Rusya-Ukrayna Savaşında Tehlikeli Boyut: Nükleer Tehdit

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) 2002 yılında Füze Savunması Sistemi (ABM) Sözleşmesi’nden çekilmesiyle başlayan “Yeni Soğuk Savaş” dönemi ve Soğuk Savaş dönemine kıyasla çok daha tehlikeli bir boyuta ulaşan silahlanma süreci, hızlı bir şekilde devam etmektedir. Hem ABD hem de Rusya, hipersonik seyir füzelerini de içeren hızlı ve tehlikeli bir nükleer silahlanma yarışına girmiştir. Nitekim tüm dünyanın yok olmasıyla sonuçlanabilecek nükleer bir savaşın çanları her geçen gün daha da fazla çalınır hale gelmiştir.

1945 yılında Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan bombalar vesilesiyle hayatımıza giren nükleer silahlar, esasen Soğuk Savaş’la özdeşleşmiştir. Bu süreçte, özellikle de Detant Dönemi’ne kadar olan gelişmeler, nükleer caydırıcılık esaslarına göre şekillenmiştir. Bu dönemde ABD’de Bernard Brodie, Herman Kahn ve Thomas Schelling gibi isimler, nükleer caydırıcılık ve nükleer strateji konusunda çalışma yapan önemli bilim insanları olarak ön plana çıkmıştır. Küba Krizi’nin barışçıl yollardan çözülmesi ise dünyayı nükleer bir savaşın eşiğinden döndürmüştür.

Detant Dönemi’yle birlikte uluslararası kamuoyunun gündeminden kısmen uzaklaşmaya başlayan ve Soğuk Savaş sonrasında gündemde neredeyse hiç yer tutmayan nükleer silahlar ve nükleer savaş tehlikesi, Rusya-Ukrayna Savaşı’yla birlikte yeniden en önemli gündem maddelerinden biri haline gelmiştir. Rusya’nın özellikle de ABD ve İngiltere gibi Batılı devletlerin Ukrayna lehine savaşa fiilen müdahil olması gibi bir ihtimalin önüne geçebilmek için nükleer silah kullanma tehdidine başvurması, Soğuk Savaş döneminin en gözde kavramlarından olan nükleer caydırıcılık kavramını yeniden gündeme getirmiştir.

Moskova yönetiminin yeni dönem nükleer caydırıcılık hamlesi, belirli bir program dahilinde aşama aşama gerçekleşmiştir. Bu sürecin en önemli adımlarından biri, 1 Mart 2018 tarihinde Rusya Devlet Başkanı Putin tarafından yenilmez olarak tanımlanan yeni nesil stratejik silah sistemlerinin tanıtılmasıdır. Putin’in bu silah sistemlerinin Washington yönetiminin 2002 yılında, 1972 tarihli ABM Sözleşmesi’nden çekilmesine ve ABD’nin hem kendi topraklarında hem de Rusya’nın sınırlarına yakın bölgelerde teşkil ettiği füze savunma sistemlerine cevap olarak geliştirildiğini ifade etmesi dikkat çekmektedir.[1] Böylece Putin, yeni dönem nükleer caydırıcılık politikası için ilk temelleri atmıştır.

Takip eden süreçte Rusya’nın nükleer silah politikalarının esasları, Putin tarafından 8 Haziran 2020 tarihinde onaylanarak yürürlüğe giren “Rusya Federasyonu Nükleer Caydırıcılığına İlişkin Devlet Politikasının Temel Esasları” adlı dokümanda ortaya konulmuştur.[2] Söz konusu doküman, açık bir şekilde Rusya’nın nükleer silahlarının bir caydırıcılık unsuru olduğuna vurgu yapmıştır.

