Yugoslavya çeşitli etnik kimliklerin bir arada yaşadığı kozmopolit bir devlet olmuştur. Bağlantısızlar Hareketi’nin öncülerinden olmasına rağmen Josip Brozz Tito’nun ölümünden sonra Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) ülkedeki etkisi büyük oranda artmıştır. SSCB, bölgede izlediği pan-Slavizm politikasından dolayı Sırplara destek vermekten çekinmemiştir.
Bölgedeki Sırplaştırma politikası ve “Büyük Sırbistan” hedefinden hoşnut olmayan milletlerin bağımsızlık mücadelesi, 1991 yılında SSCB’nin dağılmasından sonra kaçınılmaz hale gelmiştir. Bu bağlamda Bosna Hersek de bağımsızlığını ilan eden devletlerden biri olmuştur. Ancak çok eski tarihlerden beri bölgede etkili olan Sırp milliyetçiliği, buna izin vermemiştir. Farklı çıkarlar ve ideolojilerin karşı karşıya gelmesinin ardından da savaş başlamıştır.
Yaşanan savaşın sonucunda 1995 yılında NATO müdahalesi neticesinde Dayton Antlaşması imzalanmıştır. Antlaşma, savaşı sona erdirmiş olsa da Bosna Hersek’e yeni sorunlar ve işin içinden çıkılması zor bir siyasal sistem bırakmıştır. Ayrıca antlaşmanın yapıldığı ana kadar birçok insan da ölmüştür. Bu konuda nihayete erdirilmiş yargılamaların yanı sıra hala yargılanmaya devam eden suçlar da bulunmaktadır. Günümüzde Bosna Hersek’te konuyla ilgili 172 aktif tutuklama kararı alınmıştır.[1] Buradan hareketle Avrupa Birliği’nin (AB) demokratikleşme kriterlerini önemseyen Bosna Hersek, demokrasiye ve insan haklarına verdiği önemi, insanlığa karşı bir suç işlenmesi halinde kendi vatandaşlarını dahi yargılayarak göstermiştir.
Son gelişmelerle birlikte, Bosna Hersek’in AB’yle ilişkilerinde önemli ilerlemeler yaşanmıştır. AB’nin arasında kaldığı “derinleşme” ve “genişleme” ikilemini bir kenara bırakarak, olası tehditlere karşı çeşitli önlemler aldığı görülmektedir. Hızlı AB genişlemesinin yanında, söz konusu süreçte örgütün kriterleri de büyük önem taşımaktadır.
Diğer taraftan Rusya-Ukrayna Savaşı sırasında Bosna Hersek’i de tehdit etmesinin ardından kendisine müttefik arayan Bosna Hersek’in bu kriterlere verdiği önem açıkça görülmektedir. Zira hala yakın geçmişte yaşadığı kayıpları unutamayan Bosna Hersek için Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve AB’yle iyi ilişkiler kurarak siyasi yalnızlıktan kurtulmak can alıcı bir meseledir.
Bu bağlamda çeşitli devletlerle de diplomatik ilişkilerini geliştirmek isteyen Bosna Hersek, Norveç’le ikili ilişkilerini geliştirmek için de adımlar atmıştır.[2] Küreselleşmeyle beraber geleneksel diplomasi de değişmiştir. Artık devletler, sadece hükümetler nezdinde iletişim kurmak yerine devletlerin halkla ilişkileri olarak tanımlanabilecek kamu diplomasisini etkin bir şekilde kullanmaya yönelmiştir.
Devletler hem uluslararası alanda kendilerini tanıtarak hem de kendileri lehine kamuoyu oluşturarak attıkları adımların meşruiyetini kanıtlama motivasyonuyla hareket etmektedir. Bu kapsamda çeşitli kamu diplomasisi yolları tercih edilmektedir. Siyasi istikrarın önemini vurgulayan Bosna Hersek, insani diplomasi yoluyla da barış yanlısı bir profil çizmeye çalışmaktadır. Bosna Hersek’in Ukrayna’ya 20 ton insani yardım göndermesi, bu durumu kanıtlamaktadır.[3]
1989-1991 yılları arasında SSCB’nin dağılmasından sonra Rusya, görece otokratik bir yapıya bürünmüştür. Tampon bölgelerdeki gölge hükümetleri de iki kutuplu düzendeki yarışını bir kenara bırakmıştır. Kendi iç meselelerini çözdükten sonra SSCB’den aldığı geleneği yaşatmak isteyenRusya, bilhassa Vladimir Putin döneminde her ne kadar demokratik mahiyeti tartışılsa da iç politikada istikrar sağlayarak dış dünyaya açılmıştır.
