Analiz

“Yeni Afganistan Stratejisi” ve Pakistan: BOP’ta Güney Asya Butonuna Basıldı

Paylaş

İslam dünyası ile kafayı iyice bozmuş olan ABD ve onun topal ördek konumundaki başkanı Donald Trump bu sefer de Afganistan üzerinden Pakistan’ı hedef gösterdi. “Bu sefer de” ile kastım, Pakistan’ı hedef göstermede Afganistan’ı yeni bir gerekçe olarak göstermesi değil; bir başka devlet sonrası (ki bu hedef İran’dı) bu ülkeye işaret etmesi.Zira ABD 11 Eylül’den bu yana Pakistan’ı Afganistan’da bozulan müttefikliğinden dolayı taş devrine dönene kadar bombalamakla tehdit ediyor. Trump da bu tehdidi eski Başkan Bush sonrası bir kez daha gündeme taşıyan bir isim.

22 Ağustos’ta, Fort Myer Askeri Üssü’nde yaptığı konuşmada “Yeni Afganistan Stratejisi”ni açıklayan ve bu kapsamda Orta Asya-Güney Asya politikalarında kaba güce dayalı bir politika izleyeceğinin somut sinyallerini veren Trump, bu stratejinin bir ayağının da Pakistan’a yönelik yaklaşımlarında değişikliğe gitmek olduğunu söyledi.

Söz konusu konuşmasında Trump; “Pakistan’ın terör örgütlerine barınak sağlamasına artık sessiz kalamayız. Pakistan’ın Afganistan’daki çabamızda ortaklık kurmaktan kazanacağı çok şey var. Teröristleri barındırmayı sürdürmekten ise kaybedeceği çok şey var. Pakistan’a milyarlarca dolar ödüyoruz ama bizim savaştığımız teröristlere barınma imkânı sağlıyorlar” ifadelerini kullandı. Trump, Afganistan konusunda ABD’ye verdiği katkıdan dolayı da Hindistan’a dikkatleri çekiyor.

Bu ifadelerin öz Türkçesi şu: Pakistan’a “ya bizimlesiniz ya da teröristlerle” deniliyor. (Bu çağrıyı bir yerlerden hatırlıyor olmalısınız.) Aksi takdirde, Pakistan’ın en zayıf noktasına dokundurarak; Hindistan ile seni boğarım mesajını veriyor. Bu mesaj, aynı zamanda “Bush’un hayaletinin ya da daha yerinde bir tabirle “Yeni Haçlılar” olarak da bildiğimiz Evanjelist Neo-Conların dönüşü demek!

Şimdi burada şunu sormak lazım: Trump’ın Pakistan’ı itham ettiği Taliban’ın bölgedeki doğumunu gerçekleştiren iki büyük ebesinden biri kim? Ya da Taliban hangi iki istihbarat örgütünün ortak çocuğu? Bu örgütü Sovyetlerin Afganistan işgaline karşı piyasaya kimler sürdü?

Burada dikkat çekici olan husus ise, Trump’taki ilerleme. Zira başkanlık seçimlerinde IŞİD/DAEŞ’i Obama kurdu diyen Trump, bu sefer Taliban mevzusunda ABD’nin adını hiç bir şekilde zikretmiyor.

Pakistan Niçin Hedef?

Aslında tek bir sebep yok. Birden fazla nedeni var. Fakat en temelde şu söylenebilir: Pakistan ABD ekseninden kayıyor. Zira Pakistan ABD ile müttefiklik ilişkisinin kendisi açısından beka sorunu ile eşdeğer olduğunu ilk anlayan ve buna yönelik olarak çok hızlı bir şekilde iç-dış politikasında değişim-dönüşüm sürecini başlatan ülkelerden…Pakistan’ın niçin tekrar hedef tahtasına oturtulma nedenlerini şu şekilde sıralayabiliriz:

1. Pakistan, Batı ekseninden Yükselen Doğu’ya kayıyor. Burada özellikle Çin ile geliştirdiği ikili ilişkiler ABD’yi rahatsız ediyor.

2. Pakistan’ın 2017’de Şanghay İşbirliği Örgütü’ne (ŞİÖ) tam üyeliği, ABD’nin Çin başta olmak üzere, bölge politikasında büyük bir zafiyet dolayısıyla da kendisine yönelik dolaylı bir meydan okuma ile eşdeğer.

3. ABD İpekyolu Projesi (Kuşka-Yol)’nden rahatsız. Afganistan-Pakistan üzerinden bu projenin kalbine bir hançer saplamak istiyor.

