Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, 14-18 Nisan 2025 tarihlerinde Vietnam, Malezya ve Kamboçya’ya resmi ziyaretler gerçekleştirmiştir. Ziyaret, yalnızca coğrafi yakınlıkla değil, aynı zamanda uzun yıllara dayanan karşılıklı işbirliği ve dayanışma ile şekillenmiş ilişkilerin daha da derinleştirilmesini hedeflemiştir. Şi’nin bu ziyaretleri, Çin’in bölgedeki işbirliği vizyonunu pekiştirme çabalarının bir parçası olup gelecekteki ekonomik ve siyasi işbirliğini artırmayı amaçlamaktadır.
Şi Cinping’in 14 Nisan’da başlayan Vietnam ziyaretinin ilk duraklarından biri olan Hanoi’de yapılan üst düzey görüşmeler, Çin ve Vietnam arasındaki stratejik işbirliğinin derinleştirilmesi adına önemli bir adım olmuştur. Bu görüşmelerde, iki ülkenin kalkınma stratejilerinin uyumlu hale getirilmesi gerektiği vurgulanmış, özellikle Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi çerçevesinde ortak projelerin hızlandırılmasına karar verilmiştir.[1] Bu ortaklık, yalnızca iki ülkenin ekonomik kalkınma hedeflerine hizmet etmekle kalmamakta, aynı zamanda bölgesel güvenlik ve barışa katkı sağlamayı da amaçlamaktadır. Çin’in küresel ekonomik yeniden yapılanma çabalarındaki en önemli önceliklerinden biri, bölgesindeki ülkelerle olan ekonomik ilişkileri pekiştirmek ve bu süreçte Vietnam gibi önemli komşu ülkeleri daha yakın işbirliğine davet etmektir.
Çin’in Vietnam’a yönelik desteği yalnızca ekonomik alanda değil, aynı zamanda uluslararası ilişkilerde de dayanışmayı pekiştirmeye yönelik bir strateji izlemektedir. Vietnam’la geliştirilen stratejik ortaklık, her iki ülkenin uluslararası arenada daha fazla söz sahibi olmasını sağlamakla birlikte ABD’nin küresel ticaret üzerindeki etkisinin dengelenmesine de katkı sağlayacaktır. Bu açıdan Çin ve Vietnam arasındaki ekonomik ilişkiler, sadece bölgesel değil, küresel düzeyde de önemli bir denge unsuru oluşturmakta ve Çin’in ABD karşısındaki ekonomik mücadelesinde kritik bir rol oynamaktadır.
15 Nisan’da ziyaretine Malezya’yla devam eden Şi Cinping, burada da çok önemli görüşmeler gerçekleştirmiştir. İki ülke, modernizasyon çabalarını artırmak amacıyla stratejik işbirliğini derinleştirerek küresel ekonomik zorluklarla mücadele etmeyi hedeflemektedir. Bu bağlamda Çin ve Malezya, dört ana alanda işbirliğini genişletme kararı almışlardır: dijital ekonomi, yeşil ekonomi, mavi ekonomi ve turizm ekonomisi.[2] Her iki taraf, bu alanlarda kalkınma stratejilerinin uyum yaratmasını sağlamak, endüstriyel ve tedarik zincirlerinin entegrasyonunu derinleştirmek ve böylece ekonomik ilişkilerinin seviyesini daha da yükseltmek için adımlar atacaklarını belirtmişlerdir. Bu çabalar, geleneksel kalkınma modellerinin ötesine geçerek yüksek kaliteli ve sürdürülebilir bir kalkınma anlayışını önceleyen bir vizyonun habercisi niteliğindedir. Endüstriyel, tedarik, değer, veri ve yetenek zincirlerinin birbirine entegre edilmesi yönündeki kararlılık ise yalnızca iki ülkenin üretim ve ticaret ilişkilerinde değil, aynı zamanda bilgi paylaşımı ve teknoloji transferinde de daha derin bir bağ kurmaya hazırlandıklarını göstermektedir.
