26 Mayıs 2025 tarihinde Venezuela’da yapılan bölgesel ve yerel seçimler, resmi verilere göre iktidar bloku için büyük bir zaferle sonuçlanmıştır.[1] Ancak bu zafer, katılım oranı, muhalefetin durumu ve seçimin meşruiyeti gibi birçok soruyu da beraberinde getirmiştir. Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro liderliğindeki Venezuela Birleşik Sosyalist Partisi (VBSP), Ulusal Meclis’te büyük çoğunluğu sağlamış ve ülkenin 24 eyaletinin 23’ünü kontrol altına almıştır.[2]
Ulusal Seçim Konseyi (USK) tarafından açıklanan ilk verilere göre katılım oranı yalnızca %42,6 ile sınırlı kalmıştır.[3] Bu oran, seçmenlerin yarıdan fazlasının sandığa gitmediğini ve Venezuela halkının seçimleri meşru ve etkili bir siyasal araç olarak görmediğini göstermektedir. Seçim günü ülkenin çeşitli bölgelerinde yaşanan teknik sorunlar, usulsüzlük iddiaları ve güvenlik eksiklikleri de bu algıyı pekiştirmiştir.
Bu düzeydeki katılım düşüklüğü, VBSP’nin elde ettiği mutlak çoğunluğun temsiliyetini tartışmalı hale getirmektedir. Zira seçimlerin sadece teknik anlamda değil, aynı zamanda halkın aktif rızasına dayalı biçimde gerçekleştirilmesi, demokratik meşruiyetin temelini oluşturmaktadır.
Venezuela’daki ana muhalefet partileri, 2024 başkanlık seçimlerinin ardından bu seçimleri boykot etmiştir. Gerekçe olarak seçim kurulunun tarafsızlığına güvenilmemesi, adayların yeterince temsil edilememesi ve siyasi baskı ortamının sürmesi gösterilmiştir.[4] Ancak bu boykot, muhalefet için ikili bir risk barındırmaktadır: Bir yandan seçimlerin meşruiyetini sorgulatma şansı sunarken, diğer yandan siyaseten boş bir zemin oluşturarak VBSP’ye alan açmaktadır.
Maduro iktidarının elde ettiği zaferin ardında, yalnızca halk desteği değil, aynı zamanda devlet mekanizmasının tüm kademelerindeki güçlü kurumsal konsolidasyon da yatmaktadır. Yargıdan seçim kuruluna, güvenlik aygıtlarından medya denetimine kadar pek çok alanda hükümete yakın aktörlerin etkinliği, seçmen davranışlarını doğrudan etkileyen bir çerçeve oluşturmaktadır. Venezuela’daki seçim süreci hükümet yetkilileri tarafından “hukuki” olarak lanse edilse de gerçek anlamda serbest ve adil seçim normlarına uygun olmadığı yönünde ciddi eleştirilere maruz kalmaktadır. Uluslararası medya, seçim gözlemcileri ve sivil toplum temsilcileri bu süreci “kontrollü çoğulculuk” olarak nitelendirmektedir.[5]
Bu seçimlerin en dikkat çekici siyasi manevralarından biri ise Venezuela’nın Guyana’yla ihtilaflı olan Essequibo bölgesinde seçim düzenlemesi olmuştur. Hükümet bu bölgeyi, yeni kurduğu “Guayana Esequiba Eyaleti” altında idari yapıya dahil etmiş ve burada seçim yapmıştır.[6] Bu adım, yalnızca iç kamuoyuna verilen milliyetçi bir mesaj değil, aynı zamanda uluslararası alana yönelik bir egemenlik ilanı olarak da değerlendirilmektedir.
Venezuela’nın Essequibo bölgesinde seçim düzenlemesi, yalnızca Guyana’yla değil, Birleşik Krallık’la ilişkiler açısından da ciddi gerilim yaratma potansiyeli taşımaktadır. Guyana’nın eski bir İngiliz kolonisi olması ve hâlen Commonwealth üyesi olarak Birleşik Krallık’la güçlü diplomatik ve savunma bağlarına sahip bulunması, Karakas’ın bu adımını Londra nezdinde doğrudan bir egemenlik ihlali şeklinde algılanabilir. Özellikle Essequibo’daki seçimlerin “de facto” bir ilhak girişimi gibi sunulması, Birleşik Krallık’ın bölgesel çıkarlarını ve uluslararası hukuk vurgusunu zedeleyici bir hamle olarak okunabilir. Her ne kadar Londra’nın doğrudan askeri veya ekonomik bir yanıt verme olasılığı düşük olsa da diplomatik düzeyde Venezuela’ya karşı daha sert bir tutum benimsemesi ve Avrupa Birliği nezdinde daha güçlü yaptırım çağrıları yapması olasıdır.
