Analiz

BAMEX 2025 ve Afrika İçin Önemi

BAMEX 2025, Türkiye’nin Afrika’da büyüyen bir güvenlik oyuncusu olduğunu göstermiştir.
Fuarın asıl amacı, Mali’deki hükümet tarafından daha güvenli, egemen ve dirençli bir Afrika inşa etmek olarak ifade edilmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB), fuarın organizasyonunu üstlenerek oldukça ehemmiyetli ve dikkat çeken bir iş yapmıştır.

Paylaş

Mali’nin başkenti Bamako, Mali tarihinin ilk uluslararası savunma ve güvenlik fuarı olan BAMEX 2025’e 11-14 Kasım tarihleri arasında  ev sahipliği yapmıştır.[i] Söz konusu etkinlik, sadece bir ticari toplantının ötesinde Mali’nin ve Sahel bölgesinin uluslararası ilişkiler ve güvenlik anlayışında yaşadığı önemli bir değişikliği temsil eden stratejik bir gelişme olarak görülebilir. Fuarın en önemli özelliği katılımın tamamının Türk savunma sanayii firmalarına ayrılmış olması ve Türkiye Cumhuriyeti’nin “Onur Konuğu” olarak önemli bir rol oynamasıdır. Bu tercih, Mali’nin askeri ve siyasi olarak Batılı müttefiklerinden özellikle Fransa’dan uzaklaşma sürecini tamamladığını göstermektedir. Güvenlik ihtiyaçlarını karşılamak için Ankara’yı temel ve güvenilir bir ortak olarak konumlandırmaktadır.

BAMEX 2025, Batı Afrika’da terörizm, siyasi istikrarsızlık ve dış müdahalelerle boğuşan bir bölgede bir özerk güvenlik mimarisi oluşturma arayışının önemli bir adımını temsil etmektedir. Fuarın asıl amacı, Mali’deki hükümet tarafından daha güvenli, egemen ve dirençli bir Afrika inşa etmek olarak ifade edilmektedir. Mali’nin egemenlik haklarını güçlendirme ve terörle mücadelede somut sonuçlar elde etme hedefleri, Türk savunma sanayiinin sunduğu çözümlerle örtüşebilir. Sahel Devletleri İttifakı (AES), komşu ülkeler Burkina Faso ve Nijer ile birlikte Mali için bir vitrin olarak hizmet edebilir. Bu noktada söz konusu fuarın hem bu üç ülke hem de genel itibariyla bütün Afrika için savunma ve güvenlik bazında önemli bir hizmet sunduğu söylenebilir.

Türkiye Cumhuriyeti Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB), fuarın organizasyonunu üstlenerek oldukça ehemmiyetli ve dikkat çeken bir iş yapmıştır. Aralarında sektörün ana yüklenicilerinin bulunduğu 30’a yakın Türk firması etkinliğe stantlı olarak katılım sağlamıştır. Bu bağlamda ASELSAN, Roketsan, Makine ve Kimya Endüstrisi (MKE), OTOKAR, STM ve Baykar gibi önemli yüklenicilerin katılımı,[ii] Türkiye’nin hem Mali’ye hem de bu fuara katılan farklı Afrika ülkelerinden gelen temsilcilere tek tek ürünler yerine bütüncül bir savunma stratejisi sunduğunu göstermektedir. Ürün yelpazesi, Sahel bölgesinin mevcut tehditlerine doğrudan yanıt verecek nitelikte olup Türkiye’nin bölgenin ihtiyaçlarını derinlemesine incelediğini göstermektedir.

Fuarın dikkat çeken bir diğer özelliği de hem bir gösterim hem de uygulamanın olduğu kapsamlı bir fuar niteliği taşımasıdır. Fuarın ilk iki günü firmaların envanterlerindeki ürünler tanıtılırken sonraki iki günde Afrika’nın birçok ülkesinden gelen temsilcilerin de izleyeceği şekilde bu ürünlerin uygulamasının yapılmış ve izlenmiştir. Dolayısıyla burada Türkiye, birçok silah ve yeni teknoloji ürünleri Mali başta olmak üzere Afrikalı askeri temsilcilere yerinde uygulamalı olarak tanıtma fırsatı yakalamıştır. Afrika’nın farklı ülkelerinden gelen askeri heyetlerce test edilen ürünler geçer not almış ve oldukça beğeni toplamıştır.[iii] Bu durum Türkiye’nin Afrika pazarında yakın gelecekte daha fazla yer edinebileceğini göstermektedir. 

