Tarih:

Paylaş:

ABD’nin Afganistan Politikasında Terörle Mücadele: Biden’ın 11 Eylül Mesajları Üzerinden Bir Değerlendirme

Benzer İçerikler

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Joe Biden, 11 Eylül 2022 tarihinde 11 Eylül 2001 tarihli terör saldırılarını anmak için düzenlenen törene katılmıştır. Bu törende ABD Başkanı’nın yaptığı konuşma, Amerikan askerlerinin Afganistan’dan çekilmesinin üzerinden bir yıl geçtikten sonra yapılan ilk ciddi değerlendirme özelliğine sahip olması hasebiye oldukça önemlidir. Çünkü Biden’ın söz konusu törende verdiği mesajlar, Washington yönetiminin Afganistan politikasının geleceğine dair önemli ipuçları barındırmaktadır.

Konuşmasının başlangıcında terör örgütü El Kaide’nin hayallerine hiçbir zaman ulaşamayacağını belirten Biden,[1] 11 Eylül 2001 tarihli terör saldırılarının ABD’nin kaderini değiştirdiğini dile getirmiştir.[2] Bu kader vurgusunun özü itibarıyla iç politikaya dönük duygusal mesajlar barındırdığı görülse de Amerikan dış politikasının bahsi geçen tarihten itibaren değiştiği söylenebilir.

Esasen terör örgütü El Kaide’nin ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) ve Dünya Ticaret Örgütü Merkezi’ni (İkiz Kuleler) hedef alan saldırıları, Amerikan dış politikası açısından milat olarak kabul edilebilir. Zira bu terör eylemlerinin ardından ABD, Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından aradığı “öteki”yi bulmuş ve “radikal cihatçı” terörle mücadele argümanı üzerinden Amerikan müdahaleciliğini meşrulaştırmaya odaklanmıştır.

Biden’ın konuşması, ABD Başkanı’nın bahsi geçen saldırıların ardından Afganistan ve Irak’ın işgal edilmesini doğru bulduğuna işaret etmektedir. Çünkü Biden, Afganistan ve Irak’ta görev yapan askerleri, aşağıdaki ifadeleri kullanarak kahraman ilan etmiştir:[3]

“Ülkenin dört bir yanından milyonlarca genç erkek ve kadın, 11 Eylül 2001 tarihli terör saldırılarına cesaret ve kararlılıkla yanıt vererek, Anayasa’mızı savundu ve dünya tarihinin en büyük savaş gücüne katıldı. 11 Eylül’den bu yana geçen yıllarda yüz binlerce Amerikan askeri; Afganistan’da, Irak’ta ve dünyanın pek çok başka yerinde teröristler için bu coğrafyaların güvenli bir sığınak olmasını önlemek ve Amerikan halkını korumak için görev yaptı.”

Biden’ın açıklamaları, ABD’nin terörle mücadele iddiası üzerinden dünyanın çeşitli coğrafyalarında gerçekleştirdiği operasyonların devam edebileceğine işaret etmektedir. Bu noktada ABD’nin Afganistan’dan çekilmesine rağmen insansız hava araçları (İHA) üzerinden bu ülkede gerçekleştirdiği operasyonların süreceği iddia edilebilir. Mevzubahis durum, ABD Başkanı’nın şu cümlelerinden de anlaşılmaktadır:[4]

“Son 21 yılda değişen her şeye rağmen Amerikan halkının bize zarar vermek isteyenlere karşı kendimizi savunma ve halkımıza yönelik saldırılardan sorumlu olanlara adaleti teslim etme konusundaki kararlılığı bir kez olsun bozulmadı. Usame bin Ladin’i bulup öldürmek on yıl sürdü ama başardık. Ve bu yaz, Ladin’in 11 Eylül 2001 tarihindeki yardımcısı ve terör örgütü El Kaide lideri Eymen el-Zevahiri’ye başarılı bir saldırı yapılmasına izin verdim. Çünkü dinlenmeyeceğiz. Asla unutmayacağız. Asla vazgeçmeyeceğiz. Ve artık Zevahiri, Amerikan halkını bir daha tehdit edemez. Afganistan’daki 20 yıllık operasyonun sona ermesinden sonra da ABD’ye yönelik başka bir saldırıyı önleme noktasındaki taahhüdümüz devam ediyor.”

