Lavrov’un Latin Amerika Ziyareti ve Çok Kutupluluk

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Latin Amerika, siyasi tarih boyunca sol rüzgarılarn en güçlü bir şekilde estiği bölgelerden biri olmuştur. Bu nedenle Soğuk Savaş sürecinde Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile Sovyetler Birliği arasında önemli bir rekabet alanına dönüşmüştü. ABD, bölgedeki nüfuzunu devam ettirmek için çeşitli müdahalelerde bulunurken; Sovyetler Birliği de çeşitli ideolojik grupları desteklemiştir. Soğuk Savaş sonrası dönemde Latin Amerika’da Sovyetler Birliği’nin bıraktığı miras üzerinden hareket eden Moskova yönetimi, kısa süre içerisinde bölge ülkeleriyle olan ilişkilerini tekrardan güçlendirmiştir. Özellikle de 1999 yılında Venezuela’da Hugo Chavez’in iktidara gelmesinin ardından yükselen ABD karşıtı sol dalga, Rusya’ya önemli bir hareket alanı kazandırmıştır.

Çin’in de çeşitli anlaşmalar ve girişimler vesilesiyle Latin Amerika’daki etkisini arttırması neticesinde ABD’nin Latin Amerika’daki etkisi açıkça tartışılmaya başlanmıştır. Sol kimliğiyle bilinen Bolivya Devlet Başkanı Evo Morales’e yönelik 2019 yılındaki darbenin ardından düzenlenen ilk seçimi Morales’e yakın olan Luis Arce’nin kazanması, önemli bir eşikten geçildiğini göstermiştir. Diğer taraftan Latin Amerika ülkelerinden Kolombiya ve Brezilya’da sol isimler iktidara gelmiştir. Bu gelişmeler Latin Amerika’da solun en güçlü olduğu dönemi beraberinde getirmiştir.

Bilindiği gibi Moskova yönetimi, Rusya-Ukrayna Savaşı’yla birlikte siyasi, ekonomik ve askeri açıdan zor bir dönemden geçmektedir. Batı yaptırımlarını aşabilmek için çeşitli ittifaklar ve ilişkiler geliştirmeye çalışan Kremlin yönetiminin yöneldiği bölgelerden biri de Latin Amerika’dır. Bu bağlamda Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un Latin Amerika’ya düzenlediği ziyarete dikkat çekmek gerekmektedir.

Lavrov, 17-21 Nisan 2023 tarihleri arasında Brezilya, Venezuela, Nikaragua ve Küba’ya ziyarette bulunmuştur. Bu ziyaret sürecinde Lavrov, söz konusu ülkelerin devlet başkanlarıyla ve Bolivya’nın Venezuela’daki elçisiyle görüşmüştür. Lavrov’un temasları sırasında kullandığı ana argüman, dünyadaki Batı gücünün zayıfladığı ve çok kutuplu yeni bir sistemin oluşarak bir devrim yaşadığı şeklinde olmuştur.[1]

Lavrov’un ziyaretinin ilk durağı Brezilya olmuştur. Brezilya, Latin Amerika’nın en büyük devleti olmakla birlikte Rusya-Ukrayna Savaşı konusunda ABD’ye yakın bir tutum sergilememektedir. Ayrıca Brezilya Başkanı Lula da Silva, ABD’ye oranla Rusya ve Çin’e karşı daha yakın bir tutum sergilemektedir. ABD’nin uyguladığı yaptırımlara katılmayan Brezilya, ekonomik zorluk içinde olan Rusya için Latin Amerika’daki en önemli pazarlardan biridir. Öte yandan Rusya, Ukrayna’da kendisini rahatsız eden ABD’yi, arka bahçesi olarak gördüğü Latin Amerika’da rahatsız etmeye çalışmaktadır. Washington’un ziyarete ilişkin Lula yönetimini eleştiren açıklamalarına bakıldığında, Lavrov’un bu konuda başarılı olduğu söylenebilir.[2]

Lavrov’un ikinci durağı olan Venezuela ise gerek dünya siyasetinde gerekse de Latin Amerika’da önem arz eden bir ülkedir. Soğuk Savaş sonrasında kurulan Yeni Dünya Düzeni’nde Latin Amerika’daki ilk sol tepki de bu ülkede ortaya çıkmıştı. Bununla birlikte Venezuela Eski Başkanı Chavez ve mevcut Başkan Nicolas Maduro, ABD’nin defalarca suikast ve darbe girişimine maruz kalmıştır. ABD, bu girişimlerinde başarısız olurken, Rusya ise verdiği destekle ülkedeki etkisi artmıştır.

Rusya-Ukrayna Savaşı ensasında Batı’nın enerji krizine girdiği dönemde ABD için Venezuela tekrar önem kazanmıştır. Bu yüzden de Venezuela ile ABD arasında çeşitli temaslar gerçekleştirilmiştir. Ancak buna rağmen Maduro’nun günümüzde iktidarını korumasının ana nedeni Rusya’dan aldığı destektir. Bu bağlamda Moskova ile Karakas arasındaki ilişkinin güçlü bir şekilde süreceği ifade edilebilir. Zaten Lavrov’un ziyareti de bunun bir göstergesi olmuştur.

