6-7 Temmuz 2025 tarihleri arasında gerçekleştirilen 7. BRICS 2025 Zirvesi’ne Brezilya ev sahipliği yapmıştır. Bu yılki BRICS Zirvesi’nin ana teması “Kapsayıcı ve Sürdürülebilir Yönetişim için Küresel Güney İşbirliğinin Güçlendirilmesi” olmuştur.[1] Zirve, genişletilmiş BRICS sınırları ve kolektif-kapsayıcı yönetişim hususunda küresel zorlukları ele alan önemli bir adım olarak karşımıza çıkmaktadır.
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, zirveye ilk kez katılmamış olup yerine Çin Komünist Partisi (ÇKP) Politbüro Daimî Komitesi üyesi Li Qiang katılmıştır. Ayrıca Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin zirveye bu yıl katılmamış; onun yerine Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov katılım sağlamıştır.[2]
BRICS 2025 Zirvesi, çok kutuplu uluslararası düzenin pekiştiği bir dönemde, gelişmekte olan ülkelerin küresel yönetişimde artan etkisini simgeleyen kritik bir dönüm noktası olarak değerlendirilmektedir. Bu yıl Brezilya’nın ev sahipliğinde gerçekleşen zirve, yeni üye ülkelerle genişleyen BRICS yapısının kurumsallaşmasına ve Küresel Güney’in çıkarlarının daha görünür hale gelmesine de katkı sağlamaktadır. Zirvede ele alınan çok yönlü gündem başlıkları, uluslararası sistemde yaşanan yapısal dönüşümlere doğrudan yanıt niteliğindedir.
Covid-19 pandemisi sonrası küresel eşitsizliklerin ve önyargıların en fazla hissedildiği alanlardan biri olan sağlık sektörü, BRICS gündeminde öncelikli konular arasında yer almaktadır. Zirvede, ilaç ve aşı erişiminde adaletin sağlanmasına yönelik işbirliğinin artırılması, gelişmekte olan ülkelerin küresel sağlık mimarisinde daha fazla söz sahibi olması açısından önemli bir adım olarak görülmektedir. Bu yaklaşım, Batı merkezli sağlık politikalarına alternatif bir yapı arayışını da yansıtmaktadır.
BRICS ülkeleri, Amerikan dolarına bağımlılığı azaltma hedefi doğrultusunda ortak para birimi tartışmalarını yeniden gündeme taşımaktadır. Bu çerçevede ekonomik bağımsızlık ve finansal egemenlik arayışları, mevcut küresel finans mimarisine yönelik eleştirel bir duruşu temsil etmektedir. Söz konusu yönelim, Bretton Woods sonrası kurulan düzenin alternatifsiz olmadığını göstermesi açısından dikkat çekicidir.
BRICS Zirvesi’nin açılışında yayımlanan ortak bildiride, tarifelerdeki artışların küresel ticareti tehdit ettiği belirtilerek Trump’ın politikalarına örtülü bir eleştiri yöneltilmiştir. Trump ise birkaç saat içinde bu yapıya katılım eğilimi gösteren ülkelerin cezalandırılacağı tehdidinde bulunmuştur. Bu açıklamaların ardından Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump, Brezilya’da başlayan BRICS Zirvesi sırasında yaptığı açıklamada, BRICS bloğunun “Amerikan karşıtı politikalarına” destek veren her ülkeye ek %10 gümrük vergisi uygulanacağını duyurmuştur. Trump, bu politikanın hiçbir istisna tanımayacağını da vurgulamıştır.[3]
BRICS 2025 Ortak Bildirisi’ne göre:[4]
- İran’ın nükleer tesislerine yönelik saldırılar “uluslararası hukukun ihlali” olarak nitelendirilmiş,
- İsrail’in Gazze saldırıları ve Keşmir’de yaşanan terör eylemleri kınanmış,
- İran ve Etiyopya’nın Dünya Ticaret Örgütü’ne (DTÖ) katılımı desteklenmiş,
- Ticaret anlaşmazlıklarının çözüm mekanizmalarının acilen güçlendirilmesi çağrısı yapılmıştır.
Trump’ın “Önce Amerika” yaklaşımı, G7 ve G20 gibi geleneksel uluslararası forumların işlevselliğini zayıflatırken, BRICS grubu kendisini küresel çatışmalar ve ticaret savaşları karşısında çok kutuplu diplomasinin yeni adresi olarak sunmaktadır.
9 Temmuz 2025 tarihine kadar birçok ülkeyle ticari anlaşmalarını sonuçlandırmayı hedefleyen ve misillemeye yönelik ekonomi politikalarını devreye sokmayı planlayan Trump, “Amerika karşıtı” politikalarla tam olarak neyi kastettiğini açıklamamıştır.
