30 Ekim 2025 tarihinde Güney Kore’nin Busan şehrinde Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC) Zirvesi esnasında gerçekleşen Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump ile Çin Devlet Başkanı Şi Cinping arasındaki görüşme, iki süper güç arasındaki ticaret gerilimini geçici olarak dindiren kritik bir diplomatik hamle olarak tarihe geçmiştir. Zirve, fentanil tarifelerinin %20’den %10’a indirilmesiyle genel tarife yükünü %57’den %47’ye düşürmüştür. Ayrıca Çin’in nadir toprak elementleri ihracat kısıtlamalarını bir yıl askıya almasını sağlamış ve ABD soya fasulyesi ile sorgum alımlarını yeniden canlandırmıştır.[i] Buna karşılık ABD’nin varlık listesindeki Çinli firmalara yönelik ihracat kontrollerinin genişletilmesi bir yıl ertelenmiştir.[ii] 1 saat 40 dakika süren görüşmede her iki lider de “başarı” vurgusu yapmıştır; Trump bunu karşılıklı kazanç olarak nitelendirirken, Şi ortaklık ve dostluk çağrısında bulunmuştur.[iii]
Bu görüşmede ana sorun, ticaret savaşının jeopolitik rekabetle ve tedarik zinciri kırılganlıklarıyla kesiştiği noktadadır. Özellikle bu görüşme, “Pragmatik uzlaşma kalıcı mıdır?” sorusunu akıllara getirmektedir. Zirve, “Dört T (Taiwan, Transshipments, TikTok, Technology)” sorunlarını çözmemiş olsa da 2026 Nisan tarihinde gerçekleşecek diplomatik rotayı açmıştır. Tarihsel olarak, Trump’ın ilk dönemindeki Birinci Aşama Anlaşması’nın (2020) revizyonu niteliğindedir, ancak jeopolitik ayrışma devam edecek gibi görünmektedir.[iv]
Busan Zirvesi’nin aktörleri, güç kaynakları, stratejik hedefleri ve yapısal kısıtlamaları açısından keskin asimetriler sergilemektedir; bu dinamikler, görüşmenin taktik bir ateşkes niteliğinde olduğunu, ancak ABD-Çin ilişkilerindeki stratejik ayrışmayı durdurmadığını açıkça ortaya koymaktadır.
ABD’nin gücü, %57’ye varan tarife duvarı gibi ekonomik yaptırım araçları, zirve öncesi nükleer test emriyle sergilenen askeri sinyalizasyon ve tarım eyaletlerinden gelen yoğun iç lobi baskısı üzerine kuruludur. Trump’ın stratejik hedefleri katmanlıdır; örneğin yılda 50 bin kişinin ölüme yol açan fentanil krizini iç siyasette zararsız hale getirmek, Ford fabrikalarının kapanmasına neden olan nadir toprak kıtlığına kısa vadeli tampon oluşturmak ve Ukrayna’da Çin’i arabulucu konumuna getirerek Rusya’yı diplomatik olarak izole etmek. Analitik açıdan Trump’ın “Çiftçilerimiz çok mutlu olacak!” paylaşımı, soya fasulyesi alımları üzerinden 2026 ara seçimlerine dönük bir zafer anlatısıdır. Fakat ABD’nin nadir toprak ihtiyacının %80’ini Çin’den karşılaması, yapısal bir zayıflık olarak kalmaya devam etmektedir. Bu durum, realist güç gösterisi ile liberal iç politika zorunluluğu arasındaki temel çelişkiyi gözler önüne sermektedir.[v]
Çin’in küresel ölçekteki ekonomik gücü, iki temel unsura dayanmaktadır. Birincisi, tedarik zinciri üzerindeki tekel konumudur. Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) verilerine göre Çin, dünya genelindeki nadir toprak elementlerinin işlenmesinde yaklaşık %92’lik bir paya sahiptir. Bu oran, Çin’i yüksek teknoloji, savunma sanayi ve yeşil enerji üretimi gibi stratejik sektörlerin vazgeçilmez bir aktörü haline getirmektedir. İkincisi ise ABD pazarına yönelik ihracat bağımlılığıdır. Çin’in toplam ihracatının yaklaşık %17’si ABD’ye yapılmaktadır. Bu durum, iki ülke arasındaki ekonomik ilişkileri hem karşılıklı bağımlılığa dayalı hem de potansiyel olarak kırılgan bir hale getirmektedir.[vi]
Şi’nin mevcut stratejik hedefleri temelde savunma odaklı bir nitelik taşımaktadır. Bu hedefler, öncelikle Çin’in teknoloji ve kaynak alanındaki kırılganlıklarını dengeleme ve ulusal egemenlik alanlarını güvence altına alma çabasına yöneliktir. Pekin yönetimi, ABD’nin varlık listesine uyguladığı %50 kuralını askıya alarak Huawei ve ZTE gibi stratejik öneme sahip teknoloji şirketlerini korumayı amaçlamaktadır. Bunun yanında nadir toprak elementleri üzerindeki kontrolünü sürdürerek bu kaynakları bir jeoekonomik kaldıraç unsuru olarak elinde tutmakta ve Çin’in bölgesel meselelerinin müzakere konusu dahi olamayacağı yönündeki vurgusuyla egemenlik alanı konusundaki kırmızı çizgisini yeniden teyit etmektedir.[vii]