Sahel coğrafyasının getirdiği asimetrik harp koşulları için sunulan teknolojiler hayati önem taşımaktadır. Fuarın ana odak noktaları, terörle mücadelede oyun değiştirici olarak adlandırılan insansız hava sistemleri, hassas güdümlü mühimmatlar, elektronik harp ve radar sistemleri, zırhlı muharebe araçları ve komuta-kontrol çözümleridir. ASELSAN’ın sınır güvenliği ve haberleşme sistemleri, Mali ordusunun geniş ve kontrolü güçlü bir coğrafyadaki istihbarat, gözetleme ve keşif kapasitesini önemli ölçüde geliştirebilir. OTOKAR ve MKE tarafından sunulan çeşitli konfigürasyonlardaki zırhlı araçlar, asimetrik tehditlere karşı personel güvenliğini önemli ölçüde artırabilir.

Türkiye, bölgeye münferit platform satışının çok ötesinde yaklaşmaktadır. Bu fuar ile Ankara’nın bütüncül ve etkin bir konsept sunduğunu ifade edebiliriz. Bütüncül konsept kavramı, uzun vadede ortak operasyonel doktrinlerin oluşturulması, teçhizatın sağlanması, personelin eğitimi, sistemlerin bakımı ve lojistik altyapının kurulmasını da içermektedir. Bu bütüncül strateji, Türk savunma sanayiini diğer uluslararası oyunculardan ayırabilir. Türk teknolojisinin sahada gösterdiği başarı, Mali yönetimi için stratejik bir çözüm olarak görülebilir. 

BAMEX 2025’in etkisi Mali sınırlarını aşmaktadır. Bilindiği üzere Mali, 2 yıl önce Fransa liderliğindeki G5 Sahel güçlerinden ayrılarak komşuları Burkina Faso ve Nijer ile birlikte yeni bir savunma paktı olan Sahel Devletleri İttifakı (AES) oluşturmuştur. Bu üç ülke, ayrılıkçı ve aşırılıkçı olmak üzere çeşitli güvenlik tehditleri ve Batı’dan siyasi ve diplomatik anlamda bir kopuşla karşı karşıyadır. Dolayısıyla bu noktada Türkiye’nin onur konuğu olarak katıldığı BAMEX 2025, AES’in askeri temsilcilerini bir araya getiren gerçek bir savunma zirvesi niteliğinde varsayılabilir. 

Bu üç ülke, fuarda savunma envanterlerini standart hale getirme fırsatına sahiptir. Türk savunma sistemlerinin (özellikle SİHA, zırhlı araç ve komuta-kontrol sistemleri) AES bloğu tarafından ortak platformlar olarak kullanılması, bu ülkelerin askeri anlamda birlikte çalışabilirliğini önemli ölçüde artırabilir. AES ülkeleri, JNIM ve IŞİD-Sahel gibi sınır ötesi terör gruplarına karşı ortak operasyonlar düzenlemek için ortak bir komuta merkezi ve standart envanter kullanabilir. Bu fuar, Türkiye’nin bölgesel bir güvenlik bloğunun teknolojik mimarı olma potansiyeline de sahiptir.

Son yirmi yılda, Türkiye’nin Afrika kıtasına yönelik dış politikası önemli ölçüde değişmiştir. Bağımsızlık ve egemenlik vurgusunu güçlü bir şekilde yapan kıta ülkeleri, Ankara’nın Afrika sorunlarına Afrikalı çözümler fikri ve kazan-kazan temelindeki eşit ortaklık yaklaşımıyla yakından ilişkilidir. Türkiye’nin askeri ve ekonomik işbirliğini siyasi ön koşullara veya iç işlerine müdahaleye bağlamayan tutumu, onu güvenilir ve tercih edilen bir stratejik ortak konumuna yükseltmektedir. Bu durum Türkiye’yi eski sömürgeci güçlerden ve neo-kolonyal ülkelerden keskin bir şekilde ayırmaktadır.

Türkiye’nin jeopolitik konumu onu bölgede önemli bir yere koymaktadır. NATO üyesi olmasına rağmen Ankara özerk bir dış politika yürütme yeteneğine sahiptir. Bu da onu çok kutuplu dünyada esnek ve etkili bir aktör haline getirmektedir. Türkiye, Afrika’da özellikle Sahel bölgesinde geleneksel güç blokları için önemli ve güçlü bir aktördür. Ankara, bölgede bir tedarikçiden ziyade istikrar, denge ve kapasite geliştirme konusunda önemli bir rol oynayan bir aktör konumundadır. Bu nedenle Türkiye 21. yüzyılda Afrika’nın güvenlik mimarisinde hem önemli hem de diğer ülkelerden daha farklı bir yere haizdir.

