Kültür, bir ulusun kimliğini meydana getiren ve onu diğer topluluklardan ayıran en temel değerler bütünüdür. Diller, gelenekler, inançlar, sanat biçimleri ve ortak tarih gibi öğeleri bir araya getiren kültürel yapı, milletlerin hem geçmiş hafızasını hem de gelecek vizyonunu önemli ölçüde şekillendirmektedir. Bu sebeple kültürel mirasın korunması, yaşatılması ve kuşaktan kuşağa aktarılması, yalnızca ulusal değil aynı zamanda beynelmilel bir sorumluluk hâline gelmiştir. Bilhassa tarihsel ve kültürel bağlarla birbirine sıkı sıkıya birbirine bağlı olan uluslar arasında bu mirası birlikte yaşatmak, ortak bir kimlik ve dayanışma duygusu inşa etmek açısından büyük önem taşımaktadır.
Bu anlayış kapsamında faaliyet gösteren Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY), Türk dili konuşan devletler arasında kültürel bağları kuvvetlendirmek sebebiyle her yıl bir şehri “Türk Dünyası Kültür Başkenti” olarak ilan etmektedir. Bu uygulama, Türk dünyası ulusları arasında ortak tarihsel ve kültürel değerlerin görünür kılınmasını sağlayarak hem kültürel diplomasiye hem de yerel kalkınmaya önemli katkılar sunmaktadır. 2025 senesince bu unvana sahip Kazakistan’ın Aktau şehri, yıl boyunca düzenlediği organizasyonlarla kültürler arası diyalogun ve dayanışmanın en güzel örneklerinden birini sergilemiştir. Aktau’daki bu başarılı sürecin ardından 2026 yılı Özbekistan’ın tarihi kenti Andican’a devredilmiştir.[i]
Kültür başkenti ilan edilen şehirler, sadece kültürel faaliyetlerle değil, bununla birlikte yerel ekonomik gelişim, kültür turizmi, milletlerarası yatırım ve kent imajı açısından da önemli kazanımlar elde etmelerine imkân tanımaktadır. Andican şehri bu aşamada kültürel kalkınma modeliyle ekonomik dönüşüm fırsatına sahiptir. Kültürel etkinliklerin artmasıyla şehirde turizm hareketliliği hız kazanabilmesi, otelcilik, ulaşım, gastronomi gibi sektörlerde yeni iş alanlarının ortaya çıkmasını sağlayabilmektedir. Bu durum uzun vadede şehir sakinlerinin yaşam kalitesine doğrudan doğruya katkı sağlamaktadır.
Bunun yanı sıra kültürel altyapıya yapılan yatırımlar, eğitim alanında da karşılık bulabilme ihtimali bulunmaktadır. Genç sanatçılar için açılması beklenen atölyeler, burs programları ve uluslararası değişim projeleri, yerel yeteneklerin desteklenmesini sağlamaktadır. Böylelikle kültür başkentliği sadece bir yıl süren bir tanıtım kampanyasından ibaret değil, sürdürülebilir kültürel kalkınma için bir fırsat olarak değerlendirilebilmektedir
Aktau’nun 2025 senesi boyunca üstlendiği rol, kültürel sermayenin nasıl harekete geçirilebileceğine dair önemli bir örnek teşkil etmektedir. Söz konusu şehirde düzenlenen otuzdan fazla milletlerarası etkinlik, Türk dili konuşan devletlerin sanatçılarını ve kültürel aktörlerini bir araya getirerek hem kültürel paylaşımı hem de ortak kimlik bilincini kuvvetlendirmiştir. Kazakistan Kültür ve Enformasyon Bakanı Aida Balayeva’nın belirttiği üzere, Aktau, “Türk dünyasının kalbi” hâline gelmiş; müzik, tiyatro, sinema ve halk dansları gibi pek çok farklı alanlarda zengin içeriklerle kültürel çeşitliliğin temsil edildiği bir merkez haline gelmiştir.[ii]
Bu kapsamda 2026 yılı için Andican’a devredilen “Kültür Başkenti” unvanı, yalnızca bir törenle sembolik olarak verilmemiş, bununla birlikte kültürel ve diplomatik bir sorumluluğun da devri anlamına gelmektedir. Özbekistan Kültür Bakanı Ozodbek Nazarbekov’un öncülüğünde gerçekleştirilen sunumlar, Andican’ın bu unvana hazırlıklı olduğunu göstermiştir. Bilhassa büyük Türk şair, düşünür, devlet adımı ve dilbilimci olan Alisher Nevai’nin doğumunun 585. yılı vesilesiyle planlanan milletlerarası anma programları, sadece yerel değil, bölgesel düzeyde de kültürel birlikteliği pekiştirecek etkinlikler arasında yer almaktadır. Nevai’nin