“Afrin Vietnam Olacak” Diyenlere Cevap “Çanakkale Ruhu” Oldu!

Paylaş

Bundan 103 yıl önce İtilaf Devletleri Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti İstanbul’u düşürmek ve böylece Birinci Dünya Savaşı’nın gidişatını büyük ölçüde değiştirmek amacıyla Çanakkale Boğazı’ndan bir saldırı başlatmışlardı. Kendilerinden ve çelik zırhlarından öyle eminlerdi ki, ellerini kollarını sallayarak boğazı geçeceklerini zannediyorlardı. Hatta akşam çayını nerede içecekleri üzerine bahse bile girmişlerdi.

Çok da haksız sayılmazlardı. Zira son birkaç yüzyıldır devamlı gerileyen ve büyük savaş öncesi Trablusgarp’ta, Balkanlar’da yenilgiler yaşamış olan bir ordu ve son zamanlarını yaşayan bir imparatorluk, onların meşhur tabiriyle ölüm döşeğinde yatan hasta adam vardı karşılarında.

Bu halet-i ruhiye içinde, 18 Mart 1915 tarihinde dönemin en büyük zırhlılarının da içinde yer aldığı savaş gemileriyle tabyaları vura vura yol almaya başladılar. Her şey planlandığı gibi gidiyordu. Derken…

Derken sonrası malum… Akşam çayı yerine bol miktarda tuzlu su içtiler. Zira Türk’ün çelikten daha güçlü imanlarına çarpılmışlardı. Yetinmediler, ders almadılar. Bu sefer de şanslarını karada denemek istediler. 25 Nisan 1915’de başlattıkları kara savaşları 8-9 Ocak 1916’e kadar sürdü. Topyekûn saldırdılar, topyekûn geberdiler. Çanakkale onlara bu sefer de karada mezar oldu.

Çanakkale’de sadece gemilerini ve cesetlerini bırakmadılar. Çanakkale üzerinden hesap ettikleri birçok hedefi de ya unutmak ya da ertelemek-revize etmek zorunda kaldılar. Örneğin, Çarlık Rusya’sına gereken destek-güzergâh sağlanamadığı için en önemli müttefiklerinden birini kaybettiler. Daha da ötesi onları karşılarına aldılar. Zira Çarlık İmparatorluğu yerine inşa edilen Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) onların en büyük rakibi kesildi. Halen de bu mücadele devam etmekte…

İngiltere Çanakkale’deki ve Kût’ül-Amâre’deki (7 Aralık 1915-29 Nisan 1916) yenilgilerini müteakiben cihan harbini kazanmak için savaş sonrası “ganimetlerini” paylaşmak zorunda kaldı. Çarlık Rusya’sının onayı ve 9-16 Mayıs 1916 tarihlerinde mektup teatisiyle İngiltere-Fransa arasında sağlanan anlaşma ile Osmanlı İmparatorluğu’nun, Anadolu ve Ortadoğu topraklarının paylaşımını içeren ve tarihe “Sykes-Picot-Sazanov” olarak geçen gizli bir anlaşmaya imza atıldı.

İngiltere daha sonra kendince durumu toparlamaya çalıştı ama aslında Çanakkale ve Kût’ül-Amâre’de imparatorluğu bırakanlar arasındaydı. Zira buradaki kayıpları yeni bir gücün ortaya çıkmasını hızlandırdı. Müttefiki olarak yanına almaya çalıştığı eski sömürgesinin “tampon gücü” haline dönüştü. İngiltere’nin bu savaşı kaybettiği ve yerini ABD’ye bıraktığı ancak İkinci Cihan Harbi ile anlaşılabildi.

Dolayısıyla Anadolu-Trakya’da ve Ortadoğu’da Türk’ü karşısına alan güçlerin kendisi de kaybetti; Çarlık Rusya’sı ve Britanya İmparatorluğu örneğinde görüldüğü üzere. Bu durum günümüzde de aynen geçerlidir.

18 Mart 2018 Ne Anlama Geliyor?

103 yıl önce Çanakkale’ye çok büyük bir anlam ve önem yükleyip, ona göre Osmanlı’ya saldırıp onun altında kalanlar; bugün de büyük bir anlam-önem atfettikleri yeni bir cephede kaybettiler. İngiliz Ortadoğu’su yerine kendi Ortadoğu’sunu inşa etmek ve böylece Büyük İsrail Projesi’ni hayata geçirmek isteyen Amerika, Afrin’de büyük bir bozgun yaşamış durumda. ABD açısından Büyük Ortadoğu Projesi 18 Mart 2018 tarihi itibarıyla artık bir hayaldir. Amerika kaybetmiştir.

