Analiz

Putin-Traoré Görüşmesi: Sahel’de Güç Dengeleri Değişiyor mu?

Putin’le gerçekleşen temaslar, askeri ve ekonomik destek vaatlerinin ötesinde ideolojik ve jeopolitik bir yön değişiminin ifadesidir.
Türkiye ve Çin gibi aktörlerin artan etkinlikleriyle birlikte Sahel, çok merkezli bir rekabet sahasına dönüşmektedir.
Dışa bağımlılık ve iç meşruiyet krizleri, Burkina Faso’yu yeni türden bir dış müdahaleye açık hale getirebilir.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Burkina Faso’nun lideri İbrahim Traoré’nin 8-10 Mayıs 2025 tarihlerinde gerçekleştirdiği Rusya ziyareti,[1] sadece iki ülke arasında yeni bir diplomatik safhanın başlangıcı değil, aynı zamanda Sahel’de şekillenen çok kutuplu jeopolitik düzenin de somut bir tezahürüdür. Kremlin’de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le yapılan görüşme, Fransa’nın etkisizliğine karşı yükselen tepkilerle Rusya’nın güvenlik, ekonomi ve kültür alanlarında sunduğu alternatif işbirliği modelini sahaya indirmiştir. Bu ziyaret, Traoré’nin 2023 yılında başlattığı “Batı karşıtı” eksen kaymasının doruk noktalarından biri olup Burkina Faso’nun dış politikadaki yönelimini kesin çizgilerle yeniden tanımlamıştır.

Traoré’nin siyasi yükselişi, 30 Eylül 2022 tarihinde Paul-Henri Sandaogo Damiba’yı devirerek başa gelmesiyle başlamış; gençliği, karizmatik duruşu ve anti-emperyalist söylemleri onu kısa sürede Afrika’nın en dikkat çekici figürlerinden biri haline getirmiştir. Fransa’nın cihatçı tehdide karşı etkisiz kaldığı iddiasıyla 2023 yılı şubat ayında Fransız birliklerini ülkesinden çıkaran Traoré, bu kararının arkasında durarak alternatif güvenlik ve kalkınma ortaklarına yönelmiştir. Bu çerçevede Moskova ziyareti, yalnızca sembolik değil, aynı zamanda stratejik bir tercihin netleşmiş hâlidir.

Ziyaretin zamanlaması da dikkat çekicidir. Rusya’nın Nazi Almanyası’na karşı kazandığı zaferin 80. yıldönümüne denk gelen bu davet, Traoré’ye sadece resmi bir konuk muamelesi değil, aynı zamanda özel bir ilgiyle eşlik edilen bir lider muamelesi gösterildiğini ortaya koymuştur. Traoré’nin gelişine Rus savaş uçaklarının eşlik etmesi ve özel uçak tahsisi, halk nezdinde de Rusya’ya olan sempatiyi pekiştirmiştir. Bu tür sembolik jestler, yalnızca protokol ögeleri değil, aynı zamanda halkla ilişkiler stratejilerinin de parçası olarak değerlendirilmelidir.

10 Mayıs’ta yapılan Putin-Traoré görüşmesi, dört ana eksende derinlik kazanmıştır: güvenlik, insani yardım, kültürel etkileşim ve ekonomik işbirliği. Güvenlik başlığı altında Rusya, Burkina Faso’nun cihatçı gruplarla mücadelesine destek vereceğini taahhüt etmiş; Traoré ise askeri eğitim, danışmanlık ve ekipman talebinde bulunmuştur. Wagner Grubu’na dair iddialar kamuoyunda yer bulsa da Burkina tarafı bu bağlantıları reddetmiş ve resmi hatlar üzerinden işbirliğini tercih ettiğini ifade etmiştir. Bu yaklaşım, Rusya’nın Wagner sonrası dönemde Afrika’daki operasyonlarını yeniden yapılandırma çabasıyla da uyum arz etmektedir.

