Çin ve Rusya arasındaki ilişkiler, son yıllarda küresel çapta önemli bir stratejik işbirliğine dönüşmüş ve her iki ülke, yalnızca ulusal çıkarlarını savunmanın ötesine geçerek uluslararası sistemdeki çok kutupluluğu güçlendirme kurma amacını benimsemiştir. Bu güçlü işbirliğinin en son örneği, 20 Şubat 2025 tarihinde Güney Afrika’nın Johannesburg kentinde düzenlenen G20 Dışişleri Bakanları Toplantısı sırasında Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi ile Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov arasında gerçekleştirilen görüşmedir. İki bakan, bu görüşmede, sadece ikili ilişkileri derinleştirmekle kalmamış, aynı zamanda küresel ve bölgesel dinamiklere dair önemli stratejik adımlar atma konusunda fikir birliğine varmışlardır.
Söz konusu heyetler arası temaslar, ikili ilişkilerin kapsamlı stratejik koordinasyonunun daha da güçlenmesi adına önemli arz etmektedir. İki ülkenin liderleri arasında daha önce varılan anlaşmaların uygulanmasını sağlamak ve gelecekteki temaslara yönelik hazırlıklar yapmak, bu görüşmenin temel gündem maddelerini oluşturmuştur. Çin ve Rusya, sadece kendi ulusal çıkarlarını değil, aynı zamanda uluslararası düzeydeki stratejik hedeflerini de göz önünde bulundurarak küresel sorunlara dair ortak bir tutum sergilemeyi amaçlamaktadır. Bu, her iki ülkenin de çok kutuplu bir dünya düzeninin savunucusu olarak kendilerini konumlandırmalarını sağlamaktadır.
Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi’nin görüşme sırasında dile getirdiği “yeni bir dönem” vurgusu, Çin-Rusya ilişkilerinin yalnızca ikili değil, aynı zamanda küresel ölçekte de yeni bir evreye girdiğine işaret etmektedir.[1] İki ülkenin birbirlerine olan stratejik bağlılıkları, geçmişteki uzun tarihlerinden gelen dostane ilişkilerle şekillenmiş olsa da son yıllarda küresel dinamiklerdeki değişimlere paralel olarak bu işbirliğinin daha derin bir stratejik boyuta taşındığı görülmektedir. Wang Yi’nin bu ifadeyi kullanması, sadece geçmişe dayanan bir ilişkiyi anlatmakla kalmamış; aynı zamanda Çin ile Rusya’nın küresel ve bölgesel krizler karşısında daha proaktif bir tutum sergileyerek ortak çıkarlarını savunma yönünde adımlar attığını da göstermiştir. Bu bağlamda her iki ülkenin de küresel çok kutupluluğu savunarak uluslararası düzeni yeniden şekillendirme hedefi, sadece bir strateji değil, aynı zamanda uzun vadeli bir vizyon olarak karşımıza çıkmaktadır.
Lavrov, Çin’le olan ilişkilerin derinleşeceğini ve bu işbirliğinin ekonomik ve siyasi alanlarda önemli ilerlemeler kaydedeceğini vurgulamıştır.[2] Lavrov’un bu açıklaması, Rusya’nın Çin’le olan ilişkisini daha da ileriye taşımayı ve bu ilişkiyi daha geniş bir stratejik bağlamda değerlendirmeyi amaçladığını ortaya koymaktadır. Özellikle Lavrov’un Çin’in küresel inisiyatiflerine verdiği değeri belirtmesi önemli bir nokta. Çin’in küresel ölçekteki stratejik girişimlerini, örneğin çok kutupluluk ve gelişen ekonomilere daha fazla fırsat sunulması gibi hedeflerini Rusya’nın kabul etmesi, aslında iki ülke arasındaki ortak vizyonun ne denli güçlü olduğunu göstermektedir. Bu durum, sadece ikili ilişkiler için değil, aynı zamanda her iki ülkenin de dünya çapında güç projeksiyonunu artırması açısından önemli bir adım teşkil etmektedir.
Lavrov ayrıca, çok taraflı platformlarda işbirliğini derinleştirmeyi hedeflediklerini belirtmiştir.[3] BRICS, Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) ve G20 gibi küresel ölçekteki bu platformlar, Rusya ve Çin’in küresel düzeyde daha güçlü bir ses oluşturmasına olanak sağlayacak ve Batı’nın hâkimiyetine karşı alternatif bir düzenin inşasında önemli bir rol oynayacaktır. Bu platformlarda atılacak adımlar, yalnızca ikili ilişkilerin güçlenmesi değil, aynı zamanda dünya genelindeki dengelerin yeniden şekillenmesi için de önemli fırsatlar sunacaktır.
Lavrov’un açıklamalarına, Çin’in nesnel ve adil pozisyonuna ve “Barış İçin Dostlar” grubuna verdiği önemin de eklenmesi gerekmektedir. Bu yaklaşım, Rusya’nın çok taraflı işbirliğini stratejik olarak önemseyerek küresel düzeyde etkili bir barış planı oluşturma çabalarını göstermektedir. Çin’le güçlü bir iletişim sürdüren Rusya, küresel barış ve güvenlik konularında daha etkili bir işbirliği yapmaya kararlıdır. Bu, iki ülkenin uluslararası düzeydeki ortak hedeflerinin, küresel güvenliği ve istikrarı sağlama yolundaki çabalarını pekiştirmektedir.
