ABD Afganistan’dan Çekilecek mi?

Paylaş

Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) 7 Ekim 2001 tarihinde Afganistan’a gerçekleştirdiği müdahalenin üzerinden 20 yıl geçmiş olmasına rağmen söz konusu ülkede istikrarlı bir ortam tesis edilememiştir. Üstelik Afganistan’daki Amerikan varlığı, ekonomik anlamda da Washington yönetimine yük olmaya başlamıştır. Bu kapsamda dönemin ABD Başkanı Donald Trump, Afganistan’dan çekilme fikrini gündeme almıştır. Buna bağlı olarak ABD, Taliban’la çeşitli müzakerelerde bulunmuş ve 29 Şubat 2020 tarihinde çekilme planına ilişkin taahhütlerin yer aldığı Doha Anlaşması imzalanmıştır.

Doha Anlaşması’na göre, 2021 yılının Mayıs ayında Afganistan’daki Amerikan askerlerinin tamamının çekilmesi gerekmektedir. Ancak ABD’de yaşanan iktidar değişikliği, Beyaz Saray’ın Afganistan’a yaklaşımını da farklılaştırmıştır. Nitekim göreve yeni başlayan ABD Başkanı Joe Biden, ABD’nin Afganistan’daki varlığını sürdürmek istediğine işaret eden mesajlar vermiştir.

Bu bağlamda Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM), Biden döneminde ABD’nin Afganistan politikasının nasıl şekilleneceğini, olası senaryoları ve bölge jeopolitiğine yansımalarını değerlendirmek üzere alanının önde gelen uzman ve akademisyenlerinden alınan görüşleri dikkatlerinize sunmaktadır.

Doç. Dr. Nuri KORKMAZ (ANKASAM Dış Politika ve Güvenlik Danışmanı)

Taliban’ın ABD’yle yapılan geri çekilme anlaşmasına uyulmaması halinde ABD ve NATO askerlerini hedef alabileceğine vurgu yapan Doç. Dr. Nuri Korkmaz, “Bölgedeki karışıklıkların devam etmesi nedeniyle Amerikan askerlerinin Afganistan’dan çekilmesi mümkün değildir. Bu nedenle de Biden yönetimi, Taliban’dan bir nevi erteleme talep edecektir. Ancak Taliban, herhangi bir ertelemeye sıcak bakmamaktadır. Aynı zamanda NATO ve Afganistan’da varlığını sürdüren diğer yabancı güçler de ABD’nin bölgeden çekilmesine mesafeli yaklaşmaktadır.” dedi.

Çekilme tartışmaları üzerinden yaşanan gerilime bağlı olarak bölgede tekrar çatışma ve kaosun hâkim olabileceğine dikkat çeken Korkmaz, “Koalisyon güçlerinin Afganistan’da bulunmasının en önemli sebebi Kabil Hükümeti’ne yardımcı olmaktır. Aynı zamanda ABD, Taliban’dan El-Kaide’yle herhangi bir işbirliği içinde olmamasını istemektedir. Lakin bölgede El-Kaide ile Taliban arasındaki ilişkilerin devam ettiği gayet açıktır. Zaten Biden’ın yaptığı son açıklamada kullandığı “ABD artık geri döndü” ifadesinin Afganistan konusunda meşruiyet kazanmak için söylendiği düşünülmektedir. Trump dönemindeki izolasyonist ABD olgusunun, Biden döneminde tam tersi bir şekilde kendini göstereceği açıktır. Afganistan merkezli tartışmalar da bu dönüşümü yansıtmaktadır.” açıklamasında bulundu.