4. ABD, BOP’ta öngördüğü “Belucistan”ı (Üçüncü İsrail) inşa etmek istiyor. (İran sonrası Afganistan ve Pakistan’ın terör üzerinden tekrar gündeme getirilmesi/hedef gösterilmesi bu açıdan dikkatlerden kaçmamalı. Zira “Belucistan Devleti” İran-Pakistan-Afganistan üçlüsünün topraklarını içine alıyor ve ABD açısından Avrasya’ya giriş ve Basra Körfezi’ni kontrol açısından hayati bir yere sahip.)

5. Pakistan, İslam dünyasında nükleer silaha ve bu teknolojiye sahip tek ülkedir. Bunun anahtarlarını ABD’ye teslim etmediği için devamlı surette terör üzerinden tehdit edilmektedir.

6. Pakistan, Türkiye’nin en önemli müttefikidir. (Hatta Pakistanlı dostlarımızın ifadesiyle, kardeşlikten öte bir ilişkiye sahiptir.) Orta Asya-Güney Asya başta olmak üzere, bölgesel-küresel bazda yürüttüğü politikalardaki en önemli patneridir.

7. Pakistan, Türkiye’nin İslam dünyası merkezli yürütülen projelerdeki (başta İslam Ordusu/İslam NATO’su olmak üzere) temel sacayaklarından birisidir. Dolayısıyla, Mısır’a çekilen operasyonun bir benzeri Pakistan’da hayata geçirilmek suretiyle Türkiye’nin yalnızlaştırılması ve alandaki gücünün zafiyete uğratılması hedefleniyor.

Pakistan Sahipsiz Değildir!

Dolayısıyla Pakistan’ın hedef gösterilmesi en başta Türkiye olmak üzere, İslam dünyası ve Yükselen Doğu açısından kabul edilebilir bir durum değil. Nitekim eski Genelkurmay Başkanlarından Orgeneral Yaşar Büyükanıt Pakistan bir kez daha ABD tarafından hedef gösterildiğinde şuna benzer bir açıklama yapmıştı: Gerekirse ordumun silahını söker, gider Pakistan’da savaşırım.

Ve yine yanılmıyorsam bu mesajını resmi ziyarette bulunduğu Washington’da Amerikalıların yüzüne karşı söylemişti. Anlaşılan o ki, bu mesajı bir kez daha ABD’ye hatırlatmak gerekiyor. Ayrıca şu hatırlatmaları da yapmakta fayda var:

1. Pakistan İslam dünyasının ve kurulmakta olan, başında da Pakistanlı eski genelkurmay başkanlarından birinin olduğu İslam Ordusu’nun bir parçasıdır.

2. Pakistan, aynı zamanda Türk dünyasının ayrılmaz bir parçasıdır. Orası, Selçuklu Coğrafyası içindedir. Pakistan’a müdahale, Selçuklu Coğrafyasına müdahale ile eş anlamlı olacaktır.

3. Pakistan’a Savaş, ŞİÖ’ye Savaş İlanıdır!

Sözün özü: ABD nasıl İran konusunda gereken cevabı aldı ise, aynı şekilde Pakistan noktasında da münasip cevabı alacaktır. ABD, o beklediği zafere ulaşamayacak. Bundan hiç kimsenin en ufak bir endişesi olmasın. Zira dünya eski dünya değil, ABD de eski ABD… Köprünün altından çok sular aktı. “Güçlü İstanbul”un inşa süreci ve eş zamanlı olarak “İslam Jeopolitiğinin Dönüşü” tüm oyunları bozmuş durumda.

Tarih yeniden yazılıyor!

