Covid-19’un Amerikan Seçimlerine Etkisi

Paylaş

1 Aralık 2019 tarihinde Çin’in Hubei bölgesinin başkenti olan Wuhan şehrinde ortaya çıktığı iddia edilen Covid-19 salgını, hızla tüm dünyaya yayılarak son derece önemli bir küresel krize dönüştü. Teknolojide ve buna paralel olarak da ulaşım ve iletişim olanaklarında yaşanan gelişmelerin tetiklediği küreselleşme, Covid-19 salgınının 1918-1920 yılları arasında görülen İspanyol gribiyle karşılaştırılamayacak bir küresel etkiye sahip olmasını sağladı. Salgın, kısa süre içerisinde önce Avrupa’ya ve daha sonra da Amerika Birleşik Devletleri’ne (ABD) sıçradı. ABD’deki ilk doğrulanmış Covid-19 vakası, 21 Ocak 2020 tarihinde açıklandı ve 2 Mart 2020 tarihine kadar tanı konmuş vaka sayısı bini; aktif vaka sayısı ise 14 Mart 2020 tarihine kadar iki bini geçti. 15 Mart 2020 tarihinde üç bini ve ertesi gün de dört bini aşan rakamlar, hızla arttı ve ABD gerek vaka gerekse de ölüm sayılarında açık bir şekilde dünya liderliğine oturdu.

Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla Soğuk Savaş sonrasında dünyanın mutlak lideri olarak kabul edilmeye başlanan ABD’nin bu üstünlüğü, 11 Eylül 2001 tarihli terör saldırıları ve 2008 yılında yaşanan küresel finans kriziyle sarsılsa da Washington yönetimi, bu konumunu korumayı başardı. Ancak söz konusu ülke, küresel hegemonyasına yönelik en son ve en önemli darbe olarak değerlendirilen Covid-19 salgınına Donald Trump liderliğinde yakalandı. 2016 yılının Kasım ayındaki seçimlerde rakibi Hillary Clinton’ın ülke genelinde kendisinden 3 milyon daha fazla oy almasına rağmen delege sistemi sayesinde seçimleri kazanan Trump, görev süresi boyunca ekonomide attığı adımlara güvenerek ikinci kez ABD Başkanı seçilebileceğini düşündü. Aslında bu hesap, salgın sürecine kadar tutmuş gibi görünmekteydi. Dolayısıyla ekonomik göstergeler açısından Trump dönemini Covid-19 öncesi ve sonrası olarak ikiye ayırmak mümkündür.

Trump’ın halefi olan Obama’nın son dört yılında Amerikan ekonomisinin büyüme oranı yıllık %2,3 olarak kayda geçmişti. Trump ise olumlu ekonomik koşullardan da faydalanarak dört yıllık iktidarının ilk üç yılında Amerikan ekonomisini %2,5 oranında büyüttü. Ancak Covid-19 salgını sonrasında kayıtların tutulmaya başlanmasından itibaren mevzubahis durum değişti. Salgın, ABD ekonomisindeki en büyük ekonomik daralmaya sebep oldu. Nisan, Mayıs ve Haziran aylarını kapsayan 2020’nin ikinci çeyreğinde, ekonomi %30’dan fazla daraldı. Bu oran, 1958’deki %10’luk daralmanın üç katından daha fazladır.[1]

Özü itibarıyla Trump döneminde hisse senedi piyasaları rekor üstüne rekor kırmıştı. Yatırımcılar, Trump’ın 2017 yılında yaptığı kurumlar vergisi indirimlerini memnuniyetle karşılamıştı. Çin’e karşı başlatılan ticaret savaşı piyasaları gerginleştirse de ABD borsalarında işlem gören 30 büyük şirketin performans ortalaması, 2020 yılının başında rekor rakamlara ulaşmıştı. Fakat aynı yıl patlak veren salgının başlangıcında S&P 500, yaklaşık bir ay içinde %34 oranında düştü. 28 Ekim 2020’den itibaren endeks toparlanarak %44’lük bir artış gösterse de Obama dönemindeki %75’lik ve Clinton dönemindeki %63’lük kazançların gerisinde kaldı. Yani Trump göreve geldikten sonra piyasalarda elde edilen tüm kazanımlar, salgın döneminde büyük ölçüde kaybedildi.[2]

