Tarih:

Paylaş:

Elysee Antlaşması’nın Yıldönümü Gölgesinde Almanya-Fransa İlişkileri

Benzer İçerikler

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

Yüzyıllar boyunca birbiriyle savaşmış iki ülke olan Almanya ve Fransa, II. Dünya Savaşı’nın sona ermesinin ardından Avrupa’nın geleceğini ortak biçimde şekillendirmeye yönelik adımlar atmaya başlamıştır. 1952 yılında Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu’nun (AKÇT) kurulmasıyla birlikte Berlin ile Paris arasındaki ilişkiler, enerji bağlamında gelişmiştir. Bu topluluk, özellikle de Avrupa Birliği’nin (AB) siyasi bir nitelik kazanmasına giden süreçte mühim rol oynamıştır. 1992 senesinde imzalanan Maastricht Antlaşması’yla da AB, siyasi bir yapıya bürünmüştür.

Öte yandan 22 Ocak 1963 tarihinde Paris’te imzalanan ve Almanya ile Fransa arasındaki dostluk antlaşması olarak bilinen Elysee Antlaşması, iki ülkenin işbirliğinin temelini oluşturma noktasında büyük önem taşımaktadır. Bir diğer ifadeyle Elysee Antlaşması, Berlin ile Paris’in uzun senelerdir verdikleri kavganın sonunu ve Avrupa’da ortak idealler uğruna mücadele etmeye başlamalarını simgelemektedir. 

Tüm bunlarla birlikte bahse konu olan tarihten itibaren Almanya-Fransa münasebetlerinin genellikle uyum içinde geçtiği öne sürülebilir. Bu ortaklık, yıllar boyunca AB’nin bir bütün olarak hareket etmesinin temel sebebi olmuştur. Üstelik iki ülke, AB’nin en büyük ekonomileridir. Berlin ve Paris’in bu nitelikleri, birliğin senelerdir ekonomik anlamda canlı kalmasının yanı sıra diğer AB üyeleri üzerinde nüfuz elde etmelerini de sağlamıştır.

Diğer taraftan Almanya ile Fransa arasındaki işbirliği, 24 Şubat 2022 tarihinde başlayan Rusya-Ukrayna Savaşı’nın ardından derin bir yara almıştır. Özellikle de iki ülke, enerji krizi ve savunma politikaları konusunda mühim anlaşmazlıklar yaşamaktadır. Söz konusu durum, AB’nin bahsi geçen savaşın yarattığı krizler karşısında bir bütünlük sergilemesini önlemektedir. Bir diğer deyişle Almanya ile Fransa’nın ortak hareket etmesi, AB’nin politikasının şekillenmesi açısından büyük önem arz etmektedir. Zira Fransa, AB’nin savunma alanındaki ön plana çıkan üyesiyken; Almanya da ekonomi boyutunda önde gelmektedir.

Hatırlanacağı üzere, 2022 senesinin Eylül ayında Almanya’nın 200 milyar avro tutarında halka ve şirketlere enerji desteğini açıklaması, Fransa’nın büyük tepkisine yol açmıştır. Zira Berlin yönetimi, bu hamlesini Paris’e önceden bildirmemiştir. Bu nedenle Fransa, Alman şirketlerinin AB pazarı üzerinde haksız bir avantaj sağlayacağını düşünmüştür.[1] Bu bağlamda Avrupa’daki savaş konjonktürü göz önünde bulundurulduğunda Fransa, Almanya’nın tek taraflı hamlelerinden ötürü bir bakıma kendisini ihanete uğramış hissetmiştir. Dolayısıyla Ukrayna’daki savaş, Almanya ile Fransa arasındaki ortaklığın test edilmesi bakımından da mühimdir.

Dahası iki ülke arasındaki sorunun bir başka sebebi de ortak savunma politikalarından kaynaklanmaktadır. Bilhassa bahsi geçen savaş, Almanya’yı savunma siyasetini gözden geçirmeye itmiştir. Bu bağlamda savaşın ardından Almanya’nın silahlanma politikasında Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) ağırlık kazanmaya başladığı görülmüştür. Bu kapsamda Berlin yönetimi, 14 Aralık 2022 tarihinde Washington’dan 10 milyar avro değerindeki F-35 savaş uçağı alımını onaylamıştır.[2]  

Almanya’nın mevzubahis hamlesi, Fransa’nın tepkisini çekmiştir. Zira Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 2017 senesinde göreve geldiğinden beri Avrupa Ordusu’nun kurulması gerektiğine dikkat çekmekte ve bu yönde girişimlerde bulunmaktadır. Yani Fransa, Almanya’nın savunma politikasını ABD’ye eklemleyen hamlesinden hoşnut değildir.

Üstelik Almanya ile Fransa, Çin’e karşı izledikleri siyaset noktasında da ayrılmaktadır. Berlin ile Paris’in Pekin’e yönelik izledikleri politikadaki farklılık, daha ziyade ticaret faktöründen kaynaklanmaktadır.  Zira Almanya’nın ekonomisi, Fransa’ya kıyasla daha dışa dönük ve Çin pazarına bağımlıdır.[3] Bu kapsamda Fransa, Almanya’nın Çin’le yakın ilişkiler geliştirmesinden rahatsızdır. Çünkü Paris yönetimi, Berlin’in Pekin’le ilerlettiği ilişkilerin bir benzerini kendisi de geliştirmek istemiştir. Lakin Almanya’nın gerek teknoloji gerekse de ekonomi alanlarında Fransa’ya kıyasla daha avantajlı olması, Berlin’e üstünlük sağlamıştır.

