Analiz

Çin’den Ukrayna ve Filistin için Barış Konferansı Çağrıları

Çin, hem Rusya-Ukrayna hem İsrail-Filistin krizinde yatıştırıcı bir rol oynamaya çalışmaktadır.
Çin, İsrail-Filistin çatışmasında iki devletli çözüm, acil ateşkes ve Filistin’in BM’ye üyeliği yönünde çağrılarda bulunmaktadır.
Rusya ve Çin, tüm tarafların eşit katılımıyla bir uluslararası barış konferans düzenlenmesi konusunda hemfikirdir.

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Ukrayna’daki krizin çözüme kavuşması için barış görüşmelerini sürekli olarak teşvik eden Çin, hem Rusya hem de Ukrayna tarafından tanınan ve tüm tarafların eşit katılımıyla bir uluslararası barış konferansının düzenlenmesini desteklemektedir. Fakat İsviçre’de 2024 yılı Haziran ayının ortasında düzenlenmesi planlanan barış konferansına Rusya davet edilmemiştir. Bu süreçte Çin, Rusya’nın söz konusu konferansa davet edilmesi için Batı’ya sürekli çağrılar yapmış ve sorunun çözümü için her iki tarafın katılımın önemli olduğunu vurgulamıştır. Bu çabaları sonuçsuz kalınca Çin, Reuters’ın aktardığı bilgilere göre, Ukrayna’daki barış konferansına katılma davetini kabul etmemiştir.[1]  

Çin’in Ukrayna’daki krizin siyasi çözümüne ilişkin son bir yıldaki yoğun çabaları dikkat çekmektedir. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 16-17 Mayıs 2024 tarihlerinde Pekin’i ziyaret etmiş ve Putin, Pekin ziyareti öncesinde Xinhua Haber Ajansı’na verdiği röportajda Çin’in Ukrayna’yla ilgili yaklaşımına övgüde bulunmuş ve bunların “Soğuk Savaş zihniyetinin aşılmasının gerekliliği fikrini geliştiren” “gerçekçi ve yapıcı adımlar” olduğunu belirtmiştir.[2] Bu bakımdan Çin ve Rusya, aslında savaşın ortaya çıkış gerekçeleri konusunda yakın görüşlere sahip olabilir, fakat çözüm yolları konusunda da ayrıkları ileri sürülebilir. Çünkü Çin’in 2023 yılının Şubat ayında kamuoyuna duyurduğu Ukrayna’daki krize ilişkin 12 maddelik görüş belgesinde, ülkenin toprak bütünlüğü ve egemenliğinin tesisine de vurgu yapılmaktadır. Diğer taraftan Rusya ve Çin, tüm tarafların eşit katılımıyla bir uluslararası barış konferans düzenlenmesi konusunda hemfikirdir.  

16 Nisan 2024 tarihinde Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’le bir araya gelen Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, haziran ayında İsviçre’de Ukrayna için gerçekleşecek üst düzey bir barış konferansını destekleme konusunda anlaştıklarını söylemişti.[3] Nitekim 16 Nisan 2024 tarihinde Almanya Başbakanı Olaf Scholz’u Pekin’de ağırlayan Şi, Ukrayna’daki krizin çözümüne ilişkin 4 yeni ilkeyi açıklamıştı.[4] Bu kapsamda Şi, “bencil çıkarlardan uzaklaşılarak barış ve istikrarın yeniden tesis edilmesi, çatışmanın yatıştırılması, gerilimi tırmandıracak hamlelerden kaçınılması ve dünya ekonomisi üzerindeki etkilerin en aza indirilmesi” çağrısı yapmıştı.[5]

O dönemde Rusya’nın bu konferansa davet edilmeyeceği sıkça dile getirilmekteydi. Ancak Çin, son ana kadar bu konferansın tüm tarafların eşit katılımıyla gerçekleşmesi için çağrılarını sürdürmüştür. Gelinen noktada Rusya olmadan Çin’in bu konferansa katılması düşük ihtimal olarak görülebilir.

