Brexit Kapsamında Birleşik Krallık-AB Silah Ticareti

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden (AB) ayrılmasıyla sonuçlanan Brexit süreci, 2016 yılında yapılan referandumdan ayrılma kararının çıkmasıyla başlamıştır. Söz konusu süreç, AB ile İngiltere arasındaki ticari ilişkiler üzerinde önemli etkiler yaratmıştır. Müzakerelerde anlaşma sağlanamaması sonucunda Londra yönetimi, 29 Mart 2019 tarihinde AB’den resmen ayrılmıştır. Bununla birlikte gelecekteki ilişkilerin düzenlenmesi için halen devam eden müzakereler, özellikle de silah ticareti gibi hassas konuları içermiştir.

Birleşik Krallık ve Avrupa, tarih boyunca silah ticareti yapmıştır. 19. yüzyılda Birleşik Krallık ve diğer Avrupa ülkeleri, sömürge topraklarında sömürgeleştirme faaliyetleri sırasında da silah ticareti yapmıştır. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Birleşik Krallık ve diğer Avrupa ülkeleri, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) gibi uluslararası savunma örgütlerinde birlikte yer almışlardır ve silah ticareti de bu çerçevede devam ettirilmiştir.

1990’lı yılların sonuna gelindiğinde Birleşik Krallık ve diğer Avrupa ülkeleri, silah ticareti konusunda bir dizi antlaşmaya imza atmıştır. 1998 senesinde Avrupa Konseyi, Viyana’da silah ticaretinde “İlkeler ve Kriterler” adı verilen bir dizi kuralı kabul etmiştir. Bu kurallar, insan haklarına saygı göstermeyen ülkelere silah satışını engellemeyi amaçlamaktadır.[1]

Birleşik Krallık ve diğer AB ülkeleri, 2013 yılında silah ihracatı konusunda daha sıkı kurallar içeren Birleşmiş Milletler Silah Ticareti Antlaşması’nı (ATT) imzalamıştır. Bu antlaşma, insan hakları ihlalleri veya bölgesel istikrarsızlık yaratabilecek ülkelere silah satışını engellemeyi amaçlamaktadır. Antlaşma, Birleşik Krallık ve diğer AB ülkelerinin silah ihracatı konusunda ortak bir yaklaşım benimsemelerini sağlamaktadır.

Antlaşmaya göre silah ihracatı yapılacak ülkeler; insan haklarına saygı gösterilmesi, bölgesel istikrarın tehdit edilmemesi, terörist faaliyetleri desteklenmemesi ve savaş suçlarına karışılmaması gibi ilkeleri karşılamalıdır. Ayrıca silah ihracatı yapılacak ülkeler, açık bir şekilde belirtilmeli, ihracatın amaçları ve silahların özellikleri net bir şekilde açıklanmalıdır.[2]

Antlaşmanın imzalanması, Birleşik Krallık ve diğer AB ülkelerinin silah ihracatı konusunda daha sıkı kurallar belirlemeleri açısından önemlidir. Antlaşma, Birleşik Krallık ve diğer AB ülkelerinin silah ihracatı yaparken insan haklarına saygı göstermelerini ve bölgesel istikrarı korumalarını sağlamıştır. Ancak 2016 yılında Birleşik Krallık halkı, referandum sonucunda AB’den ayrılma yönünde bir irade ortaya koymuştur. Söz konusu durum, Birleşik Krallık’ın AB’nin silah ticareti politikalarına uymak yerine, kendi ulusal silah ihracat politikalarını belirlemeye başlamasına neden olmuştur. Yeni politikalar, AB’nin kabul ettiği sıkı kuralların aksine, daha liberal bir yaklaşımı benimsemektedir.

