Analiz

Londra’nın Afrika’daki İstihbarat Sınavı: Gölge Savaşlar ve Sahel’deki Stratejik Sıkışma

İngiliz istihbaratı, Afrika’da oyun kuruculuktan ziyade kriz yönetimine ve hasar kontrolüne odaklanan reaktif bir stratejiye hapsolmuştur.
Londra, Sahel’deki güvenlik açıklarını doğrudan askeri müdahale yerine yerel ortaklar ve nokta atışı istihbarat operasyonlarıyla dengelemeye çalışmaktadır.
Afrika, İngiltere için sadece terörle mücadele sahası değil, Kremlin’in hibrit savaş taktiklerine karşı verilen stratejik bir sınav alanıdır.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Küresel güvenlik mimarisinin Ukrayna steplerinden Gazze’nin yıkıntılarına uzanan geniş hatta tektonik sarsıntılar geçirdiği ve Soğuk Savaş sonrası inşa edilen o görece konforlu düzenin dikiş tutmadığı aşikardır. Tam da bu kaos çağında Birleşik Krallık istihbarat mekanizması tarihsel bir makas değişikliğine gitmektedir. İngiliz Parlamentosu İstihbarat ve Güvenlik Komitesi’nin (ISC) yakın zamanda yayımlanan raporu, Londra’nın küresel vizyonundaki çatlakları okumak adına adeta bir kullanım kılavuzu niteliğindedir. 

Raporun satır araları incelendiğinde Afrika kıtasının İngiliz karar alıcılar nezdinde bir fırsatlar coğrafyası olmaktan çıkıp yönetilmesi, hatta daha doğru bir tabirle hasar kontrolü yapılması gereken bir kriz sahasına dönüştüğü görülmektedir.[i] Mevcut veriler MI5, SIS (MI6), GCHQ ve Savunma İstihbaratı’ndan (DI) oluşan devasa İngiliz istihbarat çarkının Afrika’yı büyük güç rekabetinin en sert ve kuralsız yaşandığı bir “cephe hattı” olarak kodladığını ifşa etmektedir. Bu tablo Londra’nın kıta politikasının proaktif ve uzun vadeli bir inşa sürecinden ziyade anlık reflekslere, kriz yönetimine ve terörle mücadele parantezine sıkışmış reaktif bir güvenlik mimarisine hapsolduğunun en net kanıtıdır.

Afrika’nın siyasi fay hatlarındaki kırılmalar ve peş peşe gelen askeri darbeler İngiliz istihbaratını sürekli teyakkuzda ve deyim yerindeyse alarm durumunda tutmaktadır. Rapor incelendiğinde özellikle Sudan’da patlak veren iç savaş ve Nijer’deki darbe süreçlerinin Londra’nın istihbarat kapasitesini zorladığına dair çarpıcı itiraflar göze çarpmaktadır.

Savunma İstihbaratı (DI) ve Ortak İstihbarat Örgütü’nün (JIO) faaliyet dökümleri önceliğin nüfuz kurmaktan personel güvenliğine ve tahliye operasyonlarına kaydığını göstermektedir. Nisan 2023 tarihinde Hartum sokakları çatışmalarla sarsılırken Ortak İstihbarat Örgütü’nün kriz masası İngiliz vatandaşlarının tahliyesi için yoğun bir mesai harcamıştır.[ii] 

İngiliz istihbaratının Doğu Afrika ve Afrika Boynuzu’ndaki varlığı incelendiğinde insan istihbaratı (HUMINT) ağının stratejik bir oyun kurucudan ziyade kriz anlarında devreye giren bir can yeleğine dönüştüğü anlaşılmaktadır. Asıl alarm zilleri ise Sahel kuşağında çalmaktadır. Temmuz 2023 tarihindeki Nijer darbesi sonrası Savunma İstihbaratı’nın sahadaki körlüğü aşmak adına alelacele “alternatif kaynaklama modellerine” sarılması, raporda diplomatik bir dille geçiştirilse de sahadaki gerçeği haykırmaktadır: Batı’nın bölgedeki geleneksel istihbarat damarları tıkanmış ve Londra sahadaki gözünü kulağını kaybetme riskiyle burun buruna gelmiştir.[iii] 

Meselenin bir diğer çarpıcı boyutu istihbaratın kullanım alanındaki genişlemedir. Libya’daki sel felaketi veya Fas’taki deprem gibi insani trajedilerde dahi istihbarat birimlerinin “durumsal farkındalık” adı altında sahaya sürülmesi Londra’nın ruh halini ele vermektedir. Bu refleks İngiltere’nin Afrika’daki her yaprak kımıldayışını konu tamamen insani olsa bile güvenlik paranoyasıyla süzdüğünü ve kıtayı sürekli teyakkuzda olunması gereken tekinsiz bir saha olarak kodladığını kanıtlamaktadır.