Rusya-Ukrayna Krizi’nin yanı sıra Çin’in son dönemde Suudi Arabistan-İran gerginliği İsrail-Hamas Savaşı, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki gemilere saldırıları, İsrail-İran gerginliği gibi bir dizi krizin yatıştırılması için arabuluculuk ve mekik diplomasisi dahil olmak üzere proaktif bir siyaset izlemiştir. Nitekim Çin’in Orta Doğu ülkeleriyle siyasi, ekonomik, askeri ve enerji bağları göz önüne alındığında bölgesel barışa en fazla katkı sunmak isteyen büyük güçlerden biri olduğu ileri sürülebilir.

30 Mayıs 2024 tarihinde Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, İsrail-Filistin çatışmasını çözmeyi ve Gazze’deki “acıya” son vermeyi amaçlayan bir barış konferansı çağrısında bulunmuştur.[6] Pekin’de düzenlenen Çin-Arap Devletleri İşbirliği Forumu’nda Arap liderlere seslenen Şi, İsrail’in Gazze’ye yönelik savaşının “sonsuza kadar devam etmemesi gerektiğini” söyleyerek çatışmanın çözümüne ve insani krizin hafifletilmesine yardım etmeye devam edeceklerini vurgulamıştır.[7] Şi, yaptığı konuşmada, “Ortadoğu, kalkınma için geniş fırsatlarla donatılmış bir toprak, ancak savaş hâlâ sürüyor” ifadelerini kullanmıştır.[8]

Çin, İsrail-Filistin çatışmasında iki devletli çözüm, acil ateşkes ve Filistin’in BM’ye üyeliği yönünde çağrılarda bulunmaktadır. Bu, esasında Arap ülkelerinin çıkarlarıyla örtüşen bir pozisyondur. Hatırlatma yapmak gerekirse Çin, 2023 yılında İran ile Suudi Arabistan arasında arabuluculuk yapmış ve ayrıca Kızıldeniz’deki krizin yatıştırılmasında da önemli bir çaba sarf etmişti. Bu bağlamda Çin, Husilerin Kızıldeniz’deki gemilere yönelik saldırılarını sonlandırması için İran’ın söz konusu milis güçler üzerindeki nüfuzunu kullanmasını istemişti. Aksi takdirde Pekin, Tahran’la ilişkilerinin kötüye gideceği uyarısında bulunmuştu.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Ortadoğu’daki krizlerin yatıştırılması konusunda Çin’in aktif çabalarından fayda sağlayabilmektedir. Yakın zamanda İsrail ve İran arasında yükselen gerginlikte Çin’in her iki tarafa yönelik itidal çağrısında bulunması dikkat çekicidir. Konuyla ilgili Çin Dışişleri Bakanlığı, 14 Nisan 2024 yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullanmıştır:[9]  

“Çin, ilgili tarafları sakin olmaya ve gerilimin daha fazla artmasını önlemek için itidalli davranmaya çağırıyor. Çin, uluslararası toplumu, özellikle de etkili ülkeleri, bölgesel barış ve istikrarın korunmasında yapıcı bir rol oynamaya çağırıyor.”

Çin, gerçek çözümün ABD’nin İsrail’i dizginlemesiyle çözüleceğini savunmaktadır.[10] Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde ABD’nin bugüne kadar İsrail’e verdiği destek nedeniyle Filistin’deki savaş halen sona ermemiştir. Bu yüzden Orta Doğu’daki krizi yatıştırma çabalarında ABD’nin samimi olmadığına inanılmaktadır. Çin, ABD’nin müttefiki İsrail’e tek taraflı destek sunmak yerine Birleşmiş Milletler platformundaki krizi yatıştırma çabalarına destek olmasını beklemektedir. Washington, bir yandan Orta Doğu’daki krizden çıkmaya çalışırken, diğer yandan Pekin’in bölgesel barışa daha fazla katkı sunmasını beklemektedir. Nitekim Batılı müttefikler, İsrail’e gerilimi düşürmesi konusunda baskı yaparken, diğer taraftan da Pekin’in yardımına ihtiyaç duymaktadırlar. Bu durum, Orta Doğu’nun barışı için uluslararası toplumun Çin’den destek arayışını gözler önüne sermektedir.

