Analiz

Putin’in Pekin Ziyareti: Batı’nın Endişeleri ve Ukrayna’yla İlgili Çözüm Umutları

ABD, Avrupa’yla ilişkilerini kullanarak Çin’in üzerindeki baskısını artırmaya çalışmaktadır.
Bu ziyaretle Çin, Rusya’yla olan bağlarını Batı’yla olan ilişkilerinden ayrı tuttuğunu bir kez daha göstermektedir.
Bu gezi, Putin’in cumhurbaşkanı olarak göreve başlamasından sonraki ilk yurt dışı gezisi olmaktadır.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Çin’le derinleşen “sınırsız” ortaklığı bir kez daha vurgulamak adına Pekin’e iki günlük resmi bir ziyaret gerçekleştirmektedir. Bu gezi, Putin’in cumhurbaşkanı olarak göreve başlamasından sonraki ilk yurt dışı gezisi olmaktadır.

İkili ilişkilerdeki önemli dönüm noktalarını hatırlatmak gerekirse Çin, 2023 yılının Şubat ayında Ukrayna’yla ilgili siyasi görüş belgesini yayınlamış ve bundan bir ay sonra Devlet Başkanı Şi Cinping, Moskova’ya giderek önemli mesajlar vermişti. Söz konusu ziyaretin üzerinden bir yıl geçmesinin ardından Putin, Şi’nin daveti üzerine Pekin’e gelerek iade-i ziyarette bulunmaktadır.

Ukrayna’daki savaşla birlikte Rusya-Çin ilişkilerinin dinamiği de hızla değişmiştir. Zira Moskova’ya uygulanan yaptırımların ardından Batılı firmalar Rusya’yı terk etmeye başlamış ve ticari alanda oluşan bu boşluğu Çin doldurmaya başlamıştır. 2023 yılında Pekin ile Moskova arasındaki ticaret, Çinli şirketlerin yatırımlarını artırmasıyla 240 milyar dolarlık rekor seviyeye ulaşmıştır.[1]

Ticari kalemleri bir kenara bırakırsak Batı’nın üzerinde durduğu husus, Çin’in Rusya’yla askeri alandaki işbirliğinin Ukrayna’daki savaşa yönelik etkileridir. Çin, Rusya’yla savunma sanayi işbirliğinin çok daha öncesinden imzalanan ikili anlaşmalara tabi olduğunu, bunun haricinde ilave bir desteğin söz konusu olmadığını sürekli vurgulamaktadır.

Avrupa turundan yeni dönen Şi’nin bundan kısa süre sonra ülkesinde Putin’i ağırlaması, Batı’nın endişelerinin artmasına olabilir. Bu ziyaretle Çin, Rusya’yla olan bağlarını Batı’yla olan ilişkilerinden ayrı tuttuğunu bir kez daha göstermektedir. Washington ise Pekin’in Avrupa’yla verimli ilişkiler geliştirebilmesi için öncelikle Moskova’yla arasına mesafe koyması çağrısında bulunmaktadır.[2]

Öncelikle Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Avrupa’nın son dönemde Çin’e karşı ticaret savaşları başlatmasında etkili olmaktadır. Başka bir ifadeyle ABD, Avrupa’yla ilişkilerini kullanarak Çin’in üzerindeki baskısını artırmaya çalışmaktadır. Bu bağlamda Washington, Pekin’in Moskova’dan uzaklaşabilmesi Çin’in Avrupa’yla olan siyasi-ticari bağlarını gündeme getirmektedir. Dahası bu ilişkileri (Çin-Avrupa bağlantısını) bozabileceğini ima eden ABD, bu sayede Çin’in Rusya’yla yakın siyasi-askeri-ticari bağlar kurmaktan caydırmayı hedeflemektedir.

Çin, Avrupa ve diğer ülkelere yaptığı çağrılarda, ABD’nin dünyayı “Soğuk Savaş” bloklarına ayırma çabalarına direnmelerini söylemektedir. Çin’in dünya ülkeleriyle kurmuş olduğu ekonomik-siyasi-askeri ilişkilere şüpheci yaklaşan Batı Dünyası, devamında Çin’e karşı ötekileştirici bir dil kullanarak dünyayı bloklara ayırmaktadır. Buradaki temel bölünme, aslında Avrupa ve Rusya arasındadır. Fakat bu bölünmeden Çin de olumsuz etkilenmekte ve dış politikasını dengeli bir şekilde sürdürmekte zorlanmaktadır.

ABD’nin endişesi ve eleştirileri, Çin’in daha önce imzalamış olduğu anlaşmalar kapsamında Rusya’ya ihraç ettiği ürünlerin çift kullanım amaçlı olarak Ukrayna’da da kullanılabileceği üzerine yoğunlaşmaktadır. Batı Dünyası, bu ticaretin Rusya’nın savunma sanayisini geliştirmesine olanak sağladığını ileri sürmektedir. Dolayısıyla hem ABD hem Avrupa ülkeleri, Çin’in Rusya’ya belirli malları göndermeye devam etmesi halinde daha kapsamlı eylemlerde bulunacağı tehdidinde bulunmaktadır.[3]