Aydın NURHAN (Emekli Büyükelçi)

Biden’ın yönetiminin ABD’yi eski gücüne döndürme isteği içerisinde olduğunu ve bu kapsamda demokrasi vurgusunu daha sık kullanacağını belirten Emekli Büyükelçi Aydın Nurhan, “ABD, özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrasında dünyanın en güçlü ülkesi olmuş ve dünya ekonomisinin yarısını üretebilen bir aktör haline gelmiştir. Şimdi ise uluslararası kamuoyunun karşısına, bahse konu olan dönemin tekrar zuhur etmesi hayaliyle hareket eden Biden ve onun bürokratik derin devleti çıkmıştır. Ancak dünyadaki dengeler oldukça farklılaşmıştır ve ABD, bunu idrak etmekte zorlanmaktadır.” yorumunu yaptı.

Trump’ın politikalarının daha gerçekçi bir yaklaşımın ürünü olduğunu öne süren Nurhan, “Trump’ın en önemli özelliği iş insanı olmasıydı. Hedefi belirledikten sonra ona doğru yürüyebilecek istikrara sahipti. Trump, Afganistan’ın ilerleyen süreçte ABD’yi mali anlamda çok fazla zorlayacağını öngörmüş ve bu yüzden Taliban’la anlaşma yoluna gitmiştir. Afganistan’da bulunmasının getirileri ile harcanan giderleri karşılaştıran Trump, kararını bölgeden çekilmeden yana kullanmıştır. Ancak Pentagon’un etkisi altında kalan Biden yönetimi, Afganistan’da kalacağı yönünde bir algı oluşturmaya başlamıştır. Biden, Taliban’a ilişkin kaygılarının da etkisiyle ABD’nin 20 senedir boş yere bu ülkede bulunduğu izlenimini vermekten korkmaktadır. Bu nedenle de Biden yönetiminin kısa vadede Afganistan’dan çıkma gibi bir planı olamayacaktır.” diyerek açıklamalarını sonlandırdı.

Doç. Dr. Oktay BİNGÖL (Emekli Tuğgeneral)

NATO’nun gerçekleştirdiği son toplantıda Irak’taki asker sayısının arttırılmasına karar verilmesine rağmen Afganistan’daki asker sayısı hakkında herhangi bir kararın alınmadığına dikkat çeken Emekli Tuğgeneral Oktay Bingöl, “Aslında Afganistan’dan askeri kuvvetlerin çekilmesinin çok da önemi yoktur. Bölgede hava üssü bulunduğu sürece, zaten tam bir çekilme var diyemeyiz. ABD’nin Afganistan’daki Bagram Hava Üssü’nden hiçbir zaman çıkmayacağı aşikardır. Afganistan’ın coğrafyası gereği bölgeye sadece havayoluyla girilebilmektedir. Bu yüzden Bagram Hava Üssü fevkalade önemlidir. Sadece bölgedeki hava üssünün personel sayısının ve güvenliğinin sabit tutulması bile ABD için yeterli olabilir.” dedi.

ABD’nin Afganistan’daki tüm kaynakları istediği şekilde kullandığından ve bu nedenle de sahadan çekilmesinin çok zor olduğundan bahseden Bingöl, “Aslında ABD’nin bölgedeki nihai hedefi Taliban değildir. Amacı Afganistan’daki doğal kaynakları kullanmak ve denetlemesini yapmaktır. Böylece bölgedeki Çin ve Rusya etkisinin de önüne geçilmektedir. Bu yüzden de Biden’ın asker sayısını azaltmak ya da bölgeden çekilmek gibi bir planı yoktur.” şeklinde konuştu.

Dr. Öğr. Üyesi Atay AKDEVELİOĞLU (Ankara Üniversitesi-Uluslararası İlişkiler)

ABD’nin söz verdiği gibi, 2021 yılının Mayıs ayında tüm askeri personelini Afganistan’dan çekmesinin mümkün olmadığını belirten Dr. Atay Akdevelioğlu, “Bunun temel nedeni Biden yönetiminin Çin ve Rusya karşıtlığı üzerinden şekillenen yeni dış politika yaklaşımında, Afganistan’ı hangi pozisyonda değerlendireceğini henüz kafasında netleştirmemiş olmasıdır. Bu kararın gecikmesi, ABD’nin Çin, Rusya, İran, Hindistan, Pakistan ve NATO müttefikleri başta olmak üzere tüm diğer Afganistan politikalarının değerlendirilmesinden kaynaklanmamaktadır. Buna karşılık Taliban’ın da varılan uzlaşı doğrultusunda hareket edip etmeyeceğinin anlaşılması için bölgedeki dinamiklerin incelenmesi şarttır.” dedi.

