Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Şi Cinping, Kuşak-Yol Projesi’ni ilk kez 7 Eylül 2013 tarihinde Kazakistan’ın Nazarbayev Üniversitesi’nde yaptığı bir konuşmada, tarihi İpek Yolu ülkeleri arasında “İpek Yolu Ekonomi Kuşağı”nın oluşturulmasından bahsederek açıklamıştır.[1] 2017 yılında ise proje kapsamında işbirliği yapma eğilimlerini beyan eden ve işbirliğine imza atan devlet ve uluslararası kuruluşların sayısı 69’a ulaşmıştır.[2] Projenin hedefi ulaşım ağları, enerji ağları ve telekomünikasyon yoluyla uluslararası bütünleşmeyi sağlamaktır. Çin, bu projeyi 30-35 sene içinde tamamlamayı hedeflemektedir. İpek Yolu Ekonomi Kuşağı (İYEK); Çin ile Avrupa ülkelerini karadan bağlamayı amaçlamaktadır. Proje kapsamında Çin; Kazakistan, Rusya, Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan gibi birçok ülkeyle birlikte hareket etmek ve yapılan demir ve kara yolu bağlantılarıyla Avrupa ülkelerine ulaşmak istemektedir. Söz konusu projenin tarihi İpek Yolu Projesi’nden farkı ise çok daha büyük bir coğrafyayı kapsaması ve Avrupa, Asya ve Afrika’yı geniş ulaşım hatlarıyla bağlamak istemesidir.
Bahse konu olan proje çerçevesinde Çin, girişimin sorunsuz başlaması ve hedeflenen tarihte bitmesi için bazı hamlelerde bulunmuştur. Bunlardan biri de Afganistan’la olan münasebetlerin geliştirilmesidir. Özellikle de 2014 yılında ABD’nin askerlerini Afganistan’dan çekeceğini açıklamasıyla, Pekin’in Kabil’le daha yakın ilişki kurmaya başladığı görülmüştür. Son sekiz sene içerisinde Afganistan ile Çin arasındaki ticari ilişkiler düzenli bir şekilde artmıştır. Günümüzde Çin, Afganistan’ın en ciddi yatırımcılardan biri olarak gösterilmektedir. Resmi verilere göre, iki ülke arasındaki ilişkilerin ticaret hacmi 250 milyon dolara ulaşmıştır.[3] Üstelik yeni anlaşmalar sonucunda bu rakamın daha da artacağı öngörülmektedir. Afganistan’ın ekonomik kalkınması açısından Çin’in yatırımlarına ihtiyacı vardır. Çin de kalabalık nüfusu nedeniyle enerji hammaddesi ve ulaşım yolları bakımından Afganistan’a gereksinim duymaktadır. Çünkü Pekin yönetimi, Afganistan üzerinden Orta Asya, Pakistan ve İran’a ulaşmak istemektedir.
ABD’nin 2001 yılındaki Afganistan müdahalesi ve bu tarihten itibaren oradaki askeri varlığı, Çinli karar alıcıları bir ikilemin içine çekmiştir. Zira Pekin, bir yandan Amerikan askerlerinin Çin’in “arka bahçesinde” bulunmasını ciddi bir stratejik tehdit olarak görmüş; diğer taraftan da ABD’nin bölgede sağladığı güvenlikten ve özellikle de Çin karşıtı terörist grupların büyümesini ve yayılmasını engelleme girişiminden faydalandığını düşünmüştür. Dolayısıyla Çinli karar alıcılar, Amerikan askerlerinin geri çekilmeye başlamasıyla oluşan duruma hem sevinmiş hem de güç boşluğunun yaratabileceği risklerden endişelenmiştir. Bu sebeple de Pekin, söz konusu boşluğu doldurmak ve yakın çevresinde güvenli bir durum tesis etmek için çeşitli adımlar atmıştır. Ancak Çin’in bu süreçte hem Kabil yönetimi hem de Taliban’la çalışması gerekmektedir. Çünkü Taliban, her geçen gün daha da güçlenmektedir. Bu sebeple de Çinli karar alıcılar gerek söz konusu ülkenin güvenliği gerekse de kendi topraklarındaki radikal dinci kesimlerin ayaklanmasını önlemek amacıyla her iki tarafla da işbirliği yapmanın istikrarlı bir güvenlik ortamı yaratabilmek için yararlı olacağını düşünmektedir. Bu yüzden de Pekin, iki taraf arasındaki uzlaşma süreçlerini tutarlı bir şekilde desteklemektedir.
Son sekiz yıl içerisindeki gelişmeler ve Çin’in bölgede daha aktif olmaya başlaması incelendiğinde, yaşananların bir tesadüf olmadığı söylenebilir. Pekin’in tüm bu girişimleri, aslında 2013 yılında açıklanan Kuşak-Yol Projesi’yle yakından ilişkilidir. Çin’in Kuşak-Yol Projesi’yle bağlantılı olarak 15 Mayıs 2017 tarihinde iki ülke arasında ticaretin geliştirilmesi ve gümrük alanındaki aktivitelerin kolaylaştırılmasını hedefleyen gümrük işbirliği anlaşması imzalanmıştır. Ayrıca 2017 senesinde Çin-Afganistan Ortak Ekonomi ve Ticaret Komisyonu’nun yaptığı bir toplantı sonucunda; Kuşak-Yol Projesi temelli ikili ticaret ilişkilerinin artırılması, yatırım, altyapı, ticaret ve transit geçiş alanlarında işbirliğinin geliştirilmesi konularında anlaşma sağlanmıştır. Bu çerçevede çok sayıda anlaşmaya da imza atılmıştır.[4]
Sonuç olarak Çin’in Afganistan’a olan ilgisi, ortaya attığı projeyi daha güvenli bir ortamda sürdürebilme hedefiyle yakından ilişkilidir. Aslına bakılırsa Çin, yeni projesini hayata geçirebilmek için büyük stratejik öneme sahip olan komşusu Afganistan’ın istikrarlı bir ülkeye dönüşmesine ihtiyaç duymaktadır. Bundan dolayı Çin dış politikasında Afganistan, başta güvenlik olmak üzere, jeopolitik, jeoekonomik ve jeostratejik bakımdan geçmişe kıyasla çok daha önemli bir yere sahiptir.
[1] “İpek Yolu Ekonomik Kuşağı ve Türk-Çin İlişkileri”, Aydınlık, https://www.aydinlik.com.tr/ipek-yolu-ekonomik-kusagi-ve-turk-cin-iliskileri-sinciang-eylul-2019#1, (Erişim Tarihi: 08.01.2021).
[2] Yunus Haliloğlu, “Bir Kuşak Bir Yol: Çin.”, Akademik Araştırmalar Enstitüsü, https://akademikarastirma.org/bir-kusak-bir-yol-cin/, (Erişim Tarihi: 08.01.2021).
[3] Kubilayhan Erman, “Çin Halk Cumhuriyeti Dış Politikasında Afganistan”, Karadeniz Uluslararası Bilimsel Dergisi, 42, s. 166.
[4] Erman, a.g.m., s. 167.