Putin’in bu ziyareti, Çin’in Ukrayna’daki krizin siyasi çözümüne ilişkin son bir yıldaki yoğun çabalarıyla da ilişkilidir. Nitekim 16 Nisan 2024 tarihinde Almanya Başbakanı Olaf Scholz’u Pekin’de ağırlayan Şi, Ukrayna’daki krizin çözümüne ilişkin 4 yeni ilkeyi açıklamıştı.[4] Bu kapsamda Şi, “bencil çıkarlardan uzaklaşılarak barış ve istikrarın yeniden tesis edilmesi, çatışmanın yatıştırılması, gerilimi tırmandıracak hamlelerden kaçınılması ve dünya ekonomisi üzerindeki etkilerin en aza indirilmesi” çağrısı yapmıştı.[5]

Putin, Pekin ziyareti öncesinde Xinhua Haber Ajansı’na verdiği röportajda Çin’in Ukrayna’yla ilgili yaklaşımına övgüde bulunmuş ve bunların “Soğuk Savaş zihniyetinin aşılmasının gerekliliği fikrini geliştiren” “gerçekçi ve yapıcı adımlar” olduğunu belirtmiştir.[6] Bu bakımdan Çin ve Rusya, aslında savaşın ortaya çıkış gerekçeleri konusunda yakın görüşlere sahip olabilir, fakat çözüm yolları konusunda da ayrıkları ileri sürülebilir. Çünkü Çin’in 2023 yılının Şubat ayında kamuoyuna duyurduğu Ukrayna’daki krize ilişkin 12 maddelik görüş belgesinde, ülkenin toprak bütünlüğü ve egemenliğinin tesisine de vurgu yapılmaktadır.

Ukrayna Krizi’nin çözüme kavuşması için barış görüşmelerini sürekli olarak teşvik eden Çin, hem Rusya hem de Ukrayna tarafından tanınan ve tüm tarafların eşit katılımıyla bir uluslararası barış konferansının düzenlenmesini desteklemektedir. Fakat İsviçre’de 2024 yılı Haziran ayının ortasında düzenlenmesi planlanan barış konferansına Rusya davet edilmemiştir. Bu yönüyle Çin ve Rusya’nın ortak bir çizgide olduğu söylenebilir.

Bugüne kadar Pekin, Moskova’ya ihraç edilen ürünlerin kullanımını yakından takip ederek olası bir şekilde Batı’nın yaptırımlarından kaçınmaya çalışmıştır. Yine de Çin, savaş nedeniyle Batı’nın ekonomik yaptırımlarının hedefi olmuştur. Mayıs ayında ABD, aralarında Çin ve Hong Kong merkezli 20 firmanın da bulunduğu 280’den fazla kuruluşa yaptırım uygulayacağını duyurmuştur. Dolayısıyla Ukrayna’daki savaş devam ettiği müddetçe Çin, Batı’nın yaptırımlarına maruz kalmaya devam edecektir.[7] Bu yüzden Çin, Ukrayna’daki savaşın sona ermesine yönelik çabalarını hızlandırabilir ve Rusya’nın Avrupa’yla belirli hususlarda bir araya gelmesini sağlayabilir.    


[1] “Russia’s Putin to visit China on President Xi’s invitation”, Press Tv, https://www.presstv.ir/Detail/2024/05/14/725583/Vladimir-Putin-to-visit-China, (Erişim Tarihi: 15.05.2024).

[2] “State Department advises China to stop supporting Russia before Putin’s visit”, Ukrinform, https://www.ukrinform.net/rubric-polytics/3863813-state-department-advises-china-to-stop-supporting-russia-before-putins-visit.html, (Erişim Tarihi: 15.05.2024).

[3] “Putin to meet Xi in Beijing as world convulses from global conflicts”, CNN, https://edition.cnn.com/2024/05/14/china/xi-putin-china-summit-intl-hnk/index.html, (Erişim Tarihi: 15.05.2024).

[4] “Xi puts forth four principles to resolve Ukraine crisis”, The State Council-PRC, https://english.www.gov.cn/news/202404/16/content_WS661e4336c6d0868f4e8e61fa.html, (Erişim Tarihi: 15.05.2024).

[5] Aynı yer.

[6] “‘Genuine desire’: Putin backs China peace plan to end Ukraine war”, Al Jazeraa, https://www.aljazeera.com/news/2024/5/15/genuine-desire-putin-backs-china-peace-plan-to-end-ukraine-war, (Erişim Tarihi: 15.05.2024).

[7] Aynı yer.

Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk Tamer, 2014 yılında Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Aynı yıl Gazi Üniversitesi Ortadoğu ve Afrika Çalışmaları Bilim Dalı’nda yüksek lisans eğitimine başlamıştır. 2016 yılında “1990 Sonrası İran’ın Irak Politikası” başlıklı teziyle master eğitimini tamamlayan Tamer, 2017 yılında ANKASAM’da Araştırma Asistanı olarak göreve başlamış ve aynı yıl Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Doktora Programı’na kabul edilmiştir. Uzmanlık alanları İran, Mezhepler, Tasavvuf, Mehdilik, Kimlik Siyaseti ve Asya-Pasifik olan ve iyi derecede İngilizce bilen Tamer, Gazi Üniversitesindeki doktora eğitimini “Sosyal İnşacılık Teorisi ve Güvenlikleştirme Yaklaşımı Çerçevesinde İran İslam Cumhuriyeti’nde Kimlik İnşası Süreci ve Mehdilik” adlı tez çalışmasıyla 2022 yılında tamamlamıştır. Şu anda ise ANKASAM’da Asya-Pasifik Uzmanı olarak görev almaktadır.

Benzer İçerikler