Ayrıca bazı Fransız yetkililer, Scholz ile Macron arasında Merkel ile Macron arasında olduğu gibi bir kimya olmadığına dikkat çekmektedir. Özellikle de Macron’un Merkel’in aksine Scholz’un kendisiyle kişisel zaman geçirmeye çok az ilgi göstermesini rahatsız edici bulduğu iddia edilmektedir. Bir Fransız yetkili, “Macron ile Merkel her gün mesajlaşırlardı. Scholz, Macron’la her gün konuşmuyor. Onları şahsen buluşturma noktasında bile zorlandık.” demiştir.[4]

Anlaşılacağı üzere, Merkel’in görevinin sona ermesi, Fransa ile Almanya arasındaki uyumun yara almasında etkili olmuştur. Üstelik Scholz’un Merkel gibi güçlü bir imaj sergileyememesi hem birlik üyelerinin hem de diğer devletlerin Almanya’nın AB’deki hakimiyetini sorgulamasına yol açmıştır.

Öte yandan 22 Ocak 2023 tarihinde Elysee Antlaşması’nın 60. yıldönümünde Scholz ile Macron, Paris’te bir araya gelmiştir. Söz konusu görüşmede taraflar, farklılıklarının üstesinden gelmeye çalışırken; Avrupa’nın güvenlik, enerji ve diğer alanlarda yaşadığı zorlukları tartışmıştır. Macron, Sorbonne Üniversitesi’nde Fransa ve Almanya’nın Avrupa’nın yeniden yapılanması için öncü olması gerektiğine dikkat çekmiştir. Dahası Fransa Cumhurbaşkanı, Almanya ile Fransa’nın bir bedende iki ruh olduğunu vurgulamıştır. Scholz ise AB’nin geleceğinin geçmişte olduğu gibi taraflar arasındaki işbirliğine dayandığını dile getirmiştir.[5]

Elysee Antlaşması’nın gölgesinde gerçekleşen Scholz-Macron görüşmesi, tarafların birbirleriyle güven tazelemeleri açısından önemlidir. Her ne kadar iki ülkenin lideri, Fransa ile Almanya arasındaki ortaklığın AB için önemine dikkat çekse de Ukrayna’daki savaşla başlayan süreçte söz konusu işbirliğinin büyük yara aldığı açıktır. Bu bakımdan Berlin ile Paris’in savaş öncesindeki kadar yakın bir ortaklık sürdürmesi zor görünmektedir. Bu durum ise Almanya ile Fransa’nın AB üzerindeki hakimiyetini sorgulanır hale getirmektedir. 

Sonuç olarak mevzubahis savaşla çeşitli alanlarda derinleşen görüş ayrılıklarının devam edeceği öngörülebilir. Bu nedenle de Berlin-Paris hattındaki münasebetlerin savaş öncesi dönemdeki kadar sağlam olmadığı öne sürülebilir.


[1] “French-German Friendship ‘Still Alive’ As Macron Meets Scholz Amid Tensions”, The Guardian, https://www.theguardian.com/world/2022/oct/26/french-german-friendship-still-alive-as-macron-meets-scholz-amid-tensions, (Erişim Tarihi: 24.01.2023).

[2] “Germany Approves 10 Bln Euro F-35 Jet Deal With U.S.”, Reuters, https://www.reuters.com/business/aerospace-defense/german-budget-committee-approves-f-35-fighter-jet-deal-with-us-sources-2022-12-14/, (Erişim Tarihi: 24.01.2023).

[3] “German-French Rift On China Policy Reflects ‘Sour Grapes’ Mentality”, Global Times, https://www.globaltimes.cn/page/202210/1278149.shtml, (Erişim Tarihi: 24.01.2023).

[4] “Analysis: Behind Facade of Unity, Franco-German Relations Falter As Crises Mount”, Reuters, https://www.reuters.com/world/europe/behind-facade-unity-franco-german-relations-falter-crises-mount-2022-10-26/, (Erişim Tarihi: 24.01.2023).

[5] “Two Souls in One Chest: Germany and France Renew Alliance Strained By Ukraine”, Euronews, https://www.euronews.com/2023/01/22/inflation-subsidies-and-ukraine-germany-and-france-meet-to-overcome-differences, (Erişim Tarihi: 24.01.2023).

Cemal Ege ÖZKAN
Cemal Ege ÖZKAN
Cemal Ege Özkan, 2019 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü’nden mezun olmuştur. Yüksek lisans derecesini, 2022 senesinde aynı üniversitenin Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Anabilim Dalı’nda hazırladığı “Türk Siyasi Hayatında Selim Rauf Sarper ve Faaliyetleri” başlıklı teziyle almıştır. Hâlihazırda aynı enstitüde doktora eğitimine devam etmektedir. 2020-2021 yılları arasında Türk Tarih Kurumu Yüksek Lisans Bursiyeri olan Özkan, iyi derecede İngilizce bilmektedir.