Mevzubahis belgede belirtilen Rusya’nın nükleer silaha başvurabileceği koşullar ise şu şekilde sıralanmıştır:

  • Rusya’nın ya da müttefiklerinin topraklarına saldırma amacıyla balistik füze fırlatıldığına ilişkin güvenilir bilgi elde edilmesi
  • Rusya’ya ya da müttefiklerine hasım bir devlet tarafından nükleer silahlar ya da diğer kitle imha silahlarıyla saldırı yapılması
  • Rusya’nın kritik hükümet ya da askeri tesislerine, hasım bir devlet tarafından saldırıda bulunulması; nükleer birliklerin mukabele yeteneğinin ortadan kaldırılması
  • Devletin bekasını tehlikeye sokacak şekilde Rusya’ya konvansiyonel silahlarla saldırı düzenlenmesi

Söz konusu doktrinin esasları, Ukrayna Savaşı boyunca her kademedeki Rus yetkili tarafından dile getirilmiştir. Yetkililer, Batı’nın savaşa müdahil olması halinde, Rusya’nın nükleer silah kullanacağını açık ya da üstü kapalı bir şekilde dile getirmiştir. Nitekim ilk önemli hamlelerden biri de yine Putin’den gelmiştir. Putin, 24 Şubat 2022 tarihinde yaptığı konuşmada, ABD’nin ve Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün (NATO) faaliyetlerinin artık Rusya’nın ulusal varlığını ve bekasını tehdit eder hale geldiğini ifade ederek, aslında nükleer silah kullanım konseptinde belirtilen şartlarından birinin sağlandığını ima etmiştir.[3] Zaten Putin savaşın hemen başında da 27 Şubat 2022 tarihinde, devletin nükleer silahlarının alarm seviyesinin yükseltilmesi emrini vermiştir.[4] Savaş, daha ikinci ayını doldurmadan da Rusya, yeni dönemin en güçlü nükleer silahı olarak kabul edilen SARMAT füzesinin denemesini yapmıştır.[5]

Diğer yandan Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov, 22 Mart 2022 tarihinde CNN muhabiri Christiane Amanpour’la yaptığı söyleşide Rusya’nın bekası tehdit altında olursa, nükleer silaha başvurabileceğini ifade ederek Batı’nın Ukrayna Savaşı’na askeri müdahalesi ihtimaline karşı bir gözdağı vermiştir. Bir anlamda Peskov, nükleer silahların hangi şartlarda kullanılacağı konusunda, 2020 yılında yürürlüğe giren belgeye atıfta bulunmuştur.[6] 

Moskova yönetimi, zaman içerisinde söylemlerini sertleştirirken; Ukrayna’ya destek veren devletleri açıkça tehdit etmiştir. Nitekim bir Rus devlet televizyonu, SARMAT’la ilgili yayın esnasında söz konusu silahın iki dakika içerisinde Londra’ya ulaşabileceğini ve İngiltere’yi haritadan silebileceğini iddia ederek İngiltere’yi açıkça tehdit etmiştir.[7] Diğer yandan Rus medyası, bir SARMAT silahının Texas eyaleti kadar bir bölgeyi ya da Fransa’nın tamamını yok edebileceği iması etmiş ve dolayısıyla ABD ve Fransa’ya gözdağı vermiştir.[8]

Batılı devletlerin Rusya’nın Ukrayna Savaşı’nda nükleer silah kullanabileceğine yönelik iddiaları konusunda Rus yetkililer tarafından yapılan açıklamalarda, nükleer silahların caydırıcılık etkisine vurgu yapılmaya başlanması dikkat çekmiştir. Nitekim Rusya Dışişleri Bakanlığı’na bağlı Silahsızlanma ve Silahların Kontrolü Dairesi Başkanı Alexander Trofimov, New York’ta yapılan Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması Gözden Geçirme Konferansı’nda Rusya’nın Ukrayna Savaşını kazanmak için nükleer silah kullanma tehdidinde bulunduğu iddiasının gerçek olmadığını öne sürerek Rusya’nın Nükleer Silah Doktrini’nde de belirtildiği şekliyle, yalnızca herhangi bir kitle imha silahı ya da konvansiyonel silah saldırısına maruz kalması durumunda bu silahlara başvurabileceğini ifade etmiştir.[9]

