Çin’in Kuşak-Yol Projesi ve Afrika

Paylaş

Çin, uluslararası alandaki gücünü ve nüfuzunu artırmak amacıyla oluşturduğu Kuşak-Yol Projesi’ni dünyanın çeşitli bölgelerinde hayata geçirmeye başlamıştır. Bu proje, hem demiryolu hem de deniz yolu ile gerçekleşecektir. Proje vesilesiyle Çin; Asya, Avrupa ve Afrika gibi birçok bölgeyi etkisi altına almak istemektedir. Her ne kadar proje, henüz tam olarak hayata geçirilmemiş olsa da Pekin, günden güne bu kıtalardaki birçok devletle anlaşma yapmakta ve bazılarıyla birlikte hareket etmektedir. Çin’in son yıllarda nüfuzunu artırdığı Afrika kıtası da Kuşak-Yol Projesi’nde yer almakta ve Pekin, kıtaya özel bir önem atfetmektedir. Zira Afrika, doğal kaynaklar bakımından zengin ve gelecek vadeden bir coğrafyadır. Kuşak-Yol Projesi kapsamında Çin’den Afrika’ya bir deniz yolu oluşturulması düşünülmekte ve bu deniz yolunun devamında kıta içerisinde dağılacak bir demiryolu planlaması tasarlanmaktadır. Oluşturulan tasavvurların bir tanesi Kenya’nın Mombasa Limanı’yken; bir diğeri ise Cibuti’dir. Cibuti Limanı’ndan itibaren yapılacak demiryolu ağlarıyla Sudan, Moritanya, Senegal, Gana, Nijerya, Gambiya, Gine, Sao Tome ve Principe, Kamerun, Angola ve Namibya birbirine bağlanacaktır.

İlk olarak 1960’lı yıllarda altyapı sektörüyle Afrika’ya giren Çin, kıtada aktif bir yer edinmeye başlamıştır. 1980 yılında 1 milyar dolar olan Çin-Afrika ticaret hacmi, takvim 2016 yılını gösterdiğinde 128 milyar dolara ulaşmıştır. 2000 yılı sonrasında Pekin yönetimi, Afrika ülkelerine yaklaşık 143 milyar dolar kredi vermiştir. Bu kredilerin sadece yarısı son dört senede verilmiştir. Buna ek olarak Pekin’de yapılan Çin-Afrika İşbirliği Forumu’nda Çin, Afrika ülkelerine kalkınma için finansman olarak 60 milyar dolar teklif etmiştir.[1]

Kuşak-Yol Projesi’nden bağımsız olarak; Afrika’daki limanlar, demiryolları, petrol-gaz boru hatları ve elektrik santralleri gibi Çin yatırımlarının stratejik doğası göz önüne alındığında, bazı Afrika hükümetleri, Çin’in çıkarlarını hedef alan saldırıları kendi ulusal güvenliklerine yönelik bir tehdit olarak görmektedir. Bölgedeki liderler tarafından 2018 yılında imzalanan Çin-Afrika Eylem Planı; istihbarat, ordu ve polise ilişkin projelerin güvenliğine ve “Çin vatandaşlarının, Çin şirketlerinin ve büyük projelerin emniyetine” öncelik verileceğini belirtmektedir.[2] Planın imzalandığı yıl Uganda, Çin vatandaşlarına yönelik saldırılara yanıt olarak ordusunu yatırımların güzergahına konuşlandıran ilk Afrika ülkesi olmuştur.[3]

Son yirmi yıla bakıldığında, Çin’in bölgede önemli bir aktör olarak yükseldiği görülmektedir. Ekonomik yatırım paketi, esnek siyasi yaklaşım ve Kuşak-Yol Projesi bağlamında yüksek maliyetli gelişim çalışmaları, Afrika ülkelerinin kalkınması noktasında büyük bir fırsat oluşturmaktadır. Ancak Afrika ülkelerine karşı şeffaflık ve hesap verebilirlik eksikliği, aynı zamanda doğrudan yerel halkın yararına oluşturulmuş bir projenin bulunmaması, kıtada endişeyle karşılanmıştır. Bölge hükümetlerinin aldığı borçların fazlaca artmasından dolayı birçok ülke Kuşak-Yol Projesi’yle inşa edilmesi planlanan yeni yatırım projelerinin iptal edilmesini talep etmektedir. Zira Afrika’da insanların zihninde kalan geçmiş deneyimlere göre, Batılı devletlerden aldıkları borçların ödenmemesi, katı şartları beraberinde getirmektedir. Bu da zaten fakir olan bu ülkeler üzerinde daha da olumsuz bir durumun vuku bulabileceğinin habercisi olmaktadır.