Ayrıca salgın öncesi dönemde Trump, kendi iktidarı altında son yarım asırlık dönemdeki en düşük işsizlik oranlarına ulaşıldığını iddia etmişti. Bu iddia gerçeği yansıtmaktaydı. Çünkü 2020 yılının Şubat ayında işsizlik oranları %3,5’e kadar gerileyerek 50 yıldan daha fazla bir sürenin en düşük seviyesine inmişti. Bu çerçevede Trump’ın salgın öncesi 3 yıllık iktidar döneminde 6,4 milyon yeni iş olanağı sağladığı görülmektedir. Diğer taraftan işsizlik oranları, Covid-19 salgınının başlamasıyla Nisan ayında %14,7’ye fırlayarak 1930’lu yıllardaki Büyük Depresyon’dan bu yana en yüksek seviyeye ulaştı. ABD Çalışma Bakanlığı, bu dönemde 20 milyondan fazla insanın işlerini kaybettiğini belirterek, onlarca yıllık işsizlik rakamlarına sadece bir ayda ulaşıldığını ifade etti.[3]

Dahası reel gelirler de Trump iktidarının ilk üç yıllık döneminde büyüdü ve bu büyüme, 2019 yılının Şubat ayında; yani Covid-19 salgını öncesinde %2,1’e ulaştı. Güçlü iş pazarının ücretleri de artırdığı görüldü. Salgın karşısında alınan önlemlerin başlangıcında, kazançlarda görülen hızlı artış dikkat çekmişse de bu durum, büyük ölçüde en az kazanan Amerikalıların orantısız bir şekilde işlerini kaybetmesinden kaynaklandı ve daha az kazananlar işsiz kalınca, ortalama saatlik ücret hızla yukarı çıktı. Bu çerçevede salgının başlamasıyla bazı ailelere yapılan 1.200$’lık teşvik ödemeleri ve haftalık işsizlik yardımlarındaki 600$’lık geçici artış, salgın sırasında gelirleri artırıcı bir rol oynadı. Ancak ekonomik kısıtlamaların hafifletilmesiyle, ortalama kazançlar da düşmeye başladı. Özellikle de işlerini kaybedenler veya uzun süredir işsizlikle boğuşanlar geçim sıkıntısı çekmeye başladı.[4]

Hatırlanacağı üzere 2019 yılında Trump, kendi başkanlığı döneminde tarihteki bütün Amerikan Başkanlarından daha fazla fakirliği azalttığını iddia etti. Resmi verilere göre, 2019 yılında ABD’deki yoksul sayısı, bir önceki yıla kıyasla yaklaşık 4,2 milyon kişi azaldı. Bu da Trump’ın iddia ettiği gibi tarihteki en büyük azalış olmasa da önemli bir düşüştü. Ancak 2020 yılının verileri henüz açıklanmasa da Covid-19 salgını sebebiyle fakirlik oranında hızlı bir artışın yaşanacağı öngörülmektedir.[5]

Salgının ilk aylarında Trump, insanların seyahat başta olmak üzere birçok konuda rahat davranmaları gerektiğini ve paniğe lüzum olmadığını belirterek “Covid-19, tıpkı grip gibi, fiziksel olarak zayıf olan yaşlı insanları öldürüyor.” sözleriyle salgını küçümseyici açıklamalarda bulundu.[6] Ancak bu açıklamaları sebebiyle süper güç olarak görülen bir ülkenin Covid-19’un merkezi haline gelmesinde önemli bir rol oynadığı hem ABD’de hem de dünyada dillendirilmeye başlandı. Hatta 3 Aralık 2020 tarihi itibarıyla ABD, 13.563.731 kişilik toplam vaka sayısı ve 268.482 kişilik ölü sayısıyla dünyada zirvede yer almaktadır ve dünyadaki toplam vakaların %20’den fazlası, toplam ölümlerin de %18’i ABD’de gerçekleşmiştir. Ayrıca yine 3 Aralık 2020 tarihi itibarıyla dünyadaki toplam pozitif vaka sayısının %30 gibi yüksek bir oranının da ABD’de olduğu görülmektedir.[7]