Güney Kore ise bu jeoekonomik denklemin diplomatik arabulucu kanadında konumlanmaktadır. Lee Jae Myung yönetimi, Busan’ın ev sahipliği yaptığı zirveler aracılığıyla sembolik bir bölgesel uzlaşma alanı oluşturmayı hedeflemektedir. Stratejik hedef, ABD’den nükleer denizaltı programına onay almak ve ASEAN-ABD-Çin üçgeninde tedarik zinciri köprüsü kurabilmektir. Ancak ülkenin Kuzey Kore tehdidi ve Çin’e olan yüksek ihracat bağımlılığı (%25), bu diplomatik manevra alanını ciddi biçimde daraltmaktadır. Bu bağlamda Güney Kore, liberal kurumsalcılığın mikro düzeydeki bir örneğini teşkil etmektedir. Busan’ı Asya’nın Camp David’ine dönüştürme çabası dikkat çekicidir.[viii]
ASEAN ve Japonya gibi ikincil aktörler ise alternatif tedarik zincirleri geliştirme ve yumuşak güç diplomasisi aracılığıyla konum kazanmaya çalışmaktadır. Bu aktörlerin temel amacı, küresel ticaretteki tarife belirsizliklerinden kurtulmak ve jeoekonomik öngörülebilirliği artırmaktır. Ancak Çin rekabeti ve Trump yönetiminin öngörülemez politik tarzı, bu çabaların önündeki başlıca engelleri oluşturmaktadır. Japonya’nın mineraller anlaşması, liberal çeşitlendirme stratejisini doğrulasa bile Trump döneminin kişisel dostluk temelli dış politika anlayışı, kurumsal güven yerine bireysel ilişkilere dayalı kırılgan bir diplomasi yapısı yaratmıştır.[ix]
Busan Zirvesi’nin yarattığı diplomatik ivme, 2025-2030 dönemine ilişkin stratejik senaryolarda üç temel olasılık ekseni etrafında şekillenmektedir. Bu senaryolar, mevcut verilerdeki belirsizlikler ve uzman değerlendirmeleri dikkate alınarak oluşturulmuştur. En yüksek olasılığa sahip olan statüko devamı senaryosu (%60), mevcut işbirliği dinamiklerinin sürmesini öngörmektedir. Nisan 2026 tarihinde gerçekleşmesi beklenen karşılıklı lider ziyaretleri ve tarım ürünleri ticaretindeki süreklilik, küresel ekonomide %1,5’lik bir artış ve ASEAN ihracatında yaklaşık %10’luk bir büyüme sağlayarak kısa vadede ekonomik istikrarı pekiştirecektir.
Buna karşılık eskalasyon senaryosu (%25) bölgesel bir kriz veya varlık listesine yönelik olası ihlallerle tetiklenebilir. Bu durumda tarifelerin %60’ı aşması, nadir toprak elementlerinde arz kıtlığının derinleşmesi ve küresel resesyon riskinin artması olasıdır. En düşük olasılığa sahip (%15) ancak en dönüştürücü senaryo olan diplomatik tam çözüm, Ukrayna’daki olası ortak arabuluculuk girişimleri ve teknoloji sektöründe üst düzey (örneğin Nvidia CEO’su düzeyinde) diyalogların tesis edilmesiyle mümkün görünmektedir. Bu senaryo, “İkinci Aşama” benzeri yeni bir anlaşma sürecini tetikleyerek küresel tedarik zincirlerinin yeniden entegrasyonuna zemin hazırlayabilir.
Sonuç olarak Busan Zirvesi, pragmatik bir gerilimi azaltma süreci aracılığıyla stratejik dengeyi yeniden düzenlemiş görünmektedir. Trump’ın “neredeyse her konuda anlaştık” söylemi kısa vadeli bir istikrar görüntüsü sunsa da “Dört T” belirsizliği ile nükleer test sinyalleri gibi jeopolitik kırılganlıklar, kalıcı bir çözümün önünde engel teşkil etmektedir.
[i] “Live: Trump says he has struck deals with China’s Xi on tariffs, rare earths, fentanyl and soybeans”, Reuters, https://www.reuters.com/world/us/live-trump-xi-meet-south-korea-trade-2025-10-30/, (Erişim Tarihi: 30.10.2025).
[ii] “Trump shaves China tariffs in deal with Xi on fentanyl, rare earths”, Reuters, https://www.reuters.com/world/china/looming-trump-xi-meeting-revives-hope-us-china-trade-truce-2025-10-29/, (Erişim Tarihi: 30.10.2025).
[iii] “Donald Trump says rare earths dispute ‘settled’ and China to resume buying US soybeans after Xi Jinping talks – live”, The Guardian, https://www.theguardian.com/world/live/2025/oct/30/donald-trump-xi-jinping-meeting-live-updates, (Erişim Tarihi: 30.10.2025).
[iv] “Trump lowers tariffs on China and announces end to ‘rare earths roadblock’ after Xi meeting”, BBC, https://www.bbc.com/news/live/cd7ry3x0nvet, (Erişim Tarihi: 30.10.2025).
[v] “October 30, 2025 – Trump-Xi meeting”, CNN, https://edition.cnn.com/politics/live-news/trump-south-korea-china-xi-government-shutdown-10-29-25, (Erişim Tarihi: 30.10.2025).
[vi] “Trump lowers tariffs on China and announces end to ‘rare earths roadblock’ after Xi meeting”, BBC, https://www.bbc.com/news/live/cd7ry3x0nvet, (Erişim Tarihi: 30.10.2025).
[vii] Aynı yer.
[viii] “October 30, 2025 – Trump-Xi meeting”, CNN, https://edition.cnn.com/politics/live-news/trump-south-korea-china-xi-government-shutdown-10-29-25, (Erişim Tarihi: 30.10.2025).
[ix] Aynı yer.
