Asya-Pasifik Bölgesi, Kuzey Kore gibi hem otoriter ve küresel sistemden tecrit edilmiş hem de oldukça büyük bir nükleer gücü içerisinde barındıran bir coğrafya olması hasebiyle güvenlik açısından uluslararası kamuoyunun dikkatini çekmektedir. Zira Kuzey Kore, her geçen gün nükleer gücünü arttırmakta ve nükleer ile Kıtalararası Balistik Füze (ICBM) denemelerini arttırmaktadır.
Söz konusu durum da gerek bölgesel gerekse de küresel olarak çok ciddi güvenlik endişelerine neden olmaktadır. Nitekim Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün (NATO) bölgede Güney Kore, Avustralya, Yeni Zelanda ve Japonya gibi aktörlerle kurduğu yakın ilişkiler ve düzenlediği tatbikatlar da Pyongyang için caydırıcı olmamakta; hatta provakatif bir etki yaratmaktadır.
Dahası AUKUS Paktı, ANZUS ve QUAD gibi birliktelikler de Batı’nın bir sonuç almasını sağlamaya yetmemektedir. Aynı zamanda ABD’nin periyodik olarak yaptığı diyalog çağrıları ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) alınan yaptırım kararları da herhangi bir sonuç doğurmamaktadır.
Nitekim Güney Kore’nin de hem jeopolitik konumu hem tarihsel ilişkileri hem de Batı ve ABD’yle olan iyi münasebetleri sebebiyle Kuzey Kore’nin yarattığı tehlikeyi yakından hisseden devletlerin başında geldiği söylenebilir. Bu kadar fazla eylemin ve söylemin herhangi bir sonuç vermediği bir ortamda Güney Kore, ciddi bir güvenlik arayışı içerisindedir. Bu yüzden de Seul, güvenliğini özellikle Batı ve ABD’yle işbirliği içerisinde teşkil etmek istemektedir.
Nitekim bu noktada Güney Kore’nin güvenlik arayışları incelenecek olursa, ilk olarak Güney Kore, Japonya ve ABD’nin Kuzey Kore’nin ilk katı yakıtlı ICBM denemesini kınaması ve güvenlik işbirliğini geliştirme noktasında bir anlaşmaya varması dikkat çekmektedir. 15 Nisan 2023 tarihinde üç ülkenin Washington’da düzenlenen 13. Üçlü Savunma Müzakereleri’nde bu durumu masaya yatırıp Kuzey Kore’nin “nükleer ve füze tehditlerine” karşı bir caydırıcılık ve yanıt olarak füze savunma ve denizaltı karşıtı tatbikatların düzenli hale getirilmesini tartışması öneme haiz bir durum oluşturmaktadır.
Bahse konu görüşmenin ardından Pyongyang’a “istikrar bozucu tüm faaliyetleri derhal durdurması” çağrısında bulunulmuş ve “Kuzey Kore’de yapılacak bir nükleer denemenin uluslararası toplumdan güçlü ve kararlı bir yanıtla karşılanacağı yeniden teyit edilmiştir.[1]
Öte yandan 25 Nisan 2023 tarihinde Güney Kore Cumhurbaşkanlığı Ofisi’nden yapılan açıklamaya göre, genişletilmiş caydırıcılık önlemlerini detaylandıran bir belgenin, Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol ile ABD Başkanı Joe Biden arasında 26 Nisan 2023 tarihinde yapılacak zirvenin ardından açıklanacağı söylenmiştir. Yoon’un kıdemli basın sekreteri Kim Eun-hye tarafından yapılan açıklamaya göre, söz konusu belge genişletilmiş caydırıcılık stratejisinin daha gelişmiş bir versiyonunu içermektedir. Yapılan açıklamaya göre genişletilmiş caydırıcılık, ABD’nin müttefiklerini tehditlere karşı savunmak için tüm askeri yeteneklerini seferber etme taahhüdünü ifade etmektedir.[2] Bu da Güney Kore’nin Kuzey Kore tehdidi karşısında ABD caydırıcılığına ne kadar önem verdiğini ve ABD ile Batı’nın da Pyongyang tarafından yaratılan nükleer tehlikeyi ciddiye aldığını göstermektedir.
Bu noktada ABD ve Batı’nın Asya-Pasifik’teki en önemli müttefiki olan Japonya’nın da Seul için Kuzey Kore’ye karşı güvenlik noktasında önemli bir yer tuttuğu söylenebilir. Örneğin 27 Nisan 2023 tarihinde Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol ABD’li milletvekillerine yaptığı konuşmada, Kuzey Kore’nin artan nükleer tehditlerine karşı Japonya ve ABD ile üçlü işbirliğini hızlandırmanın gerekli olduğunu söylemiştir.[3] Buna ek olarak 25 Nisan 2023 tarihinde Yoon, tarihsel olarak sorunları bulunan Japonya’yla bağlarını iyileştirmek için Tokyo’nun “diz çökmemesi” gerektiğine dair yaptığı açıklamanın eleştiri almasına yönelik tepkilerini dile getirmiştir.
Altı günlük bir devlet ziyareti için ABD’ye seyahat eden Yoon, Kuzey Kore’den gelen artan tehditler karşısında bölgesel güvenlik işbirliğini artırmaya çalışmış ve Tokyo’yla ilişkileri güçlendirmeyi yönetiminin politikasının önemli bir unsuru haline getirdiğini belirtmiştir.[4] Zira Güney Kore’nin Japonya’yla hem tarihsel olarak hem de halihazırda Dokdo ve Takeshima Adaları üzerinden problemleri bulunmaktadır. Nitekim tüm bunlara rağmen Seul’un Tokyo’yla işbirliğine büyük önem vermesi, Güney Kore’nin güvenlik endişelerinin ne kadar yüksek olduğunu kanıtlar niteliktedir.
Sonuç olarak Asya-Pasifik Bölgesi’nde Kuzey Kore çok ciddi bir nükleer tehdit yaratmaktadır ve Güney Kore de bu tehdidi en yakından hisseden devletlerin başında gelmektedir. Bu durum da Seul’u güvenlik arayışlarına itmektedir. Fakat bu güvenlik arayışlarının Pyongyang üzerinde caydırıcılıktan çok provakatif bir etki yaratacağı öne sürülebilir.
[1] “South Korea, Japan, United States to Deepen Security Ties Amid North Korea Threat”, Al Jazeera, https://www.aljazeera.com/news/2023/4/15/s-korea-japan-us-to-deepen-security-ties-amid-n-korea-threat, (Erişim Tarihi: 05.05.2023).
[2] “S. Korea, United States to Unveil Separate Documents on Extend Deterrence”, The Korea Herald, https://www.koreaherald.com/view.php?ud=20230425000076, (Erişim Tarihi: 05.05.2023).
[3] “South Korea Leader Stresses Need for Cooperation with Japan on North Korea”, Reuters https://www.reuters.com/world/south-korea-leader-tells-us-congress-necessary-speed-cooperation-with-japan-2023-04-27/, (Erişim Tarihi: 05.05.2023).
[4] “South Korean President’s Office Defends His Viral Japan Comments”, Channel News Asia, https://www.channelnewsasia.com/asia/south-korea-president-japan-comments-defend-3441861, (Erişim Tarihi: 05.05.2023).