Tarih:

Paylaş:

Almanya-İngiltere Yakınlaşması ve Olası Jeopolitik Etkileri

Benzer İçerikler

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Almanya ve İngiltere, Avrupa kıtasında yer alan devletler olmakla birlikte aralarında uzun yıllardır süren bir rekabet yaşanmıştır. Taraflar arasındaki rekabet, iki dünya savaşının da sebebini oluşturmuş ve dünyada önemli yaralar açmıştır. Soğuk Savaş sürecinde taraflar ortak tehdit algısı üzerinden beraber hareket etse de aslında söz konusu rekabeti bir noktada sürdürmeye devam etmişlerdir. Kısa süre önceye kadar da söz konusu rekabetin devam ettiği bilinmektedir.

Soğuk Savaş sonrası dönemde İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri’yle (ABD) yakın ilişkiler izlerken; Almanya, Sovyet tehdidinin kalktığı düşüncesiyle daha özerk hareket etmeyi amaçlamıştır. Bir dönem İngiltere, Çin’le yakınlaşarak Kuşak ve Yol Girişimi’nin Avrupa’daki nihai noktası olmak istese de bir süre sonra bundan vazgeçmiş ve tekrar ABD’ye yönelmiştir. Almanya ise bölgesel denklemler ve enerji ihtiyacı nedeniyle Rusya’yla olan ilişkilerini güçlendirmiştir.

Söz konusu gelişmeler kapsamında Batı Dünyası’nda en önemli değişim, İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden çıkmasıyla gerçekleşmiştir. Brexit’le birlikte İngiltere ile Avrupa arasındaki farklılıklar derinleşirken bu durum Londra ile Berlin arasındaki ilişkileri de etkilemiştir. Zira İngiltere, ABD’yle olan ilişkilerini güçlendirirken; Almanya ise Avrupa içindeki nüfuzunu daha da güçlendirmiştir.

Almanya, daha özerk bir dış politika izlemeyi planladığı süreçte ayrıca AB’yi uluslararası politikada ABD’nin nüfuzundan çıkararak daha bağımsız bir aktöre dönüştürmeyi amaçlamıştır. Bu durum ABD ve İngiltere’nin Almanya ve AB’yle olan ilişkilerinin zayıflamasına neden olmuştur. Aynı dönem ABD Başkanı Donald Trump’ın ilişkilere olan olumsuz etkisi, Batı Dünyası’ndaki çatırdamayı arttırmıştır.

Söz konusu çatırdama, Joe Biden’ın ABD Başkanı olmasıyla yavaşlasa da Rusya-Ukrayna Savaşı’yla birlikte büyük ölçüde azalmıştır. Özellikle Rusya’nın başlattığı savaşın Avrupa’daki güvenlik algılarını tekrar şekillendirmesi sonucu ABD, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) aracılığıyla da Avrupa üzerindeki nüfuzunu tekrar tesis etmiştir. Bu süreçte ABD ve İngiltere, Rusya’ya karşı sert bir tutum benimsemiş ve savaşın sürmesi amaçları doğrultusunda da Ukrayna Ordusu’na önemli ölçüde destek vermişlerdir. Almanya ise savaşın bir an önce barışçıl araçlarla bitirilmesini hedeflemiştir. Bu nedenle Ukrayna Ordusu’nu sınırlı ölçüde desteklemiştir.

Almanya’nın politikası, üzerindeki baskının artmasına neden olmuştur. Ancak Berlin yönetimi, 2023 yılının Ocak ayında Ukrayna Ordusu’na tank desteği vereceğini açıklayarak dış politikasında önemli bir değişime gitmiştir.[1] Bu durum Batı Dünyası’ndaki ortak iradenin göstergesi olarak görülebilir. Ayrıca Batı’da son dönemde yaşanan en önemli gelişmelerden biri İngiltere’den Almanya’ya gerçekleşen ziyarettir.

İngiltere Kralı III. Charles, tahta çıkmasının ardından ilk kez yurtdışına çıkmış ve Almanya’yı ziyaret etmiştir. 29 Mart 2023 tarihinde gerçekleştirilen ziyaretin temel amacı, İngiltere’nin AB’den ayrılması sonrasında zayıflayan ilişkileri tekrar başlatmaktır.[2] Almanya’yla aralarındaki “özel bağı” yenilemek isteyen Charles, ziyaret kapsamında Federal Meclis’te konuşma yapmıştır. Rusya’nın Ukrayna’yı işgali karşısında İngiltere ile Almanya arasındaki tarihi birliklerini öven İngiltere Kralı, devletlerin Ukrayna’yı, barışı ve özgürlüğü savunmak amacıyla birliklerinden cesaret alabileceğini belirtmiştir. Charles, İngiltere ile birlikte Almanya’nın Ukrayna konusunda “hayati bir liderlik” sergilediğini ve Berlin’den Ukrayna Ordusu’na verilen desteğin cesurca ve takdire şayan olduğunu belirtmiştir.[3]

Söz konusu ziyaretin amacı ve Charles’ın Almanya’nın Federal Meclis’inde yaptığı konuşma, Batı Dünyası’ndaki yakınlaşmanın ya da en azından bu noktada iyi niyet gerekçesiyle atılan adımın bir göstergesidir. Bu ziyaret, Avrupa içindeki bütünleşmeyi derinleştireceği ve Batı Dünyası’nı güçlendireceği beklentilerine yol açmıştır. Zira Charles’ın daha öncede defalarca Almanya’yı ziyaret ettiği bilinmektedir ve söz konusu ziyaretin de bu noktada önemli bir etki yaratabileceği düşünülmektedir.

