Analiz

Avrupa Komisyonu’nda Güven Oylamaları ve AB’de Liderlik Krizi

Von der Leyen’in liderliği, AB’nin bütünleşme süreci ve politik istikrarı açısından kritik bir sınav niteliği taşımaktadır.
Von der Leyen’in liderliği, yalnızca siyasi bir figür olarak değil, AB’nin kurumsal dayanıklılığının ve bütünleşme sürecinin sembolü haline gelmiştir.
AB’nin içindeki siyasi kutuplaşmanın, liderlik krizinin ve kurumlar arası güç dengesinin bir yansıması olarak değerlendirilmektedir.

Paylaş

Ekim 2025 tarihinde Avrupa Parlamentosu, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula Von der Leyen aleyhine iki ayrı güven oylaması gerçekleştirmiştir. Her iki girişim de başarısız olmuş ve Von der Leyen, görevine devam etme hakkını elde etmiştir. Ancak bu durum, Avrupa Birliği’nin (AB) iç politikalarında derinleşen kutuplaşmayı ve liderlik krizini açıkça ortaya koymuştur. Yapılan oylamalarda aşırı sağ ve aşırı sol gruplar farklı gerekçelerle Von der Leyen’in liderliğini sorgulamış, iki önerge de gerekli çoğunluğu sağlayamadığı için reddedilmiştir. Örneğin aşırı sağcı grupların sunduğu önergeye 179, aşırı sol grupların sunduğu önergeye ise 133 milletvekili destek vermiştir.[i] Bu sonuç, Von der Leyen’in görevine devam etmesini sağlamış olsa da AB içerisindeki siyasi kutuplaşmanın ve liderliğe duyulan güvensizliğin boyutlarını açıkça göstermektedir. Bu bağlamda güven oylamaları yalnızca bir bireysel liderlik sınavı olarak değil, AB’nin kurumsal dayanıklılığı ve siyasi mekanizmalarının etkinliği üzerine de önemli bir gösterge olarak değerlendirilebilir.

Muhalefetin temel argümanları oldukça çeşitlilik göstermiştir. Aşırı sağcı gruplar, özellikle göç yönetimi ve çevre politikaları üzerinden eleştiriler yöneltmiş, Von der Leyen’in politikalarını AB vatandaşlarının taleplerine yeterince yanıt vermemekle suçlamışlardır. Bu eleştiriler, hem AB içinde artan göçmen karşıtı retorik hem de çevre politikalarının yerel ekonomiler üzerindeki etkileri bağlamında değerlendirilebilir. Öte yandan aşırı sol gruplar, ticaret anlaşmaları ve uluslararası meseleler, özellikle Orta Doğu politikaları ve Gazze bağlamında alınan kararlar üzerinden eleştiri yöneltmişlerdir. Bu durum, AB’nin iç politikalarının ve dış politikalarının birbirinden bağımsız olmayıp birbirini doğrudan etkileyen alanlar olduğunu ortaya koymaktadır.[ii] Von der Leyen’in politikaları hem çevresel hem de ekonomik açılardan tartışmalı bulunmuş ve bu tartışmalar, parlamentoda farklı ideolojik blokların destek ve karşıtlık biçimlerinde kendini göstermiştir. AB’nin bu tür kriz dönemlerinde karar alma süreçlerinin şeffaflığı ve demokratik hesap verebilirliği, liderliğe duyulan güven açısından kritik bir unsur olarak öne çıkmaktadır.

Parlamentodaki koalisyon dinamikleri de bu süreçte belirleyici olmuştur. Von der Leyen, merkez sağcı Avrupa Halk Partisi ve diğer merkez partilerden destek almış olsa da bu partiler içindeki bazı milletvekilleri önergelere destek vermiştir.[iii] Bu durum, AB içindeki koalisyonların kırılgan yapısını ve siyasi kutuplaşmanın derinleşmesini göstermektedir. Parlamento içinde geleneksel blokların dışında yükselen aşırı sağ ve aşırı sol grupların etkinliği, liderlik stratejilerinin giderek daha karmaşık ve temkinli olmasını zorunlu kılmaktadır. Von der Leyen’in liderliğine yönelik bu tür eleştiriler, yalnızca kişisel bir sınav değil, aynı zamanda AB kurumları arasındaki güç dengelerinin ve siyasi istikrarın sınanması anlamına gelmektedir. Bu bağlamda güven oylamaları, AB’nin demokratik mekanizmalarının ne kadar etkin çalıştığını ve farklı ideolojik yaklaşımların karar süreçlerinde nasıl etkili olabileceğini göstermektedir.

Von der Leyen’in liderlik stratejisi, kriz dönemlerinde uzlaşmacı ve dengeli bir yaklaşım üzerine kurulmuştur. Özellikle dış politika ve güvenlik meselelerinde farklı görüşleri bir araya getirmeye çalışmış, AB’nin ortak politika alanlarında istikrarı korumaya odaklanmıştır. Bu yaklaşım, özellikle Rusya-Ukrayna çatışması gibi Avrupa kıtasını etkileyen güvenlik meselelerinde, AB’nin kolektif karar alma kapasitesinin sınandığı bir dönemde önem kazanmıştır. Ancak bu uzlaşmacı yaklaşım, bazı gruplar tarafından yetersiz görülmüş ve eleştirilmiştir. AB içerisindeki bu durum, liderlik anlayışının hem esnek hem de zorlayıcı bir dengeye dayanması gerektiğini ortaya koymaktadır. Komisyon Başkanı’nın hem iç politikada hem de dış politikada farklı paydaşların beklentilerini dengelemesi, kurumun etkinliği açısından kritik bir öneme sahiptir.

