Analiz

Rusya ve Azerbaycan’daki Türkoloji Çalışmaları

Türkoloji, tarihsel ve güncel bağlamda hem bilgi üretme hem de stratejik politika oluşturma sürecinde kritik bir öneme sahiptir.
Sovyetler Birliği döneminde Türkoloji çalışmaları daha sistematik ve merkezi bir politika haline gelmiştir.
Azerbaycan, Türkoloji çalışmalarıyla hem ulusal kimliğini güçlendirmekte hem de Türk Dünyası’ndaki konumunu pekiştirmektedir.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Türkoloji, dil, tarih ve kültür çalışmaları çerçevesinde Türk halklarının incelenmesini sağlayan çok önemli bir disiplin olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle Rusya ve Azerbaycan bağlamında Türkoloji, ulusal kimlik inşasının bir unsuru olarak işlev görmüştür. 19. yüzyılın sonlarından itibaren Rus İmparatorluğu, Kafkasya ve Orta Asya’da etkinlik kurarken akademik çalışmalar ve dil araştırmalarına büyük önem atfetmiştir.[i] Bu süreçte dil ve tarih çalışmaları yalnızca kültürel bir keşif olarak değil, aynı zamanda Rusya’nın etkinliğini pekiştiren bir strateji olarak dikkat çekmiştir. Rus akademisyenler tarafından yürütülen Türkoloji çalışmaları, milliyetçi dalganın önlenmesine ve yerel halkların Rusya’nın kültürel politikalarıyla uyumlu hâle getirilmesine hizmet etmiştir.

Sovyetler Birliği döneminde ise Türkoloji çalışmaları daha sistematik ve merkezi bir politika haline gelmiştir. Moskova ve Leningrad’daki akademik enstitüler, Türk halklarını ve dillerini inceleyen kapsamlı araştırmalar yürütmüş, bu araştırmaların sonuçları Sovyet ideolojisi doğrultusunda kullanılmıştır.[ii] Sovyet yönetimi, Türk halklarının dil ve tarihlerini araştırırken, aynı zamanda ideolojik kontrol mekanizmaları kurmuş, pan-Türkist veya milliyetçi hareketleri sınırlamak için kültürel araçları bir strateji olarak değerlendirmiştir. Akademik yayınlar, dil standardizasyonu, eğitim programları ve folklor derlemeleri, halklar arasında bir bağ kurmanın yanı sıra merkezi otoritenin ideolojik mesajlarını yaymanın bir aracı hâline gelmiştir. Bu bağlamda Türkoloji disiplininin akademik görünümü ile siyasî işlevi iç içe geçmiş, Sovyetler Birliği’nde bilimsel araştırmaların politik hedeflerle yönlendirilmesi örneklenmiştir.

Rusya açısından Türkoloji, sadece tarihsel bir araç olarak kalmamış, günümüzde de Kafkasya ve Orta Asya’da yürütülen akademik ve kültürel projelerle bölgesel nüfuzun bir aracı olarak işlev görmeye devam etmektedir.[iii] Modern Rus akademisyenler, Türk dili ve kültürü üzerine yürütülen araştırmalarla, hem bölgesel halkların kimlik ve aidiyetlerini analiz etmekte hem de Rusya’nın politik ve kültürel etkisini güçlendirmektedir. Bu durum, akademik çalışmaların bağımsız bilgi üretimi yerine stratejik ve politik bir araç olarak da kullanılabileceğinin güncel bir örneğini sunmaktadır.

Azerbaycan açısından ise Türkoloji çalışmaları özel bir anlam taşımaktadır. Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından bağımsızlığını kazanan Azerbaycan, Türkoloji çalışmalarını hem ulusal kimliğini güçlendirmek hem de Türk Dünyası’ndaki konumunu pekiştirmek için önemli bir strateji olarak benimsemiştir. Azerbaycan’daki akademik kurumlar, dil ve tarih araştırmalarını, ülkenin Türk Dünyası’yla kültürel ve siyasi bağlarını güçlendirecek şekilde yönlendirmiştir. Bu süreçte Türkiye’yle yapılan akademik işbirlikleri, ortak projeler ve konferanslar, Azerbaycan’ın hem uluslararası alanda hem de bölgesel bağlamda Türkoloji üzerinden stratejik bir aktör hâline gelmesini sağlamıştır. Azerbaycan’ın Türkoloji’ye yaklaşımı, devlet politikalarıyla paralel ilerlemekte ve kültürel diplomasi ile siyasi hedeflerin kesiştiği bir alan oluşturmaktadır. Dil araştırmaları, tarihsel incelemeler ve kültürel miras projeleri, sadece akademik ilgi alanı olmaktan çıkarak Azerbaycan’ın ulusal kimliğini pekiştiren ve Türk Dünyası’ndaki etkisini artıran bir stratejik araç hâline gelmiştir.[iv]