Charles’ın ziyaretinin çeşitli jeopolitik gelişmelere de sahne olacağı aşikardır. Öncelikle Almanya ile Rusya arasındaki ilişkiler, Berlin-Londra hattındaki yakınlaşmadan olumsuz etkilenecektir. İngiltere üzerinden ABD’nin Avrupa’daki etkisini sürdürmeye devam edeceği söylenebilir. Almanya’nın yönünü tam olarak Batı’ya çevirmeden önce ABD’nin Polonya’yı kıtada bir merkeze dönüştürmeye çalıştığı bilinmektedir. Artık Washington, Varşova’yı desteklese de bunun Berlin’i dengeleme amacıyla olmayacağı söylenebilir.

Batı Dünyası’nda yaşanan yakınlaşma ve bütünleşme süreci, Rusya’nın üzerindeki baskıyı arttırırken; Ukrayna ile ABD’nin elini güçlendirecektir. Zira Kiev, Batı Dünyası’ndan daha güçlü bir şekilde askeri, siyasi ve ekonomik destek almayı sürdürecektir. Washington ise Avrupa’da kendi nüfuzunu erozyona uğratmaya çalışan bir aktörü etkisizleştirdiği için dünya sisteminde rakip olarak gördüğü Rusya gibi devletlere daha çok odaklanacaktır. Ayrıca ABD, bu süreçte AB’den istediği desteği sorunsuz bir şeklide elde edebilecektir.

Sonuç olarak, Avrupa’da denklemlerin ve dinamiklerin yeniden şekillendiği görülmektedir. Berlin-Londra arasındaki ilişkiler derinleştikçe Avrupa içindeki tartışmalar önemli ölçüde azalacak ve Moskova üzerindeki baskı yoğunlaşacaktır. Ayrıca Ukrayna Ordusu’nun aldığı desteğin de artacağı düşünülebilir. Bu süreçte ABD, daha etkili ve aktif bir politika izleyecektir. Bunun karşısında ise Rusya’nın Batı Dünyası içinde çatlak ses yaratma ihtimali zayıflamaktadır. Ancak imparatorluk psikolojisine sahip olan Almanya’nın ABD’nin nüfuzu altında bir politika izlemeye ne kadar devam edeceği tartışmalıdır. Günümüzde bir yakınlaşma olsa da ileriki dönemlerde ilişkilerin tekrar gerilme ihtimali olduğu göz ardı edilmemelidir. Bunu belirleyecek ana etken ise Rusya-Ukrayna Savaşı’nın gidişatıdır.


[1] Bernd Debusmann Jr-George Wright-Antoinette Radford, “Germany Confirms It Will Provide Ukraine With Leopard 2 Tanks”, BBC, https://www.bbc.com/news/world-europe-64391272, (Erişim Tarihi: 31.03.2023).

[2] Sarah Marsh, “King Charles Visits Germany in First Overseas Trip as Monarch”, Reuters, https://www.reuters.com/world/uk/king-charles-heads-germany-first-overseas-trip-monarch-2023-03-29/, (Erişim Tarihi: 31.03.2023).

[3] Sarah Marsh, “King Charles Lauds Unity on Ukraine War in Bilingual Bundestag Speech”, Reuters, https://www.reuters.com/world/king-charles-lauds-unity-ukraine-war-bilingual-bundestag-speech-2023-03-30/, (Erişim Tarihi: 31.03.2023).

Dr. Emrah KAYA
Dr. Emrah KAYA
ANKASAM Dış Politika Uzmanı Dr. Emrah Kaya, Akdeniz Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezundur. Yüksek lisans derecesini 2014 yılında Süleyman Demirel Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde hazırladığı “Latin Amerika'da Sol Liderlerin Yükselişi ve Uluslararası Politikaya Etkisi: Venezuela-Bolivya Örneği” başlıklı teziyle almıştır. Kaya, doktora derecesini de 2022 yılında aynı üniversitede hazırladığı "Terörle Mücadelede Müzakere Yöntemi: ETA-FARC-LTTE-PKK" başlıklı teziyle elde etmiştir. İyi derecede İngilizce bilen Kaya'nın başlıca çalışma alanları; Orta Asya, Latin Amerika, terörizm ve barış süreçleridir.