Ukrayna Savaşı’nın Gölgesinde Şi ve Putin İşbirliği

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Ukrayna Savaşı, Batı’yı ve dolayısıyla Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nü (NATO) zayıflatmak bir yana Batı ittifakının daha da güçlenmesine sebep olmuştur. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, 16 Ekim 2022 tarihinde düzenlenecek Çin Komünist Parti Kongresi’nden üçüncü dönem için görev izni almaya hazırlanırken; halihazırda Rusya’nın içinde bulunduğu durum, Cinping için bir uyarı niteliği taşıyabilir.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna’da tam olarak istediği sonuçları alamaması ve ilan ettiği kısmi seferberlik[1] kararıyla birlikte sahada yaşanan başarısızlıkların zımnen kabul edilmesi, Çin’in Rusya’yla olan stratejik işbirliğini gözden geçirmesine sebebiyet vermektedir. Moskova yönetiminin Ukrayna Savaşı’nda başarıya ulaşması zorlaştıkça, Pekin de “sınırsız ortaklık” ilişkisinin bulunduğu Rusya’nın kayıplarının Çin’in yükselişine zarar verdiğini düşünmektedir.  

Aynı zamanda Putin, nükleer tehditlerde de bulunmaktadır. Birçok analist ve stratejist, Putin’in blöf yaptığını ve nükleer güce başvuramayacağını iddia etse de Cinping, en kötü ihtimali de düşünmektedir. Ne de olsa Rusya’nın askeri doktrini, ülkenin toprak bütünlüğünün tehdit altında olması halinde nükleer güç kullanımını meşru kılmaktadır. Nitekim Putin de Rusya’nın toprak bütünlüğü tehlike altına girerse, nükleer güç kullanacaklarını belirten açıklamalarda bulunmuştur.[2]

Aynı zamanda Rusya; Luhansk, Donestk, Herson ve Zaporijya’daki referandumlar neticesinde söz konusu bölgeleri uluslararası hukuka aykırı bir biçimde ilhak etmiştir. Bu bağlamda Putin, ilgili bölgelerin “Rusya’ya bağlanma kararını” onayladığını açıklamıştır.[3] Bu durumda Ukrayna’nın zikredilen bölgeleri geri almak için yapacağı saldırılar, Putin’in açıklamaları doğrultusunda Rusya’nın nükleer silah kullanımı için bahane oluşturabilir. Böyle bir olasılık, Cinping’in en kötü senaryoyu düşünmesi için yeterlidir.

Cinping ise Çin’in dış politikasında daha barışçıl söylemlere yer vermekte ve yaşanması muhtemel bir Üçüncü Dünya Savaşı’nı engellemeye çalışmaktadır. Rusya’nın Ukrayna’ya yapacağı olası bir nükleer saldırı, ABD’nin 1945 senesinde Hiroşima ve Nagazaki’ye atom bombası atmasından sonraki ilk nükleer silah kullanımı anlamına gelecek olması hasebiyle Cinping’in 3. dönemine gölge düşürebilecek bir ihtimaldir.

Şi ve Putin, Çin-Rusya İşbirliği Anlaşması’nı imzalamak için 2022 yılının Şubat ayında Pekin’de düzenlenen Kış Olimpiyatları’nda bir araya gelmiştir.[4] Aslında bu görüşmenin yapıldığı ilk aşamada Ukrayna’nın Rusya tarafından işgal edilmesi Cinping tarafından hem sürecin ABD ve NATO’yu zayıflatacak olması hem de ABD ve Batı’nın dikkatini Çin’den uzaklaştırma olasılığı nedeniyle rasyonel gözükmüş olabilir. Fakat Ukrayna’nın ortaya koyduğu direniş ve dolayısıyla savaşın seyri, bu algının değişmesine yol açmıştır. Nitekim Çin Devlet Başkanı da 15-16 Eylül 2022 tarihlerinde Özbekistan’ın kadim şehri Semerkant’ta düzenlenen Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) Liderler Zirvesi’nde Rusya’nın başarısızlığından duyduğu memnuniyetsizliği gözler önüne sermiştir. Bu yüzden de Rus lider, Pekin yönetiminin Ukrayna Savaşı’yla ilgili endişelerini anladığını ifade etmiştir.[5]

Çin’in kaygılarını önemsediğini dile getirmesine rağmen Putin, 21 Eylül 2022 tarihinde kısmi seferberlik ilan etme kararı almış ve 300.000 yedek askeri göreve çağırmıştır.[6] Fakat bu durum, Rusya’da ciddi protestolara neden olmuş ve yaklaşık 200.000 Rus vatandaşı yurtdışına kaçmıştır.[7] Bu sebeple seferberlik hamlesi, Rusya’nın sahadaki kayıplarına engel olamamıştır. Üstelik savaşı tırmanma eğiliminin belirginleşmesi, Çin’in endişelerini daha da derinleştirmiştir.

Yukarıda da bahsedildiği üzere Pekin, savaşın ve özellikle de Rusya’nın alacağı hızlı bir galibiyetin Batı’yı ve NATO’yu zayıflatacağını düşünmüştür. Fakat sahadaki durum, Trans-Atlantik ilişkilerdeki çatlağı büyük ölçüde onarmış ve NATO içerisindeki birliktelik duygusu pekişmiş, ABD ise en kârlı aktör konumuna ulaşmıştır. Böylelikle ABD, küresel hegemonyasının Avrupa sac ayağını sağlam bir zemine oturtma fırsatı elde etmiştir.

