Analiz

Çin-İspanya Stratejik Ortaklığı: Ticaret, Teknoloji ve Çok Taraflılık

Çin, İspanya’da daha güçlü bir ekonomik etki oluşturmayı ve aynı zamanda Avrupa’daki politik şüpheleri gidermeyi amaçlamaktadır.
İspanya Başbakanı Sanchez’in Çin ziyaretinde verdiği mesajlar, Avrupa Birliği’nin Çin ile ilişkilerde daha bağımsız ve diyalog odaklı bir çizgi izleme arzusunu yansıtmıştır.
AB-Çin ilişkilerine dair verilen mesajlar, Avrupa’nın Çin’le daha dengeli ve bağımsız bir ilişki kurma arzusunu yansıtmaktadır.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

11 Nisan 2025 tarihinde Çin Başbakanı Li Qiang ile İspanya Başbakanı Pedro Sanchez’in Pekin’de gerçekleştirdiği görüşme, ikili ilişkilerin 20 yıllık stratejik ortaklık geçmişini hem hatırlatan hem de yeniden tanımlamayı amaçlayan kritik bir temas olarak öne çıkmaktadır. Görüşme, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Çin ve Avrupa ülkelerine karşı aldığı gümrük tarifesi kararlarının hemen ardından gerçekleşmiştir. Bu durum, söz konusu temasları yalnızca ikili değil, aynı zamanda küresel ekonomik düzlemde çok taraflı sistemin geleceği açısından da stratejik kılmaktadır.

Li Qiang’ın konuşmasında vurgulanan “açıklık, karşılıklı fayda ve pragmatizm” temaları, Çin’in İspanya’yla olan ilişkilerinde de belirgin bir şekilde öne çıkmaktadır. Çin, İspanya’yla sadece ticaret hacmini artırmayı değil, aynı zamanda yeşil kalkınma, yapay zeka, dijital ekonomi ve yüksek teknoloji gibi stratejik alanlarda uzun vadeli işbirlikleri kurmayı hedeflemektedir.[1] Bu, İspanya’yla ekonomik ilişkilerin klasik ihracat-ithalat anlayışının ötesine geçerek daha kapsamlı ve derin bir işbirliği modeline dönüştürülmesini amaçlamaktadır. Öte yandan Çin’in İspanya’daki doğrudan yatırımlarını yerel halkın istihdamına katkı sağlamak amacıyla çeşitlendirmeye yönelik çabası, özellikle İspanya’daki iş gücü piyasası için önemli fırsatlar sunmaktadır. Bu, Çin’in Avrupa’daki yatırımlarını yalnızca ekonomik çıkarlar doğrultusunda değil, aynı zamanda sosyal sorumluluk anlayışıyla şekillendirmeye yönelik bir yaklaşımını ortaya koymaktadır. Böylece Çin, İspanya’da daha güçlü bir ekonomik etki oluşturmayı ve aynı zamanda Avrupa’daki politik şüpheleri gidermeyi amaçlamaktadır.

Sanchez’in konuşmalarında öne çıkan mesajlar ise yalnızca İspanya-Çin ilişkilerine değil, aynı zamanda Avrupa Birliği (AB)-Çin ilişkilerinin geleceğine dair önemli ipuçları sunmaktadır. AB’nin Çin’le olan mevcut farklılıklarını diyalog yoluyla çözmesi gerektiğini belirten Sanchez, Avrupa’nın Çin’i doğrudan karşısına almak yerine onunla müzakereler yaparak ortak fayda alanlarını önceleyen bir yaklaşımı savunmuştur.[2] Bu, Avrupa’nın Çin’le olan ilişkilerinde daha yapıcı ve pragmatik bir politika benimsemesi gerektiğini ortaya koymaktadır.

Ayrıca Sanchez’in ABD’nin tarifelerine doğrudan tepki göstererek bunların adil olmadığını ifade etmesi, İspanya’nın ve dolayısıyla Avrupa’nın ekonomik çıkarlarını Atlantik ötesi baskılardan bağımsız bir şekilde savunma isteğini açıkça ortaya koymaktadır. AB’nin küresel ticarette Çin’e karşı alacağı tutum, sadece ABD ile değil, aynı zamanda Avrupa’nın Çin’le olan ilişkilerinde de yeni bir denge kurma arayışını yansıtmaktadır. Bu bağlamda Sanchez’in Çin’e yönelik yaklaşımı, AB’nin daha bağımsız ve özne olarak güçlü bir pozisyonda yer almayı amaçladığını göstermektedir.

Sanchez’in Çin’e yaptığı bu ziyaret sırasında İspanya’nın tarım, kozmetik ve sağlık ürünleri ihracatına yönelik yedi yeni anlaşma imzalaması, ziyareti yalnızca siyasi düzeyde değil, ekonomik düzeyde de önemli çıktılarla taçlandıran bir buluşma haline getirmiştir.[3] Bu anlaşmalar, Çin’in İspanya’dan daha fazla ürün ithal etmeye açık olduğunu belirten Li Qiang’ın ifadeleriyle paralellik göstermektedir. Özellikle, yüksek katma değerli sektörlerde yapılan bu anlaşmalar, İspanya’nın Çin’le ekonomik ilişkilerini güçlendirmek ve çeşitlendirmek amacıyla somut adımlar attığını göstermektedir. Sanchez’in Çinli yatırımcılarla bir araya gelmesi, İspanya’nın otomotiv, batarya ve yenilenebilir enerji gibi stratejik sektörlerde Çin’le işbirliğine girmeye açık olduğunu ilan etmesi, İspanya’nın bu alanlarda Çin için güvenilir bir yatırım ortağı olma amacını net bir şekilde ortaya koymaktadır.[4]