Raporda dikkat çeken husus Gizli İstihbarat Servisi’nin (SIS/MI6) yürüttüğü “sessiz” operasyonlardır. Belgede ismi zikredilmeyen, kuvvetle muhtemel Sahel veya Batı Afrika hattındaki bir ülkede tırmanan IŞİD tehdidine karşı SIS’in sağladığı kritik istihbaratın Ortak Terör Analiz Merkezi (JTAC) değerlendirmelerini nasıl şekillendirdiği vurgulanmaktadır.[iv] Satır aralarındaki mesaj nettir: Bu istihbarat müdahalesi sayesinde İngiliz hükümeti ikinci bir çekilme fiyaskosundan veya sonu gelmez ve maliyetli bir çatışma sarmalına girmekten kurtarılmıştır. Bu vaka Birleşik Krallık’ın yeni Afrika doktrininin şifrelerini çözmek adına hayati önem taşımaktadır. 

Irak ve Afganistan travmaları hafızalarda tazeyken Londra, Afrika’da sahaya postal basma riskini almamaktadır. Bunun yerine tehdidi kaynağında ve cerrah titizliğiyle yürütülen nokta atışı istihbaratla, örtülü operasyonlarla ve yerel ortaklarla bertaraf etmeyi seçmektedir. Özetle İngiltere, Afrika’da cephe savaşı vermemekte, savaşı yönetmektedir. Buna bir nevi “gölge savaş” veya “uzaktan dengeleme” stratejisi denilebilir. Hedef terör örgütlerinin Avrupa’ya sıçrama kapasitesini yerinde imha etmek ancak bunu yaparken siyasi ve ekonomik faturayı minimumda tutmaktır. IŞİD ve El Kaide türevi yapıların Sahel’deki varlığı İngiltere için hala birincil tehdittir, ancak Londra bu tehdidi yönetirken “büyük abi” rolünden ziyade perde arkasındaki “akıl hocası” rolünü benimsemektedir.

Afrika, İngiltere için terörle mücadele edilen bir coğrafya olmanın ötesinde Kremlin’le yürütülen hibrit savaşın en çetin cephesidir. Raporda Savunma İstihbaratı Başkanı’nın denizaşırı bir ortağı bizzat ziyaret ederek Rusya’nın ve Wagner Grubu’nun faaliyetlerini ifşa etmeye yönelik çalışmalar yürüttüğü not düşülmüştür.[v] Bu ziyaret sıradan bir diplomatik temas olmayıp Londra’nın Moskova’nın kıtadaki asimetrik hamlelerine karşı geliştirdiği bir “karşı istihbarat” taarruzudur.

İngiliz istihbaratı Rusya’nın ve artık Africa Corps adıyla bilinen Wagner’in Afrika’daki nüfuzunu kırmak için “stratejik ifşa” yöntemini kullanmaktadır. Rusların yerel yönetimlerle kurduğu ilişkiler belgelenip yerel ortakların önüne konularak Rus etkisi kırılmaya çalışılmaktadır. Özellikle Wagner isyanı sürecinde Savunma İstihbaratı’nın Rus liderliği ve Wagner içindeki kilit isimlere dair sağladığı detaylı istihbarat, Londra’nın Afrika’daki güç mücadelesini sahadaki silahlı gruplar üzerinden olduğu kadar Kremlin’in iç dengelerini sarsacak bilgi akışları üzerinden de yürüttüğünü göstermektedir. Raporda asıl ve acil tehdit olarak Rusya’nın kodlandığı açıktır. 

Güvenlikçi yaklaşımın sert yüzünün yanında İngiltere’nin “yumuşak güç” enstrümanlarını istihbarat eğitimi üzerinden sahaya sürdüğü görülmektedir. Ortak İstihbarat Örgütü’nün Somali hükümetine istihbarat değerlendirmesi ve analizi üzerine özel eğitimler vermesi basit bir kapasite artırımı projesi olarak okunmamalıdır.[vi] Bu hamle Afrika Boynuzu’nun en kırılgan ülkesinde devletin “beynini” İngiliz doktrinlerine göre şekillendirme girişimidir. Somali örneği İngiltere’nin başarısız devlet sendromu yaşayan bölgelerde doğrudan askeri müdahale yerine o ülkenin güvenlik mimarisini “eğit-donat-yönet” prensibiyle kendine entegre etme çabasının bir tezahürüdür.

Yerel istihbaratçıların Londra’nın metotlarıyla düşünmesi ve raporlaması uzun vadede İngiltere’nin bölgedeki gözü kulağı olacak yapıların temellerinin atılması demektir. Bu strateji Afrika ülkelerinin güvenlik mimarisini Rusya veya Çin’e kaptırmamak adına atılmış “önleyici” bir kurumsal hamledir. Neticede ISC Raporu’nun röntgeni çekildiğinde karşımıza çıkan Birleşik Krallık portresi fırsat peşinde koşan tüccarı değil, kalesini savunan bir muhafızı andırmaktadır. 

