Pakistan-İran Hattında Terörle Mücadelede İşbirliği Arayışları

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Pakistan ve İran sınır komşusu olmalarından mütevellit işbirliği süreçleri ile birtakım ihtilafları bir arada yaşamaktadır. Taraflar, kazan-kazan mantığına dayalı bir şekilde ekonomik işbirliğini geliştirme noktasında çeşitli girişimlerde bulunsa da Belucistan coğrafyasındaki ayrılıkçı terör gruplarının faaliyetleri zaman zaman iki ülkeyi karşı karşıya getirmektedir. Zira Pakistan, dönem dönem Beluç grupların gerçekleştirdiği saldırılar hasebiyle İran’ı suçlarken; Tahran’dan da İslamabad’a yönelik benzer çıkışlar yapılabilmektedir.

Bununla birlikte aslında Beluç grupların terör eylemlerindeki artış, iki ülke açısından da güvenlik problemlerinin bulunduğu anlamına gelmektedir. Bu noktada ifade etmek gerekir ki; Belucistan coğrafyasının bir kısmı Pakistan sınırlarında; diğer bölümü ise İran topraklarında yer almaktadır. Dolayısıyla Pakistan’da Belucistan Eyaleti ve İran’da da Sistan-Belucistan Vilayeti bulunmakta olup; ilgili bölgeler, her iki ülkenin de en geri kalmış topraklarını oluşturmaktadır. Buna bağlı olarak Beluçlar, geri kalmadıklarını; bilakis ilgili devletlerin politikaları neticesinde geri bırakıldıklarını düşünmektedir. Bu da ayrılıkçı Beluç grupların terör eylemleri noktasında toplumsal zemin bulmalarını ve haliyle eleman temin etmelerini kolaylaştırmaktadır.

Öncelikle belirtmek gerekir ki; söz konusu bölgelerin bilinçli olarak geri bırakıldıklarını varsayan mevzubahis yaklaşım, gerçeği yansıtmamaktadır. Nitekim Pakistan ve İran, söz konusu coğrafyada ortak ticaret bölgeleri kurmak suretiyle bölgenin kalkınmasını sağlamaya çalışmakta ve esasen teröre yol açan şartları ortadan kaldırabilmek için çeşitli girişimlerde bulunarak işbirliği yapmaktadır. Fakat buna rağmen bölgenin ekonomik ve sosyolojik sorunları, ayrılıkçı Beluç terör örgütleri tarafından suistimal edilerek kullanılmakta ve bu da bölgeyi güvenliksizleştirmektedir.

Bahse konu olan durumun son örneği, 21 Mayıs 2023 tarihinde İran’da gerçekleşen ve altı güvenlik görevlisinin hayatını kaybetmesine sebebiyet veren terör saldırısıdır. İran’ın Sistan-Belucistan Eyaleti’nin Savaran Bölgesi’nde meydana gelen söz konusu saldırı, sınırdan sızmak isteyen teröristlerle yaşanan çatışmayı içermektedir. Nitekim bu hadisenin ardından açıklama yapan İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nasır Kenani, Pakistan Hükümeti’nden ikili anlaşmalar doğrultusunda sınır güvenliğini arttırmasını istemiştir.[1]

Kenani’nin sözleri, her ne kadar İslamabad yönetimine yönelik güvenlik zafiyeti eleştirisini barındıran açıklamalar olması hasebiyle İran’dan Pakistan’a yöneltilen bir tenkit izlenimi oluştursa da Tahran, İslamabad yönetimiyle geçmişte imzalanmış olan ikili anlaşmalara vurgu yapmış ve dolayısıyla terörle mücadelede iki ülke arasındaki işbirliğinin ehemmiyetine dikkat çekmiştir.

Nitekim Pakistan da terörden muzdarip bir ülke olarak güvenlik politikalarında işbirliği süreçlerini önemsemekte ve terörle mücadele noktasında kararlı bir duruş ortaya koymaktadır. Zaten bu yüzden de Pakistan Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, İran’da gerçekleşen terör saldırısı nedeniyle Pakistan halkı ve Pakistan hükümeti adına hayatını kaybedenlerin ailelerine ve İran Hükümeti’ne yönelik başsağlığı mesajı iletilmiş ve saldırı sert bir dille kınanmıştır.[2]

Anlaşılacağı üzere İslamabad yönetimi, geçmiş dönemlerdeki gibi tarafların terör saldırıları nedeniyle birbirini suçladığı bir yaklaşımdan uzak durulması ve ortak güvenlik noktasında işbirliğini merkeze alan bir duruşun geliştirilmesi hususunda son derece sağduyulu bir tavır ortaya koymaktadır.