Prof. Dr. Mehmet Seyfettin EROL
Prof. Dr. Mehmet Seyfettin EROL
1969 Dörtyol-Hatay doğumlu olan Prof. Dr. Mehmet Seyfettin Erol, Boğaziçi Üniversitesi (BÜ) Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden 1993 yılında mezun oldu. BÜ’de 1995 yılında Yüksek Lisans çalışmasını tamamlayan Erol, aynı yıl BÜ’de doktora programına kabul edildi. Ankara Üniversitesi’nde doktorasını 2005’de tamamlayan Erol, 2009 yılında “Uluslararası İlişkiler” alanında doçent ve 2014 yılında da Profesörlük unvanlarını aldı. 2000-2006 tarihleri arasında Avrasya Stratejik Araştırmaları Merkezi (ASAM)’nde görev yapan Erol, ASAM’ın Genel Koordinatörlük görevini de bir dönemliğine yürütmüştür. 2009 yılında Stratejik Düşünce Enstitüsü’nün (SDE) Kurucu Başkanlığı ve Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerinde bulundu. Uluslararası Strateji ve Güvenlik Araştırmaları Merkezi (USGAM)’nin de kurucu başkanı olan Prof. Erol, Yeni Türkiye Stratejik Araştırmalar Merkezi (YTSAM) Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Başkanlığını da yürütmektedir. Prof. Erol, Gazi Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Merkezi (GAZİSAM) Müdürlüğü görevinde de bulunmuştur. 2007 yılında Türk Dünyası Yazarlar ve Sanatçılar Vakfı (TÜRKSAV) “Türk Dünyası Hizmet Ödülü”nü alan Prof. Erol, akademik anlamdaki çalışmaları ve medyadaki faaliyetlerinden dolayı çok sayıda ödüle layık görülmüştür. Bunlardan bazıları şu şekilde sıralanabilir: 2013 yılında Çağdaş Demokratlar Birliği Derneği tarafından “Yılın Yazılı Medya Ödülü”, 2015 yılında “APM 10. Yıl Hizmet Ödülü”, Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) tarafından “2015 Yılın Basın-Fikir Ödülü”, Anadolu Köy Korucuları ve Şehit Aileleri “2016 Gönül Elçileri Medya Onur Ödülü”, Yörük Türkmen Federasyonları tarafından verilen “2016 Türkiye Onur Ödülü”. Prof. Erol’un 15 kitap çalışması bulunmaktadır. Bunlardan bazılarının isimleri şu şekildedir: “Hayalden Gerçeğe Türk Birleşik Devletleri”, “Türkiye-AB İlişkileri: Dış Politika ve İç Yapı Sorunsalları”, “Avrasya’da Yeni Büyük Oyun”, “Türk Dış Politikasında Strateji Arayışları”, “Türk Dış Politikasında Güvenlik Arayışları”, “Türkiye Cumhuriyeti-Rusya Federasyonu İlişkileri”, “Sıcak Barışın Soğuk Örgütü Yeni NATO”, “Dış Politika Analizinde Teorik Yaklaşımlar: Türk Dış Politikası Örneği”, “Krizler ve Kriz Yönetimi: Aktörler ve Örnek Olaylar”, “Kazakistan” ve “Uluslararası İlişkilerde Güncel Sorunlar”. 2002’den bu yana TRT Türkiye’nin sesi ve TRT Radyo 1 (Ankara Radyosu) “Avrasya Gündemi”, “Stratejik Bakış”, “Küresel Bakış”, “Analiz”, “Dosya”, “Haber Masası”, “Gündemin Öteki Yüzü” gibi radyo programlarını gerçekleştirmiş olan Prof. Erol, TRT INT televizyonunda 2004-2007 yılları arasında “Arayış”, 2007-2010 yılları arasında Kanal A televizyonunda “Sınır Ötesi” ve 2020-2021’de de BBN TÜRK televizyonunda “Dış Politika Gündemi” programlarını yapmıştır. 2012-2018 yılları arasında Millî Gazete’de “Arayış” adlı köşesinde dış politika yazıları yayımlanan Prof. Erol’un ulusal-uluslararası medyada çok sayıda televizyon, radyo, gazete, haber siteleri ve dergide uzmanlığı dahilinde görüşlerine de başvurulmaktadır. 2006-2018 yılları arasında Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde ve Ankara Üniversitesi Latin Amerika Araştırmaları Merkezi’nde (LAMER) de dersler veren Prof. Erol, 2018’den bu yana Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde öğretim üyesi olarak akademik kariyerini devam ettirmektedir. Prof. Erol, 2006 yılından itibaren Ufuk Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde de dersler vermiştir. Prof. Erol’un başlıca ilgi ve uzmanlık alanları ve bu kapsamda lisans, master ve doktora seviyesinde verdiği derslerin başlıcaları şu şekilde sıralanabilir: “Jeopolitik”, “Güvenlik”, “İstihbarat”, “Kriz Yönetimi”, “Uluslararası İlişkilerde Güncel Sorunlar”, “Türk Dış Politikası”, “Rus Dış Politikası”, “ABD Dış Politikası”, “Orta Asya ve Güney Asya”. Çok sayıda dergi ve gazetede yazıları-değerlendirmeleri yayımlanan Prof. Erol’un; “Avrasya Dosyası”, “Stratejik Analiz”, “Stratejik Düşünce”, “Gazi Bölgesel Çalışmalar”, “The Journal of SSPS”, “Karadeniz Araştırmaları gibi” akademik dergilerde editörlük faaliyetlerinde bulunan Prof. Erol, “Bölgesel Araştırmalar”, “Uluslararası Kriz ve Siyaset Araştırmaları”, “Gazi Akademik Bakış”, “Ege Üniversitesi Türk Dünyası İncelemeleri”, “Ankara Uluslararası Sosyal Bilimler”, “Demokrasi Platformu” dergilerinin editörlüklerini hali hazırda yürütmekte, editör kurullarında yer almaktadır. 2016’dan bu yana Ankara Kriz ve Siyaset Araştırmaları Merkezi (ANKASAM) Kurucu Başkanı olarak çalışmalarını devam ettiren Prof. Erol, evli ve üç çocuk babasıdır.

Benzer İçerikler