Analiz

Şili’nin Villa Baviera’yı Kamulaştırma Kararı

Şili, Colonia Dignidad’ın geçmişine ışık tutmak için Villa Baviera’yı kamulaştırmaktadır.
Kamulaştırılan alan, insan hakları ihlallerine dair bir hafıza ve eğitim merkezine dönüştürülecektir.
Villa Baviera, kötü muameleye maruz kalan mağdurların ortak belleği olacaktır.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Şili hükümetinin, Augusto Pinochet diktatörlüğü döneminde sistematik işkencelerin yaşandığı Villa Baviera (eski adıyla Colonia Dignidad) adlı yerleşimi kamulaştırma kararı, ülkenin geçmişle hesaplaşma çabalarında kritik bir dönüm noktasına işaret etmektedir.[i] 1961 yılında Nazi geçmişine sahip Alman uyruklu Paul Schafer tarafından kurulan bu yerleşim, yalnızca siyasi bir topluluğun merkezi değil; aynı zamanda Pinochet rejiminin muhalifleri ortadan kaldırmak için kullandığı gizli bir işkence ve kötü muamele merkezi olarak da hafızalara kazınmıştır. Hükümetin söz konusu arazide bir “hafıza ve eğitim merkezi” inşa ederek geçmişin karanlık sayfalarını kamuya açma çabası, insan hakları temelli bir yeniden inşa süreci olarak okunabilir.

Colonia Dignidad, 1961 yılında Paul Schafer adlı eski bir Nazi sağlık görevlisi tarafından Şili’nin güneyindeki Maule bölgesinde kurulmuştur.[ii] Schafer, Almanya’da istismar suçlamalarından kaçarken, Şili’de kapalı bir komün oluşturmuş ve burada çoğu Alman olan üyeleri üzerinde tam anlamıyla bir psikolojik ve fiziksel denetim kurmuştur.

Bu kapalı yapı, 1973 yılında Pinochet’nin askeri darbeyle iktidarı ele geçirmesiyle daha da karanlık bir boyuta evrilmiştir. Pinochet rejiminin gizli polis teşkilatı olan DINA’yla yapılan işbirliği sonucunda, Colonia Dignidad gizli bir gözaltı ve kötü muamele merkezine dönüştürülmüş, burada yüzlerce siyasi tutuklu fiziksel ve psikolojik işkencelere maruz kalmıştır.[iii] Komünün uzaklığı, ulaşım zorluğu ve dış dünyaya kapalılığı, onu muhaliflerin kötü muameleye maruz bırakıldıkları ideal bir mekân hâline getirmiştir.

Şili Adalet Bakanı Jaime Gajardo’nun açıklamasına göre, 117 hektarlık bu alanın kamulaştırılarak bir hafıza alanına dönüştürülmesi planlanmaktadır. Hükümetin amacı, burayı tüm Şilililerin serbestçe ziyaret edebileceği, eğitim alabileceği ve olan biteni öğrenebileceği bir mekâna dönüştürmektir. Bu tür bir kamusal hafıza mekanının inşa edilmesi, yalnızca geçmişte yaşananları belgelemekle kalmamakta; aynı zamanda toplumun bu olaylarla yüzleşmesini ve bir daha benzer şeylerin yaşanmaması için farkındalık geliştirmesini sağlamaktadır.[iv]

Bu hamle, Gabriel Boric hükümetinin insan hakları gündemini önceleyen politikasının bir parçası olarak değerlendirilebilir. Boric’in genç ve ilerici yönetimi, diktatörlük döneminin suçlarını unutturmamayı ve bu dönemde mağdur edilmiş her bireyin sesini duyurmayı hedeflemektedir. Özellikle Boric’in görev süresinin Mart 2026 tarihinde sona erecek olması, bu kamulaştırma işlemini hızlandırma nedenlerinden biridir.

Colonia Dignidad’da hem Schafer’in kontrolündeki komün üyeleri hem de Pinochet rejimi tarafından getirilen siyasi mahkumlar mağdur edilmişlerdir. Schafer’in oluşturduğu kapalı sistem içinde büyüyen, kötü muamele gören ya da dış dünyadan tamamen izole edilen bireyler de diktatörlük döneminin sistematik insan hakları ihlallerine maruz kalmışlardır.

Kamulaştırma süreci aynı zamanda ciddi ekonomik ve hukuki zorlukları da beraberinde getirmektedir. Villa Baviera günümüzde yaklaşık 100 kişilik bir nüfusa sahip olup bu bireylerin çoğu eski Alman yerleşimcilerin torunlarıdır. Bölgedeki bazı arazilerde turizm faaliyetleri sürdürülmekte, oteller ve restoranlar işletilmektedir. Devletin bu arazileri hangi kriterlere göre ve nasıl bir tazminat karşılığında kamulaştıracağı konusu ise hâlâ belirsizliğini korumaktadır.

Bazı yerel sakinlerin “geçmişle ilgisi olmayan yeni nesillerin” mağdur edileceği yönündeki endişelerinin göz önünde bulundurulması, önemli bir yaklaşım olacaktır. Ancak burada asıl mesele bireysel ekonomik haklarla tarihsel sorumluluk arasında nasıl bir denge kurulacağıdır. Zira özel mülkiyet hakkı, insan hakları ihlallerinin sembolüne dönüşmüş bir alan söz konusu olduğunda mutlak bir öncelik taşımamaktadır.

