İngiltere’nin kutuplaşma ve savaş siyasetinden uzak durması önem arz etmektedir. 

İsrail-Hamas Savaşı’nı bir kenara bırakırsak, İngiltere ve ABD’nin Ukrayna üzerinden Rusya’ya karşı bir vekaleten savaş yürüttükleri de bilinen bir gerçektir. Gelinen noktada Kıta Avrupası, bu savaşı sürdürme konusunda isteksizken; İngiltere ve ABD, bu savaşın devamından yanadır. Büyük güçler arasındaki güç rekabetinde İngiltere ve ABD’nin karşısında Rusya ve Çin’in konumlandığı söylenebilir. Bugün Avrupa’da sahnelenen savaşın arka planında bu güçler arasındaki güç rekabeti yatmaktadır. Bu bağlamda dünya siyasetini halen daha realist teori, sıfır toplamlı oyun ve kutuplaşma siyaseti üzerinden analiz etmek mümkündür. İngiltere’nin bu anlamda Soğuk Savaş’a dönüş sinyalleri verdiği ileri sürülebilir.

İngiltere ve ABD’nin başını çektiği Batı Dünyası, artık uluslararası sistemin merkezinde değildir. Dünya sisteminde yükselen güç olarak Rusya ve Çin, eski yerleşik güçler olan Batı’ya meydan okumaktadır. Bu durum karşısında İngiltere ve ABD, sıfır toplamlı oyun kapsamında Rusya ve Çin’e kaybettirmeye çalışmaktadır. Eğer Avrupa’daki savaş sona ererse İngiltere, Rusya’yla mücadelesini başka coğrafyalara taşımak isteyebilir. Asya ya da Asya-Pasifik, bu açıdan oldukça elverişli olabilir.


[1] “Çin: ABD, İngiltere ve Avustralya Soğuk Savaş zihniyetinden kurtulmalı”, CGTN Turk, https://arsiv.cgtnturk.com/cin-abd-ingiltere-ve-avustralya-soguk-savas-zihniyetinden-kurtulmali/, (Erişim Tarihi: 04.04.2024); “Çin’den İngiltere’ye soğuk savaş eleştirisi”, Aksam, https://www.aksam.com.tr/dunya/cinden-ingiltereye-soguk-savas-elestirisi/haber-1395826, (Erişim Tarihi: 04.04.2024).

[2] “UK is breaching international law by continuing to arm Israel, Sunak warned”, Sky, https://news.sky.com/story/uk-is-breaching-international-law-by-continuing-to-arm-israel-sunak-warned-13107474, (Erişim Tarihi: 04.04.2024).

[3] Aynı yer.

[4] Aynı yer.

Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk Tamer, 2014 yılında Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Aynı yıl Gazi Üniversitesi Ortadoğu ve Afrika Çalışmaları Bilim Dalı’nda yüksek lisans eğitimine başlamıştır. 2016 yılında “1990 Sonrası İran’ın Irak Politikası” başlıklı teziyle master eğitimini tamamlayan Tamer, 2017 yılında ANKASAM’da Araştırma Asistanı olarak göreve başlamış ve aynı yıl Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Doktora Programı’na kabul edilmiştir. Uzmanlık alanları İran, Mezhepler, Tasavvuf, Mehdilik, Kimlik Siyaseti ve Asya-Pasifik olan ve iyi derecede İngilizce bilen Tamer, Gazi Üniversitesindeki doktora eğitimini “Sosyal İnşacılık Teorisi ve Güvenlikleştirme Yaklaşımı Çerçevesinde İran İslam Cumhuriyeti’nde Kimlik İnşası Süreci ve Mehdilik” adlı tez çalışmasıyla 2022 yılında tamamlamıştır. Şu anda ise ANKASAM’da Asya-Pasifik Uzmanı olarak görev almaktadır.

Benzer İçerikler