Amerika Birleşik Devletleri (ABD) tarafından Donald Trump döneminde İran’a uygulanmaya başlanan petrol yaptırımları, Çin’in Rus ham petrolüne yönelmesine yol açmıştır. Söz konusu dönemde İran’ın Çin’e petrol sevkiyatı, günlük 350 bin varile kadar düşmüştür. Çin’in Rusya’dan petrol ithalatı da eş zamanlı olarak artmıştır. 2021 yılında Çin, Rusya’dan günlük en fazla ham petrol ve kondensat ihracat eden ülke olmuştur.[1] Yani Pekin yönetimi, Rusya’nın ham petrol ve kondensat ihracatının yaklaşık üçte birini (günlük 1,4 milyon varil) ithal etmiştir. Joe Biden döneminde İran’a yönelik yaptırım baskısının azalması ve bu anlamda petrol tankerlerine yönelik izleme ve yakalama gibi faaliyetlerin büyük oranda son bulması ise bu sevkiyatın günlük 900 bin varilin üzerine çıkmasına olanak sağlamıştır.
Gelinen noktada İran, dünya ülkelerinin Rusya’dan ucuz petrol almayı tercih etmesinden büyük rahatsızlık duymaktadır. Zira İran’ın Çin’e olan petrol ihracatı, 2022 yılının Nisan ayında ortalama günlük 900 bin varilden 640 bin varile kadar gerilemiştir.[2] Bunun bir sonucu olarak, ortalama 37 milyon varil İran petrolü, Singapur’da ve Çin açıklarında bulunan tankerlerde bekletilmektedir.[3] Bu nedenle İran’ın elindeki 80 milyon varillik petrol stoku daha da artmaktadır. Dolayısıyla Pekin yönetiminin Rusya’dan daha fazla petrol ithal etme ve İran’dan yaptığı alımları azaltma kararı son derece önemlidir. Zira bu durum, İran ekonomisinin üzerindeki baskıyı arttıracaktır. Konuyla ilgili Reuters’e verdiği demeçte İran Petrol, Gaz ve Petrokimya Ürünleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Hamid Hosseini, “Rusya, ihracatının neredeyse yarısını Güneydoğu Asya’ya ve özellikle Çin’e kaydırabilir… Bu da İran’ın ham petrol ihracatı için büyük bir tehdittir.” demiştir.[4]
Hatırlanacağı üzere 25 Mayıs 2022 tarihinde ABD, İran’ın petrol yaptırımlarını aşmasına izin veren uluslararası petrol kaçakçılığı ve kara para aklama ağına dahil olan kişi ve kuruluşlara yeni yaptırımlar getirmiştir.[5] Bu yaptırımlara Pekin merkezli “Haokun Energy Group”un yan kuruluşu olan Hong Kong merkezli enerji şirketi China Haokun Energy’nin yanı sıra “Fujie Petrochemical Zhoushan” da dahil edilmiştir. Ayrıca İran-Çin ortak girişimi olan “PetroChina Pars” da yaptırıma tabi tutulmuştur. Söz konusu yaptırımlar nedeniyle Çin’in petrol rafinerileri, riskten uzak durmak amacıyla en azından yakın vadede İran’dan petrol almaktan kaçınabilir. Diğer taraftan indirimli Rus petrolü, Pekin açısından cazip gelmektedir. İran’ın bu anlamda arka planda kalması ise Moskova için mühim bir avantaj olarak yorumlanabilir.
Avrupa Birliği (AB) liderleri, yıl sonuna kadar Rusya’dan petrol ithalatını yüzde 90 oranında azaltmayı amaçlayan yeni bir yaptırım paketi üzerinde anlaşmışlardır. Petrol fiyatlarının hızla artmasına yol açan bu karar, dünyadaki petrol üreticisi ülkeler için önemli bir fırsattır. Ancak ABD veya AB yaptırımlarına tabi olmaya devam eden İran ve Venezuela gibi ülkeler, bu durumdan istifade edemeyecektir. Dolayısıyla en büyük petrol ithalatçılarından biri olan Çin, Körfez ülkelerine ve diğer petrol üreticisi aktörlere başvurabilir. Oysa Çin, son yıllarda ABD’nin ikincil yaptırım tehdidini göz ardı ederek İran ve Venezuela’dan ham petrol almaya devam eden tek devlet olmuştur.