Dahası tarafsızlık politikalarıyla ön plana çıkan ülkeler olan İsveç ve Finlandiya bile NATO’ya üyelik başvurusu yapmıştır.[8] Diğer taraftan Japonya ve Güney Kore gibi Asya ülkelerinden de Batı’nın Ukrayna politikasını desteklediği görülmüştür. Yani savaş, Çin’in Amerikan hegemonyasına meydan okumasını kolaylaştırmamış; aksine bölgesel denklemde dahi elini zorlaştırmıştır. Bu yüzden de gelinen noktada Pekin, Moskova’yla olan münasebetlerini sorgulamaya başlamıştır.

Tüm bu bilgilerden hareketle, Pekin yönetiminin olası nükleer savaş senaryosunu da tüm ihtimalleri göz önünde bulundurmak amacıyla değerlendirmeye aldığı söylenebilir. Zira ABD Başkanı Joe Biden’ın detay vermemesine rağmen böylesi bir savaşın çok ciddi sonuçları olacağını belirten açıklamaları dikkate alındığında,[9] uluslararası ekonomik ve askeri güvenlik ortamının kırılganlaşacağı ve küresel tedarik zincirlerinde bozulmaya yol açacak şekilde Rusya’ya uygulanan yaptırım baskısının artacağı öngörülebilir. Kısacası Moskova’nın ilhak ettiği toprakları “savunma” iddiası çerçevesinde nükleer kartına başvurması, Çin başta olmak üzere tüm dünyayı zora sokacak gelişmelere sebebiyet verebilir.

Aynı zamanda Rusya’nın ilhakları, hemen hemen tüm dünyanın kabul ettiği “Tek Çin” politikasına zarar verebilir. Toprak bütünlüğü ilkesini şiddetle savunan Pekin yönetimi, Moskova’nın bu eylemine karşı çıkmaz, sessiz kalır ve kabul ederse, tutarlılığına gölge düşürebilir. Bu da “Tek Çin Politikası”nı baltalayabilir. Dolayısıyla Çin’in Ukrayna Savaşı’ndaki tutumu, Sovyetler Birliği’nin çöküşüne yol açan türden bir siyasi ve ekonomik parçalanmaya sebebiyet verebilir. Bu da Cinping yönetimini en az nükleer savaş riski kadar tedirgin etmektedir. Neticede tüm bu gelişmeler, Pekin’i Moskova’yla olan ilişkilerini sorgulamaya itmektedir. Bu da ŞİÖ Semerkant Zirvesi’nde net bir şekilde gün yüzüne çıkmıştır.


[1] “Putin Announces Partial Mobilization and Threatens Nuclear Retaliation in Escalation of Ukraine War”, The Guardian, https://www.theguardian.com/world/2022/sep/21/putin-announces-partial-mobilisation-in-russia-in-escalation-of-ukraine-war, (Erişim Tarihi: 22.09.2022).

[2] “Putin’s ‘Incredibly Dangerous’ Nuclear Threats Raise the Risk of an Unprecedented Disaster”, CNBC, https://www.cnbc.com/2022/09/23/russia-ukraine-war-putins-nuclear-threats-raise-the-risk-of-disaster.html, (Erişim Tarihi: 23.09.2022).

[3] Occupied Regions of Ukraine Vote to Join Russia in Staged Referendums”, NPR, https://www.npr.org/2022/09/27/1125322026/russia-ukraine-referendums, (Erişim Tarihi: 27.09.2022).

[4] Eva Dou, “What is – and isn’t – in the join statement from Putin and Xi”, Washington Post, https://www.washingtonpost.com/world/2022/02/04/russia-china-xi-putin-summit-statement-beijing/, (Erişim Tarihi: 27.09.2022).

[5] “Putin-Xi Talks: Russia Leader Reveals China’s ‘Concern’ over Ukraine”, BBC, https://www.bbc.com/news/world-asia-62912892, (Erişim Tarihi: 15.09.2022).

[6] “Putin Declares Partial Military Mobilization in Russia, AA, https://www.aa.com.tr/en/russia-ukraine-war/putin-declares-partial-military-mobilization-in-russia/2690626, (Erişim Tarihi: 21.09.2022).

[7] “Over 200,000 Russians Flee to Kazakhstan since Partial Mobilization: Kazakh Official”, AA, https://www.aa.com.tr/en/asia-pacific/over-200-000-russians-flee-to-kazakhstan-since-partial-mobilization-kazakh-official/2702289, (Erişim Tarihi: 04.10.2022).

[8] “Sweden and Finland’s Journey from Neutral to NATO”, BBC, https://www.bbc.com/news/world-europe-61397478, (Erişim Tarihi: 29.08.2022).

[9] “Ukraine War: Biden Warns Putin not to Use Tactical Nuclear Weapons”, BBC, https://www.bbc.com/news/world-europe-62936643, (Erişim Tarihi: 17.09.2022).

Zeki Talustan GÜLTEN
Zeki Talustan GÜLTEN
Zeki Talustan Gülten, 2021 yılında Yalova Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden “Amerikan Dış Politikası” başlıklı bitirme teziyle ve 2023 yılında da Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Dış Ticaret bölümünden mezun olmuştur. Halihazırda Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda Tezli Yüksek Lisans öğrenimine devam eden Gülten, lisans eğitimi esnasında Erasmus+ programı çerçevesinde Lodz Üniversitesi Uluslararası ve Politik Çalışmalar Fakültesi’nde bir dönem boyunca öğrenci olarak bulunmuştur. ANKASAM’da Asya-Pasifik Araştırma Asistanı olarak çalışan Gülten’in başlıca ilgi alanları; Amerikan Dış Politikası, Asya-Pasifik ve Uluslararası Hukuk’tur. Gülten, iyi derecede İngilizce bilmektedir.

Benzer İçerikler