Analiz

Bogota’da Amazon Zirvesi ve Sonuçları

Bogota Zirvesi, Amazon’un korunmasında kısmi ilerleme sağlamış, ancak hidrokarbonların geleceği konusunda derin bölünmeler bırakmıştır.
Venezuela, zirveyi yaptırımları kınamak ve siyasi pozisyonunu güçlendirmek için kullanmıştır.
Yerli halkların ACTO yönetimine dahil edilmesi tarihi bir adım olmuş, fakat Afro kökenli toplulukların dışlanması tartışma yaratmıştır.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

25 Ağustos 2025 tarihinde Kolombiya’nın başkenti Bogota’da gerçekleşen Amazon İşbirliği Antlaşması Örgütü (ACTO) devlet başkanları zirvesi, çevresel kaygıların küresel düzeyde giderek daha fazla gündem belirleyici olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur.[i] Sekiz üye ülkenin liderleri, dünyanın en önemli ekosistemlerinden biri olan Amazon yağmur ormanlarını koruma iradelerini teyit etmişlerdir. Ancak özellikle hidrokarbonların geleceği konusunda ciddi ayrışmalar yaşanmış, zirvenin sonuç bildirgesi bu çelişkilerin gölgesinde kalmıştır.

Zirveye ev sahipliği yapan Gustavo Petro, bazı önemli kazanımları öne çıkarmıştır. Bunlar arasında tropikal ormanlar için fon kurulması, ACTO bünyesinde yerli halkların eş-yönetim mekanizmasının tesis edilmesi ve Brezilya’nın Manaus kentinde uluslararası bir polis istihbarat merkezi kurulması yer almıştır. Ayrıca bir sonraki zirvenin 2027 yılında Ekvador’da yapılması kararlaştırılmıştır. Bu adımlar, bölgesel işbirliği adına önemli gelişmeler olarak kayda geçmiştir.

Bogota Bildirgesi’nin içerdiği sınırlı ilerleme, çevreci örgütler ve yerli topluluklar açısından tatmin edici olmamıştır. Özellikle petrol çıkarımının yasaklanması yönündeki talepler, Venezuela, Ekvador ve Peru’nun açık direnci nedeniyle reddedilmiş, Brezilya’nın ise muğlak tutumu tartışmaları büyütmüştür. Böylece zirveden, “adil, düzenli ve hakkaniyetli bir geçiş” söylemi dışında bağlayıcı bir karar çıkmamıştır.

Zirvede en sert tartışmalar, Amazon’da petrol çıkarımı meselesinde yaşanmıştır. Kolombiya Devlet Başkanı Petro, hidrokarbonların yasaklanmasını savunmuş, ancak bu girişim Venezuela, Peru ve Ekvador tarafından reddedilmiştir. Brezilya ise çelişkili bir tutum almış, Lula da Silva ülkesinin enerji dönüşümünü finanse etmek için petrole ihtiyaç duyduğunu belirtmiştir. Bu farklı yaklaşımlar, Amazon ülkelerinin çevresel politikalarında ulusal çıkarların ne kadar belirleyici olduğunu göstermiştir.

Uluslararası çevre örgütleri bu tutumu sert biçimde eleştirmiş, acil iklim krizinin ekonomik kaygılar uğruna ertelendiğini vurgulamışlardır. “Amazon Fosil Yakıtlardan Arındırılsın” adlı koalisyon, hükümetlerin çevresel aciliyeti feda ettiğini dile getirmiştir. Böylece zirve, ekonomik krizlerin gölgesinde çevresel duyarlılığın nasıl geri plana itilebildiğini göstermiştir.

Zirvede öne çıkan diğer bir başlık, güvenlik olmuştur. Lula da Silva, eylül ayında Manaus’ta Amazon polis işbirliği merkezinin açılacağını duyurmuştur.[ii] Bu merkez, hem Birleşmiş Milletler’in Sınır aşan Organize Suçlarla Mücadele Sözleşmesi’yle hem de And Topluluğu’yla koordineli çalışacaktır. Ayrıca yasadışı altın madenciliğini engellemek için “altın izlenebilirliği” mekanizması kabul edilmiştir. Bölgesel güvenlik komisyonu kurulması da onaylanmıştır. Bu adımlar, Amazon’da giderek artan yasa dışı faaliyetlere karşı ortak reflekslerin geliştiğini göstermiştir.

Zirveden çıkan en somut ve ilerici sonuçlardan biri, yerli halkların ACTO yönetimine resmi olarak dahil edilmesiolmuştur. Buna göre her ülkeden bir yerli ve bir hükümet temsilcisi ACTO’da yer alacaktır. Yerli liderlerden Ginny Catherine Alba, ilk oturumun en kısa sürede yapılmasını talep etmiştir. Bu gelişme, tarihsel olarak dışlanan yerli topluluklar için sembolik bir kazanım olmuştur. Ancak Afrika kökenli toplulukların dışarıda bırakılması eleştirilmiştir. Bu durum, kapsayıcı temsil meselesinin hâlâ çözülmemiş olduğunu göstermiştir.

Venezuela, zirveyi Batı’ya karşı siyasi bir platform olarak değerlendirmiştir. Dışişleri Bakanı Yvan Gil, sonuç bildirgesinde “tek taraflı yaptırımların” kınanmasını sağladıklarını açıklamıştır.[iii] Bu, Karakas yönetimi için diplomatik bir başarı olarak lanse edilmiştir.

