Tarih:

Paylaş:

Sudan Krizi: Afrika Baharı mı?

Benzer İçerikler

19 Aralık 2018 tarihinde Sudan’da ekonomik kriz nedeniyle patlak veren sokak gösterileri son günlerde şiddetini artırmaya devam ediyor. Başlangıçta ekonomik sorunlara tepki olarak ortaya çıkan protestolar Devlet Başkanı Ömer El Beşir karşıtı gösterilere dönüşmüş durumda. Göstericiler, 30 yıldır iktidarda olan El Beşir’in istifasını istiyor. Tüm bu gelişmeler Afrika Baharı’nın ilk işaretleri olarak yorumlanıyor.

Bu bağlamda Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Sudan’daki sokak gösterileriyle birlikte ülkeyi gelecek dönemde nelerin beklediğini değerlendirmek üzere alanının önde gelen uzman ve akademisyenlerinin görüşlerini dikkatinize sunmaktadır.

Doç. Dr. Gonca OĞUZ GÖK (Marmara Üniversitesi-Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler)

Doç. Dr. Gonca Oğuz Gök, Afrika’nın krizlerle anılan ülkesi Sudan’da 19 Aralık 2018 tarihinde başlayan Devlet Başkanı El Beşir karşıtı gösterilerin şiddetini arttırarak devam ettiğini söyleyerek, “Kıtanın kuzeyinde, Cezayir’de Devlet Başkanı Abdülaziz Buteflika’nın 20 yıllık iktidarını bırakmasının yankıları sürerken, Sudan’da göstericilerin birçok farklı talebinin yanı sıra ‘Buteflika’ sloganlarını da kullanması dikkat çekiyor. Protestolara farklı sınıflardan ve meslek gruplarından insanların ve kadınların yoğun şekilde katılımı mevcut. Nitekim son birkaç aydır ‘Afrika Baharı’ söylemleri giderek arttı.” yorumunda bulundu.

Sudan’ın 1990’lı yıllardan itibaren uluslararası arenada krizler, yaptırımlar ve tecritler içerisinde yaşamış bir ülke olduğunu belirten Gök, “El Beşir 2009 yılında Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde (UCM) soykırım ve savaş suçlarından hüküm giymişti. Bu anlamda UCM tarafından hakkında yakalama kararı çıkarılmış görevdeki tek devlet başkanı olma özelliğini sürdürüyor. 2011 yılında ülkenin Kuzey ve Güney Sudan olarak bölünmesinin ardından petrol gelirlerinde azalma yaşayan ülke, aynı zamanda devam eden çatışmalar ve askeri harcamalarla da ekonomik anlamda sıkıntılara maruz kalmakta. El Beşir 2016 yılında verdiği bir mülakatta, iktidarı 2020 yılında bırakma sözü verip iktidar partisi liderliğinden ayrılarak yetkilerini yardımcısı Ahmed Harun’a devretmişti.” dedi.

Özellikle ABD’nin Obama döneminde başlayan ve Trump’la birlikte devam eden Sudan politikasına dikkat çeken Gök, “ABD, 1993 yılında ‘terörizmi destekleyen devletler’ kategorisine aldığı Sudan’a 1997 yılından itibaren uyguladığı yaptırımları iki yıl önce kaldırmıştı. Beşir yönetimi, 2018 yılında Körfez Ülkeleri’nden destek almak için birçok girişimde bulunmuş, Katar ve Bahreyn gibi ülkelerden destek sözü almıştı. Dolayısıyla Sudan’da El Beşir karşıtı gösteriler, uluslararası alanda tecridin nispeten azaldığı ya da görmezden gelindiği izleniminin olduğu bir dönemde yaşanmaktadır.” değerlendirmesinde bulundu.

Bölge dışı güçlerin Sudan’daki olaylar karşısında verecekleri tepkilerinin tahmin edilmesinin şu an için güç olduğunu belirten Gök, “Libya deneyiminin büyük bir yıkımla sonuçlanması, benzer bir senaryonun da Sudan’da gerçekleşebileceğini ve ülkenin kanlı bir iç savaşa sürüklenebileceğini ortaya koyuyor. Taleplerin içeriden gelmesi ve Cezayir örneği farklı bir görüntü ortaya koysa da Sudan’da yaşananların kısa ve orta vadede bir ‘bahar’ havasında sonlanmayacağı söylenebilir.” dedi.