Brexit sonrası Birleşik Krallık, diğer ülkelerle silah ticareti yaparken; kendi ulusal çıkarlarını göz önünde bulundurma eğilimindedir. Bu durum, İngiltere’nin silah ticareti üzerindeki kontrolünü arttırmasına yol açmıştır. İngiltere, AB üyesi olmadan silah ticareti konusunda kendi kurallarını belirleyebilir ve dolayısıyla AB’nin silah ticareti politikalarına bağlı kalmak zorunda değildir. Bu da Londra yönetiminin silah ticareti için daha fazla özgürlüğe sahip olması anlamına gelmekte ve İngiltere’nin silah ticaretinde daha esnek bir tutum benimsemesine olanak tanımaktadır.

Öte yandan Birleşik Krallık Hükümeti, uluslararası silah ticaretine yönelik bazı düzenlemeleri kabul etmiş ve ATT gibi uluslararası antlaşmalara taraf olmuştur. ATT, silah ticaretinin sıkı bir şekilde düzenlenmesini amaçlayarak, silahların insan haklarının ihlal edilmesinde kullanılmasını önlemeyi hedeflemektedir.[3]

Üzerinde durulması gereken bir diğer nokta ise İngiltere’nin AB’nin en büyük silah tedarikçilerinden biri olmasıdır. Brexit sonrasında bu ticaretin nasıl yürütüleceği konusunda belirsizlikler ortaya çıkmıştır. 2016 yılında gerçekleşen Brexit referandumundan sonra, Birleşik Krallık’ta silah ticareti hakkında birçok tartışma yaşanmıştır.

Bununla birlikte Birleşik Krallık’ın AB’den resmen ayrılması, 2020 yılında gerçekleşmiş ve 2021 senesi itibarıyla yıllık silah ticareti verileri hala tam olarak açıklanmamıştır. Birleşik Krallık, 2020 yılında silah ihracatı açısından dünya genelinde 13,3 milyar dolarlık bir işlem hacmi gerçekleştirmiştir. Bu rakam, Birleşik Krallık’ın silah ihracatında %16’lık bir artışa işaret etmektedir. Ayrıca, Birleşik Krallık’ın silah ihracatında AB’nin Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Rusya’nın ardından üçüncü sırada yer aldığı görülmektedir.[4]

Mevzubahis veriler ışığında, AB’nin İngiltere’den silah ithalatına devam edebileceği söylenebilir. Ancak bu işlem için yeni anlaşmalar yapılması ve bu anlaşmaların İngiltere’nin ayrılmasının ardından belirli koşulları karşılaması gerekecektir. Nitekim uluslararası toplumun çoğunluğu, Birleşik Krallık’ın silah ticareti politikalarını eleştirmekte ve insan haklarına saygı göstermeyen ülkelere silah ihracatının durdurulmasını talep etmektedir.

Bunun yanı sıra Brexit’in silah ticaretine etkileri, İngiltere’nin silah endüstrisine ve savunma sanayisine de yansımaktadır. İngiltere’nin AB’den ayrılması, savunma sanayisinde faaliyet gösteren şirketlerin ihracatını olumsuz etkileyebilir. AB, İngiltere’nin savunma ihracatındaki en büyük pazarlarından biridir. Dolayısıyla İngiltere’nin AB’den ayrılmasıyla birlikte AB ülkelerine yapılan ihracat işlemlerinde daha fazla bürokratik işlem ve maliyet ortaya çıkabilir. Ancak Londra yönetimi, AB dışındaki ülkelerle serbest ticaret anlaşmaları yaparak ihracatını artırma stratejisi izlemektedir.[5]

Bahse konu olan durum, AB’nin savunma, araştırma ve geliştirme projelerine katılımını olumsuz etkileyebilir. Çünkü AB, savunma sanayisinde ortak araştırma projeleri yürütmektedir ve İngiltere de bu projelere önemli yatırımlar yapmaktadır. İngiltere’nin AB’den ayrılmasıyla birlikte bu projelere katılımını sürdürmesi çok daha zor hale gelebilir. Ancak İngiltere Hükümeti; savunma, araştırma ve geliştirme projelerine yatırım yapmaya devam edeceğini de açıklamıştır.[6]

Buna ek olarak, İngiltere’nin AB’den ayrılmasının savunma bütçesini etkileyebileceği söylenebilir. AB’nin savunma harcamaları konusunda ortak strateji geliştirme çabalarına İngiltere’nin katılmadığı görülmektedir. Yani Brexit, AB’nin savunma bütçesi üzerindeki etkisini azaltabilir. Buna karşılık Londra yönetimi, savunma bütçesinde kesintiye gitmeyeceğini ve hatta arttıracağını duyurmuştur.