Tüm bunlara rağmen Pekin, söz konusu durumun yaşanmaması adına özellikle altyapı projelerinde kullanılması amacıyla büyük miktarlarda hibe, yardım ve krediler (sıfır veya düşük faizle) verme yoluna gitmiştir. Bu bağlamda Afrika ülkelerini daha çok cezbetmiş ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Avrupa Birliği’nin (AB) mali krizle Afrika’ya yaptığı yardımı sınırlandırması sonrasında Afrika ülkeleri için çok iyi bir seçenek haline gelmiştir. Bu nedenle Çin, Afrika’ya daha fazla yatırım yapmaya kararlıdır. Ayrıca kıtada herhangi bir siyasi meseleye taraf olmamaktadır. Çinli şirketler de düşük profilini koruyarak muhalif yerel grupların hedefi olmaktan imtina etmektedir. Altyapı sektörüne ek olarak Çin, barış ve güvenlik projelerine de el atmıştır. Böylece sadece ekonomik değil; askeri alanda da bölgede hakimiyet kurma gayesi gütmüştür. Dolayısıyla Batılı güçlerin boşalttığı ve boşaltmaya devam ettikleri yerleri Pekin’in dolduracağı öngörülmektedir.

Çin, kıtadaki 54 ülkeden 52’sine doğrudan yatırım yapmıştır. 53. ülke olarak ise Sao Tome’a girmeye hazırlanmaktadır. Böylece Çin, Afrika pazarının tamamına ulaşmış olacak ve kıtanın bütününde etkisini artırmaya başlayacaktır. 54 Afrika ülkesinden 49’u Kuşak-Yol Projesi bağlamında Pekin Hükümeti ile Mutabakat Anlaşması imzalamıştır.[4] Bu 49 ülkeden 22’si Batı Afrika’da yer alırken; 12’si Doğu Afrika, 9’u Kuzey Afrika ve 6’sı Güney Afrika’da bulunmaktadır.[5] Aynı zamanda Afrika Birliği de Çin ile Kuşak-Yol Projesi kapsamında bir Mutabakat Anlaşması imzalamıştır. Ancak bu anlaşmaların ülkeler için herhangi bir bağlayıcılığı yoktur.

Mutabakat Anlaşması imzalamayan ve projeye destek vermeyen 5 ülke ise Eritre, Benin, Mali, Sao Tome ve Principe ve Eswatini’dir. Ancak Çin, bu ülkeleri ikna etmek ve kendi tarafına çekmek adına yatırım yapmaya devam etmektedir. Örneğin kısa süre önce Eritre’de bulunan Koka altın madenine yatırım yapmaya başlamıştır. Ayrıca Çin, demiryolu yapılması için Mali’yle 11 milyar dolarlık bir anlaşma imzalamıştır. Sao Tome ve Principe ise 2007 yılının Mayıs ayında Tayvan’ı tanıma politikasından tek Çin politikasına geçiş yapmıştır. Eswatini ise baskıya direnen ve Çin yatırımlarına izin vermeyen tek Afrika ülkesidir.[6]

Afrika, büyük güçler için her zaman önem arz etmiş ve etmeye devam etmektedir. Bölge, yalnızca doğal kaynaklar bakımından zengin değildir. Aynı zamanda büyük bir pazar niteliği de bulunmaktadır.[7] Çin’i en çok cezbeden yönü de budur. Zira Pekin Hükümeti, Afrika pazarında kendi ürünlerini satarak kıtadaki etkinliğini artırmayı düşünmektedir. Çin, hem altyapı sektörüne hem barış ve güvenlik sektörüne hem de bölge pazarına katkıda bulunarak kıtanın en önemli ülkesi olmayı arzu etmektedir. Böylece Çin, Batılı ülkelerden açılacak boşluğu doldurmak istemektedir. Tabi bu boşluğun açılması, Fransa başta olmak üzere Batılı ülkelerin işine gelmeyecektir. Zira Fransa, Afrika’da birçok ülkede hala ekonomik, siyasi ve askeri olarak etkinliğini sürdürmektedir. Ancak Çin’in nüfuzunu artırması, Paris yönetiminin bölgedeki nüfuzunu azaltabilir.

Fransız ekonomisi, Afrika’ya belli oranda bağlı olduğundan, buradaki eski kolonilerini kolayca bırakmak istemeyecektir. Bu nedenle de birçok ülkede askeri, siyasi veya ekonomik darbeler ya da iç karışıklıklar meydana gelebilir. Dahası Paris, bu durumu AB’nin kendi meselesi haline de getirebilir. Bu olasılıkta ise Çin’in Kuşak-Yol Projesi’ne taş koymaya çalışabilir. Bu da işin yönünü değiştirebilir. Böylece Pekin’in amaçlarından biri olan Çin ürünlerinin Avrupa pazarına ulaşma ihtimali düşecek ya da diğer ihtimalle Avrupa’da gireceği pazarlar azalacaktır. Tüm bu sebeplere istinaden Pekin Hükümeti, Afrika’daki yatırımlarını Batılı güçleri uyandırmadan ve ürkütmeden yapmak isteyebilir. Bu nedenle kıtadaki nüfuzunu bir anda değil; belli bir süreye dağıtma planları yaparak Batılı büyük devletlerden gelebilecek tepkilerden korunmak ve gerçekleştireceği ekonomik girişimlerin olumsuz etkilenmemesini engellemek isteyecektir.