Washington’ın çekilme konusunda tereddüt etmesinin anlaşılabilir bir durum olduğunu dile getiren Akdevelioğlu, “Taliban’ın askeri bakımdan Gani Hükümeti’yle yalnız bırakılması, Taliban’ın sahadaki operasyonel avantajlarını kullanarak askeri bir zaferle konumunu güçlendirmesini teşvik edebilir. Taliban’ın hırsı karşısında Basra Körfezi’nde bulunan ABD Hava Kuvvetleri, kara gücü olmadan yeterli caydırıcılığa sahip olmayabilir. Diğer yandan ülkeden çekilmeyi belirsiz bir tarihe ertelemek ve Taliban unsurlarıyla çatışmanın düzeyini yükseltmek de mantıklı bir tercih değildir.” yorumunu yaptı.

Gürkan DEMİR (Ulusal Kanal Ankara Temsilcisi)

ABD’nin Türkiye, Çin, İran ve Rusya başta olmak üzere rakip olarak gördüğü aktörleri sınırlandırmaya çalıştığını ifade eden Gazeteci Gürkan Demir, “ABD Türkiye’yi Doğu Akdeniz, Ege Denizi ve Suriye sınırından kuşatmaya çalışmaktadır. Aynı şekilde Washington yönetimi Rusya’yı Karadeniz’den, Çin’i Pasifik ve Asya’dan ve İran’ı da Körfez ve Asya’dan sıkıştırmaktadır. Bir anlamda bahsi geçen ülkelerin arasında kalan Afganistan, ABD açısından önemli bir ileri cephe konumundadır. Dolayısıyla Washington yönetimi, aslında barış ve istikrarı sağlamak için değil; Çin, İran ve Rusya’nın bölgedeki faaliyetlerini engelleyebilmek amacıyla Afganistan’daki varlığını sürdürmektedir. ABD Başkanı Joe Biden’ın Çin ve Rusya için yaptığı değerlendirmeleri incelersek, kısa vadede ABD’nin Afganistan’daki varlığına son vermeyeceğini gözlemleyebiliriz.” açıklamasında bulundu.

ABD’nin Çin’in başlattığı Kuşak-Yol Projesi’ni baltalamak için elinden geleni yapmaya çalıştığını belirterek, Afganistan’ın proje güzergahındaki kilit rolüne dikkat çeken Demir, “2020 yılının Şubat ayında Taliban’la yapılan anlaşma kapsamında ABD, 2021 yılının Mayıs ayında Afganistan’daki askerlerini tamamen çekme taahhüdünde bulunmuştur. Ancak Biden dönemine geçilmesiyle yapılan bu anlaşma da yeniden incelemeye alınmıştır. Bu kapsamda Taliban’ın terörle bağlantısını kesip kesmediği ve Afganistan’daki şiddet olaylarının azalıp azalmadığı değerlendirilecektir. Yakın geçmişte onlarca kişinin hayatını kaybettiği ve yaralandığı saldırılar göz önünde bulundurulursa, Biden yönetiminin Afganistan’daki Amerikan varlığını sürdürmek için çeşitli gerekçeler bulabileceği ifade edilebilir. Ancak kendi ülkesindeki seçimleri karakolda biten ABD’nin her alanda kaybettiğini ve gerilediğini de görmekteyiz. Durum böyleyken ABD, Afganistan’daki sorunları da çözemeyecektir. Aynı zamanda Beyaz Saray’ın uygulamaya çalıştığı Çin, İran ve Rusya’yı engelleme stratejisi de başarısız olacaktır.” diyerek açıklamasını sonlandırdı.

Benzer İçerikler