Rusya, uluslararası sistemde tekrar boy gösterirken Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO)-Varşova Paktı çekişmesinden süregelen SSCB’nin birtakım rollerini de devralmıştır. Rusya’nın komünizmi çevrelemeye çalışan kapitalizme karşı birkaç önemli kırmızı çizgisi vardır. Bunlardan biri, sınırında bir NATO üyesinin olmamasıdır.ABD, Karadeniz boyunca yayılmaya devam etmiştir. ABD’nin tek kutuplu sistemine çeşitli şekillerde meydan okuyan Putin için Ukrayna’nın NATO üyeliğinin gündeme gelmesi kabul edilemez bir durum olarak görülmüştür. Böylece Ukrayna Savaşı da kaçınılmaz hale gelmiştir. Bu durumda tarihsel mirası yaşatan Rusya ile Büyük Sırbistan hayali kuran Sırp milliyetçilerinin ilişkilerinin tekrar gündeme gelmesi şaşırtıcı olmayacaktır. Bu yüzden de kendisini hala Sırbistan’ın bir parçası olarak gören Sırp Cumhuriyeti tarafından, Putin’e yurtseverlik ve Sırp Cumhuriyeti sevgisi nedeniyle Sırp Cumhuriyeti Nişanı verilmiştir.[4]
Uluslararası sistemde yer alan güçlü rakiplerine rahat bir hareket alanı vermek istemeyen ABD’nin Ukrayna’ya destek kaçınılmazdır. Rusya-Ukrayna Savaşı’yla beraber ABD’den gerek ekonomik gerekse askeri destek alan Ukrayna, Rusya’nın azalan prestijine karşı ABD lehine adımlar atmaktadır. Zira söz konusu durum, Ukrayna’nın Putin’e ödül verilmesini “teröristin teröriste ödül vermesi” şeklinde yorumlamasına yol açmıştır.[5]
Mevcut durumda Sırbistan’la birleşemeyen Bosna’daki Sırplar, farklı bir siyasal yapı olan Sırp Cumhuriyeti’yle kendilerini temsil etme hakkı bulmuştur. Ancak nihai amaçlarından vazgeçtikleri söylenemez. Rusya’nın Sırplarla ilişkisine bakıldığında Balkanlar’dan vazgeçmediği anlaşılmaktadır. Özellikle de Dodik önderliğinde iç politikada siyasi istikrarsızlığın üst noktaya ulaştığı söylenilebilir. Bölücü söylemleri ve Moskova’yla yakın ilişkileriyle öne çıkan Dodik’in hamleleri, Bosna Hersek’in dış politikasına da olumsuz yansımaktadır. ABD, Putin’e verilen Sırp Cumhuriyeti Nişanı’ndan hareketle, bu yakın ilişkiden rahatsızlık duyduğunu dile getirmiştir.[6]
Liberal sistemin yaygınlaşması ve demokrasinin görece köklü hale gelmesiyle, geleneksel kamu yönetimi yerine yönetişim çok daha önemli bir hale gelmiştir. Demokrasinin sağlıklı işlemesi, bir devletin prestiji için oldukça önemlidir. Prestij, devletin egemenlik gibi kurucu unsuru olmasa da devlet olma pratiğini güçlendiren ve deklarasyonunu sağlayan tanınma için oldukça önemlidir.
Demokratik değerlerle bütünleşip, yönetişimi tam anlamıyla sağlayabilen devletler, bu değerlerini eğitim diplomasisi, dini diplomasi, kültür diplomasisi ve insani diplomasi gibi çeşitli yumuşak güç enstrümanlarıyla da uluslararası kamuoyuna göstermektedir. Bu sayede tanınırlık kazanarak menfaatleri doğrultusunda çeşitli işbirlikleri içerisine girebileceklerdir.
