Avustralya; Asya-Pasifik Bölgesi’nde yer almasına rağmen bakış açısı Batılı bir devlettir. Bu yüzden de ülke, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) başta olmak üzere Batılı devletlerle olumlu münasebetlere sahiptir. Zira bu durum, Avustralya’nın içerisinde bulunduğu Batı temelli ittifaklardan net bir şekilde anlaşılmaktadır. Fakat aynı zamanda özellikle de 2022 yılının Mayıs ayında Anthony Albanese’nin Avustralya Başbakanı seçilmesiyle[1] birlikte Kanberra–Pekin hattındaki diyalog güçlenmiş ve Avustralya, Çin’le olan ilişkilerinde diplomasiyi ön plana çıkaran bir yaklaşım benimsemiştir.
Avustralya; Birleşik Krallık ve ABD tarafından oluşturulan AUKUS’un önemli bir sac ayağını oluşturmaktadır.[2] Bu pakt, bölgede iki önemli Batılı aktörün nüfuzlarının güçlenmesi açısından mühimdir. Aslında söz konusu ittifak, Çin’in çevrelenmesi amacı doğrultusunda kurulmuştur. Bu ise Pekin-Kanberra hattındaki gerilimi ve güvensizliği arttırmaktadır.
AUKUS’un yanı sıra Avustralya’nın dahil olduğu Dörtlü Güvenlik Diyaloğu (QUAD) da Asya-Pasifik Bölgesi için Batı tarafından hayata geçirilmiş önemli bir ittifaktır. QUAD, temel olarak demokratik ilkeleri benimsemiş devletleri bir araya getirmeyi amaçlamıştır.[3] Ancak bu ittifakın asıl hedefinin Çin’in Güney Çin Denizi’ndeki faaliyetlerini sınırlandırmak ve Pekin yönetiminin bölgede artan baskısına karşı direnç oluşturmak olduğu söylenebilir. Haliyle Batı’nın Çin’le yürüttüğü jeopolitik rekabet çerçevesinde bu ittifak, Washington açısından önemli bir cephe görevi görmektedir.
Tüm bu ittifaklar ve Avustralya’nın temsili olarak da olsa Birleşik Krallık içerisinde yer alması düşünüldüğünde Kanberra, Batı etkisinin güçlü olarak hissedildiği bir aktör haline gelmektedir. Bu noktada Çin-Avustralya ilişkilerinin Kanberra’nın içinde bulunduğu politik konjonktürden dolayı gerildiğini söylemek mümkündür.
Öte yandan yukarıda da belirtildiği üzere, Albanese’nin Avustralya Başbakanı seçilmesinin ardından Avustralya ile Çin arasındaki diyalog güçlenmiştir. Nitekim Albanese, bir yandan Pekin’le ilişkileri iyileştirme hedefi güderken; diğer taraftan da Batı’yla ilişkilerini devam ettirmekte ve Batılı aktörlerle güvenlik temelli anlaşmalar yapmaktadır. Örneğin Avustralya, Çin’in Güney Çin Denizi ve Pasifik Okyanusu’ndaki faaliyetlerine karşı bir direnç oluşturabilmek maksadıyla deniz mayını alımını hızlandırmaya karar vermiştir. Nitekim Avustralya kanadından yapılan açıklamalarda deniz yollarını ve limanlarını “potansiyel saldırganlardan” korumak için bu kararın alındığı belirtilmiştir.[4]
Öncelikle söz konusu kararın Çin’in denizlerdeki faaliyetlerini arttırmasının ardından geldiği belirtilmelidir. Ayrıca bahsi geçen açıklamadaki “potansiyel saldırganlar” tanımlaması da göz ardı edilemez. Zira her iki ifade birlikte analiz edildiğindei “potansiyel saldırganlar” tanımının Çin’i işaret ettiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle de her ne kadar Pekin ile Kanberra arasındaki ilişkilerde yumuşama işaretleri verilse ve diyalog girişimlerinde bulunulsa da bunun problemleri gidermeye yetmediği öne sürülebilir.
Dahası İngiltere Başbakanı Rishi Sunak ve Avustralyalı mevkidaşı Albanese’nin 2023 yılının Mart ayında ABD Başkanı Joe Biden’ın ev sahipliğinde Washington’da düzenlenecek bir toplantıda yeni bir nükleer denizaltı tasarımını açıklayacağına dair iddialar gündeme gelmiştir.[5] Tarafların AUKUS içerisindeki birliktelikleri dikkate alındığında, bunun beklenmedik bir hamle olmadığı söylenebilir. Fakat bölgede Kuzey Kore gibi bir nükleer güç varken ve Japonya ve Güney Kore gibi devletler söz konusu nükleer tehdidi oldukça yakından hissederken; yeni bir nükleer denizaltı tasarımının açıklanması bu devletleri rahatsız edebilir. Dolayısıyla böylesi bir hamle, Batı ittifakı içerisinde bir çatırdamaya neden olabilir. Tüm bunların yanı sıra bahse konu olan durum, Çin’in de tepkisini çekecektir. Bu da Pekin ile Kanberra arasındaki ilişkilerin geri dönülemez bir biçimde kopmasına sebebiyet verebilir.
Sonuç olarak Batı ile Çin arasındaki gerginliğin azami seviyeye ulaştığı günümüzde, Avustralya’nın Asya-Pasifik’te hem Çin’le diyaloğunu geliştiren hem de Batı ittifakları içerisinde yer alarak Batılı aktörlerle savunma temelli anlaşmalar yapan çok yönlü dış politikasının sürdürülebilirliği tartışmalıdır. Zira gerilimin ulaştığı seviye, Avustralya’nın söz konusu politikasının uygulanabilirliğinin önünde ciddi bir engel teşkil etmektedir.
[1] “Australia Election: Anthony Albanese Leads Labor to Australian Election Victory”, BBC News, https://www.bbc.com/news/world-australia-61267489, (Erişim Tarihi: 04.02.2023).
[2] “What is the Aukus Alliance and What are Its Implications?”, The Guardian https://www.theguardian.com/politics/2021/sep/16/what-is-the-aukus-alliance-and-what-are-its-implications, (Erişim Tarihi: 03.02.2023).
[3] Mustafa Cem Koyuncu, “Hint-Pasifik Bölgesinin “Yeni Yıldızı” QUAD: Zayıflıklar, Fırsatlar, Tehditler ve Avantajlar”, ANKASAM, https://www.ankasam.org/hint-pasifik-bolgesinin-yeni-yildizi-quad-zayifliklar-firsatlar-tehditler-ve-avantajlar/, (Erişim tarihi: 31.01.2023).
[4] “Australia Eyes More Sea Mines to Shore Up Maritime Defence Amid China’s Influence in Pacific”, South China Morning Post, https://www.scmp.com/news/asia/australasia/article/3207748/australia-eyes-more-sea-mines-shore-maritime-defence-amid-chinas-influence-pacific, (Erişim Tarihi: 04.02.2023).
[5] “UK, Australia to Unveil Nuclear Submarine Design During Biden Meeting in US”, South China Morning Post, https://www.scmp.com/news/asia/australasia/article/3208935/uk-australia-unveil-nuclear-submarine-design-during-biden-meeting-us, (Erişim Tarihi: 04.02.2023).