Yine Rusya Savunma Bakanı, Ukrayna’daki savaşı kazanmak için nükleer silah kullanmaya gerek olmadığını ve savaşı konvansiyonel birliklerle kazanabileceklerini ifade ederken; nükleer silahlara, ancak meşru müdafaa halinde başvuracaklarını söyleyerek nükleer silahların caydırıcılık unsuru olduğunun altını çizmiştir.[10] Hemen ardından Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova da nükleer silahların sadece acil durumlarda ve herhangi bir saldırıya cevap olacak şekilde kullanılacağını ifade etmiştir. Sözcü, Rusya’nın NATO ve ABD’yle doğrudan karşı karşıya gelmesinin Rusya’nın çıkarına olmadığını da sözlerine ilave etmiştir.[11]

Zaporijya Nükleer Tesisi’ne yönelik tartışmaların odağında olan Rusya Ulusal Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dimitri Medvedev, Rusya gibi nükleer güçlerin dağılmasının kıyamet günüyle sonuçlanabileceği uyarısında bulunarak açıkça Rusya’nın siyasal bütünlüğüne zarar verilmesine yönelik hamlelerin nükleer bir savaşa yol açacağı imasında bulunmuştur.[12]

Son olarak da Putin, Donbas bölgesinde Rusya’ya katılıma ilişkin bir referandum yapılacağı haberinden sonra “kısmi seferberlik” ilan ederken; Batı’nın Rusya’ya karşı nükleer silah kullanma şantajı yaptığını iddia etmiştir. Ayrıca Rus lider, Rusya’yı yok etmeyi hedefleyen Batı’ya karşı ülkesinin toprak bütünlüğünü korumak için nükleer silahlar dahil, ellerindeki tüm silahları kullanabileceklerini ifade etmiş ve bunun bir blöf olmadığını vurgulamıştır.[13]

1 Ağustos 2002 tarihinde; yani çok kısa bir süre önce Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması Gözden Geçirme Konferansı’na gönderdiği mektupta, Rusya’nın nükleer savaş istemediğini ve böyle bir savaşın galibi olmayacağını ifade eden Putin’in aniden nükleer savaş tehdidinde bulunması, farklı açılardan değerlendirilebilecek bir konudur. Ancak gerçek olan şu ki; nükleer silah ve nükleer savaş, açık bir tehdit unsuru haline gelmiştir.

Sonuç olarak Rusya, Batı’nın hamlelerini, özellikle de Ukrayna’daki gelişmeleri ulusal varlığına ve bekasına tehdit olarak görmekte ve 2020 yılında yayınlanan dokümanda da belirttiği şekilde bekasını korumak için nükleer silah kullanabileceğini ifade etmektedir. Detant Dönemi’nden beri uluslararası kamuoyunun rekabet yerine işbirliğine yöneldiği nükleer silahlar konusu, yeniden tırmanışa geçmiştir. Belki de Küba Krizi’nden bu yana nükleer savaş tehdidi, liderler tarafından hiç bu kadar net bir şekilde dile getirilmemiştir. Bu yüzden de tehdit, artık çok daha ciddi ve büyük bir hale gelmiştir. Dönemin Sovyetler Birliği lideri Mihail Gorbaçov’in katkılarıyla sona eren Soğuk Savaş, adeta Gorbaçov’in ölümüyle yeniden hortlamış ve nükleer caydırıcılık uluslararası kamuoyunun gündeminde bir kez daha yer bulmuştur.


[1] “Presidential Address to the Federal Assembly”, Official Internet Resources of the President of Russia, http://en.kremlin.ru/events/president/news/page/286, (Erişim Tarihi: 18.09.2022).

[2] “Basic Principles of State Policy of the Russian Federation on Nuclear Deterrence”, The Ministry of Foreign Affairs of the Russian Federation, https://archive.mid.ru/en/web/guest/foreign_policy/international_safety/disarmament/-/asset_publisher/rp0fiUBmANaH/content/id/4152094?p_p_id=101_INSTANCE_rp0fiUBmANaH&_101_INSTANCE_rp0fiUBmANaH_languageId=en_GB, (Erişim Tarihi: 18.09.2022).