Bununla birlikte Çin ve Malezya ortak açıklamalarında Güneydoğu Asya Uluslar Birliği’ne (ASEAN) açık bir destek vermişlerdir.[3] ASEAN’ın merkeziyetinin vurgulanması, Çin’in bölgede rekabetten ziyade kurumsal çok taraflılığı ön plana çıkaran bir strateji benimsediğini ortaya koymaktadır. Malezya’nın da bu yönde hareket etmesi, ASEAN üyesi ülkeler arasında Çin’le işbirliğine dayalı denge kurma eğiliminin güçlendiğini göstermektedir. Barışçıl, güvenli ve müreffeh bir bölgesel yapı oluşturulması yönündeki ortak vizyon, Çin’in bölgedeki ‘ortak kader topluluğu’ söylemini derinleştirdiğini kanıtlamaktadır.
Bu işbirliğinin sadece ekonomik alanda kalmayacağı açıktır. Çin ve Malezya, bölgesel ve küresel güvenliği güçlendirme amacına da hizmet etmeyi planlamaktadır. Güney Çin Denizi’nde barış ve istikrarı korumak, bölgesel işbirliğini artırmak ve çok taraflı işbirliği ile ortak bir geleceğe sahip olmak, bu iki ülkenin taahhüt ettiği temel hedefler arasında yer almaktadır. Bu tür bir işbirliği, sadece iki ülke arasında değil, bölgedeki diğer aktörler için de bir güven mesajı niteliği taşımaktadır. Güney Çin Denizi gibi uluslararası alanda tartışmalı olan bölgelerde barış ve istikrarı koruma taahhüdü, Asya-Pasifik bölgesinin genel güvenlik yapısını iyileştirmeye yönelik bir strateji olarak değerlendirilebilir.
Bununla birlikte çok taraflı işbirliği ve ortak geleceğe dair vaatler, her iki ülkenin küresel düzeyde daha güçlü bir stratejik konum elde etme amacını yansıtmaktadır. Çin’in bu tür işbirlikleriyle bölgesel gücünü artırması, aynı zamanda daha geniş bir uluslararası düzenin oluşturulmasına katkı sağlamayı hedeflemektedir. Malezya’nın da bu süreçte Çin’le işbirliği yaparak bölgedeki diğer büyük güçlerle dengeli ilişkiler kurma çabası, bölgesel barışa katkı sağlarken, aynı zamanda stratejik bağımsızlıklarının korunmasını da temin etmektedir.
17 Nisan 2025 tarihinde Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in resmi temaslarının son durağı, Güneydoğu Asya’daki geleneksel müttefiklerinden biri olan Kamboçya olmuştur. Ziyaretin, Khmer Yeni Yılı gibi sembolik bir döneme denk getirilmesi, Pekin’in sadece siyasi ilişkileri değil, aynı zamanda kültürel bağları da güçlendirme arzusunun açık bir göstergesi niteliğindedir. Ziyaret sırasında Şi’nin yaptığı açıklamalarda, Çin’in Kamboçya’ya yönelik dış politikasının temel yönelimleri açık bir biçimde ortaya konmuştur. Kamboçya’nın “stratejik bağımsızlığını” koruma çabasına verilen açık destek, Çin’in özellikle ABD etkisine karşı bölgedeki ülkelerin özerk kalkınma yollarını destekleme politikasına paralel bir çizgi izlediğini göstermektedir.[4] Bu söylem aynı zamanda Çin’in yumuşak gücünü tahkim etme stratejisine hizmet etmekte; Batı’ya karşı alternatif bir kalkınma modeli sunma iddiasını yansıtmaktadır.
Şi’nin Çin-Kamboçya ilişkilerini “küresel dönüşümlerin testinden geçmiş” ancak hala “sağlam kalmış” ilişkiler olarak tanımlaması, Pekin’in bu ikili ilişkiyi yalnızca tarihsel bağlarla değil, aynı zamanda jeopolitik kırılmalara karşı dayanıklı bir ortaklık olarak kurguladığını ortaya koymaktadır. Bu vurgu, Çin’in bölgedeki uzun vadeli varlığını meşrulaştırma çabasının da bir parçasıdır. Ziyarette öne çıkan ve daha önceki temaslarda şekillendirilen “Elmas Altıgen” işbirliği çerçevesi ise ilişkilerin kurumsal boyutunu güçlendirmektedir. Bu çerçeve; siyasi güven, yüksek kaliteli kalkınma, güvenlik işbirliği, halklar arası etkileşim, bölgesel koordinasyon ve stratejik uyumu kapsayacak şekilde çok boyutlu bir ortaklık modelini temsil etmektedir.[5] Bu kapsamlı yaklaşım, Çin’in sadece ekonomik projelerle değil, çok katmanlı bir bölgesel mimari vizyonuyla hareket ettiğini göstermektedir.