Dünyanın farklı bölgelerinde geçmişle yüzleşme amacıyla oluşturulmuş hafıza mekânları (örneğin Almanya’daki Sachsenhausen ya da Arjantin’deki ESMA Müzesi) toplumsal bilinçlenmenin temel taşları haline gelmiştir. Şili’nin Villa Baviera’yı benzer bir misyona sahip bir alana dönüştürme çabası, sadece sembolik bir adım değil; aynı zamanda geleceğe yönelik ahlaki bir sorumluluğun ifadesidir. Bu tür alanlar, sadece mağdurların anısını yaşatmakla kalmamakta; aynı zamanda devletin bir daha benzer ihlallere izin vermeyeceği yönündeki taahhüdünü somutlaştırmaktadır.

Villa Baviera’nın geçmişi, sadece Şili’nin iç meselesi olarak değerlendirilmemektedir. Çünkü söz konusu yerleşimin kurucuları ve ilk sakinlerinin çoğunluğu Alman kökenlidir ve Paul Schafer, Almanya’da istismar suçlamalarından kaçıp Şili’ye sığınmıştır.[v] Bu durum, Almanya’nın tarihsel ve hukuki sorumluluğunu da gündeme getirmektedir. Federal Almanya hükümeti, 2000’li yılların başında Colonia Dignidad mağdurlarına yönelik çeşitli tazminat mekanizmaları oluşturmuş olsa da bu önlemlerin kapsamı sınırlı kalmıştır. Günümüzde ise Almanya, bu hafıza alanının uluslararası destekle kurulması için finansal katkıda bulunabileceği gibi, mağdur tanıklıklarının belgelenmesine destek sağlayarak adaletin tesisi sürecine katkı sunabilir. Dolayısıyla Villa Baviera’nın geleceği, yalnızca Şili toplumu için değil, uluslararası toplum açısından da geçmişle yüzleşme ve kolektif hafıza adına önem taşımaktadır.

Villa Baviera’nın kamulaştırılması kararı, totaliter bir rejimin suçlarını görünür kılmak, mağdurların sesini duyurmak ve insan hakları ihlallerinin üstünü örtmeye yönelik sessizliği kırmak açısından önemlidir. Yerleşim yeri, hem diktatörlüğün gizli işkence merkezlerinden biri olarak hem de Schafer’in kurduğu psikolojik ve fiziksel baskı düzeninin tanığı olarak hafızalarda yer etmiştir. Bu nedenle Villa Baviera’nın bir hafıza mekânına dönüşmesi, farklı boyutlardaki mağduriyetlerin tanınmasını ve ortak bir adalet anlayışının gelişmesini sağlayacak olması açısından önemlidir. Aynı zamanda devletin, geçmişteki suskunluğuna karşı sorumluluk alması anlamına geldiği söylenebilir. Kamulaştırma süreci teknik ve toplumsal zorluklar içerse de başarısı, yalnızca fiziksel alanın dönüşümüne değil, toplumsal bilincin onarılmasına da bağlı olacaktır. Villa Baviera’nın gelecekte bir eğitim ve anma alanına dönüşmesi, insan haklarına dayalı demokratik bir gelecek vizyonuna da katkı sunacaktır.


[i] Cortes, Nicolas. “Chile’s Government to Expropriate Land Tied to Pinochet‑Era Torture.” Reuters, https://www.reuters.com/world/americas/chiles-government-expropriate-land-tied-pinochet-era-torture-2025-07-23/, (Erişim Tarihi: 27.07.2025).

[ii] Aynı yer.

[iii] Aynı yer.

[iv] Aynı yer.

[v] “Nazi Jailed for Abuse of 25 Children in Chilean Colony.” The Independenthttps://www.independent.co.uk/news/world/americas/nazi-jailed-for-abuse-of-25-children-in-chilean-colony-479763.html, (Erişim Tarihi: 27.07.2025).

Ali Caner İNCESU
Ali Caner İNCESU
Ali Caner İncesu, 2012 yılında Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden mezun olmuştur. Eğitimine Kapadokya Üniversitesi Turist Rehberliği ön lisans programında devam etmiş ve 2017 yılında mezun olmuştur. 2022 yılında Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi'nde Uluslararası İlişkiler ve Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi'nde Seyahat İşletmeciliği ve Turizm Rehberliği alanlarında yüksek lisans eğitimlerini başarıyla tamamlamıştır. 2024 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nde University of Maryland Global Campus (UMGC) Siyaset Bilimi lisans programından mezun olmuştur. 2023 yılı itibarıyla Kapadokya Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünde doktora eğitimine devam etmektedir.2022 yılında Paraguay Cumhuriyeti Büyükelçiliği’nde (Ankara) özel danışmanlık görevi de yürüten İncesu, ileri seviyede İspanyolca ve İngilizce bilmekte olup İngilizce ve İspanyolca dillerinde yeminli tercümandır.Çalışma alanları Latin Amerika, uluslararası hukuk ve turizmdir.

Benzer İçerikler