Ortadoğu ve Asya-Pasifik gibi bölgesel meseleler, Çin ve Rusya’nın görüşmesinde önemli bir yer tutmuştur.[4] Bu bölgelerdeki gelişmeler, her iki ülkenin dış politikalarındaki öncelikler açısından kritik bir rol oynamaktadır. Görüşmede, özellikle Ortadoğu’daki artan istikrarsızlık ve Asya-Pasifik’teki güvenlik tehditleri üzerinde durulmuştur. Çin ve Rusya, bu sorunları çözme konusunda ortak bir yaklaşım geliştirmeyi amaçlamaktadır. Ortadoğu’daki istikrarsızlık ve Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) “müdahaleci” politikalarına karşı bir denge kurma çabası, Çin ve Rusya’nın ortak stratejisinin temelini oluşturmaktadır. İki ülke, Ortadoğu’daki gelişmelerin sadece bölgesel değil, küresel etkiler doğurduğunu fark ederek bu bölgedeki askeri ve diplomatik varlıklarını güçlendirmeyi hedeflemektedir. Çin, ekonomik işbirliğini artırmayı ve enerji güvenliği konusunda Rusya’yla daha yakın ilişkiler kurmayı planlarken, Rusya ise güvenlik meselelerinde Çin’le birlikte hareket ederek Batı’nın etkisini azaltma yolunda adımlar atmaktadır.
Asya-Pasifik’te ise her iki ülke, bölgedeki güvenlik tehditlerine karşı ortak bir strateji izlemeyi sürdürmektedir. Çin’in bölgesel güvenlik sorunlarını çözme konusundaki tutumu ile Rusya’nın askeri ve siyasi yönelimleri paralel bir şekilde ilerlemektedir. Bu bağlamda ABD’nin bölgedeki etkisini dengelemek için iki ülke, bölgesel işbirliğini artırarak ortak güvenlik politikaları geliştirmektedir. Özellikle denizcilik güvenliği, bölgedeki terörizmle mücadele ve askeri işbirliği, Çin ve Rusya’nın Asya-Pasifik’teki işbirliğini şekillendiren ana başlıklar arasında yer almaktadır.
Bununla birlikte G20 Dışişleri Bakanları Toplantısı’ndaki bu görüşme, küresel sistemdeki istikrarsızlıkların ve zorlukların ortasında Rusya ve Çin’in birbirlerine olan stratejik bağlılıklarını yeniden teyit etmeleri açısından kritik bir anı temsil etmektedir. G20 gibi çok taraflı forumlar, küresel ekonomik ve siyasi krizlerin çözüme kavuşturulması noktasında önemli fırsatlar sunmaktadır. Çin ve Rusya, bu forumda bir araya gelerek küresel ekonomik eşitsizliklere karşı daha adil bir diyalog kurmayı amaçlamaktadır. Ayrıca her iki ülke de bu tür platformlarda, gelişmekte olan ülkelerin seslerinin duyulmasını sağlamak ve küresel ekonominin daha kapsayıcı bir şekilde büyümesini desteklemek için işbirliğini derinleştirmeye kararlıdır.
Sonuç olarak 20 Şubat 2025 tarihli Çin-Rusya görüşmeleri, ikili ilişkileri güçlendirmenin ötesinde küresel çok kutupluluğu savunma ve dünya düzenini yeniden şekillendirme amacını taşımaktadır. Çin ve Rusya, ekonomik, askeri ve diplomatik işbirliğini derinleştirerek Ortadoğu ve Asya-Pasifik gibi kritik bölgelerdeki istikrarsızlıkları yönetme hedefini gütmektedir. Bu işbirliği, G20 gibi çok taraflı platformlarda daha adil bir küresel diyalog kurma çabalarını pekiştirmektedir. Çin ve Rusya, uluslararası arenada Batı’nın egemenliğine karşı alternatif bir düzen oluşturmayı amaçlamaktadır. Bu da küresel güç dinamiklerini önemli ölçüde etkileyebilir.
[1] “Wang Yi Meets with Russian Foreign Minister Sergei Lavrov”, Ministry of Foreign Affairs The People’s Republic of China, https://www.fmprc.gov.cn/eng/wjbzhd/202502/t20250222_11560491.html, (Erişim Tarihi:28.02.2025).
[2] Aynı Yer.
[3]“Chinese, Russian FMs meet on bilateral ties”, Xinhua, https://english.news.cn/20250221/457900383b91426bb519beb6c2bb3dde/c.html, (Erişim Tarihi: 28.02.2025).
[4] “Press release on Foreign Minister Sergey Lavrov’s meeting with Foreign Minister of China Wang Yi”, The Ministry of Foreign Affairs of the Russian Federation, https://mid.ru/en/foreign_policy/news/1998789/, (Erişim Tarihi: 28.02.2025).