Çin’in İran’dan ithal ettiği petrolün çoğu, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) veya Malezya üzerinden sevk edilmektedir.[6] Bu yöntemle Tahran yönetimi, Çin’e günde 1 milyon varilden fazla ham petrol ihraç etmektedir. Ancak AB’nin Rus petrolüne yönelik yeni ambargosu, Çin’in enerji ithalatında Moskova ile Tahran arasındaki rekabeti arttıracaktır. Mevcut durumda Rus petrol tedarikçileri, yüzde 30’luk bir indirim sunmaktadır. Bu oran ise İran’ın Çin’e son yıllarda uyguladığı indirimden çok daha fazladır. Bu yüzden de bazı Çin rafinerileri, Rus petrolünü tercih etmektedir. Buna göre Çin; yükselen fiyatlar, daha sıkı ithalat kotaları ve artan yaptırım baskısı sebebiyle 2022 yılının Şubat ayından beri İran’dan yaptığı ham petrol ithalatını azaltmaktadır. Nitekim toplam 8 milyon varil petrol taşıyan en az 6 İran petrol tankerinin boşaltma yapmak için üç aydan fazla bir süredir Shandong ve Zhejiang limanları açıklarında beklediği belirtilmektedir.[7]
Öte yandan Refinitiv verilerine göre, Çin’in Rusya’dan yaptığı deniz kaynaklı ham petrol ithalatı, 2022 senesinin Nisan ayında bir önceki aya göre %16 artarak günde yaklaşık 860.000 varile çıkmıştır. Bu da 2021 yılının Aralık ayından beri ulaşılan en yüksek seviye anlamına gelmektedir.[8] Aynı yılın Nisan ayına ait gümrük verilerine bakıldığında da Rusya’nın İran’ın yerini alabileceği anlaşılmaktadır. Lojistik sorunlar, Çin’in Rusya’dan petrol alımlarında ani bir sıçrayışın meydana gelmesini önlese de bu alımların istikrarlı bir biçimde arttığı söylenebilir. Halihazırda Çin’e giden Rus petrolü, çeşitli indirimlere tabi tutulmaktadır. Bu da İran’ın Rusya’yla rekabet etmek için kendi fiyatlarını aşağı çekmesini gerektirmektedir. Aksi takdirde Tahran’ın pazar payını kaybetme riski söz konusudur.
Orta vadede Moskova, daha düşük üretim maliyetleri ve sunduğu indirimli fiyatlar nedeniyle Tahran üzerinde baskı oluşturma fırsatına sahiptir. Diğer taraftan İran’ın on yıllık yaptırımlarla zaten zayıflamış olan petrol sektörü, düşük fiyatlara dayanma kabiliyetine sahip değildir. Kısacası Rusya, İran’ı zor durumda bırakabilecek kritik bir koza sahiptir. Ayrıca Rus petrolünün kısa ve orta vadede İran’ınki gibi, ABD’nin ikincil yaptırımlarına tabi olmayacağı hesaba katıldığında, Çinli petrol rafinerileri, yaptırım riskinin daha düşük olduğu Rus ham petrolünü tercih edecektir.
İran’ın burada birkaç seçeneğinin olduğu söylenebilir: Birincisi, Rusya’yla bir anlaşma yapmayı deneyerek müzakerede bulunmaktır. Hatta Tahran, Rusya’nın Çin’e yaptığı enerji ihracatında, Hazar’dan rafine ürünler ithal ederek ve takas anlaşmasının bir parçası olarak aracı rolü bile oynayabilir. Ancak Rusya-İran ilişkilerinin sicili ve Moskova’nın Tahran’ı “küçük ortak” şeklinde görmesi nedeniyle bu tür bir işbirliği pek mümkün değildir.
Diğer taraftan Rusya, yaptırımlardan kaçınma mekanizmalarını öğrenmek için İran’dan yardım isteyebilir. Halihazırda Moskova ve Tahran, ekonomik ilişkileri geliştirmeye ve ortak şirketler ve bankalar kurmaya çalışmaktadır. Hatta Rusya, ABD ve P3+1 ülkeleri ile İran arasında dolaylı bir arabulucu rolü oynamaktadır. Bu çerçevede Moskova, olası nükleer anlaşmadan sonra Tahran’la ekonomik ilişkilerine herhangi bir yaptırım getirilmemesi için Washington’dan birtakım garantiler verilmesini talep etmiştir.