Güven oylamaları, Von der Leyen’in liderliğine dair sadece mevcut muhalefeti değil, aynı zamanda geleceğe dönük beklentileri de gözler önüne sermektedir. AB’nin çevre politikaları, ticaret anlaşmaları ve dış politika alanlarındaki kararları, bundan sonra daha dikkatli ve dengeli bir biçimde ele alınmak zorunda kalınacaktır. Oylamalar, yalnızca bir liderin başarısını veya başarısızlığını sorgulamakla kalmayıp AB kurumları arasındaki siyasi dengelerin ve karar alma mekanizmalarının kırılganlığını da göstermiştir. Avrupa Parlamentosu’ndaki bu tür girişimler, özellikle yeni seçim dönemleri ve AB içindeki ideolojik değişimler göz önünde bulundurulduğunda, daha sık yaşanabilir ve liderliğin niteliğini sürekli olarak test eden bir ortam yaratmaktadır. Bu bağlamda Von der Leyen’in liderliği, yalnızca siyasi bir figür olarak değil, AB’nin kurumsal dayanıklılığının ve bütünleşme sürecinin sembolü haline gelmiştir.

Von der Leyen’in iki güven oylamasını da başarıyla geçmesi, Avrupa Komisyonu’nun politik istikrarını koruma açısından önemli bir adım olmuş, ancak aynı zamanda bu liderlik sınavlarının AB içerisinde derinleşen siyasi kutuplaşmayı gizlemediği ortaya çıkmıştır.[iv] AB, özellikle aşırı sağ ve aşırı sol unsurların etkisinin arttığı bir dönemde, liderliğin hem iç hem de dış politikada birleştirici ve yönlendirici rolünü güçlendirmek zorundadır. Bu bağlamda Von der Leyen’in liderliği, AB’nin bütünleşme süreci ve politik istikrarı açısından kritik bir sınav niteliği taşımaktadır. Ayrıca bu süreç, AB’nin küresel aktör olarak karşılaştığı meydan okumalar ve iç politikadaki kırılganlıklar arasında nasıl bir denge kurduğunu da göstermiştir.

Sonuç olarak Ursula Von der Leyen’in Avrupa Komisyonu Başkanlığı’na devam etmesi, yalnızca bir bireyin görevini sürdürmesi anlamına gelmemekte; aynı zamanda AB’nin içindeki siyasi kutuplaşmanın, liderlik krizinin ve kurumlar arası güç dengesinin bir yansıması olarak değerlendirilmektedir. Güven oylamaları, AB içindeki siyasi dinamiklerin karmaşıklığını ve değişkenliğini gözler önüne sermiş, liderliğin esnekliğinin ve uzlaşma kapasitesinin önemini yeniden vurgulamıştır. AB’nin gelecekteki politikaları, liderlerin bu tür krizleri yönetme becerisine bağlı olarak şekillenecek ve Von der Leyen’in deneyimi, bu sürecin hem bir örneği hem de bir göstergesi niteliğinde olacaktır. Bu süreç, AB’nin kurumsal dayanıklılığı, demokratik mekanizmalarının işleyişi ve liderlik stratejilerinin etkinliği açısından uzun vadeli çıkarımlar yapılmasına olanak tanımıştır.


[i] Jorge Liboreiro & Vincenzo Genovese, “Von der Leyen’s Commission survives far-right and far-left no-confidence motions”, Euronews, https://www.euronews.com/my-europe/2025/10/09/von-der-leyens-commission-survives-far-right-and-far-left-no-confidence-motions, (Erişim Tarihi: 10.10.2025).

[ii] Vincenzo Genovese, “High noon for Von der Leyen as she faces Strasbourg standoff”, Euronews, https://www.euronews.com/my-europe/2025/10/09/high-noon-for-von-der-leyen-as-she-faces-strasbourg-standoff, (Erişim Tarihi: 10.10. 2025).

[iii] Paula Soler & Vincenzo Genovese, “Von der Leyen emerged ‘strengthened’ from motions of censure — for now”, Euronews, https://www.euronews.com/my-europe/2025/10/09/von-der-leyen-emerged-strengthened-from-motions-of-censure-for-now, (Erişim Tarihi: 10.10. 2025).

[iv] “EU’s Von der Leyen survives two no-confidence votes”, The Daily Guardian, https://thedailyguardian.com/world/eus-von-der-leyen-survives-two-no-confidence-votes-669840/, (Erişim Tarihi: 10.10. 2025).

Sena BİRİNCİ
Sena BİRİNCİ
Sena Birinci, 2024 yılında Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Aynı zamanda Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi'nden çift anadal yapmıştır. Şu anda Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi'nde Siyaset ve Sosyal Bilimler alanında yüksek lisans eğitimine devam eden Sena’nın ilgi alanlarını Avrupa siyaseti, Avrupa Birliği ve seçim siyaseti oluşturmaktadır. Sena, ileri derece İngilizce, başlangıç seviyesinde Rusça bilmektedir.

Benzer İçerikler