İngiltere, AB’nin en büyük silah tedarikçilerinden biri olduğu için Brexit sonrası İngiltere’nin bu konuda ne kadar rekabetçi olacağı belirsizliğini korumaktadır. Bu bağlamda İngiltere, AB’nin yasal düzenlemelerine uymak zorunda kalmayacak olmasına rağmen bu düzenlemelerin yerine kendi düzenlemelerini oluşturmak zorunda kalacaktır. Bu da İngiltere’nin silah endüstrisi için ek maliyetler ve yeni belirsizlikler yaratabilir.[7]

Bununla birlikte Brexit’in silah ticaretine etkileri İngiltere ve AB arasındaki ilişkileri etkilemekle sınırlı kalmayıp; Londra yönetiminin diğer başkentlerle silah ticareti yapabilme potansiyelini de arttırabilir. İngiltere, artık AB’ye bağlı olmadığından kendi silah ticaret politikalarını belirleyebilir ve diğer ülkelerle daha serbest bir şekilde ticaret yapabilir hale gelmiştir. Ancak İngiltere’nin diğer ülkelerle silah ticareti yapması, uluslararası toplumda tartışmalı bir konudur. Ülkenin bu konuda daha fazla özgürlük kazanması sebebiyle uluslararası silah ticaretindeki yaşanabilecek artışlar, küresel güvenlik risklerini derinleştirilebilir.

Uluslararası toplumun olumsuz tepkisini önlemek adına İngiltere’nin silah ihracatına ilişkin yeni düzenlemeler getirebileceği düşünülebilir. Bu bağlamda silah ihracatına ilişkin kendine özgü düzenlemeler belirlenebilir ve daha sıkı bir kontrol uygulanabilir. Bu yönde ilerlenmesi, İngiltere’nin silah ticaretinde daha şeffaf ve hesap verebilir olmasını sağlayabilir ve uluslararası toplumdaki itibarını artırabilir. Fakat Brexit’in silah ticaretine etkileri konusunda belirsizlikler vardır. İngiltere’nin artık AB’nin savunma projelerine daha az katkıda bulunacak olması ve AB’ye olan politik bağlılığının azalması, birliğin Londra yönetimine şüpheyle yaklaşmasına yol açmaktadır. Bu tutum ise İngiltere’nin Almanya ve Fransa gibi diğer AB devletleriyle olan silah ticaretine ilişkin görüşmelerini olumsuz yönde etkileyebilir.

Birleşik Krallık, Almanya ve Fransa arasında savunma sanayisi kapsamındaki işbirlikleri, Avrupa’da güçlü savunma projeleri geliştirilmesi ve savunma yeteneklerinin arttırılması için önemli bir stratejik alan olarak ön plana çıkmaktadır. Özellikle de 2020 yılında Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, dönemin Almanya Şansölyesi Angela Merkel ve dönemin Birleşik Krallık Başbakanı Boris Johnson liderliğinde, savunma sanayisi işbirliklerini artırmak için çeşitli antlaşmalar imzalanmıştır.

Bu antlaşmalardan biri, 2020 yılında Birleşik Krallık ve Fransa arasında imzalanan ve iki ülkenin ortak askeri operasyonlar düzenleme, ekipman ve teknoloji geliştirme, lojistik ve istihbarat paylaşımı yapma gibi konularda işbirliğini artırmayı hedefleyen Lancaster House Antlaşması’dır. AB ile Birleşik Krallık arasındaki silah ticareti, daha önce AB’nin ortak silah ihracat politikalarına tabiyken; artık bu alandaki ilişkiler, ikili anlaşmalar ve düzenlemelere dayanmaktadır. Lancaster House Antlaşması’nın imzalandığı dönemde AB’nin toplam silah ihracatının yaklaşık %10’u Birleşik Krallık’a yapılan silah ihracatından oluşmaktaydı.

