Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) 2021 yılının Ağustos ayında Afganistan’dan çekilmesi ve çekilmeden kısa bir süre önce Taliban’ın 20 yıllık aranın ardından yeniden ülkeye egemen olması, Afgan Sorunu’nu yeni bir aşamaya taşımıştır. Zira ülkede “Taliban 2.0” şeklinde de formüle edilebilecek olan ikinci Taliban dönemi başlamıştır. Lakin aradan geçen zamana rağmen Taliban yönetimi, hiçbir devlet tarafından resmen tanınmamıştır.
Tanınma sorunu ise ülkeye yatırım çekilmesini ve Afgan halkına yönelik insani yardımların ulaştırılmasını zorlaştırmaktadır. Buna bağlı olarak Afganistan’daki istihdam sorunu derinleşmekte ve bu da önce ekonomik krize; sonra da insani krize yol açmaktadır. Ekonomik ve sosyal sorunların artması da terör örgütlerine alan açmaktadır. Özellikle de Suriye ve Irak’ta aldığı yenilginin ardından kendisine hayat sahası (lebensraum) oluşturmaya çalışan terör örgütü Devlet’ül Irak ve’ş Şam’ın (DEAŞ) Afganistan’da varlık gösterdiği bilinmektedir. Söz konusu durum ise özelde Afganistan’ı ve genelde de bölgesel güvenlik ortamını tehdit etmektedir.
Bölgesel güvenlik ortamının yarattığı risklerin farkında olan ve bu sorunların çözümü noktasında yapıcı tutumuyla ön plana çıkan aktörlerin başında ise Özbekistan gelmektedir. Taşkent yönetimi, komşu ülkede yaşanan problemlerin radikalleşme ve terör bağlamında kendi topraklarına da sirayet edebileceğinden kaygı duymakta ve bu endişelerden ötürü bölgesel işbirliği ve refahı hedefleyen politikalar geliştirmek suretiyle bölgesel güvenlik ortamının güçlendirilmesini amaçlamaktadır.
Özbekistan’ın bu yaklaşımının temelinde ise iki endişe bulunmaktadır. Bunlardan ilki, Özbekistan merkezli bazı terör örgütlerinin Afganistan’a geçerek terör örgütü DEAŞ’a bağlılık bildirmesidir. İkincisi ise uzun yıllar barışçıl politikalar vesilesiyle belirli bir stabilite ve uzlaşı sağlanmış olan Fergana Vadisi’nin radikalleşmeden etkilenmesi ve bundan dolayı bölgesel kaos ortamının oluşması ihtimalidir.
Bahse konu olan nedenlerden ötürü Taşkent, Taliban’ı resmen tanımasa da de facto ilişkiler geliştirmektedir. Bu anlamda Özbekistan, bir yandan Taliban’ı bölgesel diyalog ve işbirliği zeminine çekmeye çabalamakta; diğer taraftan da Afganistan’ı çeşitli projelere dahil ederek Afgan halkının refahına katkı sağlayacak girişimlerde bulunmaktadır. Buna ek olarak Özbekistan, Afgan halkına yönelik insani yardım faaliyetlerini de sürdürmektedir.
Üstelik Taşkent, mevzubahis stratejisi esnasında bölgesel bir konsensüs oluşmasına da özen göstermektedir. Küresel anlamda rekabetlerin ve çatışmaların arttığı bir dönemde Özbekistan’ın bu tutumu ise işbirliği köprüleri inşa etmeyi amaçlayan istikrarsızlıkların panzehiri olarak nitelendirilebilecek bir yaklaşımı barındırmaktadır.
Söz konusu yaklaşım çerçevesinde Taşkent yönetimi dönem dönem bölge devletlerinin bir araya geldiği toplantılar-konferanslar organize ederken; zaman zaman da diğer aktörler tarafından organize edilen ve Afgan Sorunu’nun ele alındığı zirvelere katılım sağlamakta ve yapıcı bir tavır geliştirilmesine ilişkin somut önerilerde bulunmaktadır.