Lavrov, Venezuela’nın ardından Nikaragua’ya geçmiştir. Nikaragua’nın ABD’yle olan sorunlu ilişkileri düşünüldüğünde ülke, Rusya için önemli bir müttefike dönüşmektedir. Ayrıca Rusya, Nikaragua’yla olan münasebetlerini savunmadan barışçıl nükleer enerjiye kadar birçok alanda derinleştirmektedir.[3] Bu ise Rusya için büyük bir kazanım olacaktır. Çünkü Nikaragua hem Amerika kıtasının birleştiği bölgede yer almakta hem de yapılması planlanan Nikaragua Kanalı açısından önem taşımaktadır.

Küba, Rusya için kritik öneme sahip bir devlettir. Zira ABD’nin yanı başında sol değerlerle yönetilen bir ülke olmasıyla birlikte uzun yıllardır çeşitli yaptırımlara karşı direnmektedir. Bu açıdan ABD karşıtı cephenin simgesi olarak görülen ülke, Batı merkezli dünyaya karşı yükselen eleştirinin en önemli aktörlerindendir. Zira Lavrov’un yaptığı açıklamaya göre Küba, Rusya’nın Ukrayna’ya açtığı savaşın nedenini tam olarak anlamıştır. Ayrıca Rusya’ya uygulanan yaptırımları kınayan Havana yönetimi,[4] Washington merkezli dünya sistemine karşı çıktığı için Moskova nezdinde önem arz etmektedir.[5]

Anlaşılacağı üzere, bölgede ABD’ye kıyasla Rusya’nın ve Çin’in avantajlı durumda olduğu aşikardır. Washington yönetiminin yaptırımlarına ve tepkilerine rağmen Rusya’nın Latin Amerika’daki etkisi artmaktadır. Örneğin Rusya Devlet Nükleer Enerji Kuruluşu Rosatom, Brezilya’yla 4 Mayıs 2023 tarihinde doğal uranyum tedariki için bir sözleşme imzalamıştır.[6] Söz konusu imzaların ABD’ye rağmen atılması ise son derece önemlidir.

Neticede Lavrov, Latin Amerika’ya düzenlediği ziyaret sırasında enerji, tarım ve yatırım gibi çeşitli konularda çeşitli anlaşmalar imzalamıştır. Anlaşmalar, Rusya’ya önemli kazanım sağlasa da Lavrov’un ziyaretinin temel amacı, dünya siyasetinde gittikçe artan kutuplaşma sürecinde Latin Amerika’nın daha bağımsız bir dış politika izlemesini sağlamaktır. Bu sayede çok kutupluluk, dünya genelinde daha fazla desteklenecek, Batı merkezli sistem sorgulanacak ve ABD’nin bölge üzerindeki etkisi zayıflayacaktır. Brezilya’nın gücü, Venezuela’nın enerji kaynakları, Nikaragua’nın jeopolitik konumu ve Küba’nın ideolojik simge olması, dünya siyasetindeki çok kutupluluk tartışmaları sürecinde önem kazanmaktadır. Zira bölge devletleriyle ilişkileri güçlü olan bir aktörün politikalarının daha da güçlü kazanacağı söylenebilir.


[1] Kirk Randolph, “Lavrov in Latin America: Russia’s Bid for a Multipolar World”, USIP, https://www.usip.org/publications/2023/04/lavrov-latin-america-russias-bid-multipolar-world, (Erişim Tarihi: 09.05.2023).

[2] “Brazil’s Welcome of Russian Minister Prompts U.S. Blowback”, Politico, https://www.politico.com/news/2023/04/18/brazil-russia-ukraine-kirby-blowback-00092485, (Erişim Tarihi: 09.05.2023).

[3] “Lavrov Will Discuss Strategic Partnership with Government of Nicaragua”, TASS, https://tass.com/politics/1606317, (Erişim Tarihi: 09.05.2023).

[4] “Lavrov Thanks Cuba for ‘Full Understanding’ on Ukraine İnvasion”, France 24, https://www.france24.com/en/live-news/20230420-lavrov-thanks-cuba-for-full-understanding-on-ukraine-invasion, (Erişim Tarihi: 09.05.2023).

[5] Dave Sherwood, “Russia’s Lavrov in Havana on Latin America Drive to Shore up Support”, Reuters, https://www.reuters.com/world/americas/russias-lavrov-havana-latam-drive-shore-up-support-2023-04-20/, (Erişim Tarihi: 09.05.2023).

[6] “Rosatom’s Subsidiary Inks Contract to Supply Uranium to Brazil”, TASS, https://tass.com/economy/1613765, (Erişim Tarihi: 09.05.2023).

Dr. Emrah KAYA
Dr. Emrah KAYA
ANKASAM Dış Politika Uzmanı Dr. Emrah Kaya, Akdeniz Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezundur. Yüksek lisans derecesini 2014 yılında Süleyman Demirel Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde hazırladığı “Latin Amerika'da Sol Liderlerin Yükselişi ve Uluslararası Politikaya Etkisi: Venezuela-Bolivya Örneği” başlıklı teziyle almıştır. Kaya, doktora derecesini de 2022 yılında aynı üniversitede hazırladığı "Terörle Mücadelede Müzakere Yöntemi: ETA-FARC-LTTE-PKK" başlıklı teziyle elde etmiştir. İyi derecede İngilizce bilen Kaya'nın başlıca çalışma alanları; Orta Asya, Latin Amerika, terörizm ve barış süreçleridir.

Benzer İçerikler