Essequibo’da seçim yapılması, Guyana ve Amerika Birleşik Devletleri tarafından tepkiyle karşılanırken, bu durum bölgesel gerilimlerin tırmanmasına yol açabilecek bir adım olarak değerlendirilmektedir.[7] İç siyasette ise bu hamle, hükümetin milliyetçi söylem üzerinden halk desteğini pekiştirme ve krizden çıkış için yeni bir dış hedef yaratma stratejisi olarak okunabilir.
Venezuela’da iktidar partisi her seçimden daha fazla güçlenerek çıksa da bu güç artışı ülkedeki siyasal sistemin istikrar kazandığını değil; daha çok bir tür “otoriter denge” inşa edildiğini göstermektedir. Siyasal muhalefetin dışlandığı, katılım oranlarının düştüğü, seçim süreçlerinin şeffaflıktan uzaklaştığı bir yapıda, rejimsel istikrar görünürde artıyor olsa da uzun vadeli yönetişim kapasitesi ve uluslararası meşruiyet zedelemektedir. Uluslararası yaptırımlar, ekonomik kriz ve kitlesel göç gibi yapısal sorunlar devam ederken, seçimle sağlanan iç meşruiyetin rejimi ne kadar taşıyabileceği tartışma konusudur.
Venezuela’daki seçim süreçlerinde kullanılan elektronik oylama sistemleri, yıllardır hem ulusal hem de uluslararası kamuoyunda güvenlik ve şeffaflık açısından tartışma konusudur. 2025 yılı seçimlerinde de muhalefetin boykot gerekçelerinden biri, seçim altyapısının hükümetin kontrolündeki kurumlarca denetlenmesi ve sonuçların bağımsız doğrulama imkânının olmamasıdır. Bu durum, yalnızca seçmen iradesinin korunmasına ilişkin şüpheleri artırmakla kalmamış, aynı zamanda dijital manipülasyon ve yazılım temelli müdahale olasılıklarını da gündeme getirmiştir.
Seçim sonuçları neticesinde iktidar yalnızca yürütme gücünü değil, yasama ve yargı üzerindeki kontrolünü de pekiştirmiştir. Seçimden hemen sonra VBSP’nin yargı organlarına yaptığı atamalar, ülkenin kuvvetler ayrılığı ilkesinden giderek uzaklaştığını ortaya koymaktadır. Bu durum, anayasal denge mekanizmalarının işlemez hale gelmesine yol açmakta ve Venezuela’daki hukuki güvenceleri neredeyse sembolik düzeye indirmektedir. Özellikle Yüksek Adalet Mahkemesi’nin iktidara bağlılığı, seçimlerin sadece siyasal değil, kurumsal olarak da tek taraflı bir düzene hizmet ettiğini göstermektedir.
Venezuela seçimleri, yüzeyde mutlak bir iktidar zaferi gibi görünse de katılım oranının düşüklüğü, muhalefetin yokluğu, seçim sistemine duyulan güvensizlik, diaspora seçmeninin dışlanması ve seçim sonrası kurumsal atamalar göz önüne alındığında, bu zaferin demokratik meşruiyet açısından ciddi soru işaretleri doğurduğu açıktır. Essequibo bölgesinde seçim düzenlenmesiyle iç kamuoyunda milliyetçi bir seferberlik yaratılmaya çalışılmış, aynı zamanda dış politikada yeni bir cephe açılmıştır. Bu gelişmeler, Venezuela’da sandığın bir siyasal rekabet aracı olmaktan çıkıp hükümetin konsolidasyon aracı haline geldiğini göstermektedir. Demokratik süreçlerin sadece formel olarak değil, içeriksel olarak da işletilmediği bu yapı, ülkenin hem iç istikrarını hem de bölgesel ilişkilerini derin bir belirsizlik içine sürüklemektedir.
[1] “Venezuela election results: Who lost, won and what next?”, Al Jazeera, https://www.aljazeera.com/news/2025/5/26/venezuela-election-results-who-lost-won-and-what-next, (Erişim Tarihi: 25.05.2025).
[2] Aynı yer.
[3] Aynı yer.
[4] Aynı yer.
[5] Aynı yer.
[6] “Venezuela elects representatives for Guyana-administered Essequibo”, France 24, 26 May 2025, https://www.france24.com/en/live-news/20250526-venezuela-elects-representatives-for-guyana-administered-essequibo, (Erişim Tarihi: 01.06.2025).
[7] Herrero, Ana Vanessa. “Venezuela stages elections for a disputed part of neighboring Guyana”, The Washington Post, https://www.washingtonpost.com/world/2025/05/25/venezuela-guyana-el-esequibo-territorial-dispute-elections/, (Erişim Tarihi: 01.06.2025).
