Analiz

ABD’nin Nadir Toprak Elementleri Hamlesi ve Ukrayna’nın Önemi

Ukrayna’nın nadir toprak elementleri üzerindeki potansiyeli, küresel enerji güvenliği ve teknoloji yarışındaki stratejik önemini artırmaktadır.
ABD, nadir toprak elementlerini büyük ölçüde Çin’den ithal etmektedir.
Bu anlaşma, Ukrayna’nın ekonomik kalkınmasını hızlandırabilir ve enerji güvenliğinde Batı’yla işbirliğini güçlendirebilir.

Paylaş

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Ukrayna arasında nadir toprak elementleri veya maden anlaşmasının detaylarını siyasi veya jeopolitik olarak değerlendirmek son derece önem arz etmektedir. Her şeyden önce bu anlaşmanın askeri yardımlara eş değer bir amorti anlaşması mı olduğunu yoksa ABD’nin ekonomide artan Çin hegemonyasına karşın bir hamle mi olduğuna karar vermek gerekmektedir. Bu soruların cevabı, mevcut küresel jeopolitiğin ve enerji politikalarındaki doktrinlerin analiziyle mümkün olabilir. Daniel Yergin’in “enerji güvenliği bütünsel bir yaklaşımdır ve bütün güvenlik politikalarını etkiler” teorisinin aslında doğruluk payı olduğu ve Ukrayna örneğinde test edilebileceği söylenebilir.[1]

Donald Trump henüz ikinci dönemine başlamadan seçim arifesinde verilen vaatler, çoğunlukla ABD’nin ulusal ekonomini geliştirmeye dönük olmuştur.[2] Daha korumacı bir ekonomi modelinin gerçekleşmesi ve büyüme oranlarının tekrardan arttırılması, ancak ve ancak enerji politikalarındaki istikrar ve daha az kırılgan bir küresel jeopolitikle mümkün olabilir. Bu düşünce, Ukrayna Krizi’yle birlikte daha net anlaşılmıştır.

Nadir toprak elementleri, elektrikli araçların batarya teknolojilerinde, özellikle lityum-iyon bataryaların üretiminde kullanılır. Örneğin neodim (Nd) ve prazeodim (Pr) gibi elementler, güçlü mıknatısların üretiminde kullanılır. Akıllı telefonlar, bilgisayarlar, LED ekranlar, lazerler ve televizyonlar gibi cihazlarda, optik ve elektriksel özellikleri nedeniyle nadir toprak elementlerine ihtiyaç duyulur. Nadir toprak elementleri, radar sistemleri, füze güdüm sistemleri, gece görüş cihazları ve manyetik levitasyon teknolojileri gibi askeri donanımlar için kritik öneme sahiptir. Rüzgâr türbinleri, güneş panelleri ve diğer yenilenebilir enerji sistemlerinde de nadir toprak elementleri kullanılır. Örneğin samaryum (Sm) ve neodim (Nd), rüzgâr türbinlerinde kullanılan güçlü mıknatısların yapımında kullanılır.[3]

Öte taraftan son yıllarda ön plana çıkan nadir toprak elementlerinin öneminin açıklanması ve hangi alanlarda etkili olacağı bu alanda Ukrayna’nın önemini gözler önüne sermektedir. ABD’nin nadir toprak elementlerine olan talebi, Çin’le devam eden jeopolitik rekabetin ve küresel teknoloji yarışının bir yansımasıdır. Nadir toprak elementleri, özellikle batarya teknolojileri, yüksek teknoloji üretimi ve askeri donanımlar için kritik öneme sahiptir.[4] Elektrikli araçlar (EV’ler), yenilenebilir enerji sistemleri ve savunma sanayii gibi stratejik sektörlerde bu minerallerin kullanımı, devletlerin küresel güç mücadelesinde elde ettikleri üstünlüğü doğrudan etkileyebilir. ABD, Çin’in nadir toprak elementleri üretiminde ve ihracatında dünya lideri olması nedeniyle bu kaynakların tedarikinde çeşitlilik sağlamayı hedeflemektedir. ABD’nin bu konuda Çin’e olan bağımlılığı ciddi bir güvenlik riski oluşturmaktadır.