Bu bağlamda Rusya ve Azerbaycan örnekleri, Türkoloji disiplininin farklı bağlamlarda değerlendirilebileceğini ortaya koymaktadır. Rusya’da bu kullanım daha çok merkezi otoritenin ideolojik hedeflerini destekleyen bir kontrol mekanizması iken, Azerbaycan’da Türkoloji, bağımsız bir devletin kültürel diplomasi ve ulusal kimlik stratejisinin bir unsuru olarak işlev görmektedir. İki ülkenin yaklaşımları, akademik araştırmaların siyasî ve kültürel etkilerini karşılaştırmalı bir perspektiften değerlendirme olanağı sunmaktadır. Akademik disiplinlerin yalnızca bilgi üretme aracı olmayıp aynı zamanda politik, sosyal ve kültürel güç ilişkilerinin bir parçası hâline gelebileceği bu örneklerle anlaşılmaktadır.

Ayrıca Türkoloji çalışmalarının politik araç olarak kullanımı, çeşitli riskler ve avantajlar da taşımaktadır. Akademik çalışmaların devlet politikalarıyla yönlendirilmesi, araştırma özgürlüğünü sınırlayabilir ve bilimsel nesnelliği zayıflatabilir. Ancak aynı zamanda bu çalışmalar, kültürel diplomasi ve ulusal kimlik inşası açısından önemli bir araç sağlayabilir. Rusya’da Türkoloji çalışmaları hâlâ merkezi otoritenin politik hedeflerini destekleyen bir kontrol aracı olarak kullanılmakta, Kafkasya ve Orta Asya’daki Türk halkları üzerindeki nüfuzun sürdürülmesine katkı sağlamaktadır.

Günümüzde Türkoloji hem akademik hem de politik bir alan olarak önemini korumaktadır. Akademik çalışmaların devlet politikalarıyla ilişkilendirilmesi, bilim insanları için etik ve metodolojik sorumluluklar doğurmakta, ancak aynı zamanda ulusal kimlik, kültürel diplomasi ve bölgesel strateji açısından yeni fırsatlar yaratmaktadır. Özellikle Rusya örneği, bu disiplinin hem tarihî süreçlerde hem de günümüzde nasıl bir strateji hâline geldiğini göstermektedir. Bu bağlamda Türkoloji yalnızca akademik bir çalışma alanı değil, aynı zamanda politik ve kültürel etkilerin üretildiği ve yönetildiği bir alan olarak da değerlendirilebilir. Bu yönüyle Türkoloji, tarihsel ve güncel bağlamda hem bilgi üretme hem de stratejik politika oluşturma sürecinde kritik bir öneme sahiptir.


[i] Liaisan ŞAHİN, “Russian Turkology: From Past to Present”, Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi, Cilt 8, Sayı 15, 2010, 591-644. 

[ii] Aynı yer.

[iii] Madeleine Meyer, “Language and Geopolitics: A Case Study of the Former Soviet Union”, Townson University, https://wp.towson.edu/iajournal/2021/12/08/language-and-geopolitics-a-case-study-of-the-former-soviet-union (Erişim Tarihi: 22.09.2025).

[iv]  Elodie Phillips, “Exploring the Azerbaijani National Identity: a historical analysis”, University of St. Andrews, https://mecacs.wp.st-andrews.ac.uk/2021/exploring-the-azerbaijani-national-identity-a-historical-analysis (Erişim Tarihi: 22.09.2025).

Sena BİRİNCİ
Sena BİRİNCİ
Sena Birinci, 2024 yılında Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Aynı zamanda Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi'nden çift anadal yapmıştır. Şu anda Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi'nde Siyaset ve Sosyal Bilimler alanında yüksek lisans eğitimine devam eden Sena’nın ilgi alanlarını Avrupa siyaseti, Avrupa Birliği ve seçim siyaseti oluşturmaktadır. Sena, ileri derece İngilizce, başlangıç seviyesinde Rusça bilmektedir.

Benzer İçerikler