[3] “Russia’s Nuclear Weapon Use Policy”, The Bulletin, https://thebulletin.org/2022/03/read-the-fine-print-russias-nuclear-weapon-use-policy/, (Erişim Tarihi: 18.09.2022).

[4] “Putin Signals Escalation as He Puts Russia’s Nuclear Force on High Alert”, The Guardian, https://www.theguardian.com/world/2022/feb/27/vladimir-putin-puts-russia-nuclear-deterrence-forces-on-high-alert-ukraine, (Erişim Tarihi: 18.09.2022).

[5] “Rusya’nın Nükleer Silah Kullanma İhtimali Arttı mı”, Habertürk, https://www.haberturk.com/son-dakika-rusya-nin-nukleer-silah-kullanma-ihtimali-artti-mi-3415838, (Erişim Tarihi: 18.09.2022).

[6] “Putin Spokesman Refuses to Rule Out Use of Nuclear Weapons if Russia Faced an Existential Threat”, CNN, https://edition.cnn.com/2022/03/22/europe/amanpour-peskov-interview-ukraine-intl/index.html, (Erişim Tarihi: 18.09.2022).

[7] “Putin Confirms Sarmat Ballistic Missile Deployment-How Powerful is the ‘Satan 2’ Rocket”, Express, https://www.express.co.uk/news/world/1628895/putin-sarmat-ballistic-missile-deployment-powerful-evg, (Erişim Tarihi: 18.09.2022).

[8] “Russia is Planning to Flight Test New Missile with a Range of 6,200 Miles and Capable of Destroying an Area the Size of France”, Daily Mail, https://www.dailymail.co.uk/news/article-9110579/Russia-planning-flight-test-new-missile-capable-destroying-area-size-France.html, (Erişim Tarihi: 18.09.2022).

[9] “Russian Delegation Rejects Accusations of Threats to Use Nuclear Weapons in Ukraine at UN”, TASS, https://tass.com/politics/1488461, (Erişim Tarihi: 18.09.2022).

[10] “Russia Has ‘No Need’ to Use Nukes in Ukraine, Putin’s Defence Chief İnsists, as Zelensky Calls for Fresh Sanctions Over Attacks on Nuclear Power Plant”, Daily Mail, https://www.dailymail.co.uk/news/article-11115789/Russia-no-need-use-nukes-Ukraine-Putins-defence-chief-insists.html, (Erişim Tarihi: 18.09.2022).

[11] “Russia Says Nuclear Weapons Use Possible Only in Emergency Circumstances”, Reuters, https://www.reuters.com/world/europe/russia-says-nuclear-weapons-use-possible-only-emergency-circumstances-2022-08-18/, (Erişim Tarihi: 18.09.2022).

[12] “Russian Official Issues Stark Nuclear Warning to US: ‘Chess Game’ of Death”, Newsweek, https://www.newsweek.com/russian-official-issues-stark-nuclear-warning-us-chess-game-death-1739674, (Erişim Tarihi: 18.09.2022).

[13] “Putin Drafts up to 300,000 Reservists, Backs Annexation Amid War Losses”, The Washington Post, https://www.washingtonpost.com/world/2022/09/21/putin-speech-annexation-ukraine-russia/, (Erişim Tarihi: 18.09.2022).

Doç. Dr. Şafak OĞUZ
Doç. Dr. Şafak OĞUZ
2019 yılında Doçentlik unvanını alan Şafak OĞUZ, Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki (TSK) 23 yıllık hizmetinden sonra 2021 yılında emekli olmuştur. Görevi esnasında Birleşmiş Milletler (BM) ve Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) bünyesinde de çalışan OĞUZ, Kitle İmha Silahları, Terörizm, Uluslararası Güvenlik, Uluslararası Örgütler ve Barış ve Çatışma Çalışmaları konularında çalışmalar yapmaktadır. OĞUZ, halen Kapadokya Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde öğretim üyeliği görevini sürdürmektedir. İyi derece İngilizce ve Almanca bilmektedir.

Benzer İçerikler