Rusya Başbakanı Putin’in Çin Ziyareti

Paylaş

Rusya Başbakanı Vladimir Putin 4-5 Haziran 2012 tarihinde Çin’e stratejik önemi büyük bir ziyaret gerçekleştirdi. Putin ekonomisinin büyümesine paralel olarak enerji ihtiyacı her geçen gün artan Çin ile yıllık 68 milyar metreküpü bulacak doğalgaz anlaşmasını imzalamaya yakın olduklarını söyledi. Anlaşmaya göre Rus doğalgazı Batı ve Doğu Sibirya’dan boru hatlarıyla Çin’e ihraç edilecek. “Altay” adı verilen ve Batı Sibirya’dan başlayacak olan hat Rusya-Çin sınırının Kazakistan ve Moğolistan arasında kalan bölümünden geçirilecek. Doğu Sibirya’dan Çin’e uzatılacak diğer hat ise ikinci etap olarak ilerisi için planlanıyor. Bu anlaşma ile Rusya’ya sadece Çin pazarı değil, Güney ve Güneydoğu Asya ülkeleri pazarları da açılacak.

Rusya-Çin arasında düşünülen bir başka hat ise Doğu Sibirya’dan Büyük Okyanus’a ulaşacak olan “Doğu Sibirya-Büyük Okyanus” petrol boru hattı projesidir. Çin sanayisini ayakta tutmak için çok büyük miktarda petrole ihtiyaç duyuyor. Son 40 yılda Çin’in petrol kullanımı 25 kat arttı. Rusya açısından bakıldığında Çin ile başlatılacak büyük çaplı enerji işbirliği sadece Avrupa pazarına bağımlı kalmamak anlamına da geliyor. Bilindiği gibi AB, enerji güvenliği açısından Rusya’ya olan bağımlılığını %30 seviyesine kadar düşürmek istiyor. Rusya böylece Avrupa’dan gelecek muhtemel talep azalmasına Çin ve Güney Asya pazarlarına açılımıyla cevap verebilir. Çin açısından bakıldığında, bu anlaşma ile kendi enerji güvenliğini garanti altına almış oluyor. Çin’in enerji hammaddeleri sıkıntısı yüzünden duraksaması hızlı bir düşüşü de beraberinde getirecek potansiyel taşıyor. Bunu çok iyi analiz eden Çin, enerji ve hammadde konusunda tedbirini önceden almak istiyor. Bunun için en uygun ortak ise bu konuda dünya rezervlerinin çoğunu elinde bulunduran kuzey komşusu Rusya. Yapılan anlaşmalarla önümüzdeki 15-20 yıl için Rusya Çin’in en önemli enerji sağlayıcısı durumuna gelecek. Bilindiği gibi, Çin’in en büyük gaz ve petrol sağlayıcısı ülke İran. Çin’in petrol ithalatının %14’ü İran tarafından karşılanıyor. İran’a yönelik ABD önderliğindeki bir askeri operasyon ve çıkacak bir savaş Çin’i enerji açısından zor duruma düşürecek. Rusya ile enerji işbirliğini genişletmek Çin’i ABD’nin küresel politikalarına bağımlı olmaktan kurtardığı gibi Rusya ile olan ilişkilerini de geliştirecek.

Çin, ABD’ye alternatif bir dünya güç merkezi olarak,  diğer ülkeler için daha çekici uluslararası aktör haline geliyor. Uzmanlara göre Rusya ve Çin arasında stratejik işbirliği Batı’nın siyasi ve ekonomik egemenliğine karşı denge oluşturabilecek potansiyel taşıyor. Birçok analist dünyanın iki büyük ve en hızlı büyüyen ekonomileri arasındaki stratejik ortaklığın küresel güç dengesini ayarlayabileceğini söylüyor.