İngiliz istihbaratı, Afrika’yı El Kaide ve IŞİD’in kuluçka merkezi, Rusya’nın oyun alanı ve sürekli kriz üreten bir bataklık olarak okumaktadır. Kaynakların Ukrayna ve Gazze gibi daha yakıcı dosyalara kayması Afrika’daki operasyonel kabiliyeti zorlasa da Londra “akıl” ve “istihbarat” gücüyle kıtadaki varlığını tahkim etmeye ve kayıplarını minimize etmeye çalışmaktadır. Ancak Sahel’de esen değişim rüzgarları ve Batı karşıtlığının ulaştığı boyut düşünüldüğünde bu uzaktan kumandalı stratejinin sürdürülebilirliği büyük bir soru işaretidir.


[i] “Annual Report 2022–2023”, Intelligence and Security Committee of Parliament, https://isc.independent.gov.uk/wp-content/uploads/2023/12/ISC-Annual-Report-2022-2023.pdf, (Erişim Tarihi: 18.12.2025).

[ii] “Sudan: Country Policy and Information Note (Security Situation)”, UK Home Office, https://www.gov.uk/government/publications/sudan-country-policy-and-information-notes, (Erişim Tarihi: 18.12.2025).

[iii] “Instability in the Sahel: West Africa Inquiry”, UK Parliament Foreign Affairs Committee, https://committees.parliament.uk/work/8786/instability-in-the-sahel-west-africa/, (Erişim Tarihi: 18.12.2025).

[iv] “CONTEST: The United Kingdom’s Strategy for Countering Terrorism 2023”, HM Government, https://www.gov.uk/government/publications/counter-terrorism-strategy-contest-2023, (Erişim Tarihi: 18.12.2025).

[v] “Guns for Gold: The Wagner Network Exposed”, House of Commons Foreign Affairs Committee, https://publications.parliament.uk/pa/cm5803/cmselect/cmfaff/167/summary.html, (Erişim Tarihi: 18.12.2025).

[vi] “British military train Somali Army in Baidoa”, GOV.UK, https://www.gov.uk/government/news/british-military-train-somali-army-in-baidoa, (Erişim Tarihi: 18.12.2025).

Göktuğ ÇALIŞKAN
Göktuğ ÇALIŞKAN
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümünde lisans eğitimi alan Göktuğ ÇALIŞKAN, aynı süreçte çift anadal programı kapsamında üniversitenin Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde yer alan Uluslararası İlişkiler bölümünde de eğitim görmüştür. 2017 yılında lisans mezuniyetini tamamladıktan sonra Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünde yüksek lisans programına başlayan Çalışkan, bu programı 2020 yılında "Hindistan Şiiliği ve İran’ın Hindistan Politikasının Yumuşak Güç Çerçevesinde Değerlendirmesi: Kontrüktivist Bir Bakış" adlı teziyle başarı ile tamamlamıştır. 2018 yılında ise çift ana dal programı kapsamında eğitim gördüğü Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun olmuştur. Millî Eğitim Bakanlığı Yurtdışı Seçme ve Yerleştirme (YLSY) programı kapsamında Fransa’da dil eğitimi alan Göktuğ Çalışkan, ardından Fas’ta bulunan Uluslararası Rabat Üniversitesinde 2. yüksek lisansını "La Présence Chinoise En Afrique Et L’évaluation De La Politique Africaine De La Chine Dans Le Contexte Du Projet « La Ceinture Et La Route » : Les Cas du Kenya et de l’Ouganda" (Çin'in Afrika'daki Varlığı ve Çin'in Afrika Politikasının Kuşak ve Yol Projesi Bağlamında Değerlendirilmesi: Kenya ve Uganda Örnekleri) teziyle 2022 yılında tamamlamıştır. Aynı zamanda Erciyes Üniversitesi Hukuk Fakültesi son sınıf öğrencisi olan Çalışkan, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünde de doktorasına devam etmektedir. Çalışkan, ayrıca YLSY kapsamında Fas’ta yine Uluslararası Rabat Üniversitesi’nde doktoraya başlamıştır. Ankasam Uluslararası İlişkiler uzmanı olarak çeşitli konularda röportajları ve analizleri bulunan Çalışkan, kitap bölümleri, makaleler ve kitap incelemelerine de devam etmektedir. Çalışkan, iyi derecede İngilizce ve Fransızca bilmekte olup, Çin-Afrika İlişkileri, Sahel, Sahel’de Din ve Güvenlik, İran, Şiilik, Hindistan, Gıda Güvenliği, Afrika'da İklim, İsyanlar ve Terörizm, Afrika Jeopolitiği, Kuşak ve Yol Projesi, Orta Asya üzerine akademik çalışmalarını sürdürmektedir.

Benzer İçerikler