Amerika BOP’u isterken ve bu doğrultuda yeni müttefikler inşa edip, onlar üzerinden bizi tehdit ederken, Türkiye’yi kaybetmenin ötesinde artık onu tamamıyla karşısına alma durumuna gelmiştir.

Türk-Amerikan ilişkilerinin geleceği açısından burada önemli kırılma noktası hiç kuşkusuz Menbiç ve Fırat’ın doğusu olacaktır. ABD burada direnirse o zaman kendi tarihinin ve dünya tarihinin seyri büyük ölçüde değişecektir. Zira Türk ordusu tarihi misyonunu gerçekleştirmek üzere tekrar coğrafyasına dönmüş vaziyette…

Afrin, Sadece Bir Başlangıçtır!

Hatırlayın, onlara göre Afrin Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) Vietnam’ı olacaktı. Bizi Afrin üzerinden bir iç savaşla tehdit edenler, sonrasında Afrin’e girmeyin diye tehdit ettiler. Bunun için Birleşmiş Milletler’i (BM) bile kullanmaya çalıştılar. Fakat orada da kaybettiler. “BM’nin Ötekileri” dünyanın beşten büyük olduğunu onlara gösterdi. Türkiye’nin dönüşü, emperyalistlerin kaybetmesinin başlangıcı oldu.

Afrin’de Türk ordusunun gücünü test ettiler. Şimdi bu testin şokunu ve korkusunu yaşıyorlar. Önümüzdeki günlerde daha net görecekler; geçilemez dedikleri Fırat’ın doğusuna ve onun da doğusuna geçildiğinde…

Evet, Birinci Dünya Savaşı’nın sona erişinin 100. yılında Türk milleti daha savaş bitmedi, sizlerle yarım kalmış, görülecek büyük bir hesabımız var diyor. Afrin bu noktada Allah’ın izniyle tam manasıyla bir psikolojik eşik olmuştur. Bu noktada Afrin’de çekilen bayrak sadece oraya çekilmedi.

Bu çekilen bayrağın sembolik anlamı çok büyük! Onlar bunun ne anlama geldiğini gayet iyi biliyorlar, korkuları da zaten bundan. Zira Büyük Türkiye tam 103 yıl sonra sancağın düştüğü yerden tekrar ayağa kalkmış vaziyette!

Bu bağlamda 57. Alay’ın ruhu da, Afrin operasyonunun 58. gününde bir kez daha kendisini göstermiş bulunuyor. Bu ruh var olduğu sürece bu büyük milletin yürüyüşü devam edecek. Kimsenin en ufak endişesi olmasın; Osmanlı-Selçuklu coğrafyası emperyalist güçlerin ve onların taşeronlarının Vietnam’ı olacaktır!