Dr. Öğr. Üyesi Ceren GÜRSELER (ANKASAM Afrika ve Uluslararası Hukuk Danışmanı)

Dr. Öğr. Üyesi Ceren Gürseler, Sudan’da 19 Aralık’tan bu yana devam eden ve giderek artan gösterilerin nedenleri arasında, ülkenin yakın döneme kadar uluslararası yaptırımlara maruz kalmasını ve ülke genelindeki iç karışıklıkları gösterdi. Gürseler, “Petrolden elde edilen gelirin azalması, yaptırımların uygulanması ve enflasyonun yükselmesi başta ekonomik olmak üzere çeşitli sorunları daha da derinleştirmiştir.” dedi.

Gürseler, El Beşir’in istifasının istenmesiyle ilgili olarak, “Ülkedeki gösterilere olağanüstü hâl ilan ederek ve bazı isimleri görevinden alarak cevap veren El Beşir, böylelikle protestoların tonunu düşürmek istemiştir. İstifa talepleri konusunda ise seçim yoluyla değişimden yana olduğunu söyleyerek henüz koltuğundan ayrılmayacağını belirtmiştir. 2020 seçimlerine aday olmayacağını açıklayarak da tepkileri dindirmeye çalışmıştır.” değerlendirmesinde bulundu.

Gelecek dönemde Sudan’ı bekleyen süreç için “Sudan’da silahlı çatışmaların ve silahlı grupların mevcudiyeti bölgedeki tabloyu farklılaştırmaktadır. Bundan dolayı El Beşir, yönetimde çeşitli değişiklikler yapmaya devam edebilir. Ordu’nun desteğini çekmesi durumunda ise istifa edebilir. Fakat El Beşir’in gerek 2020’ye kadar görevine devam etmesi gerekse istifa etmesi durumunda, silahlı çatışmaların ve etnik farklılıklarından doğan anlaşmazlıkların ortaya çıkabileceğinin vurgulanması gerekir.” şeklinde belirtti.

Doç. Dr. Ali Servet ÖNCÜ (Atatürk Üniversitesi-Uluslararası İlişkiler)

Doç. Dr. Ali Servet Öncü, ekonomik nedenlerden dolayı başlayan sokak gösterilerinin temelinde Ömer el Beşir’i iktidardan uzaklaştırma düşüncesinin olduğunu belirterek, “Gösterilerden anladığımız üzere ülkede iktidara karşı bir memnuniyetsizlik bulunuyor. Burada, Sudan’da bulunan birtakım meslek gruplarının hareketlenmelerde öncü olduklarını görüyoruz. Gösterilerin amacı, bir sivil itaatsizlik başlatıp ekonomik sıkıntıları bahane ederek Ömer el-Beşir’i iktidardan uzaklaştırmaktır.” şeklinde konuştu.

Sudan’da ilan edilen olağanüstü hâl sonucunda sokak gösterilerinin ve protestoların yasakladığını belirten Öncü, eski bakanlardan oluşan yeni hükümetin ise bu konuda bir değişikliğe gitmediğini ifade etti. Öncü, “Kurulan hükümetin eski bakanlardan oluşması, Ömer El Beşir’in yönetimde bir değişiklik yapma arzusunun olmadığının göstergesidir. (Olağanüstü halin) ardından yaşanan ve hala devam eden sokak gösterilerinde onlarca insan öldü. Yeni hükümete burada büyük rol düşerken, yaşananlara bakıldığında hükümetin eksik kaldığını görüyoruz.” dedi. Ülkede tüm iplerin Ömer el Beşir’in elinde olduğunu vurgulayan Öncü, Sudan yönetiminin olaylara anlayışla yaklaşması ve halkın üzerinde güç kullanmaması halinde orta yolun bulunabileceğini söyledi.

