Estonya Seçimlerinde EKRE’nin Performansı: Popülizmin Yenilgisi mi?

Paylaş

Bu yazı şu dillerde de mevcuttur: English Русский

21. yüzyılda Avrupa üzerinde komünizmden ziyade popülizm dalgası etkili olmaktadır. Ancak popülizm bu yüzyıla özgü bir fenomen değildir. Aksine bahse konu akımın Avrupa’daki kökleri, İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemine dayandırılmaktadır. 1960-1980 yıllarını kapsayan dönemde popülizm; günümüzdekinden farklı olarak sol anlayışla ilişkilendirilmiştir. Mevcut konjonktürde Avrupa’yı hakimiyeti altına alan popülizm ise istisnaları bulunsa da genellikle sağ, hatta aşırı sağla ilintidir. Aşırı sağcı popülist partiler İtalya ve Polonya gibi ülkelerde hükümette yer alırken; Almanya ve Fransa gibi ülkelerde de etkilerini arttırmaktadır.

Popülizmin yükselişi, siyaset biliminin en tartışmalı konularından biridir. Tartışmaların etrafında yoğunlaştığı en önemli alanlardan biri ise popülist partilerin seçim performanslarıdır. Bu kapsamda yaşanan son gelişme 5 Mart 2023 tarihinde gerçekleştirilen Estonya Genel Seçimleri’dir. Aşırı sağcı bir parti olan Estonya Muhafazakar Halk Partisi’nin (EKRE), oy yüzdesi kamuoyu yoklamalarının aksine düşük kalmıştır. Bu anlamda parti, beklediği performansı sergileyememiştir. Estonya’daki bu seçimin sonuçları; popülist partilerin destek bulmasında hangi koşulların etkili olduğunu anlamak ve partilerin genel söylem ve tutumlarını tespit etmek noktasında önem taşımaktadır.

5 Mart 2023 tarihinde Estonya Parlamentosu’nun (Riigikogu) 101 üyesini seçmek için yapılan seçimlerde, ülkeyi 2021 yılından itibaren yöneten ve merkez sağ olarak adlandırılan, Kaja Kallas liderliğindeli Reform Partisi %31,4’lük oy oranıyla ezici bir çoğunluğa ulaşmıştır. Böylece parti, parlamentodaki sandalye sayısını 2019 senesindeki seçimlere oranla yükselterek 37’ye çıkarmıştır. Buna karşılık en ciddi rakibi olarak görülen popülist aşırı sağ partisi EKRE, oyların sadece %16.1’ini almış ve sandalye sayısı 19’dan 17’ye düşmüştür. Ülkedeki Rus azınlıklarla yakın ilişkisi bulunan Merkez Parti ise %15 oranında oy almış; sandalye sayısı da 16’ya düşmüştür. Böylece Merkez Parti, parlamentodaki üçüncü parti konumuna gelmiştir.

Bahse konu olan seçimde ortaya çıkan en çarpıcı durum ise ilk kez parlamentoda temsil hakkı kazanan Estonya 200 Partisi’nin performansıdır. 2019 yılındaki seçimlerde %5 barajını aşamayan Estonya 200, bu seçimde parlamentoda 14 sandalye kazanarak kendisini kurulacak olan koalisyonun bir parçası olma noktasındaki önemli adaylardan biri haline getirmeyi başarmıştır.[1] Diğer bir çarpıcı durum ise popülizmin yükselişi için birçok koşulun oluşmasına rağmen EKRE’nin anketlerde öngörülen performansın gerisinde kalmasıdır.

Popülist partiler kendilerini, talepleri yozlaşmış elitler, siyasiler ve liberal demokrasinin kurumları tarafından karşılanmayan; sessiz, pür halkın sesi olarak nitelendirmekte ve bir güvensizlik ortamı oluşturmaktan yana tavır sergilemektedirler.[2] Bu durumda çoğunluklar siyasi kurumlara ve elitlere güven duymayan seçmenlerden destek almaları etkili olmaktadır.[3] EKRE, yalnıca kendisinin Estonya halkını temsil ettiğini ve mevcut Başbakanın, başka ülkelerle (Ukrayna ile) daha çok ilgilendiğini iddia etmektedir.[4]

Estonya seçimlerine bu kapsamda bakıldığında EKRE, Tallin’in benimsediği, internet üzerinden oy verme sistemi aracılığıyla gelen oyların güvenilirliğini azaltmayı amaçlamaktadır. Bu bağlamda Reform Partisi’nin kendi oylarını çaldığını iddia etmekte ve konuyu mahkemeye taşımak istemektedir.[5] Dolayısıyla parti, oy oranının düşük olmasını oyların çalınmasına bağlamaktadır. Bu kapsamda popülist bir söylemde bulunan parti, siyasi elitlere ve demokratik kurumlara olan güveni azaltmak suretiyle halk desteğini arttırmayı amaçlamaktadır.

Popülizmin yükselişinde aktörlerin krizleri avantaja çevirerek kendi lehine kullanması, önemli bir etki oluşturmaktadır. Bu yöntem, krizlere yönelik sistematik çözümler sunmaktan ziyade; şikayetlerde ve suçlamalarda bulunarak kitleleri harekete geçirmeye ve toplumda güvensizlik oluşturmaya yöneliktir. Estonya’da popülist söylemlerin yükselmesi de bu kapsamda ele alınabilir.