Sonuç olarak Çin, hem Rusya-Ukrayna hem İsrail-Filistin krizinde yatıştırıcı bir rol oynamaya çalışmaktadır. Burada Pekin, krizlerin asıl gerekçesi olarak Batılı aktörlerin hem Ukrayna hem İsrail’e olan somut desteğini görmektedir. Krizi körükleyecek politikaların sürmesi halinde barış konferanslarının başarılı olması olası görünmemektedir.


[1] “Exclusive: China will not join Swiss peace conference on Ukraine, sources say”, Reuters, https://t.ly/UK7Ot, (Erişim Tarihi: 31.05.2024).

[2] “‘Genuine desire’: Putin backs China peace plan to end Ukraine war”, Al Jazeraa, https://www.aljazeera.com/news/2024/5/15/genuine-desire-putin-backs-china-peace-plan-to-end-ukraine-war, (Erişim Tarihi: 15.05.2024).

[3] “Scholz Says Agreed With Xi To Back Swiss Peace Conference On Ukraine”, Barrons, https://www.barrons.com/news/scholz-says-agreed-with-xi-to-back-swiss-peace-conference-on-ukraine-af60961f, (Erişim Tarihi: 15.05.2024).

[4] “Xi puts forth four principles to resolve Ukraine crisis”, The State Council-PRC, https://english.www.gov.cn/news/202404/16/content_WS661e4336c6d0868f4e8e61fa.html, (Erişim Tarihi: 15.05.2024).

[5] Aynı yer.

[6] “China’s Xi calls for peace conference to end ‘tremendous suffering’ in Gaza”, Al Jazeera, https://www.aljazeera.com/news/2024/5/30/chinas-xi-calls-for-peace-conference-to-end-tremendous-suffering-in-gaza, (Erişim Tarihi: 15.05.2024).

[7] Aynı yer.

[8] Aynı yer.

[9] “China ‘deeply concerned’ about escalation after Iran strikes Israel”, Reuters, https://www.reuters.com/world/middle-east/china-deeply-concerned-about-escalation-after-iran-strikes-israel-2024-04-14/, (Erişim Tarihi: 15.04.2024).

[10] Aynı yer.

Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk TAMER
Dr. Cenk Tamer, 2014 yılında Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olmuştur. Aynı yıl Gazi Üniversitesi Ortadoğu ve Afrika Çalışmaları Bilim Dalı’nda yüksek lisans eğitimine başlamıştır. 2016 yılında “1990 Sonrası İran’ın Irak Politikası” başlıklı teziyle master eğitimini tamamlayan Tamer, 2017 yılında ANKASAM’da Araştırma Asistanı olarak göreve başlamış ve aynı yıl Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Doktora Programı’na kabul edilmiştir. Uzmanlık alanları İran, Mezhepler, Tasavvuf, Mehdilik, Kimlik Siyaseti ve Asya-Pasifik olan ve iyi derecede İngilizce bilen Tamer, Gazi Üniversitesindeki doktora eğitimini “Sosyal İnşacılık Teorisi ve Güvenlikleştirme Yaklaşımı Çerçevesinde İran İslam Cumhuriyeti’nde Kimlik İnşası Süreci ve Mehdilik” adlı tez çalışmasıyla 2022 yılında tamamlamıştır. Şu anda ise ANKASAM’da Asya-Pasifik Uzmanı olarak görev almaktadır.

Benzer İçerikler