Analiz

New York Belediye Başkanlığı Seçimleri: Demokratların Zaferi

Zohran Mamdani’nin zaferi, Amerikan siyasetinin yönünü değiştirebilecek yeni bir sol dalganın habercisi olmuştur.
Mamdani’nin başarısı, Demokrat Parti içindeki geleneksel elitlerin gerilemesini ve taban hareketlerine dayalı yeni kuşak siyasetçilerin yükselişini simgelemektedir.
New York’ta sol programlı bir yönetim modeli başarılı olursa, bu sadece bir şehir zaferi değil, Amerika’nın siyasi paradigmasında ‘doğudan batıya’ bir dönüşümün başlangıcı olabilir.

Paylaş

34 yaşındaki Zohran Mamdani, 4 Kasım 2025 tarihinde yapılan belediye başkanlığı seçimlerinde, New York City’nin (NYC) tarih-kaydı açısından oldukça anlamlı bir kazanım elde etmiştir.[i] Bu zaferin arkasında sadece bir seçim kazanımı değil, aynı zamanda Amerikan şehir siyasetinde ve en geniş anlamıyla Amerikan demokrasisinde bazı dönüm noktaları yer almaktadır. Ancak bu kazanım, beraberinde çok daha büyük ve karmaşık meydan okumaları da getirmektedir.

Mamdani’nin kazancı, birkaç açıdan “ilkler”le doludur: NYC’nin ilk Müslüman Belediye Başkanı olması, Uganda doğumlu olması ve 1892 yılından bu yana şehrin en genç başkanı olacak olmasıdır.[ii] Bu tür sembolik “ilkler”, sadece bir kişinin yüzleştiği engelleri aşmasını değil, aynı zamanda daha önce siyasette görünmez olan grupların temsil edilmesindeki ilerlemeyi simgelemektedir. Ayrıca bu zaferle birlikte siyasi elitlerin ve geleneksel partinin üst kademelerindeki yapıların bir yenilgi yaşaması anlamlıdır. Mamdani, hem partisinin güçlü geleneksel figürü Andrew Cuomo’yu Demokratik ön seçimde yenmiş hem de genel seçimde onu geride bırakmış durumdadır.[iii] Bu durum, “eski siyasetle” yeni bir siyasetin karşı karşıya geldiği bir kırılma anı olarak okunabilir.

Mamdani’nin kampanya stratejisi de dikkat çekici olmuştur: küçük bağışlar, yerellerde örgütlenme, sosyal medya kullanımına olan rahatlık, genç kuşakların yoğun katılımı gibi unsurlar öne çıkmıştır. Ayrıca programı (ücretsiz çocuk bakımı, genişletilmiş toplu taşıma, gelir dağılımı ile ilgili devlet müdahalesi), geleneksel merkez-sağ/sanatlı liberal söylemlerden daha radikal bir sol hattı temsil etmektedir. Bu da Demokrat Parti içinde, özellikle sol kanadın uzun süredir talep ettiği türden bir figür olarak Mamdani’yi ön plana çıkarmaktadır.

Bu seçim, Demokrat Parti açısından da önemli bir mesaj niteliği taşımaktadır. Parti merkezinin (yani kurum-oynakları, geleneksel büyük bağışçılar, orta yolcu politikacılar) dışındaki ayağın sesini yükselttiğini göstermektedir. Bu, partinin kimlik, ekonomi, toplumsal adalet ekseninde kendisini nasıl konumlandıracağına dair bir sınav anlamına gelmektedir. Çünkü Mamdani’nin yükselişi “çalışan sınıf ekonomik talepleriyle kültürel/sosyal-adalet meselelerinin birleşimi” olarak da okunabilir: hem “halkın cebindeki para” problemi hem de “temsil edilme, görünürlük” meselesi bir aradadır. Bu kombinasyon, özellikle son yıllarda Demokrat Parti’den uzaklaşmış işçi sınıfı ve orta sınıf kesimleri için bir umut merkezi olabilir.

New York City, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) en büyük metropolü olmasının yanı sıra ekonomik, kültürel ve siyasi açıdan yüksek sembolik değere sahip bir şehirdir. Böyle bir şehirde gerçekleşen seçimler yerel olmaktan çıkarak ulusal politika ve algı düzeyine taşınabilmektedir. Mamdani’nin zaferi, sola yakın siyasetin büyük şehirlerde yeniden yükselme potansiyeline sahip olduğunu göstermektedir. Bu, benzer şehirlerde (örneğin Los Angeles, Chicago ve Philadelphia gibi) sol eğilimli adayların cesaretlenmesine zemin hazırlayabilir.

Mamdani gibi bir figürün zaferi, Demokrat Parti’nin gelecekteki yönelimi açısından ipuçları sunmaktadır: Parti, daha fazla genç, göçmen kökenli, farklı etnik milletlerden gelen, kültürel açıdan çeşitliliğe sahip adaylara kapı açabilir. Ayrıca ekonomik eşitsizlik, barınma krizi, ulaşım gibi gündemler daha fazla ön plana çıkabilir. Ancak bu durum beraberinde riskler de getirmektedir: Parti içindeki orta‒merkez kanadı rahatsız olabilir, seçmen kayıp riski doğabilir ve Cumhuriyetçi cephe tarafından “radikal sol” etiketiyle saldırı odağı haline gelme ihtimali artabilir.

