Rusya’nın Afganistan Politikasında Değişen Taliban Algısı

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

16 Kasım 2022 tarihinde Afganistan Sorunu’na yönelik çözüm arayışları kapsamında Rusya’nın ev sahipliğinde gerçekleşen Moskova Formatı toplantılarının dördüncü toplantısı yapılmıştır. Söz konusu zirveye Rusya’nın yanı sıra Çin, Pakistan, İran, Hindistan, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan’dan da temsilciler katılmıştır.[1] Toplantıya katılan devletlere bakıldığında, bölge ülkelerinin Afganistan konusunda kolektif bir tavır geliştirme çabası içerisinde oldukları söylenebilir. Yani devletler, Taliban’ı tanıma ya da tanımama konusunda yekpare bir şekilde hareket etme arzusu içerisindedir.

Bununla birlikte Moskova’daki toplantıya Taliban’ın davet edilmemesi dikkat çekici bir gelişmedir. Zira Taliban, 20 Ekim 2021 tarihinde yapılan zirvede temsil edilmişti. Hatta Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Taliban’ın Rusya tarafından terör örgütü olarak nitelendirilen örgütler listesinden çıkarılabileceğini açıklamış[2] ve bu da Moskova’nın Taliban yönetimini tanımaya hazırlandığı şeklinde yorumlanmıştı. Dolayısıyla bu durum, Rusya’nın Taliban algısında bir değişime işaret etmektedir.

Nitekim zirvenin ardından Rusya Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, katılımcı ülkeler tarafından Afganistan’da kapsayıcı bir hükümet kurulması yönündeki beklentiye vurgu yapılmıştır. Bu da aktörlerin en azından mevcut durumda Taliban’ı tanıma gibi bir eğilimlerinin bulunmadığı anlamına gelmektedir. Rusya’nın Afganistan Özel Temsilcisi Zamur Kabulov ise Taliban’ın toplantıya davet edilmemesinin bölge ülkeleri tarafından verilen mühim bir mesaj olduğunu ima ederek[3] Kremlin’in Afganistan politikasındaki değişikliği gözler önüne sermiştir.

Öncelikle bölge devletlerinin ve elbette Rusya’nın Afganistan konusundaki temel endişesinin bölgesel güvenlik ortamının kırılganlaşmasıyla ilgili olduğu söylenebilir. Bölge devletleri, Afganistan merkezli istikrarsızlıkların söz konusu ülkeyle sınırlı kalmayacağını düşünmekte ve radikalleşme ve terörün domino taşı etkisi yaratarak bir yandan Vahan Koridoru üzerinden Çin’e; diğer taraftan da Orta Asya’ya ve buradan da Rusya’ya sirayet edebileceğini düşünmektedir. Özellikle de terör örgütü Devletü’l Irak ve’ş Şam’ın (DEAŞ) Afganistan’daki faaliyetlerinin bölgesel güvenlik ortamını zedelediği ifade edilebilir. Bu faaliyetlerin Tacikistan ve İran gibi aktörleri rahatsız ettiği de açıkça görülmektedir.

Esasen kolektif tavır geliştirme çabalarının temel nedeni de budur. Rusya’nın Taliban konusundaki tutumunun farklılaşması da bu yekpare duruş sergileme çabasının bir parçası olarak kalmak zorunda hissetmesidir. Çünkü Moskova, Ukrayna Savaşı nedeniyle birçok bölge ülkesi tarafından eleştirilmekte ve sahada işlerin çok da istediği gibi gitmediği bir tabloyla yüzleşmektedir.

Bu ortamda Kremlin, bölge devletlerinden farklı bir Afganistan politikası geliştirmenin faturasını sırtlayamayabilir ve bunun farkındadır. Bu yüzden de Taliban karşısındaki söylemlerini değiştirmiş gözükmektedir. Bir diğer ifadeyle Rusya, geçmişte Taliban’ın tanınmasına dönük sinyaller vererek bölgedeki aktörleri, Afganistan politikasında kendi çizgisine getirmeye ikna edebileceğini düşünürken; artık ilgisini ve enerjisini Afganistan’a yoğunlaştırmak istememektedir. Lakin buna rağmen Moskova Formatı’ndaki zirveleri sürdürerek Afganistan Sorunu’nda inisiyatifi kendi elinde tutmaya çalışmaya da özen göstermektedir. Yani Kremlin, yoğun bir efor harcamaksızın Avrasya güç mücadelesinin merkezi olan kalpgâhtaki nüfuzunu koruma arzusundadır.

Bu kapsamda Rusya’nın Taliban konusunda politika değişikliğine gitmesinin dört temel gerekçesinin bulunduğu söylenebilir. Bunlardan ilki, uluslararası toplumun yaklaşımıdır. Çünkü 2021 yılının Ağustos ayından beri Afganistan’ı yöneten Taliban’ı henüz hiçbir devlet ve uluslararası örgüt tanımamıştır. Rusya ise Ukrayna’daki savaş nedeniyle ağır yaptırımlara maruz kalmakta ve uluslararası toplumdan izole edilmektedir. Söz konusu izolasyonun Afganistan konusunda daha da derinleşmesini istemeyen Moskova, bu konuda uluslararası toplumun taleplerine uygun bir çizgide durmaya özen göstermektedir. Bundan dolayı da uluslararası toplumun genel talepleri olan diyalog, barışçıl çözüm ve kapsayıcı hükümet söylemlerini dillendirmeye ağırlık vermiştir.