Yeni Kalkınma Bankası çatısı altında önerilen BRICS Çok Taraflı Garanti Programı ile üye ülkelerdeki yatırım maliyetlerinin azaltılması ve finansman kapasitesinin artırılması da gündeme getirilmiştir. Yapay zeka konusunda ayrı bir bildiri yayımlayan liderler, veri toplama ve yapay zekanın izinsiz kullanımına karşı koruma mekanizmalarının geliştirilmesini savunmuştur.[5]
Uluslararası gündem çerçevesinde zirve sırasında İran’a yönelik gerçekleştirilen askeri saldırılar doğrudan kınanmış olsa da bildiride saldırıların failleri olan ABD ve İsrail’in adlarının geçmemesi dikkat çekmiştir. İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, zirvede yaptığı konuşmada, tüm Birleşmiş Milletler (BM) üyelerini İsrail’i açıkça kınamaya çağırmış ve hem İsrail’in hem de ABD’nin uluslararası hukuk ve insan haklarını ihlal ettiğini vurgulamıştır. Arakçi, saldırıların etkisinin sadece İran’la sınırlı kalmayacağını, tüm bölgesel sistemin istikrarsızlaşabileceğini belirtmiştir.[6]
BRICS ortak bildirisi, Gazze’deki insani duruma dair “derin endişe” duyulduğunu dile getirirken, rehinelerin serbest bırakılması, müzakerelere dönülmesi ve iki devletli çözüme bağlılık vurgulanmıştır. Bununla birlikte İran’ın Telegram üzerinden yaptığı resmi açıklamada, tarihsel başarısızlıklar ışığında iki devletli çözüm önerisine karşı rezervlerini koruduğu belirtilmiştir. Bu durum, BRICS içinde dahi Ortadoğu politikalarında mutlak bir görüş birliğinin bulunmadığını ortaya koymaktadır.[7]
BRICS’in çok kutuplu küresel yönetişim sistemine alternatif üretme kapasitesi teorik düzlemde dikkate değer bir potansiyele sahip olsa da 2025 Zirvesi bu potansiyelin pratikte karşılığını bulamadığını ve uluslararası ilişkilerin gittikçe kaosa sürüklendiğini göstermektedir. Zirvede gözlemlenen üç temel zayıflık dikkat çekmektedir: (i) söylemsel tutarsızlık, (ii) kurumsal uyum eksikliği ve (iii) siyasi temsildeki dengesizlik.
Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah Es Sisi’nin katılmaması ve İran, Suudi Arabistan ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) gibi önemli aktörlerin temsiliyet düzeyinde yaşanan belirsizlikler, BRICS’in birleşik ve istikrarlı bir küresel liderlik kutbu oluşturma yönündeki hedefini zayıflatmaktadır. Bu durum, grup içinde ortak stratejik yönelim ve dış politika eşgüdümünün henüz kurumsallaşmadığını ortaya koymaktadır. “İbrahim Anlaşmaları”, BAE, Bahreyn ve sonrasında Sudan ve Fas gibi ülkelerin İsrail’le diplomatik ilişkiler kurmasını öngörürken, bu ülkelerin ABD’yle olan güvenlik, ticaret ve savunma ilişkilerini derinleştirmesiyle sonuçlanmıştır. Böyle bir düzlemde BRICS’in etkinliği sorgulanmaktadır. Suudi Arabistan doğrudan bu anlaşmalara taraf olmasa da bu normalleşme sürecine mesafeli destek verdiği bilinmektedir. Mısır ise zaten 1979 yılından beri İsrail’le barış anlaşmasına sahip bir aktör olarak bu denklemde statükoyu temsil etmektedir.
Sonuç olarak BRICS’in gelecekteki etkisi küresel sistem eleştirilerine, ABD merkezli düzene yönelik söylemsel alternatiflere, kendi iç tutarlılığını ve karar alma süreçlerindeki koordinasyon kapasitesini güçlendirmesine bağlı olacaktır. Aksi takdirde BRICS’in karşı-hegemonik iddiaları, sembolik temsiliyetin ötesine geçemeyerek sınırlı bir işlevsellik içinde kalmaya mahkum görünmektedir.
[1] “17th BRICS summit”, Wikipedia, https://en.wikipedia.org/wiki/17th_BRICS_summit, (Erişim Tarihi: 07.07.2025).
[2] Aynı yer.
[3] “Trump threatens extra 10% tariffs on BRICS as leaders meet in Brazil”, Reuters, https://www.reuters.com/world/china/leaders-growing-brics-group-gather-rio-summit-2025-07-06/, (Erişim Tarihi: 07.07.2025).
[4] “Strengthening Global South Cooperation for a More Inclusive and Sustainable Governance”, BRICS-Leaders Declaration – EN, No. 250705.
[5] “BRICS Summit 2025: Check Key Agenda, Summary and Highlights”, Jagran Josh, https://www.jagranjosh.com/us/trending/brics-2025-summit-key-agenda-summary-and-highlights-1860000224, (Erişim Tarihi: 07.07.2025).
[6] “BRICS group condemns increase of tariffs in summit overshadowed by Middle East tensions”, CNBC, https://www.cnbc.com/2025/07/06/brics-summit-brazil-2025.html, (Erişim Tarihi: 07.07.2025).
[7] Aynı yer.