Bilim ve Teknoloji Bakanı Gabriela Jimenez, ülkesinin dünyanın en geniş sulak alanlarından birine sahip olduğunu vurgulamıştır. Ayrıca Amazon’un yalnızca su ve maden zenginlikleri açısından değil, gelecek kuşaklar için hayati bir rezerv olması bakımından da stratejik önem taşıdığını belirtmiştir. Uydu görüntüleme teknolojilerinin kullanılacağını, fotosentez süreçlerinin izleneceğini ve bu verilerin yeniden ormanlaştırma projelerinde temel alınacağını dile getirmiştir.

Buna rağmen PROVEA gibi insan hakları örgütleri, Venezuela delegasyonunun zirveyi daha çok propaganda aracı olarak kullandığını iddia etmişlerdir.[iv] Karakas yönetimi ise bu suçlamaları uzun süredir reddetmektedir. Böylece Venezuela’nın zirvedeki rolü, çevresel kaygılar kadar siyasi hesaplarla da şekillenmiştir.

Venezuela, Amazon’un %5,6 ila %6,1’ine sahip bir ülke olarak özel bir konumda bulunmuştur.[v] Yaklaşık 470.000 km²’lik bu bölge, özellikle Bolivar, Amazonas ve Delta Amacuro eyaletlerinde yoğunlaşmıştır. Bölge; eşsiz biyolojik çeşitlilik, devasa tatlı su rezervleri ve stratejik madenleri barındırmaktadır. Yerli topluluklar doğrudan bu kaynaklara bağlı yaşamaktadır. Dolayısıyla Karakas’ın Amazon politikasındaki tercihleri, yalnızca ülke içi değil, bölgesel ölçekte de sonuçlar doğurmuştur.

Ancak bu politika, genellikle çelişkilerle dolu olmuştur. Bir yandan Venezuela, Amazon’un korunması yönünde uluslararası taahhütler vermiştir. Öte yandan askeri varlık ve madencilik faaliyetleri nedeniyle eleştirilmiştir. Bu ikili durum, Venezuela’nın çevre politikasında güvenilirlik sorununa yol açmıştır.

Zirvede tüm ülkeler, Brezilya’nın önerdiği Tropikal Orman Sonsuza Dek Fonu’nu (TFFF) desteklemişlerdir. Bu fonun COP30’da Belem’de gündeme taşınacağı ve ormanların korunması için ekonomik ödüller sağlayacağı açıklanmıştır. Böylece klasik karbon kredisi sisteminin ötesine geçilmek istenmiştir. Lula, bu zirveyi “hakikat COP’u” olarak nitelendirmiştir.

Hidrokarbon meselesindeki anlaşmazlıklar, Amazon ülkelerinin ortak hareket kapasitesini sınırlamıştır. Küresel iklim krizinin aciliyeti göz önünde bulundurulduğunda, Bogota Zirvesi kısmi ilerleme sağlasa da asıl tartışmalı başlıkları ertelemiş bir zirve olarak tarihe geçmiştir.

Bogota’daki Amazon Zirvesi, çevre ile ekonomi, yerli halkların hakları ile devletlerin çıkarları, küresel sorumluluk ile ulusal öncelikler arasındaki gerilimi gözler önüne sermiştir. Bir yandan yeni fonlar, güvenlik mekanizmaları ve yerli halkların temsiliyeti önemli ilerlemeler olarak kaydedilmiştir. Diğer yandan hidrokarbonların geleceği konusundaki derin bölünmeler, Amazon’un korunmasına dair vizyonu gölgelemiştir.

Venezuela’nın zirvedeki rolü, bu ikili yapının tipik bir örneği olmuştur. Karakas, uluslararası yaptırımlara karşı söylemini öne çıkarmış, çevresel vaatlerini ise siyasi bir çerçevede sunmuştur. Amazon’un en büyük “akciğer” olarak korunup korunamayacağı, bu çelişkilerin nasıl aşılacağına bağlı kalmıştır. Zirvenin ardından Amazon’un kaderinin hâlâ belirsiz olduğu ortaya çıkmıştır.


[i] Ruiz, Luis AlejandroAmazon Summit in Bogotá Ends with Partial Progress and Underlying Tensions”, Guacamaya, guacamayave.com/en/amazon-summit-in-bogota-ends-with-partial-progress-and-underlying-tensions/, (Erişim Tarihi: 31.08.2025).

[ii] Aynı yer.

[iii] Aynı yer.

[iv] Aynı yer.

[v] Aynı yer.

Ali Caner İNCESU
Ali Caner İNCESU
Ali Caner İncesu, 2012 yılında Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden mezun olmuştur. Eğitimine Kapadokya Üniversitesi Turist Rehberliği ön lisans programında devam etmiş ve 2017 yılında mezun olmuştur. 2022 yılında Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi'nde Uluslararası İlişkiler ve Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi'nde Seyahat İşletmeciliği ve Turizm Rehberliği alanlarında yüksek lisans eğitimlerini başarıyla tamamlamıştır. 2024 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nde University of Maryland Global Campus (UMGC) Siyaset Bilimi lisans programından mezun olmuştur. 2023 yılı itibarıyla Kapadokya Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünde doktora eğitimine devam etmektedir.2022 yılında Paraguay Cumhuriyeti Büyükelçiliği’nde (Ankara) özel danışmanlık görevi de yürüten İncesu, ileri seviyede İspanyolca ve İngilizce bilmekte olup İngilizce ve İspanyolca dillerinde yeminli tercümandır.Çalışma alanları Latin Amerika, uluslararası hukuk ve turizmdir.

Benzer İçerikler