Büyük devletlerin olaylara müdahale etmesinin olası olduğunu belirten Öncü, “Bölgesel dengeler de olayların şekillenmesinde etkili olacaktır. Bahreyn ve Katar, Ömer El Beşir’in tarafında olduklarını açıkladılar. Fakat diğer yandan Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Suudi Arabistan’ın Ömer El Beşir’in tarafında olmadığı görülüyor. Dolayısıyla ülke içerisinde olaylar yaşanırken dış dengelerin etkisinin göz ardı edilmemesi gerek.” yorumunda bulundu. Ömer El Beşir’in olayları ülke içerisinde çözüp başka güçlerin buna müdahil olmasını engellemeye çalıştığını söyleyen Öncü, Cumhurbaşkanı’nın kendisinden beklenen sert tutumu göstermemesinin ve olaylara uzlaşmacı yaklaşmasının en büyük sebebinin bu olduğunu belirtti.

Dr. Tirab Abbkar TİRAB (Güvenlik Stratejileri Uzmanı)

Dr. Tirab Abbkar Tirab, mevcut Sudan yönetiminin 1989 yılından beri iktidarda olduğunu belirterek geçtiğimiz 30 yıl boyunca ülkede farklı sorunların yaşandığını söyledi. Tirab, “Sudan, doğal kaynaklar açısından Afrika’nın en zengin ülkelerinden biridir. Hükümetin, sahip olduğu bu imkanlara rağmen uygulamış olduğu yanlış dış politika beraberinde yönetim başarısızlığını getirmiştir.” ifadelerini kullandı.

Aralık ayındaki gösterilerin ekmek fiyatlarının artması sebebiyle başladığını ifade eden Tirab, “Sokak gösterilerinin temelinde ekonomik sorunlar bulunuyor. Halk, iktidarın var olan sorunlara herhangi bir çözüm getirememesinden çok şikayetçi. Halkın istediği şey El Beşir’in istifası olarak gözükse de aslında ülke yönetiminde bulunan siyasal İslamcıların görevlerini bırakmasını istiyorlar.” dedi.

Protestocuların çoğunlukla gençlerden meydana geldiğini belirten Tirab, “Göstericilerin birçoğu, El Beşir döneminde dünyaya gelen insanlardır. Eskiden, ülkede var olan sorunlara farklı gözle bakılıyordu. Karşılaştıkları sorunların sebebinin, Cumhurbaşkanı’nın ülkede ve dünyada İslam’ı savunması ve Batı’ya karşı bir duruş sergilemesi olduğu düşünülüyordu. Fakat, daha sonra bu değişti. Sorunların devam etmesinden dolayı bu düşünce, gençler arasında dinsizliğe kadar uzanan bir yapıya doğru döndü. Bu açıdan İslamcı söylemler, zamanla etkinliğini yitirdi. Kökten bir çözüm isteğiyle de halk çareyi sokağa çıkmakta buldu.” dedi.

Sudan Ordusu’nun merkez yerleşkesinde toplanan halkın amacının Ordu’nun da desteğini almak olduğunu belirten Tirab, “El Beşir, geçtiğimiz mart ayında ülkede olağanüstü hâl ilan edip hükümeti feshetmişti. Sonrasında yönetim birimlerinde askerleri görevlendirdi. El Beşir’in kendisi de asker kökenlidir. Şu an ülkede askeri bir yönetim devam etmekte. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı iktidardan düşmemek için büyük çaba sarf etmektedir. Eğer ülkedeki gerilim azalmazsa Sudan’ı daha kötü günler bekleyecektir.” diye konuştu.

Ömer El Beşir’in istifa etmeye sıcak bakmadığını ve iktidarda kalmak istediğini söyleyen Tirab, “İstifa etmeme konusundaki ısrarlarını sürdürmesi durumunda işler daha da karmaşık hale gelecektir. Önümüzdeki günlerde neler olabileceğini kimse bilemiyor. Ülkedeki sorun, iç güvenlik sorununa dönüşmeye başladığı için durumun hem iktidar hem de halk tarafından göz önünde bulundurulması gerekiyor.” dedi. Son olarak ülkedeki sosyal ve ekonomik eşitsizliğe dikkat çeken Tirab, halkın son günlerde ülkedeki gelir adaletsizliğinin en sancılı sonuçlarını yaşadığını ifade etti.