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in gerçekleştirdiği Malezya, Endonezya ve Kamboçya ziyaretleri, yalnızca ikili ilişkilerin derinleştirilmesi amacı taşımamakta; aynı zamanda Pekin’in ABD’nin uyguladığı yeni tarifelere ve küresel tedarik zincirlerinde yaratmak istediği yeniden yapılanmaya verdiği stratejik bir yanıt olarak okunmalıdır. Şi’nin bu üç ülkeyi kapsayan diplomasi trafiği, Çin’in ABD’nin başını çektiği yeni korumacı ekonomik düzene karşı “güvenli ortaklar ağı” inşa etme girişimi olarak değerlendirilebilir. Özellikle dijital ekonomi, yeşil dönüşüm ve tedarik zincirlerinin entegrasyonu gibi konuların ön plana çıkarılması, Çin’in yalnızca tarifelerden kaçınmak değil; aynı zamanda bölgesel üretim ve teknoloji merkezleriyle entegre bir yapı kurarak alternatif ekonomik bloklar oluşturmak istediğini göstermektedir. Şi Cinping’in bu üç ülkeye gerçekleştirdiği ziyaretler, Çin’in dış politikasında yalnızca dostlukların tazelenmesi değil, aynı zamanda ABD’nin ekonomik baskılarına karşı bölgesel bir “stratejik tampon kuşağı” inşa etme çabasının bir parçasıdır. Bu diplomatik açılım, Çin’in kendisini küresel değer zincirlerinin merkezinde tutma ısrarının ve bölgesel liderlik iddiasının hem ekonomik hem de jeopolitik düzlemde yeniden kurgulandığını göstermektedir.
Sonuç olarak, Şi Cinping’in Vietnam, Malezya ve Kamboçya’ya gerçekleştirdiği ziyaretler, yalnızca geleneksel dostlukların tazelenmesi değil; aynı zamanda Çin’in, ABD’nin tarifeler yoluyla şekillendirmeye çalıştığı yeni ekonomik düzene karşı bölgesel dayanışma temelinde çok yönlü bir stratejik hat inşa etme çabasının güçlü bir yansımasıdır. Bu temaslar, Pekin’in ekonomik, siyasi ve normatif kapasitesini bölgesel düzeyde yeniden yapılandırarak yalnızca küresel değer zincirlerindeki yerini koruma değil, aynı zamanda alternatif bir kalkınma vizyonu inşa etme hedefinin de bir parçası olarak değerlendirilmektedir.
[1] “China, Vietnam agree to build all-round cooperation pattern”, Xinhua, https://english.news.cn/20250415/f0c1b42c44354be3a7003fc4f4f34082/c.html, (Erişim Tarihi: 17.04.2025).
[2] “China, Malaysia agree to build high-level strategic community with shared future”, Xinhua, https://english.news.cn/20250417/0e3505d50f1c44379b866cd2dfd32a5d/c.html, (Erişim Tarihi: 17.04.2025).
[3] “China, Malaysia pledge support for ASEAN”, The State Council the People’s Republic of China, https://shorturl.at/66Sep, (Erişim Tarihi: 17.04.2025).
[4] “Xi says China firmly supports Cambodia upholding strategic independence”, China.org.cn, http://www.china.org.cn/world/Off_the_Wire/2025-04/17/content_117829639.htm, (Erişim Tarihi: 17.04.2025).
[5] “Xi says looking forward to cementing friendship, promoting cooperation with Cambodia”, Xinhua, https://english.news.cn/20250417/ae8a63f9a070461c8cf788f18cb85c4e/c.html, (Erişim Tarihi: 17.04.2025).