Prof. Dr. Mehmet Seyfettin EROL
Prof. Dr. Mehmet Seyfettin EROL
1969 Dörtyol-Hatay doğumlu olan Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol, Boğaziçi Üniversitesi (BÜ) Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden 1993 yılında mezun oldu. BÜ’de 1995 yılında Yüksek Lisans çalışmasını tamamlayan Erol, aynı yıl BÜ’de doktora programına kabul edildi. Ankara Üniversitesi’nde doktorasını 2005’de tamamlayan Erol, 2009 yılında “Uluslararası İlişkiler” alanında doçent ve 2014 yılında da Profesörlük unvanlarını aldı. 2000-2006 tarihleri arasında Avrasya Stratejik Araştırmaları Merkezi (ASAM)’nde görev yapan Erol, ASAM’ın Genel Koordinatörlük görevini de bir dönemliğine yürütmüştür. 2009 yılında Stratejik Düşünce Enstitüsü’nün (SDE) Kurucu Başkanlığı ve Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerinde bulundu. Uluslararası Strateji ve Güvenlik Araştırmaları Merkezi (USGAM)’nin de kurucu başkanı olan Prof. Erol, Yeni Türkiye Stratejik Araştırmalar Merkezi (YTSAM) Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Başkanlığını da yürütmektedir. Prof. Erol, Gazi Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Merkezi (GAZİSAM) Müdürlüğü görevinde de bulunmuştur. 2007 yılında Türk Dünyası Yazarlar ve Sanatçılar Vakfı (TÜRKSAV) “Türk Dünyası Hizmet Ödülü”nü alan Prof. Erol, akademik anlamdaki çalışmaları ve medyadaki faaliyetlerinden dolayı çok sayıda ödüle layık görülmüştür. Bunlardan bazıları şu şekilde sıralanabilir: 2013 yılında Çağdaş Demokratlar Birliği Derneği tarafından “Yılın Yazılı Medya Ödülü”, 2015 yılında “APM 10. Yıl Hizmet Ödülü”, Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) tarafından “2015 Yılın Basın-Fikir Ödülü”, Anadolu Köy Korucuları ve Şehit Aileleri “2016 Gönül Elçileri Medya Onur Ödülü”, Yörük Türkmen Federasyonları tarafından verilen “2016 Türkiye Onur Ödülü”. Prof. Erol’un 15 kitap çalışması bulunmaktadır. Bunlardan bazılarının isimleri şu şekildedir: “Hayalden Gerçeğe Türk Birleşik Devletleri”, “Türkiye-AB İlişkileri: Dış Politika ve İç Yapı Sorunsalları”, “Avrasya’da Yeni Büyük Oyun”, “Türk Dış Politikasında Strateji Arayışları”, “Türk Dış Politikasında Güvenlik Arayışları”, “Türkiye Cumhuriyeti-Rusya Federasyonu İlişkileri”, “Sıcak Barışın Soğuk Örgütü Yeni NATO”, “Dış Politika Analizinde Teorik Yaklaşımlar: Türk Dış Politikası Örneği”, “Krizler ve Kriz Yönetimi: Aktörler ve Örnek Olaylar”, “Kazakistan” ve “Uluslararası İlişkilerde Güncel Sorunlar”. 2002’den bu yana TRT Türkiye’nin sesi ve TRT Radyo 1 (Ankara Radyosu) “Avrasya Gündemi”, “Stratejik Bakış”, “Küresel Bakış”, “Analiz”, “Dosya”, “Haber Masası”, “Gündemin Öteki Yüzü” gibi radyo programlarını gerçekleştirmiş olan Prof. Erol, TRT INT televizyonunda 2004-2007 yılları arasında “Arayış”, 2007-2010 yılları arasında Kanal A televizyonunda “Sınır Ötesi” ve 2020-2021’de de BBN TÜRK televizyonunda “Dış Politika Gündemi” programlarını yapmıştır. 2012-2018 yılları arasında Millî Gazete’de “Arayış” adlı köşesinde dış politika yazıları yayımlanan Prof. Erol’un ulusal-uluslararası medyada çok sayıda televizyon, radyo, gazete, haber siteleri ve dergide uzmanlığı dahilinde görüşlerine de başvurulmaktadır. 2006-2018 yılları arasında Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde ve Ankara Üniversitesi Latin Amerika Araştırmaları Merkezi’nde (LAMER) de dersler veren Prof. Erol, 2018’den bu yana Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde öğretim üyesi olarak akademik kariyerini devam ettirmektedir. Prof. Erol, 2006 yılından itibaren Ufuk Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde de dersler vermiştir. Prof. Erol’un başlıca ilgi ve uzmanlık alanları ve bu kapsamda lisans, master ve doktora seviyesinde verdiği derslerin başlıcaları şu şekilde sıralanabilir: “Jeopolitik”, “Güvenlik”, “İstihbarat”, “Kriz Yönetimi”, “Uluslararası İlişkilerde Güncel Sorunlar”, “Türk Dış Politikası”, “Rus Dış Politikası”, “ABD Dış Politikası”, “Orta Asya ve Güney Asya”. Çok sayıda dergi ve gazetede yazıları-değerlendirmeleri yayımlanan Prof. Erol’un; “Avrasya Dosyası”, “Stratejik Analiz”, “Stratejik Düşünce”, “Gazi Bölgesel Çalışmalar”, “The Journal of SSPS”, “Karadeniz Araştırmaları gibi” akademik dergilerde editörlük faaliyetlerinde bulunan Prof. Erol, “Bölgesel Araştırmalar”, “Uluslararası Kriz ve Siyaset Araştırmaları”, “Gazi Akademik Bakış”, “Ege Üniversitesi Türk Dünyası İncelemeleri”, “Ankara Uluslararası Sosyal Bilimler”, “Demokrasi Platformu” dergilerinin editörlüklerini hali hazırda yürütmekte, editör kurullarında yer almaktadır. 2016’dan bu yana Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM) Kurucu Başkanı olarak çalışmalarını devam ettiren Prof. Erol, evli ve üç çocuk babasıdır.

Benzer İçerikler