İkinci sebep ise Ukrayna Savaşı’nın Rusya-Orta Asya ilişkileri üzerindeki etkisidir. Bu çerçevede Moskova yönetimi, bölge devletleriyle beraber hareket ederek kolektif bir tavır geliştirmeye odaklanmakta ve bölgesel güvenliğe öncelik veren yaklaşımı ön plana çıkarmaktadır.

Üçüncü neden ise Moskova tarafından Tahran’la ilişkilerin önemsenmesiyle ilişkilidir. Çünkü Rusya, Ukrayna’daki savaş nedeniyle İran’la olan askeri işbirliğini derinleştirme yoluna gitmiştir.

Dördüncü sebep de Taliban’ın Amerika Birleşik Devletleri’yle (ABD) olan yakınlaşmasıdır.  Kremlin’e göre, Afganistan’daki durumun temel sorumlusu ABD’dir. Bu yüzden de Moskova yönetimi, Washington’un Afganistan’ın yeniden inşasının sorumluluğunu üstlenmesi gerekmektedir. Rusya, ABD’yi bölgeden uzak tutmak istemektedir. Zira Kremlin, Washington yönetiminin bölgedeki faaliyetlerini kendi yakın çevresindeki egemenliğine dönük bir meydan okuma olarak görmektedir. Bu yüzden de Taliban’ın iktidarını ABD’nin bölgeden çekilmesi olarak okumuş ve ilk aşamada desteklemiştir. Hatta Rusya, Taliban’ın Kabil’i ele geçirmesinin ardından Kabil Büyükelçiliği’nin faaliyetlerinin devam edeceğini açıklayan ilk devlet olmuştur. Lakin son dönemde Taliban, ABD’yle yakınlaşmaktadır. Doha’da tarafların görüşmeler gerçekleştirdiği belirtilmektedir. Ayrıca Afgan banknotları meselesi de bir istişare mekanizmasının işlediğine işaret etmektedir. Bu ortamda Rusya, Taliban’a ABD’yle olan temaslarının farkında olduğu ve bundan rahatsızlık duyduğu mesajını vermektedir.

Sonuç olarak Moskova, her ne kadar Afganistan’da ikinci Taliban dönemini memnuniyetle karşılamışsa da son dönemde bir politika değişikliğine gitmiştir. Mevzubahis durumun temel nedenleri ise Afganistan konusunda Rusya’nın uluslararası toplumla aynı noktada durmak istemesi, Tacikistan ve İran’la ilişkilerindeki işbirliğini sürdürme çabası ve Taliban-ABD ilişkilerindeki yakınlaşma emarelerinden duyduğu hoşnutsuzluktur. Bu yüzden de geçmişte Taliban’ı Rusya tarafından terör örgütü olarak kabul edilen örgütler listesinden çıkarmaya hazırlandığını açıklayan ve Moskova’da gerek ikili gerekse de çoklu toplantılarda ağırlayan Kremlin yönetimi, 16 Kasım 2022 tarihli zirvede Taliban’ı yok saymayı tercih etmiştir.


[1] “پایان نشست مسکو؛ نمایندگان کشورها خواهان آشتی ملی و تشکیل حکومت فراگیر در افغانستان شدند”, Afintl, https://www.afintl.com/202211166034, (Erişim Tarihi: 18.11.2022).

[2] Doğacan Başaran, “Taliban Divergence in Russia-Iran Relations?”, ANKASAM, https://www.ankasam.org/taliban-divergence-in-russia-iran-relations/?lang=en, (Erişim Tarihi: 18.11.2022).

[3] “پایان نشست مسکو؛ نمایندگان کشورها خواهان آشتی ملی و تشکیل حکومت فراگیر در افغانستان شدند”, a.g.m.

Dr. Doğacan BAŞARAN
Dr. Doğacan BAŞARAN
Dr. Doğacan BAŞARAN, 2014 yılında Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Yüksek lisans derecesini, 2017 yılında Giresun Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda sunduğu ‘’Uluslararası Güç İlişkileri Bağlamında İkinci Dünya Savaşı Sonrası Hegemonik Mücadelelerin İncelenmesi’’ başlıklı teziyle almıştır. Doktora derecesini ise 2021 yılında Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı‘nda hazırladığı “İmparatorluk Düşüncesinin İran Dış Politikasına Yansımaları ve Milliyetçilik” başlıklı teziyle alan Başaran’ın başlıca çalışma alanları Uluslararası ilişkiler kuramları, Amerikan dış politikası, İran araştırmaları ve Afganistan çalışmalarıdır. Başaran iyi derecede İngilizce ve temel düzeyde Farsça bilmektedir.

Benzer İçerikler