Tallin, Kiev’e yardım konusunda Avrupa’da öncü aktör konumdadır. Aynı zamanda Gayrisafi Yurt İçi Hasılası’nın (GSYİH) %1’inden fazla yardımda bulunmasının yanı sıra Avrupa Birliği’nin en yüksek enflasyon oranına (18.6) sahip ülkelerinden biri olması, EKRE’nin popülist söylemlerinde de yer bulmaktadır. Parti, Ukrayna’ya yapılacak olan askeri yardımların durdurulması, Ukrayna’dan gelecek mültecilerin kabulünün sonlandırılması ve bu sayede Estonyalı işçileri korumayı içeren bir kampanya geliştirmiştir.[6]

Öte yandan ideolojik zayıflığı barındıran Estonya’da popülistler, yerliciliği ön plana çıkaran bir yaklaşımı içselleştirmektedir. Yerlicililer ise ülke içindeki yabancılara ve azınlıklara karşı homojen bir toplumu savunmaktadır.[7]

Siyasi elitler ve kurumların yanı sıra popülistlerin kriz zamanlarında suçladığı ve sorumlu tuttuğu en önemli aktörlerden biri de ülkedeki yabancılardır. Mülteciler, göçmenler ve Estonyalı olmayanlar bu gruba dahil edilebilir. EKRE örneğinde görüldüğü gibi popülistler, ülke içerisindeki yabancıları ve azınlıkları kötü ekonomik durumdan, yüksek işsizlikten ve hayat pahalılığından sorumlu tutarak ortak bir düşman yaratmaya çalışmakta ve kendilerinin bu düşmana karşı halkı koruyacak tek temsilci olduklarını iddia etmektedir.

Estonya’da popülizmin yükselişine etki eden birçok faktör bulunmasına rağmen EKRE’nin seçimlerde düşük perfomans sergilemesi kayda değer bir gelişmedir. Bu duruma neden olan en temel etken ise realitenin söylemlerin önüne geçmiş olmasıdır.

Estonya, Rusya’yla sınır komşusudur ve ülke bağımsızlığını kazanana kadar uzun bir süre Sovyetler Birliği bünyesinde yer almıştır. Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, tarihsel bağlamda Estonya halkına çağrışım yapmış ve coğrafi konumun da etkisiyle Rus tehdidini zirveye çıkarmıştır. Popülizmin kullandığı düşman figürü ve düşmana karşı birlik olma arzusu, burada kendiliğinden ortaya çıkmıştır. Bu kez ortak düşman Rusya’dır ve Estonya halkı, tehdidin canlı örneğini çok yakından gözlemlemektedir. Bu korku, halkı normal şartlarda kabul etmeyecekleri ekonomik yük karşısında sessiz kalmaya yönlendirmektedir. Ayrıca yüksek işsizlik ve hayat pahalılığının kaynağı da yine Rusya-Ukrayna Savaşı’na bağlanmaktadır.

Netice itibarıyla Estonya halkı, yardımları arttırarak ortak düşmanı, halihazırda işgal ettiği Ukrayna’da zayıflatmanın doğru bir politika olduğunu düşünmektedir. Dolayısıyla halk tercihini, seçimlerde hem kendisini güvence altına alarak hem de ülkesinde meydana gelen ekonomik sorunları ortadan kaldırarak daha iyi bir gelecek vadeden Reform Partisi’nden yana yapmıştır. Popülizmin etkisini arttırabileceği uygun bir ortam ve geçerli sebepler bulunmasına rağmen EKRE’nin destek görmemesinin en büyük nedeni ise Estonya’nın coğrafi konumu ve tarihsel hafıza olarak belirlenebilir.


[1] “Estonia Election Analysis: Why the Liberals Won, the Far-Right Lost, and Other Key Takeaways”, Euronews, https://www.euronews.com/2023/03/06/estonia-election-analysis-why-the-liberals-won-the-far-right-lost-and-other-key-takeaways, (Erişim Tarihi: 08.03.2023).

[2] Margaret Canovan, “Trust the People! Populism and the Two Faces of Democracy”, Political Studies, 1999, s. 6.

[3] Paul Taggart, “Populism and the Pathology of Representative Politics”, Palgrave Macmillan, 2002, s. 69.

[4] “Estonian PM’s Party Handily Beats Far Right in National Election”, VOA News, https://www.voanews.com/a/estonian-pm-s-party-handily-beats-far-right-in-national-election/6990379.html, (Erişim Tarihi: 08.03.2023).

[5] “Estonia Election Analysis…”, a.g.m.

[6] “Estonia Goes to Polls with Parties Split on Ukraine aid”, My Republica, https://myrepublica.nagariknetwork.com/news/estonia-goes-to-polls-with-parties-split-on-ukraine-aid/?categoryId=81, (Erişim Tarihi: 08.03.2023).

[7] Cas Mudde, “Populist Radical Right Parties”, Cambridge University Press, 2007, s. 18-22.

Benzer İçerikler