Mamdani’nin performansı (başarılı olup olmadığı) sadece New York City için değil, benzer politik hatları benimseyen adaylar için de bir referans olacaktır. Eğer “sol programlı bir büyükşehir başkanı” başarılı olursa, bu model diğer şehirlerde ve hatta eyalet düzeyinde de yayılabilir. Aksi durumda, erken başarısızlık elleri zayıflatabilir ve “bu radikal sol proje işe yaramaz” algısı güçlenebilir. Bu açıdan Mamdani’nin dönemi, sadece bir şehir başkanlığı değil, Amerika’da sol politikaların test alanı niteliği taşımaktadır.

Mamdani’nin kampanyasının odağında ekonomik adalet ve ulaşılabilirlik gibi gündemler yer almıştır. Bu, daha önce Demokrat Parti’den uzaklaşmış olan bazı işçi-orta sınıf seçmenleri için yeniden bir çekim unsuru olabilir. Bu durum, Partinin geleneksel çekirdek seçmenini yeniden mobilize edebilir. Ancak dikkat edilmesi gereken nokta: bu tür adaylar her zaman geniş koalisyon oluşturabilmekte zorlanmakta, özellikle şehir dışında, kırsal veya muhafazakâr çevrelerde kabul görmeleri sınırlı olabilmektedir. Bu nedenle eğer Demokrat Parti sadece büyük şehirlerde güçlü olursa, ama orta büyüklükteki şehirlerde ya da kır bölgelerinde zayıf kalırsa ulusal anlamda “doğudan batıya” bir kazanım ortaya çıkmayabilir.

Zohran Mamdani’nin seçimi, sadece bir yerel seçim kazanımı değil; Amerikan siyasetinin kimliğini, yönelimini ve temsil biçimlerini yeniden düşündürten bir olaydır. Bu zaferin taşıdığı sembolik anlam büyük: genç, göçmen kökenli, sosyal adalet odaklı bir figürün Amerika’nın en büyük şehirlerinden birinde başarıya ulaşması, değişim talebinin somut göstergesi olarak okunabilir. Ancak zaferin ardından “iş yapma” dönemine girilmektedir. Vaatlerin gerçeğe dönüşmesi, ittifakların kurulması, kaynakların yönetilmesi ve beklentilerin karşılanması gerekmektedir.

Mamdani’nin önünde üç-beş yıllık bir test süreci bulunmaktadır: eğer dönüm noktası olursa, Amerikan siyasetinde esaslı bir paradigma kayması yaşanması mümkündür. Ama eğer başarısız olursa, bu zafer geçici bir yükseliş olarak kalabilir ve “yüksek beklentiler” boşa çıkabilir.

Sonuç olarak, bu seçim bir umudun işareti, ancak aynı zamanda ciddi bir sorumluluğun da başlangıcıdır. Mamdani’nin performansı yalnızca New York için değil, Amerikan demokrasi ve sol siyasetinin yönü için de bir kilometre taşı olabilir.


[i] Zurcher, Anthony. “Mamdani Seals Remarkable Victory – But Real Challenges Await.” BBC News, https://www.bbc.com/news/articles/cly4kr8gzr2o, (Erişim Tarihi: 09.11.2025).

[ii] Betts, Anna. “Zohran Mamdani Elected Mayor of New York on Winning Night for Democrats.” The Guardian, 4 Nov. 2025, https://www.theguardian.com/us-news/2025/nov/04/zohran-mamdani-mayor-new-york-city, (Erişim Tarihi: 09.11.2025).

[iii] Alvord, Kyler. “Zohran Mamdani, 34, Defeats Andrew Cuomo to Become N.Y.C.’s First Muslim Mayor in Historic Election.” People, https://people.com/zohran-mamdani-defeats-andrew-cuomo-nyc-mayor-election-11837136, (Erişim Tarihi: 09.11.2025).

Ali Caner İNCESU
Ali Caner İNCESU
Ali Caner İncesu, 2012 yılında Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden mezun olmuştur. Eğitimine Kapadokya Üniversitesi Turist Rehberliği ön lisans programında devam etmiş ve 2017 yılında mezun olmuştur. 2022 yılında Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi'nde Uluslararası İlişkiler ve Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi'nde Seyahat İşletmeciliği ve Turizm Rehberliği alanlarında yüksek lisans eğitimlerini başarıyla tamamlamıştır. 2024 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nde University of Maryland Global Campus (UMGC) Siyaset Bilimi lisans programından mezun olmuştur. 2023 yılı itibarıyla Kapadokya Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünde doktora eğitimine devam etmektedir.2022 yılında Paraguay Cumhuriyeti Büyükelçiliği’nde (Ankara) özel danışmanlık görevi de yürüten İncesu, ileri seviyede İspanyolca ve İngilizce bilmekte olup İngilizce ve İspanyolca dillerinde yeminli tercümandır.Çalışma alanları Latin Amerika, uluslararası hukuk ve turizmdir.

Benzer İçerikler