Tekrar etmek gerekirse Biden’ın yukarıdaki ifadeleri, ABD’nin Afganistan’dan çekilmesine rağmen terörle mücadele operasyonları düzenlemeye devam edeceğini ortaya koymaktadır. Nitekim Zevahiri’nin İHA operasyonu neticesinde etkisiz hale getirilmesi de çekilme sonrasındaki süreçte yaşanan bir gelişmedir. Bu noktada ABD’nin Afganistan’da yürüttüğü terörle mücadele politikasına ilişkin gelecek senaryolarına odaklanmak gerekmektedir.

Öncelikle Washington ile Taliban yönetimi arasında ABD’nin Afganistan hava sahasında gerçekleştirdiği İHA operasyonları nedeniyle ciddi bir gerilimin bulunduğunun altı çizilmelidir. Taliban yönetimi, Afganistan semalarında Amerikan İHA’larının bulunmasını Afganistan’ın egemenlik haklarının ihlal edilmesi şeklinde nitelendirmekte ve Beyaz Saray’ın Doha Antlaşması’na uygun hareket etmediğini öne sürmektedir. Buna karşılık ABD ise Zevahiri’nin öldürülmesinden hareketle, Afganistan’da terör örgütlerinin faaliyetlerini sürdürdüğünü belirtmekte ve Taliban’ın Doha Antlaşması’nda Afganistan topraklarında terör örgütlerinin faaliyette bulunmayacağı hususunda taahhütte bulunduğunu hatırlatmaktadır. Dolayısıyla Biden’ın mesajları, ABD’nin Afganistan hava sahasını kullanarak gerçekleştirdiği operasyonları sürdüreceğinin habercisidir. Bu da ABD-Taliban ilişkilerinde gerilimin daha da artacağı anlamını taşımaktadır.

Zevahiri’nin öldürülmesi, ABD’nin Afganistan’da düzenlediği hava operasyonlarının temel hedefinin terör örgütü El Kaide olduğunu gözler önüne sermektedir. Bu kapsamda ABD’nin Afganistan politikasının terör örgütü El Kaide’yle mücadele hedefi üzerinden şekilleneceğini söylemek mümkündür. Ayrıca ABD’nin Afganistan’daki operasyonlar sırasında Pakistan hava sahasını kullandığı belirtilmektedir.[5] Bu durum ise ABD’nin Afganistan politikasında Pakistan’la olan işbirliğini geliştireceği şeklinde yorumlanabilir. Hatta ABD, Afganistan’a yönelik düzenleyeceği operasyonlar için Pakistan’dan askeri üs talebinde de bulunabilir. Geçmişte bu yönde iddialar gündeme gelmiştir.[6] Elbette böylesi bir senaryo, Taliban-Pakistan hattındaki gerilimin de tırmanabileceğine işaret etmektedir.

Öte yandan ABD’nin Afganistan politikasına ilişkin gelecek senaryolarında Washington yönetiminin terör örgütü Devletü’l Irak ve’ş Şam’la (DEAŞ) mücadele argümanına da başvurabileceği ifade edilebilir. Hatırlanacağı üzere, 26 Ağustos 2021 tarihinde; yani ABD’nin Afganistan’dan çekilme sürecini tamamlamasından yalnızca beş gün önce, terör örgütü DEAŞ, Kabil Havalimanı’na saldırı düzenlemiş ve bu saldırıda 13 Amerikan askeri hayatını kaybetmiştir. Saldırının ardından yaptığı açıklamada ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, ülkesinin terörle mücadele konusunda Afganistan’daki operasyonlarını sürdüreceğini belirtmiştir.[7] Lakin bu saldırıya rağmen ABD, çekilme sürecini tamamlamıştır. Bu da terörle mücadelede nasıl bir yöntemin benimseneceği sorusunu akıllara getirmiştir.

