Analiz

Küresel Isınma ve İklim Değişikliğinin Doğu Avrupa ve Orta Asya’daki Yansımaları

Orta Asya ve Doğu Avrupa, küresel ısınmanın etkilerini en yoğun şekilde hisseden bölgeler arasında yer almaktadır.
Bölgedeki gelişmekte olan devletler, yıllık 50 milyar doları aşan bir uyum finansman açığıyla karşı karşıya kalmaktadır.
Finansal yetersizlik, ulusal iklim planlarının uygulanabilirliğini sınırlı hale getirmekte ve kalkınma hedeflerinin gecikmesine neden olmaktadır.

Paylaş

İklim değişikliği, çağımızın en mühim çevresel, ekonomik ve toplumsal problemlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Atmosferdeki sera gazı yoğunluğunun artmasıyla birlikte meydana gelen bu süreç, yeryüzündeki enerji dengesini bozarak küresel ısınmanın yaşanmasını hızlandırmaktadır. İklim değişikliğinin etkileri; buzulların hızla erimesi, deniz seviyesinin yükselmesi, aşırı hava olaylarının artması, tarımsal verimliliğin azalması ve su rezervlerinin tükenmesi gibi çok boyutlu sonuçlarla kendini göstermektedir. Kuraklık, sel, sıcak hava dalgaları ve orman yangınları gibi felaketler, dünyanın pek çok bölgesinde hem ekonomik hem de sosyal yapıları derin bir şekilde sarsmaktadır. Bu süreç, özellikle gelişmekte olan ülkelerde gıda güvenliği, enerji üretimi, su yönetimi ve halk sağlığı açısından yeni kırılganlık alanları yaratmaktadır.

Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP), Orta Asya’nın dünyanın en hızlı ısınan bölgelerinden biri olduğunu ve bu coğrafyanın iklim değişikliğine uyum sağlayabilmesi için on milyarlarca dolarlık bir maliyete ihtiyaç duyduğunu belirtmektedir. Bilhassa Tacikistan ve Kırgızistan gibi tarıma dayalı ekonomilerde, buzulların son on yılda %30 seviyesine küçülmesi su rezervlerinin ve tarımsal üretimi ciddi bir şekilde etkilemektedir. Ceyhun ve Seyhun nehirlerinin akışındaki yaşanan değişimler, hem tarım hem de hidroelektrik üretimini tehdit ederek bölgesel sosyoekonomik istikrarsızlığa yol açma potansiyeli taşımaktadır. Buna paralel bir şekilde Doğu Avrupa devletleri de artan kuraklık, sel ve orman yangınları gibi aşırı hava olaylarıyla karşı karşıya gelmektedir.[i] Bu gelişmeler, Moldova’dan Gürcistan’a, Ukrayna’dan Sırbistan’a kadar geniş bir coğrafyada enerji güvenliği, gıda üretimi ve toplumsal dirençlilik açısından yeni kırılganlık alanları yaratmaktadır.

UNEP’in paylaştığı tahminlere göre Avrupa ve Orta Asya’daki gelişmekte olan devletler, iklim değişikliğine uyum sağlamak için yılda 51 milyar dolar finansmana gerek duymaktadır; fakat söz konusu bu miktarın sadece küçük bir kısmı henüz karşılanabilmektedir. Tacikistan, 2030 yılına dek 8 milyar dolar, 2050 yılına kadar ise 17 milyar dolarlık iklim finansmanı ihtiyacını bu program kapsamında bildirmiştir. Buna benzer şekilde Özbekistan’ın sadece sulama ve su yönetimi altyapısını modernize etme maliyeti 2030 itibari ile 10 milyar dolar seviyesine yaklaşmaktadır. Bu finansal boşluk, milletlerarası varlığını sürdüren kuruluşların desteği olmadan kapatılması mümkün görünmemektedir. Dünya Bankası, Asya Kalkınma Bankası ve Yeşil İklim Fonu gibi kuruluşlar bu noktada kritik bir rol üstlenmektedir.[ii]Özellikle “From Glaciers to Farms” adlı uygulamaya konulan program, buzullara bağımlı tarım toplumlarının direncini daha da arttırabilmek gayesiyle 250 milyon dolarlık yatırım sağlamış ve bu kapsamda sulama altyapısı, erken uyarı sistemleri ve kadın girişimciliği de desteklenmiştir. Bütün bunların dışında, bölgedeki birçok ülkenin ulusal uyum planlarını güncelleme konusunda hâlâ yeterince hızlı ilerlemediği görülmektedir.