Diğer bir önemli örnek ise Almanya ile Fransa arasındaki Future Combat Air System Projesi’dir (FCAS). Bu proje, ortak bir şekilde yeni nesil savaş uçakları geliştirmeyi, havacılık endüstrilerini güçlendirmeyi ve askeri yetenekleri arttırmayı amaçlamaktadır. 2019 yılında Almanya, Fransa ve İspanya arasında imzalanan antlaşma vesilesiyle FCAS Projesi’ne İspanya da dahil edilmiştir.[8]

Sonuç olarak Brexit’in silah ticaretine etkileri karmaşık ve çeşitlidir. Londra, yeni koşullar çerçevesinde kendi silah ticaret politikalarını belirleyebilir ve diğer ülkelerle daha serbest bir şekilde ticaret yapabilir. Bu bağlamda İngiltere ile AB arasındaki münasebetler, özellikle de silah tedariki nedeniyle belirsizliklerle doludur. Ayrıca İngiltere’nin diğer ülkelerle silah ticareti yapması, küresel güvenlik risklerini de arttırabilir.


[1] “Vienna European Council 11 and 12 December 1998 Presidency Conclusions”, European Parliament, https://www.europarl.europa.eu/summits/wie1_en.htm, (Erişim Tarihi: 05.04.2023).

[2] “Annual Report”, AT&T,https://investors.att.com/financial-reports/annual-reports/2013, (Erişim Tarihi: 05.04.2023).

[3] “Treaty Text”, The Arms Trade Treaty, https://thearmstradetreaty.org/treaty-text.html?templateId=209884, (Erişim Tarihi: 05.04.2023).

[4] “UK Authorised £1.4bn of Arms Sales to Saudi Arabia AFTER EXPORTS RESUMED”, The Guardian, https://www.theguardian.com/world/2021/feb/09/uk-authorised-14bn-of-arms-sales-to-saudi-arabia-after-exports-resumed, (Erişim Tarihi: 05.04.2023).

[5] “The Impacts of Brexit on the Security and the Defence Industry in the European Union and the United Kingdom”, Warsaw Institute, https://warsawinstitute.org/impacts-brexit-security-defence-industry-european-union-united-kingdom/, (Erişim Tarihi: 05.04.2023).

[6] “Brexit and UK Defence: An Explainer”, UK Parliament,https://commonslibrary.parliament.uk/research-briefings/cbp-8676/, (Erişim Tarihi: 06.04.2023).

[7] “Brexit’s Implications for UK Defence Industrial Cooperation with Europe”, RUSI,https://rusi.org/explore-our-research/publications/commentary/brexits-implications-uk-defence-industrial-cooperation-europe, (Erişim Tarihi: 06.04.2023).

[8] “France, Germany, Spain agree on moving on with FCAS warplane development”, Reuters, https://www.reuters.com/business/autos-transportation/france-germany-spain-agree-next-phase-fighter-jet-development-source-2022-11-18/, (Erişim Tarihi: 06.04.2023).

Hatice Nur SARI
Hatice Nur SARI
Hatice Nur Sarı, 2022 yılında Hacettepe Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü'nden mezun olmuştur. Yüksek lisans öğrenimine 2023 yılından beri Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Kültür Politikaları ve Yönetimi Anabilim Dalı'nda devam etmektedir. Anadolu Ajansı'nda Yeni Medya Muhabir Yardımcısı olarak çalışmaktadır. İleri derecede İngilizce, temel düzeyde İspanyolca ve başlangıç seviyesinde Arapça bilmektedir.

Benzer İçerikler