gazellerinin yer aldığı konserlerin Türkiye ve diğer Türk devletlerinde icra edilmesi planı, ortak edebi mirasın ulus ötesi düzeyde yaşatılmasına olanak tanıması beklenmektedir. Bunun yanı sıra Özbekistan tarafından sunulan “TURKSOY’un Dijitalleşmesi” ve “Yaratıcı Endüstriler Forumu” gibi yenilikçi öneriler, kültürel diplomasiye çağdaş boyutlar kazandırmaktadır. Dijital platformlar üzerinden kültürel mirasın korunması, yalnızca fiziksel mekânlara bağlı kalmadan daha geniş kitlelere ulaşılmasını mümkün kılmakta, böylelikle kültür aktarımı da süreklilik kazanmaktadır. TÜRKSOY’un geçici koordinasyonunun Özbek tarafına devredilmesi ise 2026 senesi süresince Andican’ın yalnızca kültürel faaliyetlerde değil, örgütsel anlamda da önemli bir rol üstleneceğini göstermektedir.[iii]
Bu aşama aynı zamanda genç sanatçılar, akademisyenler ve kültürel profesyoneller için yeni iş ortaklık ve projeler geliştirme olanağı da sunmaktadır. Bakan Nazarbekov’un önerdiği “Voice of TURKSOY” yarışması ve ortak sanat topluluğu kurulması projeleri, Türk dünyasının müzikal ve performatif geleneklerini ortak bir platformda birleştirme gayesi taşımaktadır. Bu tür girişimler sayesinde Türk dünyasında kültürel dolaşımın ve yaratıcı üretimin hız kazanması beklenmektedir.
Andican, yalnızca çağdaş Özbekistan’ın değil, ayrıca tüm Orta Asya’nın en köklü tarihî şehirlerinden biridir. Fergana Vadisi’nin doğusunda yer alması, yüzyıllar boyunca İpek Yolu’nun önemli bir durağı olmuş, medrese, han, cami ve sanat merkezleriyle zengin bir kültürel peyzaj geliştirmiştir. Bunun yanı sıra doğduğu topraklarda büyük saygı gören şair ve düşünür Ali Şîr Nevaî, Türk edebiyatının gelişmesinde belirleyici bir rol oynamıştır. Bununla birlikte, Andican’ın 2026 yılında kültür başkenti olarak seçilmesi, sadece sembolik bir tercih değil, bununla birlikte tarihî mirasın günümüzle buluştuğu bir stratejik karar şeklinde ortaya çıkmaktadır.[iv]
Bu ünvanla birlikte Andican, yerel tarihî mirasını yeniden görünür kılmakta ve kültürel altyapısını kuvvetlendirme olanağı elde etmektedir. Kültür başkentliği süreci, şehirdeki müze, kültür merkezi ve sanat kurumlarının fonksiyonel olarak yeniden yapılandırılmasını teşvik ederken; bu da hem istihdam yaratır hem de şehir ekonomisine katkı sağlaması mümkün görünebilmektedir.
Andican’ın 2026 senesi için Türk Dünyası Kültür Başkenti olarak ilan edilmesi, çok boyutlu sonuçlar doğurması beklenen stratejik bir karardır. Şehir, hem tarihî mirası hem de çağdaş kültürel potansiyeliyle bu görevi başarıyla yürütebilecek niteliktedir. Aktau örneği, bu tür kültürel projelerin Türk dünyası içindeki bağları nasıl kuvvetlendirebileceğini göstermiştir. Andican’ın da benzer biçimde kültürel iş ortaklığına katkı sağlayacak bir merkez hâline gelmesi beklenmektedir.
Kültür başkentliği, bir tek sembolik bir unvan değil; kültürel kimliğin milletlerarası ölçekte yeni baştan inşasına olanak tanıyan dinamik bir aşamadır. Bu süreçte Andican’ın sergileyeceği performans, gelecekte diğer Türk şehirlerinin de kültürel diplomasi araçlarıyla güçlenmesine örnek teşkil etmesi beklenmektedir. Nihayetinde, ortak tarih, ortak dil ve ortak değerler üzerine inşa edilen bu kültürel bağ, Türk dünyasının dayanışmasını hem bölgesel hem de küresel düzeyde güçlendirecektir.
[i] “Andijan will bear the title of Cultural Capital of the Turkic World in 2026”, TÜRKSOY, https://www.turksoy.org/en-US/news/andijan-will-bear-the-title-of-cultural-capital-of-the-turkic-world-in-2026, (Erişim Tarihi: 08.12.2025).
[ii] Aynı Yer.
[iii] “Andijan to Become the Cultural Capital of the Turkic World in 2026”, Uzdaily, https://www.uzdaily.uz/en/andijan-to-become-the-cultural-capital-of-the-turkic-world-in-2026/, (Erişim Tarihi: 08.12.2025).
[iv] Aynı Yer.