İkinci seçenek ise İran’ın nükleer anlaşmayı yeniden tesis etmek için kararlı adımlar atarak kendisini bu çıkmazdan kurtarmaya çalışmasıdır. En azından ABD, İran petrolüne yönelik ikincil yaptırımları kaldırabilir. Böylece Avrupa da yeni bir petrol tedarikçisi kazanabilir.
Bilindiği gibi petrol ihraç eden ülkeler, Rus petrolünü ikame edebilmek için harekete geçmiştir. İran da 80 milyon varillik petrol stoğunun bulunduğunu ve ham petrol üretimini daha da arttırmaya hazır olduğunu açıklamaktadır.
İran’ın petrol satışına yönelik yaptırımlar henüz kalkmamasına rağmen Batı’yla nükleer görüşmelerin devam etmesi, Tahran’ın üzerindeki baskıyı azaltmıştır. Bunun sonucunda yılın ilk aylarında İran’ın petrol üretiminde ve ihracatında nispi bir artış gerçekleşmiştir. Burada İran tankerlerini izleme ve önleme faaliyetlerinde görülen serbestlik etkili olmuştur. Nitekim 2021 senesinin Aralık ayı ile 2022 yılının Ocak ayı arasında Çin, İran’dan günlük ortalama 1,9 milyon varil petrolü ithal etmiştir.[9]
Tahmin edileceği üzere İran, Rusya’ya petrol yaptırımlarının gelmesiyle birlikte Batı’yla yeni bir nükleer anlaşma imzalayabileceğini düşünmektedir. Zira Rusya-Ukrayna Savaşı, İran’la yapılan nükleer görüşmelerde Batı’nın üzerinde ciddi bir baskı oluşturmaktadır. Bu yüzden de Avrupalı aktörler, enerji piyasasının daha fazla etkilenmemesi için Washington’u Tahran’la anlaşmaya zorlayabilir. Bu nedenle Tahran, nükleer görüşmelerde elinin geçmişe göre daha güçlü olduğuna inanmaktadır.Çünküİran’ın petrol satışlarını yaptırımlardan önceki seviyeye döndürmek, dünya enerji piyasası üzerindeki baskıyı hafifletecektir. Tahran yönetimi de bu durumu fırsat olarak gördüğü için Ukrayna Krizi’nden yararlanma niyetindedir.
Moskova’nın en büyük endişesi ise tıpkı İran’a yapıldığı gibi, Rusya’nın petrol satışlarına ikincil yaptırım getirilmesidir. Burada Rusya, daha önce İran’a uygulanan yaptırımlara bakarak birtakım dersler çıkarmaya çalışmaktadır. Moskova’nın asıl rahatsızlığı ise İran’ın dünya pazarına ve özellikle de Çin’e petrol satışlarını arttırmasıdır. Ancak belirtmek gerekir ki; güncel konjonktürde Pekin yönetimi için Rus petrolü daha cazip görünmektedir. Çin’in petrol konusunda Rusya’ya yönelmesi ise İran’ı yeni müşteriler aramaya itmiştir. Anlaşılacağı gibi tüm bu gelişmeler, Rusya ve İran’ın enerji meselesi nedeniyle daha sık karşı karşıya geleceğine işaret etmektedir.
[1] “Europe is A Key Destination for Russia’s Energy Exports”, EİA, https://www.eia.gov/todayinenergy/detail.php?id=51618, (Erişim Tarihi: 16.03.2022); “Here’s where Russian oil flows”, Washington Post, https://www.washingtonpost.com/business/2022/03/08/russia-oil-imports-ban/, (Erişim Tarihi: 13.06.2022).
[2] “More Russian Oil Going East Squeezes Iranian Crude Sales to China”, Al Jazeraa, https://www.aljazeera.com/news/2022/5/19/more-russian-oil-going-east-squeezes-iranian-crude-sales-to-china, (Erişim Tarihi: 13.06.2022).
[3] Aynı yer.
[4] Aynı yer.
[5] “New Iran Sanctions Prompt China Independents to Expand Focus on Russian Crude”, Hellenic Shipping News, https://www.hellenicshippingnews.com/new-iran-sanctions-prompt-china-independents-to-expand-focus-on-russian-crude/,(Erişim Tarihi: 13.06.2022).
[6] Aynı yer.
[7] “China’s Iranian Oil Imports Ease on Poor Margins, Lure of Russian Oil”, Reuters, https://www.reuters.com/business/energy/chinas-iranian-oil-imports-ease-poor-margins-lure-russian-oil-2022-05-09/, (Erişim Tarihi: 13.06.2022).
[8] Aynı yer.
[9] Aynı yer.