Avrasya’nın Değişen Jeopolitiği ve Büyük Oyun’un Dönüşü

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

“Timur ya da Timurlenk Satrancı” olarak adlandırılan kadim veya modern satrancın ötesinde hem oyun alanını genişleten hem de daha fazla aktörü oyuna dahil eden strateji pratiği, diğer satranç oyunlarına göre çok daha fazla seçeneği ve durumu dolayısıyla da fırsat ve riski içeren oyunun  Avrasya jeopolitiğinin kalbi olan Orta Asya’da oynandığı bir dönemden geçilmektedir. Nitekim uluslararası sistemdeki diğer alt bölgesel sistemlere nazaran daha fazla aktörün oyuncu olduğu bir satranç tahtasının kurulması bunun en somut göstergeleri arasında yer almaktadır. Bir başka faktör de her aktörün çok sayıda aktörle dinamik bir ilişki süreci yürütmeye çalışmasıdır. Son olarak bu rekabette diğer örneklerde görülenden çok daha fazla gündem, alanlar ve dinamiklerin harmanlandığını hangi hamlenin kime karşı ve hangi stratejik hesapla yapıldığını kestirmenin zor olduğunu ifade etmek gerekmektedir.

Siyasi tarihin önemli eşiklerinde merkezi mücadele alanlarının başında yer alan Avrasya, özellikle sömürgecilik ve emperyalizmin uluslararası politikanın gündemini meşgul ettiği dönemlerde küresel rekabetin odak noktası olmuştur. Bu bağlamda uluslararası ilişkiler literatüründe “Büyük Oyun” şeklinde adlandırılan ve İngiliz İmparatorluğu ile Rus İmparatorluğu arasındaki mücadeleyi ifade eden süreç, her ne kadar tamamlansa da günümüzde “Yeni Büyük Oyun” olarak adlandırılan daha karmaşık bir rekabet söz konusudur.

Bu yeni rekabette daha önce iki emperyalist gücün imparatorluk motivasyonları üzerinden yürüttüğü kuralları belirgin ve opsiyonları net olan sınırlı oyunun çok daha ötesine tanıklık ettiği öne sürülebilir. Bu bağlamda günümüzdek Büyük Oyun’un oynandığı Avrasya’nın kalbinde Orta Asya’da rekabet halinde olan aktörlerin sayısının arttığı aşikardır. Bölgeye ve bölgedeki jeopolitik nüfuz yarışına ilgi duyan aktörler, sadece Batı ve Doğu’daki belli güç merkezlerinin diğerine karşı konumlandığı bir durumun ötesine geçmiştir. Bir yandan Doğu Dünyası’nın temel aktörü olan Rusya’ya ek olarak Çin, Hindistan ve hatta Pakistan sürece eklemlenirken; diğer taraftan da Batı’nın jandarması ABD’yle birlikte İngiltere, Almanya ve Fransa’nın ilgi seviyesi değişmekle birlikte oyunda pozisyon elde etme çabasında oldukları görülmektedir.

Günümüz Büyük Oyun’un öncekilere kıyasla bir diğer farkı ise modern uluslararası sistemin temel oyuncuları olan devletlerden ibaret bir oyun olmamasıdır. Bilindiği üzere “Birinci Büyük Oyun”da iki büyük imparatorluk, doğrudan kendi emperyal çıkarları ve hegemonik hedefleri uyarınca rekabete girişmişlerdir. Mevcut durumda ise devletlerin rekabetinin yanı sıra çeşitli ittifak sistemlerinin ve uluslararası örgütlerin de dahil olduğu bir medeniyet mücadelesinin varlığı yadsınamaz. Bu tespiti daha anlaşılır kılmak adına örneklendirmek gerekirse; Almanya, bir yandan kendi çıkarları ve stratejik hedeflerini gözetirken; diğer taraftan da AB’nin ve dolayısıyla Batı’nın çıkarlarını korumaya çalışmaktadır. ABD, NATO’yla birlikte Batı Medeniyeti’nin varlığının ve liderliğinin muhafazası için enerji harcamaktadır. Çin ve Rusya da aynı şekilde medeniyet olgusu üzerinden yeni bir küresel sistemin inşası idealizmini bu rekabetin bir konusu yapmaktadır.

Enerjiden mali konulara, ticaretten çevre ve iklime, askeri konulardan politik meselelere kadar geniş bir yelpazede mücadelenin olduğu Orta Asya kapsamında son gelişmelerden hareketle dikkat çeken hususlar ise şunlardır:

  • Almanya’nın Orta Asya açılımı bağlamında Dışişleri Bakanı Annalena Baerbok’un bölge ülkelerini ziyaret etmiştir.
  • Orta Asya devletlerinin Dışişleri Bakanları ile Almanya Dışişleri Bakanı, AGİT Toplantısı kapsamında Polonya’da bir araya gelmiştir.
  • Çin’in en önemli şehirlerinin başında yer alan Şanghay’da düzenlenen Asya’da İşbirliği ve Güven Arttırıcı Önlemler Konferansı’nda (CICA) Afganistan’da dahil olmak üzere bölgeyi ilgilendiren konularda 28 üye devletin birlik olmasına ilişkin irade ortaya konulmuş ve CICA’nın tam teşeküllü uluslararası bir örgüte dönüştürülmesi yönünde karar alınmıştır.
  • Çin’in Kuşak-Yol Projesi kapsamında Orta Asya devletlerine yönelik yatırımları ve kredi desteği sürmektedir.
  • Kazakistan ile Fransa arasında imzalanan 35 anlaşma ve işbirliği belgesinin stratejik düzeye taşınması noktasında aktörler tarafından ortak irade geliştirilmiştir.

Yukarıda bahsedilen gelişmelerden en dikkat çekici olan ve daha önce üzerinde fikir beyan edilmeyen husus ise Şanghay’daki CICA Zirvesi’nde söz konusu yapının uluslararası örgüte dönüştürülmesi fikri ve Afganistan da dahil olmak üzere bölgesel gelişmelerde birlikte hareket etme konseptinin dile getirilmesidir. Bu durum, Pekin’in Şanghay İşbirliği Örgütü’nün yanı sıra CICA aracılığıyla da bölgede daha etkili hale gelmeyi ve Moskova’nın etkisini sınırlandırmayı amaçladığını göstermektedir. Ayrıca bölgesel gelişmeler noktasında birlikte hareket etme ve bu gelişmelere Afganistan’ı da dahil etme hususu oldukça mühimdir. Dolayısıyla Çin, başta ABD olmak üzere Batı’yla ve terör örgütleri gibi devlet dışı diğer aktörlerle mücadele edeceğinin sinyallerini vermektedir.

Sonuç olarak Yeni Büyük Oyun’da aktörleri, kuralları, seçenekleri ve senaryoları tespit etmek oldukça güçtür. Bu kapsamda Orta Asya’da cereyan eden dinamik sürecin değişik denklemleri ortaya çıkaracağı öngörülebilir.  


Dr. Kadir Ertaç ÇELİK
Dr. Kadir Ertaç ÇELİK
ANKASAM Uluslararası İlişkiler Danışmanı Dr. Kadir Ertaç ÇELİK, lisans eğitimini Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde, yüksek lisans ve doktora eğitimini ise Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda tamamlamıştır. Günümüzde Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi olan Çelik’in başlıca çalışma alanları Uluslararası ilişkiler kuramları, Amerikan dış politikası, Türk Dünyası, güvenlik ve stratejidir.

Benzer İçerikler