[1] “China’s Xi Offers Africa $60 bn for Development, Says ‘No Strings Attached’”, The East African, https://www.theeastafrican.co.ke/business/China-s-Xi-pledges—60bn-for-African-development-at-summit/2560-4741280- ox1p27z/index.html, (Erişim Tarihi: 26.12.2020).

[2] Paul Nantulya, “Implications for Africa from China’s One Belt One Road Strategy”, Africa Center For Strategic Studies, https://africacenter.org/spotlight/implications-for-africa-china-one-belt-one-road-strategy/, (Erişim Tarihi: 26.12.2020).

[3] “Uganda Orders Military to Protect Chinese Businesses”, BBC, https://www.bbc.com/news/world-africa-46221236, (Erişim Tarihi: 26.12.2020).

[4] “Countries Along The Belt And Road- What Does It All Mean?”, Development Reimagined, https://developmentreimagined.com/2019/09/26/countries-along-thebelt-and-road-what-does-it-all-mean/, (Erişim Tarihi: 26.12.2020).

[5] Pearl Risberg, “The Give-and-Take of BRI in Africa”, Centre for Strategic and International Studies, https://csis-prod.s3.amazonaws.com/s3fs-public/NewPerspectives_ APRIL2019_Risberg.pdf (Erişim Tarihi: 27.12.2020).

[6] Larry Madowo, “Eswatini-Taiwan’s last friend in Africa”, BBC, https://www.bbc.com/news/world-africa-46831852, (Erişim Tarihi: 27.12.2020).

[7] Julia Breuer, “Two Belts, One Road?: The role of Africa in China’s Belt&Road initiative”, Blickwechsel, Haziran 2017, https://www.eu-china.net/uploads/tx_news/Blickwechsel_OBOR-Afrika_Maerz2018.pdf, (Erişim Tarihi: 27.12.2020), s. 6.

Göktuğ ÇALIŞKAN
Göktuğ ÇALIŞKAN
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümünde lisans eğitimi alan Göktuğ ÇALIŞKAN, aynı süreçte çift anadal programı kapsamında üniversitenin Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde yer alan Uluslararası İlişkiler bölümünde de eğitim görmüştür. 2017 yılında lisans mezuniyetini tamamladıktan sonra Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünde yüksek lisans programına başlayan Çalışkan, bu programı 2020 yılında "Hindistan Şiiliği ve İran’ın Hindistan Politikasının Yumuşak Güç Çerçevesinde Değerlendirmesi: Kontrüktivist Bir Bakış" adlı teziyle başarı ile tamamlamıştır. 2018 yılında ise çift ana dal programı kapsamında eğitim gördüğü Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun olmuştur. Millî Eğitim Bakanlığı Yurtdışı Seçme ve Yerleştirme (YLSY) programı kapsamında Fransa’da dil eğitimi alan Göktuğ Çalışkan, ardından Fas’ta bulunan Uluslararası Rabat Üniversitesinde 2. yüksek lisansını "La Présence Chinoise En Afrique Et L’évaluation De La Politique Africaine De La Chine Dans Le Contexte Du Projet « La Ceinture Et La Route » : Les Cas du Kenya et de l’Ouganda" (Çin'in Afrika'daki Varlığı ve Çin'in Afrika Politikasının Kuşak ve Yol Projesi Bağlamında Değerlendirilmesi: Kenya ve Uganda Örnekleri) teziyle 2022 yılında tamamlamıştır. Aynı zamanda Erciyes Üniversitesi Hukuk Fakültesi son sınıf öğrencisi olan Çalışkan, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünde de doktorasına devam etmektedir. Çalışkan, ayrıca YLSY kapsamında Fas’ta yine Uluslararası Rabat Üniversitesi’nde doktoraya başlamıştır. Ankasam Uluslararası İlişkiler uzmanı olarak çeşitli konularda röportajları ve analizleri bulunan Çalışkan, kitap bölümleri, makaleler ve kitap incelemelerine de devam etmektedir. Çalışkan, iyi derecede İngilizce ve Fransızca bilmekte olup, Çin-Afrika İlişkileri, Sahel, Sahel’de Din ve Güvenlik, İran, Şiilik, Hindistan, Gıda Güvenliği, Afrika'da İklim, İsyanlar ve Terörizm, Afrika Jeopolitiği, Kuşak ve Yol Projesi, Orta Asya üzerine akademik çalışmalarını sürdürmektedir.

Benzer İçerikler