Özellikle de ekonomik göstergeler açısından değerlendirildiğinde, Trump döneminin ilk üç yılındaki pozitif görünümün ve hatta bazı alanlardaki tarihi rekorların, Covid-19 salgınıyla altüst olduğunu ve ekonominin tüm alanlarındaki görünümün negatife dönerek Trump’ın en çok övündüğü alan olan ekonomideki başarılarını yok ettiğini söylemek mümkündür. Dahası önlem almakta geç kalınmasının ve dolayısıyla hem halkın hem de ekonominin bundan büyük zarar görmesinin sorumluluğu da başlangıçta salgını küçümseyen Trump’ın hanesine eksi puan olarak yazıldı. Yani Covid-19, Trump’ın 2016 seçimlerindeki ekonomiyi büyütme, işsizliği önleme ve piyasaları şaha kaldırma gibi vaatlerinin gerçekleştirmesini engelleyerek 2020 seçimlerini 6 milyon gibi önemli bir oy farkıyla rakibi Joe Biden’a kaybetmesine sebebiyet veren başlıca faktör oldu. Demokrat aday Biden, 71 milyondan fazla oy alarak Amerikan tarihinin en fazla oy alan başkan adayı oldu ve böylece Obama’nın rekorunu da geliştirdi.[8]


[1] “US 2020 Election: The Economy under Trump in Six Charts”, BBC, https://www.bbc.com/news/world-45827430, (Erişim Tarihi: 09.01.2021).

[2] Annalyn Kurtz-Tal Yellin “These 10 Charts Show How the Economy Performed under Trump Versus Prior Presidents”, CNN, https://edition.cnn.com/interactive/2020/10/business/us-economy-trump-vs-other-presidents/, (Erişim Tarihi: 09.01.2021).

[3] “US 2020 Election: The Economy under Trump in Six Charts”, a.g.m.

[4] Kurtz-Yellin, a.g.m.; Lucia Mutikani, “U.S. Economy Posts Record Growth in Third-Quarter; COVID-19 Scarring to Last”, Reuters, https://www.reuters.com/article/us-usa-economy/u-s-economy-posts-record-growth-in-third-quarter-covid-19-scarring-to-last-idUSKBN27E24T, (Erişim Tarihi: 10.01.2021).

[5] “US 2020 Election: The Economy under Trump in Six Charts”, a.g.m.

[6] Dildar Baykan, “Trump’tan Kovid-19 için ‘Her Şeye Hazırlıklıyız’ Mesajı”, Anadolu Ajansı, https://www.aa.com.tr/tr/dunya/trumptan-kovid-19-icin-her-seye-hazirlikliyiz-mesaji/1757608, (Erişim Tarihi: 10.01.2021).

[7] “WHO Coronavirus Disease (COVID-19) Dashboard”, WHO, https://covid19.who.int/, (Erişim Tarihi: 11.01.2021).

[8] Betül Yürük, “Biden, ABD Tarihinde En Fazla Oy Alan Başkan Adayı Oldu”, Anadolu Ajansı, https://www.aa.com.tr/tr/abd-baskanlik-secimleri-2020/biden-abd-tarihinde-en-fazla-oy-alan-baskan-adayi-oldu/2033658, (Erişim Tarihi: 11.01.2021).

Doç. Dr. Selim KURT
Doç. Dr. Selim KURT
1 Ocak 1981 tarihinde Giresun’da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Giresun’da tamamladı. 1997 yılında kazandığı İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden 2001 yılında mezun oldu. 2003 yılında askerlik vazifesini tamamladı ve aynı yıl Karadeniz Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda başladığı Yüksek Lisans eğitimini 2006 yılında bitirdi. 2013 yılında Karadeniz Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı’nda başladığı Doktora eğitimini ise 2017 yılında tamamladı. Halen Giresun Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde Doktor Öğretim Üyesi olarak görev yapmakta olup; Karadeniz, Uluslararası Terörizm, Radikal Dini Terörizm, Ekonomi-Politik ve Uluslararası Güvenlik gibi alanlarda çalışmaları bulunmaktadır. Ayrıca biri editörlü olmak üzere iki kitabı, dört uluslararası kitap bölümü, ikisi ESCI indeksinde taranan toplam on dört ulusal ve uluslararası hakemli dergide yayınlanmış makalesi ile uluslararası sempozyumlarda sunulan dokuz bildirisi bulunan Kurt, iyi derecede İngilizce bilmektedir.

Benzer İçerikler