İnsani yardımlar, gıda güvenliği açısından dikkat çekici bir boyut kazanmıştır. Rusya’nın 2023 yılında gönderdiği 25.000 ton buğdayın ardından 2025 yılında planlanan yeni bir sevkiyat, Burkina Faso halkı açısından doğrudan bir karşılık niteliği taşımaktadır. Eğitim ve kültürel diplomasi boyutundaysa bursların iki katına çıkarılması, Rusya Evi’nin etkinlikleri ve dil kursları, uzun vadeli sosyal etki yaratmaya yönelik girişimler olarak öne çıkmaktadır. Ekonomik anlamda ise madencilik ve enerji sektörlerinde teknoloji transferi talebi gündeme gelmiş; fakat Rusya’nın yaptırımlara bağlı kaynak sınırlılıkları nedeniyle bu alanda ilerlemenin zaman alabileceği belirtilmiştir.

Tarihsel bağlamda, Burkina Faso ile Rusya arasındaki ilişkiler Soğuk Savaş dönemindeki Sovyet-Afrika dayanışmasına kadar uzanmakta, 1992’deki diplomatik kesinti sonrası 2023 yılında Vagadugu’da büyükelçiliğin yeniden açılmasıyla ivme kazanmış durumdadır. Traoré’nin 2023 Rusya-Afrika Zirvesi’nde yaptığı “Afrika zengin ama Afrikalılar yoksul” vurgusu, hem post-kolonyal kırılmaları hem de anti-emperyalist söylemin halk nezdindeki karşılığını gözler önüne sermiştir.

Ziyaretin bölgesel bağlamı da en az ikili ilişkiler kadar önemlidir. Burkina Faso, Mali ve Nijer’in oluşturduğu Sahel Devletleri İttifakı (AES), son dönemde Fransız etkisine karşı ortak bir duruş sergilemekte; Rusya ise bu eğilimi fırsata çevirmektedir. Traoré’nin Mali’yle federasyon önerisi, Gine’nin davet edilmesi ve AES içindeki savunma işbirliği arayışları, bölgesel düzeyde Rusya destekli yeni bir blok oluşumuna işaret etmektedir. Bu yapı, Fransa’nın Sahel’deki geleneksel nüfuzunu kırmakta ve Moskova’nın diplomatik hamlelerini kolaylaştırmaktadır. Bu bağlamda Türkiye ve Çin gibi aktörlerin artan etkinlikleriyle birlikte Sahel, çok merkezli bir rekabet sahasına dönüşmektedir.

Geleceğe dönük olarak üç temel senaryonun olduğu ifade edilebilir. Birincisi, güvenlik işbirliğinin derinleşmesiyle Burkina Faso, Rus askeri danışmanlarına ve ileri seviye silah teknolojisine daha fazla bağımlı hale gelebilir. Bu durum ülkenin egemenlik yapısında hassas dengeler yaratabilir. İkincisi, ekonomik yatırımların artması, özellikle altın ve uranyum gibi madenlerin işletilmesinde Rus şirketlerinin öne çıkmasını sağlayabilir. Ancak bu sürecin sürdürülebilirliği hem Burkina Faso’daki güvenlik ortamına hem de Rusya’nın yaptırımlardan dolayı yaşadığı dış kaynak daralmasına bağlıdır. Üçüncüsü ise Sahel Devletleri Federasyonu fikrinin hayata geçirilmesiyle yeni bir Avrasya destekli jeopolitik eksen doğabilir; fakat bu yapı iç istikrarsızlıklar ve altyapı eksiklikleri nedeniyle uzun vadede ciddi sınamalarla karşılaşabilir.