Nitekim ABD, nadir toprak elementlerini büyük ölçüde Çin’den ithal etmektedir.[5] 2022 yılı itibariyle ABD’nin ithalatı şu şekildedir; 72% nadir toprak elementleri ithalatı, Çin’den yapılmaktadır.[6] Bu oran, ABD’nin nadir toprak elementleri konusunda Çin’e olan bağımlılığını ve bu stratejik malzemelerin küresel ticaretteki önemini göstermektedir. Ayrıca, 70% nadir toprak elementleri işlenmiş hâlde Çin’den gelmektedir.[7] Bu da Çin’in sadece hammaddeleri değil, aynı zamanda bu elementlerin işlenmesi ve nihai ürün haline getirilmesi konusunda da küresel tedarik zincirinin merkezi olduğunu ortaya koymaktadır.

Bu bağımlılık, ABD’nin Çin’in ticaret politikalarına ve olası ambargolarına karşı savunmasız hale gelmesine yol açmaktadır.[8] Bu nedenle ABD’nin nadir toprak elementleri için alternatif tedarik kaynakları araması, küresel güç mücadelesinde kritik bir strateji olarak ön plana çıkmaktadır. Ukrayna, bu stratejinin bir parçası olarak zengin mineral yatakları ve nadir toprak elementleriyle ABD için büyük bir potansiyel taşımaktadır.[9] Ukrayna’nın mineral kaynakları, sadece enerji güvenliği açısından değil, aynı zamanda ABD’nin Çin’le olan rekabetinde teknoloji ve savunma sanayii açısından da belirleyici bir rol oynamaktadır.[10]

Ukrayna’nın nadir toprak elementleri, sadece enerji güvenliği açısından değil, aynı zamanda küresel rekabetteki yerini belirlemek adına da önemli bir faktördür. Ukrayna’nın bu stratejik kaynaklara sahip olması, özellikle Çin ve ABD arasındaki jeopolitik rekabeti etkilemektedir. Bu nedenle Ukrayna’nın mineral kaynaklarını dünya pazarına sunması, Çin’in bu alandaki liderliğini zayıflatabilir.

Ukrayna’nın nadir toprak elementleri üzerindeki potansiyeli, küresel enerji güvenliği ve teknoloji yarışındaki stratejik önemini artırırken, bu anlaşma Ukrayna için önemli bir ekonomik fırsat sunmaktadır. Ancak Ukrayna’nın bu kaynakları etkin bir şekilde kullanabilmesi, altyapı geliştirme, dış yatırım çekme ve küresel tedarik zincirindeki dengesizlikleri minimize etme becerisine bağlıdır. Bu anlaşma, Ukrayna’nın ekonomik kalkınmasını hızlandırabilir ve enerji güvenliğinde Batı’yla işbirliğini güçlendirebilir. Ancak uzun vadede bu kaynakların yönetimi ve küresel pazarın dinamiklerine uyum sağlanması, ulusal çıkarlara uygun olacak şekilde şekillenmelidir. Trump’ın baskıcı söylem ve politikalarına rağmen bu anlaşma, yıllardır yıpranmış Ukrayna ekonomisini canlandırma potansiyeli taşımaktadır. Ayrıca bu anlaşma, savaş sonrası Ukrayna’nın dünyayla yeniden ekonomik bütünleşmesine yardımcı olabilir.


[1] Yergin, D. (1991). The Prize: The Epic Quest for Oil, Money, and Power. Free Press.

[2] “Trump’s tariff tactics carry higher economic risks than during his first term”, AP, https://apnews.com/article/trump-tariffs-trade-inflation-mexico-china-canada-5e0cad1ba2d9ec086ddf8999b0807dff, (Erişim Tarihi: 03.03.2025).

[3] Binnemans, K., Jones, P. T., Blanpain, B., et al. (2013). “Rare-earth economics: The contrast between the USA, EU and China.” Journal of the Less Common Metals, 319, 16-19.

[4] International Energy Agency (IEA). (2021). The Role of Critical Minerals in Clean Energy Transitions. IEA, Paris.

[5] U.S. Geological Survey (USGS). (2022). Mineral Commodity Summaries 2022.

[6] Plumer, B., & Popovich, N. (2021). The U.S. Is Critically Dependent on China for Rare Earth Minerals. The New York Times.

[7] Harjani, A. (2021). China Dominates the Supply Chain of Rare Earth Elements: What it Means for the U.S. CNBC.

[8] U.S. Department of Energy (DOE). (2020). Critical Materials Strategy. U.S. DOE, Washington, D.C.

[9] Yergin, D. (2006). The Prize: The Epic Quest for Oil, Money, and Power. Free Press.

[10] MacDonald, D. (2022). Geopolitical Implications of Rare Earth Element Supply Chains. The National Interest.

Ömer Faruk PEKGÖZ
Ömer Faruk PEKGÖZ
Gazi Üniversitesi-Enerji Sistemleri Mühendisliği

Benzer İçerikler