Gelinen noktada ABD’nin Afganistan’da terörle mücadele politikasını, istihbarat gücü ve İHA operasyonları üzerinden yürüttüğü görülmektedir. Bu bağlamda ABD’nin halihazırda El Kaide terör örgütüne karşı gerçekleştirdiği operasyonların benzerini terör örgütü DEAŞ’a karşı da düzenleyebileceği söylenebilir.

Sonuç olarak ABD, Afganistan’da iki terör örgütünün faaliyetlerine odaklanmıştır. Her ne kadar mevcut durumda Washington yönetimi, elindeki merceği terör örgütü El Kaide’nin üzerine yakınlaştırmışsa da 26 Ağustos 2021 tarihli Kabil Havalimanı saldırısından sonra Austin’in verdiği mesajlar, DEAŞ’ın da Amerikan İHA’larının hedefi olabileceğini göstermektedir. ABD’nin Afganistan’da terörle mücadele için benimsediği yeni yöntemin ise hava operasyonları olduğu ve bu çerçevede İHA’ların rolünün ön plana çıktığı anlaşılmaktadır. Bununla birlikte ABD’nin en azından mevcut durumda ilgisini DEAŞ’a yoğunlaştırmamasının bir nedeni de bu terör örgütünün eylemlerinin etnik ve mezhepsel şiddeti tırmandırarak bölgesel kaos planlarına hizmet etmesidir. Dolayısıyla Washington yönetimi, DEAŞ’ın Rusya ve Çin gibi aktörleri istikrarsızlaştırarak küresel güç mücadelesinde ABD’nin elinin rahatlamasına hizmet edeceğini düşünüyor olabilir. Bu da operasyonların El Kaide terör örgütü üzerinde yoğunlaşmasıyla ilişkilendirilebilir. Hatta El Kaide terör örgütünün zayıflatılması ve El Kaide’yle mücadele üzerinden Taliban’ın üzerindeki baskının arttırılması yoluyla Beyaz Saray, terör örgütü DEAŞ’a alan açmayı da isteyebilir.


[1] “Remarks by President Biden at 9/11 Memorial Ceremony”, White House, https://www.whitehouse.gov/briefing-room/speeches-remarks/2022/09/11/remarks-by-president-biden-at-9-11-memorial-ceremony/, (Erişim Tarihi: 12.09.2022).

[2] Aynı yer.

[3] Aynı yer.

[4] Aynı yer.

[5] “Taliban, ABD Dronlarına Hava Sahasını Açtığı Gerekçesiyle Pakistan’ı Suçladı”, Euronews, https://tr.euronews.com/2022/08/28/taliban-abd-dronlarina-hava-sahasini-actigi-gerekcesiyle-pakistani-sucladi, (Erişim Tarihi: 12.09.2022).

[6] “Negotiations on US Military Base in Pakistan Have Reached an Impasse”, New York Times, https://www.southasiamonitor.org/pakistan/negotiations-us-military-base-pakistan-have-reached-impasse-new-york-times, (Erişim Tarihi: 12.09.2022).

[7] “جو بایدن در یادبود از ۱۳ امریکایی کشته شده در کابل: دولت من در تعقیب تروریست‌هاست”, Afintl, https://www.afintl.com/202208267514, (Erişim Tarihi: 09.09.2022).

Dr. Doğacan BAŞARAN
Dr. Doğacan BAŞARAN, 2014 yılında Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Yüksek lisans derecesini, 2017 yılında Giresun Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda sunduğu ‘’Uluslararası Güç İlişkileri Bağlamında İkinci Dünya Savaşı Sonrası Hegemonik Mücadelelerin İncelenmesi’’ başlıklı teziyle almıştır. Doktora derecesini ise 2021 yılında Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı‘nda hazırladığı “İmparatorluk Düşüncesinin İran Dış Politikasına Yansımaları ve Milliyetçilik” başlıklı teziyle alan Başaran’ın başlıca çalışma alanları Uluslararası ilişkiler kuramları, Amerikan dış politikası, İran araştırmaları ve Afganistan çalışmalarıdır. Başaran iyi derecede İngilizce ve temel düzeyde Farsça bilmektedir.