Bu bağlamda Rusya-Burkina Faso yakınlaşmasının kısa vadede Fransa’nın etkisini törpüleyen ve Traoré’nin iç politikadaki konumunu güçlendiren bir araç işlevi gördüğü açıktır. Ancak uzun vadede bu ilişkilerin kurumsallaşması ve dengeleyici mekanizmalarla desteklenmesi gerekmektedir. Aksi halde dışa bağımlılık ve iç meşruiyet krizleri Burkina Faso’yu yeni türden bir dış müdahaleye açık hale getirebilir. Ayrıca Çin’in altyapı yatırımları ve Türkiye’nin kültürel-sosyal etki alanını genişletme stratejileri de dikkate alındığında, Rusya’nın bölgedeki nüfuz mücadelesi giderek çok boyutlu bir yapıya evrilecektir.

Sonuç olarak İbrahim Traoré’nin Moskova ziyareti, yalnızca bir diplomatik temas değil; aynı zamanda Sahel’deki post-kolonyal düzenin sorgulandığı, alternatif ittifak arayışlarının hızlandığı bir dönemin habercisidir. Putin’le gerçekleşen temaslar, askeri ve ekonomik destek vaatlerinin ötesinde ideolojik ve jeopolitik bir yön değişiminin ifadesidir. Ancak bu yönelimin kalıcı bir eksene dönüşmesi, sadece ikili kararlara değil, bölgesel aktörlerin tepkilerine, iç politik dengelere ve küresel rekabetin seyrine bağlı olarak şekillenecektir.


[1] “Meeting with President of Burkina Faso Ibrahim Traore”, Rusya Başkanlığı Resmî Sitesi, 10 Mayıs 2025. en.kremlin.ru/events/president/news/76895, (Erişim Tarihi: 11.05.2025).

Göktuğ ÇALIŞKAN
Göktuğ ÇALIŞKAN
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümünde lisans eğitimi alan Göktuğ ÇALIŞKAN, aynı süreçte çift anadal programı kapsamında üniversitenin Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde yer alan Uluslararası İlişkiler bölümünde de eğitim görmüştür. 2017 yılında lisans mezuniyetini tamamladıktan sonra Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünde yüksek lisans programına başlayan Çalışkan, bu programı 2020 yılında "Hindistan Şiiliği ve İran’ın Hindistan Politikasının Yumuşak Güç Çerçevesinde Değerlendirmesi: Kontrüktivist Bir Bakış" adlı teziyle başarı ile tamamlamıştır. 2018 yılında ise çift ana dal programı kapsamında eğitim gördüğü Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun olmuştur. Millî Eğitim Bakanlığı Yurtdışı Seçme ve Yerleştirme (YLSY) programı kapsamında Fransa’da dil eğitimi alan Göktuğ Çalışkan, ardından Fas’ta bulunan Uluslararası Rabat Üniversitesinde 2. yüksek lisansını "La Présence Chinoise En Afrique Et L’évaluation De La Politique Africaine De La Chine Dans Le Contexte Du Projet « La Ceinture Et La Route » : Les Cas du Kenya et de l’Ouganda" (Çin'in Afrika'daki Varlığı ve Çin'in Afrika Politikasının Kuşak ve Yol Projesi Bağlamında Değerlendirilmesi: Kenya ve Uganda Örnekleri) teziyle 2022 yılında tamamlamıştır. Aynı zamanda Erciyes Üniversitesi Hukuk Fakültesi son sınıf öğrencisi olan Çalışkan, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünde de doktorasına devam etmektedir. Çalışkan, ayrıca YLSY kapsamında Fas’ta yine Uluslararası Rabat Üniversitesi’nde doktoraya başlamıştır. Ankasam Uluslararası İlişkiler uzmanı olarak çeşitli konularda röportajları ve analizleri bulunan Çalışkan, kitap bölümleri, makaleler ve kitap incelemelerine de devam etmektedir. Çalışkan, iyi derecede İngilizce ve Fransızca bilmekte olup, Çin-Afrika İlişkileri, Sahel, Sahel’de Din ve Güvenlik, İran, Şiilik, Hindistan, Gıda Güvenliği, Afrika'da İklim, İsyanlar ve Terörizm, Afrika Jeopolitiği, Kuşak ve Yol Projesi, Orta Asya üzerine akademik çalışmalarını sürdürmektedir.

Benzer İçerikler