Sonuç olarak BAMEX 2025, Türkiye’nin Afrika’da büyüyen bir güvenlik oyuncusu olduğunu ve Sahel’in geleceğinde önemli bir rol oynamaya hazırlandığını gösteren önemli bir adım olarak varsayılabilir. Söz konusu fuar, Mali’nin bağımsız bir dış politika izleme kararlılığını ve Türkiye’nin bu vizyonu destekleme yeteneğini dünyaya güçlü şekilde duyurmuştur. Bu işbirliği, yalnızca terörle mücadelede operasyonel başarılar getirmekle kalmayacak, aynı zamanda bölgenin güvenliğini ve jeopolitik dengesini önümüzdeki on yıl boyunca doğrudan etkileyebilecektir.


[i] “Mali-Armement: BAMEX’2025 s’ouvre à Bamako”, News Afriquehttps://www.newafrique.net/articles/LBPP3SzgBVhfEre4hTbi (Erişim Tarihi: 15.11.2025).

[ii] “Mali : BAMEX’25, vitrine de l’innovation militaire”, Youtubehttps://www.youtube.com/watch?v=EWMatDD7nx0, (Erişim Tarihi: 15.11.2025).

[iii] “Türk savunma sanayisi ürünleri Afrika’da geçer not aldı”, AA, https://www.aa.com.tr/tr/ekonomi/turk-savunma-sanayisi-urunleri-afrikada-gecer-not-aldi/3744128, (Erişim Tarihi: 15.11.2025).

Göktuğ ÇALIŞKAN
Göktuğ ÇALIŞKAN
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümünde lisans eğitimi alan Göktuğ ÇALIŞKAN, aynı süreçte çift anadal programı kapsamında üniversitenin Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde yer alan Uluslararası İlişkiler bölümünde de eğitim görmüştür. 2017 yılında lisans mezuniyetini tamamladıktan sonra Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünde yüksek lisans programına başlayan Çalışkan, bu programı 2020 yılında "Hindistan Şiiliği ve İran’ın Hindistan Politikasının Yumuşak Güç Çerçevesinde Değerlendirmesi: Kontrüktivist Bir Bakış" adlı teziyle başarı ile tamamlamıştır. 2018 yılında ise çift ana dal programı kapsamında eğitim gördüğü Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun olmuştur. Millî Eğitim Bakanlığı Yurtdışı Seçme ve Yerleştirme (YLSY) programı kapsamında Fransa’da dil eğitimi alan Göktuğ Çalışkan, ardından Fas’ta bulunan Uluslararası Rabat Üniversitesinde 2. yüksek lisansını "La Présence Chinoise En Afrique Et L’évaluation De La Politique Africaine De La Chine Dans Le Contexte Du Projet « La Ceinture Et La Route » : Les Cas du Kenya et de l’Ouganda" (Çin'in Afrika'daki Varlığı ve Çin'in Afrika Politikasının Kuşak ve Yol Projesi Bağlamında Değerlendirilmesi: Kenya ve Uganda Örnekleri) teziyle 2022 yılında tamamlamıştır. Aynı zamanda Erciyes Üniversitesi Hukuk Fakültesi son sınıf öğrencisi olan Çalışkan, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünde de doktorasına devam etmektedir. Çalışkan, ayrıca YLSY kapsamında Fas’ta yine Uluslararası Rabat Üniversitesi’nde doktoraya başlamıştır. Ankasam Uluslararası İlişkiler uzmanı olarak çeşitli konularda röportajları ve analizleri bulunan Çalışkan, kitap bölümleri, makaleler ve kitap incelemelerine de devam etmektedir. Çalışkan, iyi derecede İngilizce ve Fransızca bilmekte olup, Çin-Afrika İlişkileri, Sahel, Sahel’de Din ve Güvenlik, İran, Şiilik, Hindistan, Gıda Güvenliği, Afrika'da İklim, İsyanlar ve Terörizm, Afrika Jeopolitiği, Kuşak ve Yol Projesi, Orta Asya üzerine akademik çalışmalarını sürdürmektedir.

Benzer İçerikler