Doğu Avrupa ve Orta Asya devletleri, iklim değişikliğiyle mücadelede edebilme hususunda yenilenebilir enerji, enerji verimliliği ve çevresel farkındalık odaklı pek çok farklı reforma yönelmiştir. Ukrayna, yaşadığı savaş koşullarına rağmen 2050 yılına dek karbon nötr olmayı amaçlayan yeni bir iklim yasasını kabul etmiş ve kömür enerjisini 2035 yılına dek aşamalı olarak kaldırma kararı almıştır. Bu politika, Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı ile uyumlu bir dönüşüm vizyonunu benimsendiğini ortaya koymaktadır. Özbekistan’da güneş enerjisi yatırımları hız kazanmış, binlerce teknisyen Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) işbirliğiyle kurulan “İşga Marhamat” merkezlerinde güneş paneli montajı ve bakımı konusunda eğitim almıştır. Bunun yanı sıra kırsal bölgelerde enerji verimliliği yüksek konut projeleri ve yeşil mortgage mekanizmaları da hayata geçirilmiştir. Gürcistan’da ise orman yangınları ve arazi bozulmasıyla mücadele konusunda erken uyarı sistemleri ve yangın yönetimi eğitimleri güçlendirilmiştir. Sırbistan’da kömür madenciliğine bağımlı bölgelerde adil geçiş süreci başlatılmış, eski kadın madencilere yeşil istihdam ve girişimcilik fırsatları sunulmuştur.[iii] Bu kapsamda ele alınan uygulamalar, yeşil ekonomiye geçişin yalnızca çevresel değil, aynı zamanda toplumsal kapsayıcılık açısından dönüşümsel bir süreç olduğunu gözler önüne sermektedir.

Orta Asya ve Doğu Avrupa’nın iklim değişikliğiyle mücadelesi, sadece ulusal stratejilere değil, aynı zamanda bölgesel iş ortaklığına da bağlıdır. Dünya Bankası’nın “Orta Asya İklim ve Çevre Programı”, ülkeleri sürdürülebilir, dirençli ve kapsayıcı bir büyüme modeline yönlendirmeyi amaçlamaktadır. Programın “RESILAND” kara programı, kirlilik yönetimi, döngüsel ekonomi ve yeşil finansman gibi farklı alanlarda iş ortaklıklarını teşvik etmektedir.[iv] Ceyhun ve Seyhun havzalarında ortak bir şekilde gerçekleştirilmesi amaçlanan su yönetimi ve sınır ötesi çevresel yönetişim mekanizmalarının geliştirilmesi, gelecekteki gıda ve enerji güvenliği açısından kritik önemdedir. 

Sonuç olarak, iklim değişikliğinin artan etkileri karşısında bölgesel dayanıklılığın sağlanabilmesi için sadece finansal kaynakların değil, bunun yanı sıra bilgi paylaşımı, toplumsal katılım ve cinsiyet eşitliği temelli siyasetlerin de kuvvetlendirilmesi gerekmektedir. Bu aşamada geliştirilen bütüncül yaklaşımlar, ülkeler için hem çevresel hem de sosyoekonomik kalkınma hedeflerine ulaşmak için sürdürülebilir bir yol haritası sunmaktadır.


[i] “Central Asia Faces Billions in Climate Adaptation Costs, UNEP Warns”, The Times of Central Asia, https://timesca.com/central-asia-faces-billions-in-climate-adaptation-costs-unep-warns/, (Erişim Tarihi: 04.11.2025).
[ii] “Environment Program in Central Asia”, World Bank Group, https://www.worldbank.org/en/topic/environment/brief/climate-and-environment-program-in-central-asia (Erişim Tarihi: 04.11.2025)
[iii] “How Eastern Europe and Central Asia are turning climate action into lasting benefits”, UNDP, https://climatepromise.undp.org/news-and-stories/how-eastern-europe-and-central-asia-are-turning-climate-action-lasting-benefits, (Erişim Tarihi: 04.11.2025).

[iv] Aynı yer.

Dilara Cansın KEÇİALAN
Dilara Cansın KEÇİALAN
Anadolu Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunu olan Dilara Cansın KEÇİALAN, Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı'nda yüksek lisans eğitimini tamamlamıştır. Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi'nde Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi alanında yüksek lisans eğitimini sürdüren Keçialan, ayrıca Atatürk Üniversitesi'nde Yeni Medya ve Gazetecilik bölümünde öğrenim görmektedir. ANKASAM'da Avrasya Araştırma Asistanı olarak görev yapan Keçialan'ın başlıca ilgi alanları Avrasya ve özellikle Orta Asya bölgesidir. İngilizce, Rusça ve az derecede Ukraynaca bilmekte olup Kazakça öğrenmektedir.

Benzer İçerikler