Tarih:

Paylaş:

Kolektif Batı İttifakına Karşı Rusya-Çin Antantı

Benzer İçerikler

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

4 Şubat 2022 tarihinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Çin’i ziyaret etmiştir. Bu ziyaret, Çin’de düzenlenen Kış Olimpiyatları’nın açılış törenine katılmak amacıyla gerçekleşmiştir. Ziyaret kapsamında Putin, Çin Devlet Başkanı Şi Jinping’le görüşmüştür. Söz konusu görüşmede iki ülke arasındaki ilişkilere odaklanan ve sürdürülebilir kalkınma hedefini ortaya koyan bir bildiri imzalanmıştır. Bildiride yer alan maddeler şu şekildedir:

  • Amerika Birleşik Devletleri (ABD)-İngiltere-Avusturalya ittifakı olarak kurulan AUKUS’tan endişe duyulmaktadır.
  • ABD, Avrupa ve Asya-Pasifik’e kısa ve orta menzilli füzeler yerleştirmekten vazgeçmelidir.
  • Covid-19 salgınının siyasileştirilmesinden uzak durulmalıdır.
  • Rusya’nın Batı’ya ilettiği güvenlik garantileri talebini Çin desteklemektedir.

Bilindiği gibi Pekin, Rusya’nın Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’yle (NATO) yürüttüğü görüşmelerde Moskova’ya destek vermiştir. Liderler, özellikle de Avrupa ve Asya-Pasifik bölgesine orta ve uzun menzilli füzeler yerleştirilmemesi talebinde bulunmuştur. Ayrıca taraflar, birbirlerinin iç meselelerine karışmama iradelerini teyit etmiştir. Buna ek olarak renkli devrimlere karşı olduklarını belirtmişlerdir.

Kısacası Putin ve Şi, imzaladıkları bildiri aracılığıyla kolektif Batı’ya net bir mesaj vermiş ve ABD’ye tepki göstermiştir. Bildirinin ortaya koyduğu realite ise Rusya’nın post-Sovyet alandaki ABD varlığından duyduğu rahatsızlığı Çin’in de Asya-Pasifik bölgesinde hissettiğidir.

Öte yandan her ne kadar Çin, yükselen süper güç niteliğinde bir devlet olarak tanımlansa da küresel siyasette hızla yalnızlaştığının farkındadır. Bu nedenle de Rusya’yla askeri ittifaka girmek istemese bile Moskova’nın desteğine ihtiyaç duymaktadır.

ABD, Barack Obama döneminde olduğu gibi, Donald Trump ve Joe Biden yönetimlerinde de Çin’i temel rakip olarak görmüştür.  Bu yüzden de yöntem farklılıkları olmasına rağmen Beyaz Saray’daki karar alıcıların önceliği Çin’in çevrelenmesi ve sınırlandırılmasıdır.Bu süreçte Kremlin’in Çin’e verdiği destek, Pekin için çok önemlidir.

ABD’de bazı akademisyenler Washington yönetiminin Pekin’le olan mücadelede Moskova’yı kendi yanına çekmeleri gerektiğini savunsa da ABD, bu konuda başarılı olamamıştır. Söz konusu başarısızlığın bazı nedenleri vardır. En önemli sebebi ise post-Sovyet dönemde Çin-Rusya ilişkileri gelişirken; Washington-Moskova hattındaki münasebetlere krizlerin damga vurmasıdır.

Nihayetinde Rusya ve Çin, çok kutuplu dünya düzeni söylemiyle ortaya çıkmış ve Şanghay İşbirliği Örgütü’nde (ŞİÖ) bir araya gelerek Asya merkezli güvenlik konularında birlikte hareket edeceklerini ortaya koymuştur. Yani Rusya, komşusu olan Çin’la asgari müştereklerde uzlaşma yoluna gitmiş ve daha küresel hedefler benimseyerek ABD’ye karşı tavır takınmıştır.

Öte yandan ABD’nin Çin ve Rusya’ya yönelik baskıyı eşgüdümlü bir şekilde arttırması da iki ülkenin yakın ve güçlü bağlar kurmasında etkili olmuştur. Bir diğer ifadeyle Washington’dan gelen ekonomik ve siyasi baskılara karşı taraflar ortak politikalar üreterek çıkış yolu bulmaya odaklanmıştır. Bu ilişki şekli ise hem Moskova’nın hem de Pekin’in çıkarlarına hizmet etmiştir.

Oysa ki baskı sadece Rusya’ya uygulansaydı, Çin’in bu ülkeyle dayanışma hissi daha az olacaktı. Zaten tarihte bunun örnekleri vardır. Mesela Soğuk Savaş döneminde Henry Kissinger’ın uyguladığı “Pin-pon Diplomassisi” ABD-Çin yakınlaşmasını beraberinde getirirken; Sovyetler Birliği’ni yalnızlaştırmıştır. Bu nedenle de Batı’daki uzmanlar iki ülkeyi de ötekileştiren siyaset anlayışını başarısızlık olarak görmektedir. Üstelik iki emperyal geçmişe sahip büyük güce aynı anda baskı uygulamak da çok zordur. Hele ki bu baskı, aktörleri birlikte hareket etmeye yönlendiriyorsa, başarılı olma istimali daha da azalmaktadır.

Anlaşılacağı üzere, ABD’nin politikaları Çin’in Asya-Pasifik bölgesinde Rusya’nın desteğini almasını sağlamıştır.  Rusya’ya Avrupa ve Karadeniz’de uygulanan baskılarda da Moskova, Pekin’in desteğini arkasında hissetmektedir. Dolayısıyla Washington yönetiminin iki ülkeyi baskı altına alması, Moskova ve Pekin’in lehine işleyen bir süreç yaratmıştır.

Neticede 2008 yılında Çin’de Yaz Olimpiyatları gerçekleşirken; Gürcistan’a savaş açan ve 2014 yılında Soçi’de Kış Olimpiyatları yapılırken Ukrayna’ya müdahale eden Rusya’nın şimdi de Çin’deki Kış Olimpiyatları esnasında Ukrayna’yı işgal edebileceği konuşulmaktadır. İşte bu ortamda Putin ile Şi arasında gerçekleşen görüşme, ortak bildirideki ifadeler ve olimpiyatların açılış törenindeki sembolik duruş son derece önemlidir. Moskova ve Pekin’in ABD’ye karşı özgüvenli bir ittifak ruhuyla hareket ettikleri söylenebilir.

Dr. Sabir ASKEROĞLU
Dr. Sabir ASKEROĞLU
Lisans öğrenimini Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler bölümünde tamamlayan Dr. Sabir Askeroğlu, yüksek lisans derecesini Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda almıştır. Doktora eğitimini İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda tamamlayan Dr. Askeroğlu, çeşitli düşünce kuruluşlarında görev yapmıştır. Başlıca ilgi alanları, Avrasya çalışmaları ve Rus dış politikası olan Dr. Askeroğlu, iyi derecede Rusça ve İngilizce bilmektedir.