Bosna Hersek, siyasal istikrarsızlık ve Sırp Cumhuriyeti’nin Rusya’ya yönelik adımlarından dolayı prestij kaybına uğramıştır. Bu konudaki olumsuzlukları düzeltme gayreti içinde olan Bosna Hersek, 2014 yılındaki Kırım’ın ilhakı ve 2022 senesindeki Ukrayna Savaşı’yla beraber bölgedeki diğer devletler gibi self-determinasyon hakkıyla ilgili endişe içerisindedir. Bilhassa Rusya’nın egemen eşitliği ilkesini açıkça yok sayması söz konusu kaygıyı haklı çıkarmaktadır.
Ayrıca Rusya’nın Ukrayna’da başarılı olması halinde yapabileceklerinden duyulan endişe de devletleri çeşitli hamleleri yapmaya teşvik etmiştir. Bu kapsamda AB üyeliği adaylık statüsünü yeni almış; Bosna Hersek, söz konusu tehdide sırtını çeviremeyerek endişelerini gidermek ve itibarını düzeltmek için NATO’yla etkileşime geçecektir.[7]
Sonuç olarak Sırp Cumhuriyeti’nin mevcut politikası, Belgrad’ın “Büyük Sırbistan” konusundaki tutumu ve Bosna Hersek’in konu üzerinde geri adım atmaması olayların kolayca çözülemeyeceğini göstermektedir. ABD ile Rusya arasındaki rekabetin bölgedeki yansımalarından biri olarak yorumlanabilecek bu istikrarsızlığın şiddetinin AB üyeliğinin şartlarından biri olan demokratik kriterlerden doğacak baskıyla azaltılabileceği söylenebilir. Bugün için daha da önemli hale gelen demokratik ilkeler ve bundan hareketle elde edilmeye çalışılan prestij için taraf devletlerin de uluslararası kamuoyu yaratma çabaları görülmektedir. Ancak Bosna Hersek’in siyasi tarihine bakıldığında, devlet içerisinde tam anlamıyla oturmayan siyasal yapılar söz konusudur. Bu konuda taraflarca gereken hassasiyetin gösterilmemesi ve şiddeti caydırmak yerine teşvik edici politikalar izlenmesi halinde, bahse konu gerilimin bir kaosa dönerek tarihteki acıları tekrar yaşatmasından endişe duyulmaktadır.
[1] “BH’de Mevcut Olmayan Savaş Suçu Şüphelileri Aleyhine 172 Aktif Tutuklama Var”, Sarajevo Times, https://sarajevotimes.com/there-are-172-active-warrants-against-war-crimes-suspects-who-are-unavailable-in-bih/, (Erişim Tarihi: 10.01.2023).
[2] “BH Cumhurbaşkanlığı Üyesi Beciroviç, Norveç’in BH Büyükelçisi ile Görüştü”, Sarajevo Times, https://sarajevotimes.com/member-of-bih-presidency-becirovic-meets-with-the-ambassador-of-norway-to-bih/, (Erişim Tarihi: 10.01.2023).
[3] “BH, Ukrayna’ya Yirmi Ton İnsani Yardım Gönderdi”, Sarajevo Times, https://sarajevotimes.com/bih-sends-twenty-tons-of-humanitarian-aid-to-ukraine/, (Erişim Tarihi: 16.12.2022).
[4] “Bosnalı Sırp Ayrılıkçılar Putin’e Onur Madalyası Verdi.”, The Washington Times, https://www.washingtontimes.com/news/2023/jan/8/bosnian-serbs-award-vladimir-putin-with-medal-of-h/, (Erişim Tarihi: 08.01.2023).
[5] “Ukrayna Büyükelçisi Dodik’in Putin Emri Üzerine: Teröristler Teröristleri Ödüllendiriyor.”, Online Vijesti 25, https://www.vijesti.me/svijet/balkan/638117/ambasador-ukrajine-o-dodikovom-ordenu-za-putina-teroristi-nagradjuju-teroriste, (Erişim Tarihi: 09.01.2023).
[6] “ABD’nin Bosna Büyükelçiliği Putin’e Ödül Verilmesini Kınadı”, Sarajevo Times, https://sarajevotimes.com/us-embassy-in-bosnia-condemns-awarding-putin/, (Erişim Tarihi: 09.01.2023).
[7] “BH Cumhurbaşkanlığı Üyesi NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile Görüşecek”, Sarajevo Times, https://sarajevotimes.com/member-of-bih-presidency-to-meet-with-nato-secretary-general-jens-stoltenberg/, (Erişim Tarihi: 13.01.2023).