Tüm bu yaklaşım esnasında Özbekistan, meseleyi sadece bölgesel boyutta da ele almamakta ve Afgan Sorunu’nun terör, radikalleşme ve göç gibi çeşitli nedenlerden ötürü tüm dünyayı ilgilendirdiğini düşünmektedir. Bu kapsamda Taşkent, meselenin uluslararası toplumun gündeminde kalmasına yönelik çeşitli adımlar da atmaktadır. Bunun en somut örneği ise Özbekistan Cumhurbaşkanı Sayın Şevket Mirziyoyev’in Afganistan’la ilgili Birleşmiş Milletler (BM) bünyesinde bir komisyonun kurulması şeklindeki önerisidir.[1]
Bu noktada Özbekistan’ın Afgan Sorunu konusunda Sayın Mirziyoyev’in vizyoner liderliği çerçevesinde henüz Taliban’ın ikinci dönemi başlamadan konferans diplomasisini işlettiği ve bir anlamda krizler karşısında ön alıcı bir diplomasi yürüttüğü vurgulanmalıdır. Nitekim 15-16 Temmuz 2021 tarihlerinde Taşkent’te düzenlenen “Orta ve Güney Asya: Bölgesel Bağlantısallık, Sınamalar ve Fırsatlar Konferansı”nu buna örnek göstermek mümkündür.[2]
Benzer bir şekilde uluslararası toplumun Rusya-Ukrayna Savaşı’na odaklandığı bir dönemde Afganistan’daki problemlerin devam ettiği realitesini uluslararası kamuoyuna hatırlatmak isteyen ve bu anlamda sorumlu bir tavır geliştirmekten imtina etmeyen Özbekistan, Şanghay İşbirliği Örgütü’nün (ŞİÖ) Dönem Başkanı olarak 2022 yılının Temmuz ayında ŞİÖ üye devletleri ile Taliban’ı bir araya getiren “Afganistan: Güvenlik ve Ekonomik Kalkınma” başlıklı konferansa ev sahipliği yapmıştır.[3] Son olarak da Özbekistan, 7 Mart 2023 tarihinde Çin, Rusya, İran, Türkmenistan, Pakistan ve Tacikistan’dan temsilciler katıldığı “Taşkent Zirvesi”ne ev sahipliği yapmıştır.[4]
Tüm bu toplantılar ise Taşkent’in Afgan Sorunu’nun çözümü noktasındaki yapıcı tutumunu net bir şekilde gözler önüne sermektedir. Ayrıca Özbekistan, “Timriz-Mezar-ı Şerif-Peşaver Demiryolu Projesi” örneğinde olduğu gibi Afganistan’ı bölgesel işbirliği projelerine dahil etmek ve böylelikle Afgan halının refahına katkı sağlayacak yatırımlara kapı aralamak istemektedir.
Üstelik Özbekistan’ın bu yapıcı yaklaşımı, Afganistan özelinde birtakım anlaşmazlıklarının bulunmasına rağmen sürdürmesi oldukça önemlidir. Çünkü Taşkent’in ihtilaflara rağmen böylesi bir duruş sergilemesi, Sayın Mirziyoyev liderliğindeki Özbekistan Hükümeti’nin bölgesel ve küresel güvenlik ve barış ortamına verdiği önemi net bir şekilde ortaya koymaktadır.