Bülent Erandaç (Takvim Gazetesi)

Gazeteci-Yazar Bülent Erandaç, Sudan’da yaşanan olayları sadece ülke ve bölge özelinde değerlendirmenin doğru olmayacağını, burada küresel anlamda bir stratejik oyunun olduğunu belirtti. Erandaç, Sudan’ın geçmişte “Güney” ve “Kuzey” olmak üzere ikiye bölündüğünü, Güney’in ABD ve İsrail kontrolünde olduğunu ve Kuzey’de de benzer bir durumun elde edilmek istendiğine dikkat çekti. Konuyla ilgili Erandaç, “Bölgeyi tarihsel olarak incelersek Sudan’daki tüm askeri operasyonları İsrail’in yürüttüğünü ve Nil Nehri’nin söz konusu ülkede birleşerek Akdeniz’e aktığını görürüz. İsrail, bu nehir üzerinden birtakım önemli projeleri hayata geçirmek istemektedir.” ifadelerini kullandı. İsrail’in sözde “vaat edilmiş topraklar” mottosuyla hareket ettiğini ve Nil’den Fırat’a kadar olan bölgeye egemen olabilmek adına Sudan’da düğmeye bastığını dile getiren Erandaç, dolayısıyla El-Beşir üzerinden yaşanan kaosun da sistematik bir süreç olduğunu vurguladı. Sözlerinin devamında deneyimli gazeteci, “İsrail ve ABD’nin planları işlemeye devam ediyor. Buradaki olayların bir ucu da Savakin Adası’ndan dolayı Türkiye’ye uzanıyor. Mekke ve Medine’nin tam karşısında Kızıldeniz’in tam ortasında yer alan bu ada konjonktürel olarak büyük önem arz etmekte olup Türkiye’nin burada bir askeri üs kuruyor olması önemli bir ayrıntıdır. Bu proje Türkiye’nin Ada, Bölge ve Kızıldeniz’deki varlığını kırmaya yönelik bir operasyondur ve doğrudan doğruya Amerikan-İsrail projesidir.” ifadelerini kullandı.

ABD ve İsrail’in kademe kademe bölgeye yayılmakta olduğuna dikkat çeken Erandaç, söz konusu ülkelerin Kızıldeniz’i kontrol altına alma girişimleri bağlamında hem Yemen’de hem de Mısır’da birlikte hareket ettiklerini ve bu sayede Ortadoğu ve Afrika bölgesini kontrol altına almaya çalıştıklarını vurguladı. Sudan Krizi’nin ABD ve İsrail’in Kızıldeniz Projesi’nin en son hamlesi olduğunu ifade eden deneyimli gazeteci, “Burada daha geniş bir pencereden bakılırsa Sudan Krizi, ABD ve İsrail’in Çin’in denizlerdeki varlığını ve bölgeyle olan ilişkilerinin son politikası olan İpek Yolu Projesi’ni engellemeye ve kırmaya yönelik siyasetinin bir parçasıdır. Dolayısıyla da bu kriz, İsrail’in Nil’den Fırat’a, Golan Tepeleri’nden Armegedon’a kadar uzanan genişleme projeleri doğrultusunda atılmış adımlardan biridir.” değerlendirmesinde bulundu. Son olarak Erandaç, krizin geleceğiyle ilgili olarak El Beşir’in köşeye sıkıştığını ve bölgedeki kontrolü kaybetmesinin kuvvetle muhtemel olduğunu söyledi.

Özge ELETEK
Özge ELETEK
Özge Eletek 1999 yılında İzmir’de doğdu. İlk ve orta öğretim hayatını İzmir’de tamamlayan Eletek, 2021 yılında Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Çeşitli düşünce kuruluşlarında birçok konferans ve seminere katılan Eletek, Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi’ndeki stajını sürdürmektedir. Halihazırda Dokuz Eylül Üniversitesi'nde yüksek lisans eğitimini sürdürmektedir.