Her iki liderin de “tek taraflılık” ve “korumacılık” karşıtı tutumları Çin ve İspanya’nın küresel ekonomi ve politika dinamiklerine dair benzer bir perspektife sahip olduklarını göstermektedir. Çin, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) merkezli çok taraflı ticaret sisteminin korunmasını savunurken, İspanya da Birleşmiş Milletler (BM) merkezli çok taraflı düzene ve uluslararası hukuka bağlılıklarını yinelemektedir.[5] İki ülke, bu bağlamda birbirini tamamlayan ortaklar olarak, uluslararası sistemin meşruiyetine dayanan bir işbirliği anlayışı geliştirmektedir. Bu, sadece ekonomik çıkarların ötesinde jeopolitik belirsizlikler ve küresel krizler karşısında daha istikrarlı ve öngörülebilir bir ortaklık kurma hedefinin bir yansımasıdır.

Bu duruş, Çin ve İspanya’nın sadece kendi ülkelerinin çıkarlarını değil, aynı zamanda küresel sistemin düzenini ve işleyişini de savunduklarını ortaya koymaktadır. Özellikle ABD’nin ekonomik baskılarına karşı ortak bir tutum geliştirmeleri, iki ülkenin daha bağımsız bir küresel ekonomik düzen arayışında olduklarını göstermektedir. Bu anlamda Çin ve İspanya arasındaki ilişki, yalnızca ticaretin ötesine geçerek daha geniş bir jeopolitik ve ekonomik vizyonun parçası haline gelmektedir. Her iki ülke de küresel tedarik zincirlerinin yeniden şekillendiği, enerji güvenliği ve dijitalleşme gibi stratejik alanlarda yeni güç dengelerinin ortaya çıktığı bu dönemde, çok taraflı bir yaklaşımı savunarak, küresel işbirliği için sağlam bir temel oluşturmaktadır.

Bu ziyaretin, yalnızca geçmiş ilişkileri değerlendirmeyle kalmayıp Çin-Avrupa ilişkilerinin geleceği için çok taraflı bir vizyon oluşturma çabası taşıması, uluslararası arenada dikkatle izlenmesi gereken bir gelişme olarak öne çıkmaktadır. Çin ve İspanya’nın özellikle küresel ticaretin yeniden şekillendiği, enerji güvenliğinin ön planda olduğu ve dijitalleşmenin hız kazandığı bir dönemde, kapsamlı ve çok katmanlı bir ortaklık mesajı vermesi, küresel düzeydeki güç dengelerinin değiştiği bu süreçte büyük bir önem taşımaktadır. Çin ve İspanya arasındaki bu ortaklık, yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda stratejik bir bağ kurma niyetini de göstermekte ve bu bağlamda küresel sistemdeki çok taraflılığın savunulmasının önemini vurgulamaktadır.

Sonuç olarak 11 Nisan 2025 tarihli Li Qiang-Pedro Sanchez görüşmesi, Çin ve İspanya arasındaki stratejik ortaklığın yalnızca geçmişini anmakla kalmayıp geleceğe dönük çok katmanlı bir işbirliği vizyonunu da şekillendirmiştir. Küresel belirsizliklerin, ABD’nin ekonomik baskılarının ve yeniden biçimlenen ticaret dengelerinin damga vurduğu bir dönemde, iki ülkenin çok taraflılık vurgusu ve ortak çıkar alanlarına dayalı yaklaşımı dikkat çekicidir. Ekonomik ilişkilerin teknoloji, yatırım ve sürdürülebilirlik gibi stratejik alanlara yayılması, işbirliğini daha derin ve kalıcı kılarken; AB-Çin ilişkilerine dair verilen mesajlar, Avrupa’nın Çin’le daha dengeli ve bağımsız bir ilişki kurma arzusunu yansıtmaktadır. Bu ziyaret, Çin-Avrupa ilişkilerinin geleceği açısından da önemli bir dönüm noktası niteliğindedir.


[1] “Chinese premier holds talks with Spanish prime minister”, Xinhua, https://english.news.cn/20250411/f15a93d4366a4421bab8ebf3acc9174c/c.html, (Erişim Tarihi: 14.04.2025).

[2] “Chinese Premier Li holds talks with Spanish Prime Minister Sanchez”, Insight EU Monitoring, https://ieu-monitoring.com/editorial/chinese-premier-holds-talks-with-spanish-prime-minister/608109?utm_source=ieu-portal/feed, (Erişim Tarihi: 14.04.2025). 

[3] “Spain seeks to strengthen bilateral ties with China”, China Daily, https://www.chinadaily.com.cn/a/202504/14/WS67fc65eba3104d9fd381f116.html, (Erişim Tarihi: 14.04.2025). 

[4] Aynı Yer. 

[5] “Chinese premier holds talks with Spanish prime minister”, The State Council The People’s Republic of China, https://english.www.gov.cn/news/202504/11/content_WS67f9183ec6d0868f4e8f19b0.html, (Erişim Tarihi: 14.04.2025). 

Ece ÖNÜR
Ece ÖNÜR
Ece Önür, 2022 yılında Üsküdar Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden “Çin’in Süper Güç Olma Adımı: Bir Kuşak Bir Yol Projesi” bitirme teziyle mezun olmuştur. 2023 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda tezli yüksek lisans eğitimine başlamıştır. Hâlihazırda Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi’nde (ANKASAM) staj yapmaktadır. Başlıca ilgi alanları; Çin dış politikası, Çin-Tayvan ilişkileri, Asya-Pasifik bölgesi, kimlik çalışmaları ve uluslararası ilişkiler teorilerinden sosyal inşacılık teorisidir. Önür, iyi düzeyde İngilizce bilmektedir.

Benzer İçerikler