Elbette Özbekistan, anlaşmazlıklar konusunda da diyaloğu merkeze alan bir perspektifle hareket etmektedir. Bu nedenle de Sayın Mirziyoyev’in Dış Politika Özel Temsilcisi Abdulaziz Kamilov başkanlığındaki Özbek heyeti, 22 Mart 2023 tarihinde Afganistan’a ziyarette bulunmuştur. Heyet, Kabil’de Taliban Başbakan Yardımcısı Molla Abdul Gani Birader, Dışişleri Bakanı Emir Han Muttaki ve Savunma Bakanı Molla Muhammed Yakup Mücahit’le görüşmeler gerçekleştirmiştir.[5]
Taraflar arasındaki görüşmelerde bölgesel güvenlikten ekonomiye çeşitli işbirliği alanlarının masaya yatırıldığı ifade edilebilir. Ancak ele alınan en önemli konunun ise Taliban’ın Amu Derya Nehri üzerine kanal inşa etmesi olduğu söylenebilir. Zira Taşkent yönetimi, kanal inşasının nehirdeki suyun akışını değiştirdiğini ve bu durumun da Özbek çiftçileri olumsuz etkileyeceğini düşünmektedir. Suyun öneminin her geçen gün arttığı günümüz koşullarında bu tarz meselelerin ciddi krizlere yol açtığı bilinse de Özbekistan, Amu Derya konusunda da diyaloğu merkeze alan bir duruş ortaya koymuştur. Zaten bu yapıcı yaklaşımın neticesinde Taliban, kanalı” uluslararası normlara uygun olarak ve ayrıcalıkları tamamen göz önünde bulundurarak” tamamlamak için işbirliği yapmaya hazır olduklarını duyurmuştur.[6]
Buna karşılık Özbekistan Dışişleri Bakanlığı ise ihtilaf alanlarının derinleştirilmemesi noktasındaki duyarlılığın da yansıması olarak zirveye ilişkin yapılan açıklamalarda Amu Derya’ya inşa edilen kanal mevzusuna hiç değinmemiş; sadece “su ve enerji” konularındaki işbirliğini önemsediklerini dile getiren bir metin yayınlamıştır.[7] Bu da tarafların her krizin aynı zamanda fırsatlar barındırdığı bilinciyle bölgesel işbirliğini merkeze alan bir yaklaşımla bu konuyu çözeceklerine işaret etmesi bakımından oldukça mühimdir.
Sonuç olarak Özbekistan, Afgan Sorunu’nun çözümü hususunda yapıcı duruşuyla ön plana çıkan devletlerin başında gelmektedir. Bu nedenle de Taşkent, Taliban’la sağlıklı bir diyalog geliştirmeye özen göstermekte, Afgan halkına yönelik insani yardım faaliyetlerini sürdürmekte, bölgesel ve küresel düzeyde Afganistan konusunda bir konsensüs oluşturulması için çaba sarf etmekte ve söz konusu ülkeyi çeşitli projelere dahil etmek suretiyle ihtilafları değil; işbirliği imkanlarını gündeme taşımaktadır. Bunun en güncel örneği de Kamilov’un Kabil ziyareti vesilesiyle Amu Derya Nehri üzerine inşa edilen kanal konusunda bir orta nokta bulunmasına yönelik iradenin gösterilmesidir. Bu da Özbekistan’ı Afgan Sorunu’nun çözümü hususundaki en kritik aktör haline getirmektedir.
[1] Doğacan Başaran, “Seeking Solutions to the Afghan Problem: Tashkent Summit”, ANKASAM, https://www.ankasam.org/seeking-solutions-to-the-afghan-problem-tashkent-summit/?lang=en, (Erişim Tarihi: 25.03.2023).
[2] Mehmet Seyfettin Erol, “Uzbekistan’s Impact on Regional and Global Peace: “Central and South Asia: Regional Connectivity. Challenges and Opportunities” Conference”, ANKASAM, https://www.ankasam.org/uzbekistans-impact-on-regional-and-global-peace-central-and-south-asia-regional-connectivity-challenges-and-opportunities-conference/?lang=en, (Erişim Tarihi: 25.03.2023).
[3] “نشست تاشکند پایان یافت | آمریکا ذخایر مسدود شده افغانستان را به یک صندوق امانی سپرده است”, Shahrar News, https://l24.im/G5zSnw, (Erişim Tarihi: 25.03.2023).
[4] Başaran, a.g.m.
[5] “Узбекская делегация посетила с рабочим визитом столицу Афганистана”, Central Asia News, https://centralasia.news/20355-uzbekskaja-delegacija-posetila-s-rabochim-vizitom-stolicu-afganistana.html, (Erişim Tarihi: 25.03.2023).
[6] “Uzbekistan Pursues Dialogue with Afghanistan on Fraught Canal Project”, Eurasia.net, https://eurasianet.org/uzbekistan-pursues-dialogue-with-afghanistan-on-fraught-canal-project, (Erişim Tarihi: 25.03.2023).
[7] Aynı yer.