Son yıllarda, Rusya ve Çin uluslararası konularla ilgili politikalarını koordine etmeye ve işbirliği geliştirmeye çalışmaktadırlar. Onlar Kuzey Afrika ve Ortadoğu’daki olaylara ilgili benzer bir pozisyonu üstleniyorlar. İki ülke egemenlik, güvenlik ve kalkınmayla ilgili çeşitli konularda yıllardır birbirlerini desteklediler ve siyasi görüşlerin benzerliğini gösterdiler. Bunu Avrupa ülkeleri tarafından hazırlanan BM Güvenlik Konseyinin Suriye’ye karşı yaptırım projesine veto kullanarak, siyasi görüşlerin benzerliğini bir kez daha kanıtladılar.

Batı giderek Moskova’ya ve genel olarak Rusya Başbakanı da dâhil olmak üzere Rus liderlerine karşı düşmanca bir tutum üstlendiğinde Rusya’nın doğu komşusu ile çok yönlü ilişkilerini güçlendirmesine yönelik dış politikası haklı gözüküyor. Bu tutum iki ülke için, siyasi, ekonomik ve insani alanlarda yeni perspektifler açıyor ve % 80’den fazla dünya çatışmasının olduğu Avrasya’da istikrarın oluşmasının yanı sıra dünya çapında adil bir uluslararası ilişkiler sisteminin kurulmasına da katkıda bulunuyor.

Putin’in Pekin ziyaretinin arifesinde, “Avrasya İçin Yeni Entegrasyon Projesi -Bugün Doğan Bir Gelecek” makalesi yayımlandı. Bu makalede Avrasya Birliği’ni oluşturma projesi önerildi.. ? Yazara göre, bunun ‘modern dünya kutuplarından’ biri haline gelmesi, onunla birlikte Avrupa ve dinamik Asya Pasifik bölgesi arasında etkili “bağlayıcı” rolü oynaması amaçlanmaktadır.

Putin, Rusya-Çin ilişkilerinin dünyadaki stratejik istikrarın korunması yönünde çok önemli bir faktör olarak nitelendiriyor. Rusya ve Çin uluslararası politikada ortak payda arayışları içerisindeler. İki ülke her fırsatta özellikle “güvene dayalı” tabirine ağırlık veriyor.

Çin’in dış politikasında güney-doğu ve kuzey-batı olmak üzere iki önemli yön olduğunu söyleyebiliriz. Bunlardan birincisi, Güneydoğu Asya ülkeleri ile ilişkilerini geliştirmektir. İkincisi ise, ŞİÖ (Şanghay İşbirliği Örgütü) bünyesinde Rusya ve diğer üye ülkeler başta olmak üzere kuzey-batısındaki ülkelerle ilişkisini geliştirmektir.

İki ülke aralarındaki ilişkileri “stratejik ortaklık” veya “21. yüzyılda stratejik işbirliğine dönük güvene dayalı ortaklık” şeklinde tabir ediyorlar.  Bu yüzden Rusya’nın Çin ile ilişkileri ve bu ilişkilerin Rusya açısından alacağı pozitif yön Rusya’nın gelecekteki dış politikası ve dünya dengelerinde oynayacağı rol yönünden hayati öneme sahiptir.

Doç. Dr. Kanat YDYRYS
Doç. Dr. Kanat YDYRYS
Lisans eğitimini 2010 yılında Ahmet Yesevi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde tamamlamıştır. 2010-2012 yılları arasında Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünde “Rusya Federasyonu’nun “Yakın Çevre” Politikası ve Orta Asya Güvenliği Üzerindeki Etkileri” isimli yüksek lisans tezini savunmuştur. 2012 yılından günümüze Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünde “Ulusal Güvenlik ve Enerji Stratejsi Bağlamında Rusya Federasyonu’nun Çin Halk Cumhuriyeti’ne Yönelik Politikası” isimli doktora çalışmalarını yapmaktadır. Dış politika, enerji politikaları, güvenlik, jeopolitik, Orta Asya siyaseti konularında akademik çalışmalar ve analizler yapmaktadır.

Benzer İçerikler