Tarafların ortak güvenlik kaygıları konusunda işbirliği arayışında olması ise son derece anlaşılabilir bir durumdur. Çünkü sınırın herhangi bir tarafında ayrılıkçı Beluç hareketlerin güçlenmesi, ister istemez sınırın diğer tarafındaki Beluçlar üzerinde de özendirici bir etki yaratacaktır. Bu da iki ülke için de bölünme tehdidini barındırmaktadır. Bu anlamda tarafların toprak bütünlüklerini koruma hassasiyeti çerçevesinde bir araya gelmeleri ve işbirliğini güçlendirmeleri şaşırtıcı bir gelişme olmayacaktır. Zira gerek İslamabad’ın gerekse de Tahran’ın temel önceliği statükonun korunmasıdır.

Özellikle de Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Afganistan’dan çekilmesinin ardından bölgede oluşan güç boşluğunun terör örgütlerine silaha erişim ve eleman temini konularında hareket alanı yarattığı bilinmektedir. Nitekim ayrılıkçı Beluç grupların terör saldırıları da ABD’nin Afganistan’dan çekildiği 31 Ağustos 2021 tarihinden itibaren yükseliş trendine girmiştir.

Aslında ABD’nin bilhassa küresel güç mücadelesindeki en önemli rakibi olan Çin’in öncülüğünde geliştirilen Kuşak ve Yol Girişimi’ni istikrarsızlaştırmak maksadıyla terör örgütlerine alan açacak şekilde Afganistan’dan çekildiği yönünde bir düşünce mevcuttur. Bilindiği üzere hem Pakistan hem de İran, Kuşak ve Yol Girişimi’ne katılmak için iştirak anlaşması imzalamış devletlerdir. Dolayısıyla bu iki ülkeyi hedef alan saldırıların aynı amaca hizmet ettikleri ve algılanan tehdidin de İslamabad ile Tahran arasındaki işbirliğinin önemini arttırdığı söylenebilir. Bu sebeple de taraflar arasında sınır güvenliğinin sağlanması, terörle mücadelede işbirliğinin arttırılması ve Belucistan bölgelerinin kalkınması konularındaki işbirliğinin artacağı öngörülebilir.

Sonuç olarak İran’da 21 Mayıs 2023 tarihinde gerçekleşen terör saldırısı, sınır güvenliği bağlamında İslamabad-Tahran ilişkilerini bir kez daha gündeme getirmiştir. Her ne kadar taraflar arasında bazı güven sorunları olsa da müşterek tehdidin terörle mücadele boyutunda taraflar arasındaki işbirliğinin gelişmesine yol açacağını öne sürmek mümkündür.


[1] “Iran Urges Pakistan to Boost Border Security After Deadly Attack”, Voice of America, https://www.voanews.com/a/iran-urges-pakistan-to-boost-border-security-after-deadly-attack/7102421.html, (Erişim Tarihi: 22.05.2023).

[2] “Pakistan Strongly Condemns Terrorist Attack in Iran”, Dunya News, https://dunyanews.tv/en/Pakistan/725608-Pakistan-strongly-condemns-terrorist-attack-in-Iran, (Erişim Tarihi: 22.05.2023).

Dr. Doğacan BAŞARAN
Dr. Doğacan BAŞARAN
Dr. Doğacan BAŞARAN, 2014 yılında Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Yüksek lisans derecesini, 2017 yılında Giresun Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda sunduğu ‘’Uluslararası Güç İlişkileri Bağlamında İkinci Dünya Savaşı Sonrası Hegemonik Mücadelelerin İncelenmesi’’ başlıklı teziyle almıştır. Doktora derecesini ise 2021 yılında Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı‘nda hazırladığı “İmparatorluk Düşüncesinin İran Dış Politikasına Yansımaları ve Milliyetçilik” başlıklı teziyle alan Başaran’ın başlıca çalışma alanları Uluslararası ilişkiler kuramları, Amerikan dış politikası, İran araştırmaları ve Afganistan çalışmalarıdır. Başaran iyi derecede İngilizce ve temel düzeyde Farsça bilmektedir.

Benzer İçerikler